Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

ölümü düğün gecesi olarak gören ünlü düşünür kimdir

ölümü düğün gecesi olarak gören ünlü düşünür kimdir sorusunun cevabı nedir?

Bu soruya 1 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    Mehmet303

    • 2022-01-04 10:13:34

    Cevap : Ölümü düğün gecesi olarak gören ünlü düşünür kimdir sorusunun cevabı; Mevlânâ Celaleddin-i Rumi'dir.

    Şeb-i Arus, düğün gecesi anlamına gelir. Hz. mevlana, ölüm gecesinin “Şeb-i Arus” olarak anılmasını, ağlama, yas, matem tutulmasını değil, sevinç ve kutlama yapılmasını istemiştir. Çünkü ölüm günü Sevgili’ye, Hakk’a kavuşma günüdür.

    742 Yıldır Hz. Mevlana’nın Sevgili’ye kavuşma günü olan 17 Aralık “Şeb-i Arus Vuslat Törenleri” ile kutlanmaktadır. Vuslat; erişme, kavuşma, buluşma demektir.

    Hz. Mevlana’nın Ölüm Anlayışı

    Hz. Mevlana, ölümü; ten kafesine mahkum edilmiş ruhun tekrar aslına dönmesi, aşık ile maşuğun kavuşması, ikinci doğum olarak nitelemiştir.

    “Şu dünya yüzündeki hayat, aslında bir ölümden ibarettir. Bizi korkutan ölüm de hakikatte, hayattır! Bunu ters düşünmek, yani ölümü, bir başka aleme doğmak değil de yok olup gitmek gibi sanmak imansızlıktır! Eğer Hak, ten hanesini yıkarsa, sakın inleme, şikâyet etme! Şunu iyi bil ki aslında sen, ten zindanında mahpussun; ölüm gelip de orası yıkılınca kurtulacaksın!”

    “Kuşa, kafesi bırakıp uçmak nasıl hoş, tatlı gelirse, bana da ölmek ve bu yurttan göçmek öyle hoş, öyle tatlı geliyor.”

    “Ey ruh aleminden bu dünyaya doğup gelenler! Ölüm gelince ürkmeyin, korkmayın! Bu, ölüm değil, bu ikinci bir doğumdur; doğun, doğun!”

    Mevlana, Mesnevi’sinde Bilal-i Habeşi’nin ölüm anlayışını örnek vermiş, ruhun dünya gurbetinden vatanına dönmesini, Allah’a kavuşmayı sağlayan ölümün neşe ile karşılanması gerektiğini belirtmiştir.

    Hz. Mevlana, vefatına yakın günlerde yakınlarına şu gazeli söylemiş, ölüm anlayışını ve ölümünün sevenlerince nasıl karşılanması gerektiğini ifade etmiştir:

    “Öldüğüm gün tabutum götürülürken, bende bu dünya derdi, gamı var, dünyadan ayrıldığına üzülüyorum sanma. Sakın, benim için ağlama, “Yazık oldu! Yazık oldu!” deme. Eğer nefse uyup şeytanın tuzağına düşersen, işte o zaman hayıflanmanın sırasıdır.
    Cenazemi görünce “Ah ayrılık! Ah ayrılık!” deme. O vakit benim ayrılık değil, visal ve mülakat (kavuşma ve görüşme) vaktimdir.
    Beni kabre indirdikleri zaman sakın “Elveda! Elveda!” deme. Çünkü kabir, öteki âlemin, can topluluğunun perdesidir.
    Batmayı, gözden kaybolmayı gördün ya, bir de doğmayı gör (düşün). Güneş ve aya gurub etmekten (batmaktan) hiç ziyan gelir mi?
    Bu hal sana batmak, kaybolmak gibi görünse de, aslında bu hal doğmaktır, yeniden hayata kavuşmaktır. Mezar insana hapishane/zindan gibi görünse de, orası ruhun kurtulduğu yerdir.
    Hangi tohum yere ekildi de bitmedi? Niçin insan tohumu bitmeyecek diye şüpheleniyorsun?”



    Diğer Cevaplara Gözat
    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.