Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

MEHMET AKİF ERSOY'UN HAYATI VE ÖZELLİKLERİ

Bu sorunun cevabı için bana yardımcı olur musunuz.

Bu soruya 2 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    Admin

    • 2015-11-24 14:10:40

    Cevap : MEHMET AKİF ERSOY'UN HAYATI
    Mehmet Âkif Ersoy 20 Aralık 1873’te İstanbul'da, Fatih ilçesi Sarıgüzel mahallesinde dünyaya geldi.
    Annesi Buhara'dan Anadolu'ya geçmiş bir ailenin kızı olan Emine Şerif Hanım; babası ise Kosova doğumlu, Fatih Camii medrese hocalarından Mehmet Tahir Efendi'dir. Babası, ona ebced hesabıyla doğum tarihini ifade eden "Ragîf" adını verdi. Fakat telaffuzu zor geldiğinden arkadaşları ve annesi ona "Âkif" ismiyle seslendi, zamanla bu ismi benimsedi.
    İlk öğrenimine Fatih'te Emir Buhari Mahalle Mektebi’nde başladı. İki yıl sonra iptidai (ilkokul) bölümüne geçti ve babasından Arapça öğrenmeye başladı. Ortaöğrenimine Fatih Merkez Rüştiyesi’nde başladı (1882). Aynı zamanda Fatih Camii'nde Farsça derslerini takip etti. Mehmet Âkif, rüştiyedeki eğitimi boyunca Türkçe, Arapça, Farsça ve Fransızca dillerinde hep birinci oldu.
    Rüştiyeyi bitirdikten sonra 1885'te dönemin gözde okullarından Mülkiye İdadisi’ne kaydoldu. 1888’de okulun yüksek kısmına devam etmekte iken babasını kaybetti. Ertesi yıl büyük Fatih yangınında evlerinin yanması aileyi yoksulluğa düşürdü. Babasının öğrencisi Mustafa Sıtkı aynı arsa üzerine küçük bir ev yaparak aileyi bu eve yerleştirdi.
    Mehmet Âkif öncelikle meslek sahibi olmak ve yatılı okulda okumak istediği için Mülkiye İdadisi’ni bıraktı. O yıllarda yeni açılan ve ilk sivil veteriner yüksekokulu olan Ziraat ve Baytar Mektebi'ne (Tarım ve Veterinerlik Okulu) kaydoldu.  Okul yıllarında spora büyük ilgi gösterdi; başta güreş ve yüzücülük olmak üzere uzun yürüyüş, koşma ve gülle atma yarışlarına katıldı; şiire olan ilgisi okulun son iki yılında arttı. Mektebin baytarlık bölümünü 1893 yılında birincilikle bitirdi. Daha sonra bu okulda Türkçe öğretmenliği yapacaktır. Resimli Gazete’de Servet-i Fünun Dergisi'nde şiirleri ve yazıları yayımlanacaktır.
    Mehmet Âkif’in hem öğrencilik hem de hocalık yaptığı bu mekânda bugün  İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi hizmet vermektedir. Mehmet Âkif ve arkadaşlarının yemekhane salonu bugün İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Mehmet Âkif Ersoy Fuaye Salonu olarak kullanılmakta, iç kapı üzeri ve çevresini tam kıtalarıyla İstiklâl Marşı ve Âkif’in büyük portresi süslemektedir. Aynı kampüste Mehmet Âkif  Ersoy Tarım Müzesi de yer almakta ve gençlere her fırsatta büyük şairimizi hatırlatmaktadır.
    II. Meşrutiyet’in büyük etkisinde kalan Âkif, arkadaşı Eşref Edip ve Ebül’ula Mardin’in çıkardığı ve ilk sayısı 27 Ağustos 1908'de yayımlanan Sırat-ı Müstakim dergisinin başyazarı oldu. Balkan Savaşı, Çanakkale Muharebeleri ve Kurtuluş Savaşı dönemlerinde çeşitli görevlerde bulunup,  Balıkesir'e giderek 6 Şubat 1920 günü Zağnos Paşa Camii'nde çok heyecanlı bir hutbe verdi. Halkın beklenmedik ilgisi karşısında daha birçok yerde hutbe verdi, konuşmalar yaptı ve İstanbul'a döndü.
    1921'de Ankara'da Taceddin Dergâhı'na yerleşen Mehmet Âkif, 500 lira ödül konularak açılan İstiklâl Marşı yarışmasına başta katılmadı. Millî Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey'in ricası üzerine arkadaşı Hasan Basri Beyin teşvikiyle ikna oldu. Onun orduya ithaf ettiği İstiklâl Marşı, 17 Şubat günü Sırat-ı Müstakim ve Hâkimiyet-i Milliye'de yayımlandı. Hamdullah Suphi Bey tarafından mecliste okunup ayakta dinlendikten sonra 12 Mart 1921 Cumartesi günü saat 17:45'te Milli Marş olarak kabul edildi. Âkif, ödül olarak verilen 500 lirayı hayır kurumuna bağışladı.
    Kurtuluş Savaşı ve zafer sonrası uzunca bir süre Mısır’da yaşayan Milli Şâirimiz Mehmet Âkif Ersoy, 17 Haziran 1936’da tedavi için İstanbul’a döndü. 27 Aralık 1936 tarihinde İstanbul’da, Beyoğlu’ndaki Mısır Apartmanı’nda vefat etti, Edirnekapı Şehitliğinde yatmaktadır. En önemli iki eseri İstiklal Marşı ve şiirlerini yedi kitap halinde topladığı Safahat’tır.
    - See more at: https://www.izu.edu.tr/tr-TR/mehmet-%C3%A2kif-ersoy-kimdir/1232/Page.aspx#sthash.FRVnkzqY.dpuf

    MEHMET AKİF ERSOYUN EDEBİ KİŞİLİĞİ (MADDELER HALİNDE)
    1. İSTİKLÂL ŞAİRİMİZDİR.
    2. Küçük yaşta iyi bir din eğitimi görmüş, Arapça, Farsça; gençlik yıllarında ise Fransızca öğrenmiş olan Mehmet Âkif, dini -milli - lirik - epik özellik taşıyan şiirleriyle edebiyatımızdaki yerini almıştır. 
    3. 1908'den sonra Sırat-ı Müstakim ve Sebil'ür-Reşat adlı din dergilerinde şiirler, din ve edebiyatla ilgili makaleler yayımlayarak yazı hayatına başlamıştır. 
    Şiirlerinin çoğunda İslâm'ı anlatmaya çalış­mış, İslâm dininin doğru anlaşılması duru­munda toplumun ilerleyebileceğini söylemiş­tir. 
    4. Mehmet Âkif realist bir şairdir."Hayır, hayâl ile yoktur benim alışverişim/İnan ki her ne demişsem görüp de söylemi­şim..." dizeleri onun bu özelliğini yansıtır.  
    5. Öğretici yanı ağır basan, din, ahlâk, vatan konularının işlendiği şiirlerinde konuşma dili­ni başarıyla kullanmıştır. 
    6. Tüm şiirlerini aruzla yazmıştır. 
    7. Aruzu konuşma diline büyük bir başarıyla uygulayan şair, nazmı nesre yaklaştırmıştır (Bu özellikleriyle Tevfik Fikret'e benzer). 
    8. Şiirlerinin çoğu manzum öykü şeklindedir. 
    9. Âkif, birçok şiirinde sosyal sorunlara da yer vermiştir. Sözgelimi "Küfe"şiirinde yetim kalan bir çocuğun dramını, "Mahalle Kah­vesinde zamanını kahvelerde öldüren tem­bel kişileri, "Köse İmam"da İslâmı yanlış anlayarak karısını boşamak isteyen acıma­sız, cahil bir adamı... anlatır. 
    10. Sanatçı, milli marşımız olan İstiklâl Marşı'nın da şairidir. 
    11. Mehmet Âkif, özlediği gençliği "Asım"da simgeleştirmiştir. Ona göre gençlik İslâm inancı ile Batı'nın bilimini sentezleyebilirse görevini yapmış olacaktır. 
    12. Mehmet Âkif, Fransız sanatçı Emile Zola'nın gerçekçiliğine hayrandır. Bu bakımdan da naturalisttir. Gerçeği olduğu gibi, bütün çir­kinliği ve kusurlu yanlarıyla anlatması onu naturalistlere yaklaştırır.

    SEFAHAT KİTAPLARI
    Şairin en büyük eseri Safahat genel adı altında toplanan şiirleri şu 7 kitaptan oluşmuştur: 1.Kitap: Safahat (1911)  2.Kitap: Süleymaniye Kürsüsünde (1912)  3. Kitap: Hakkın Sesleri (1913)  4. Kitap: Fatih Kürsüsünde (1914)  5. Kitap: Hatıralar (1917)  6. Kitap: Asım (1924)  7. Kitap: Gölgeler (1933).  Mehmet Akif Ersoy'un Şiirleri   >>  Acem Şahı   >>  Âhiret Yolu   >>  Alınlar Terlemeli   >>  Âmin Alayı   >>  Âtiyi Karanlık Görerek Azmi Bırakmak...   >>  Azim   >>  Azimden Sonra Tevekkül   >>  Bayram   >>  Bebek Yâhud Hakk-ı Karâr   >>  Bir Ariza   >>  Bir Gece   >>  Bir Mersiye   >>  Bülbül   >>  Çanakkale Şehidlerine   >>  Cânan Yurdu   >>  Derviş Ahmed   >>  Dirvâs   >>  Durmayalım   >>  Ezanlar   >>  Fatih Camii   >>  Geçinme Belâsı   >>  Hasta   >>  Hüsâm Efendi Hoca   >>  Hüsran   >>  İstiğrâk      >>  İstiklal Marşı   >>  Kocakarı ile Ömer   >>  Küfe   >>  Mahalle Kahvesi   >>  Meyhane   >>  Müslümanlık nerde, bizden geçmiş insanlık bile...   >>  Ne Eser, Ne de Semer   >>  Olmaz ya... Tabii... Biri İnsan, Biri Hayvan!   >>  Pek Hazin Bir Mevlid Gecesi   >>  Resmim İçin   >>  Ressam Haklı   >>  Seyfi Baba   >>  Şark   >>  Şehitler Abidesi İçin   >>  Tebrik   >>  Tevhid Yâhud Feryâd   >>  Umar mıydın?   >>  Uyan   >>  Yâ Râb Bu Uğursuz Gecenin Yok Mu Sabâhı?

    Diğer Cevaplara Gözat
    MEHMET AKİF ERSOY

    Sunum İçeriği

    Cevap Yaz Arama Yap

    Admin

    • 2015-11-24 14:13:00

    Cevap : Mehmet Âkif’in şiirinin poetik özelliklerini şu şekilde belirleyebiliriz: 1. Duygunun şiire katılmasındaki doğallık,
    2. Konuşma dili edasının, yaşayan Türkçenin, argodan deyim ve atasözlerine kadar geniş bir söz varlığı ile ve bütün özellikleriyle şiirde kullanılması,
    3. Gerçekçi gözleme dayalı tasvirlerle çarpıcı metaforların bir arada kullanılmasından oluşan imge dünyası,
    4. Vezin ve kafiye uygulamalarında kişisel bir tarza ulaşması. (Bu konuda Servet-i Fünûn şairlerince yaygınlaştırılmış olan şiirde diyalog tekniği ve anjambement, yani cümlenin birkaç dizeye yayılması konusunda, şiiri konuşma edasına yaklaştıran bir esnekliğe ulaşması ile şairin Türk şiir çizgisinde ileri bir hamle sağladığı genel olarak kabul edilmiştir). Ayrıca onu Nazım Hikmet’ten önce bir kafiye virtüözü saymamak için bir neden yoktur.
    5. Öğreticilik. Onun şiirlerinin baskın niteliklerinden birisi de topluma mesaj verme kaygısıdır.
    Bu özellikler içindeki duygunun şiire katılması, konuşma dili edasının şiirin asıl yapısını oluşturması modern şiirin dünya ölçeğindeki ana özellikleri arasındadır. Dolayısıyla Mehmet Âkif’in modern Türk şiirinin kurucularından birisi olduğu açıktır.
    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.