Cevap : Onun hiçbir hikâyesinde belirli vak’a, tahlil, tip, karakter aramayız. Onun her hikâyesi hatıralar sarnıcına rastgele daldırılmış bir avuçtur. Parmaklardaki temiz ıslaklığa ve taze serinliğe bakınız. Şuura düşen damlalar, birer hikâye unsuru değil, şiirdir. 
Bu parçada aşağıdaki hikâyecilerin hangisinden söz edilmiş olabilir?
A) Ömer Seyfettin
B) Refik Halit Karay
C) Orhan Kemal
D) Sait Faik Abasıyanık
E) Ahmet Mithat Efendi

---

---

Diğer Cevaplara Gözat

Cevap :

Cevap (D), Sait Faik Abasıyanık'dır.

Parçada, hikâyecin hikâyelerinin belirli bir vak'a, tahlil, tip, karakter içermediği, her hikâyesinin hatıralar sarnıcına rastgele daldırılmış bir avuç gibi olduğu, şuura düşen damlaların birer hikâye unsuru değil, şiir olduğu ifade edilmektedir.

Bu özellikler, Sait Faik Abasıyanık'ın hikâyelerini tanımlamaktadır. Sait Faik, durum hikâyeciliğinin öncüsü olarak kabul edilir. Durum hikâyeciliğinde, olaydan ziyade, kişilerin iç dünyaları ve ruh halleri anlatılır. Sait Faik'in hikâyelerinde de, genellikle belirli bir olay yoktur. Hikâyeler, kişilerin iç dünyalarını ve ruh hallerini yansıtan kesitler halindedir. Bu nedenle, Sait Faik'in hikâyeleri, şiirsel bir anlatıma sahiptir.

Ömer Seyfettin, milli edebiyat döneminin en önemli hikâye yazarlarından biridir. Hikâyelerinde, genellikle milli mücadele ve vatanseverlik temaları işlenir. Refik Halit Karay, Cumhuriyet döneminin en önemli hikâye yazarlarından biridir. Hikâyelerinde, genellikle İstanbul ve İstanbulluların hayatı anlatılır. Orhan Kemal, Cumhuriyet döneminin en önemli realist hikâye yazarlarından biridir. Hikâyelerinde, genellikle halkın yaşadığı sıkıntılar ve sorunlar anlatılır. Ahmet Mithat Efendi, Tanzimat döneminin en önemli roman ve hikâye yazarlarından biridir. Hikâyelerinde, genellikle aşk, macera ve toplumsal konular işlenir.

Bu bilgiler ışığında, verilen parçada sözü edilen hikâyeci Sait Faik Abasıyanık'tır.