Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

Osmanlı hükümdarı

Bulmacada 'Osmanlı hükümdarı' sorusunun cevabı nedir?

Bu soruya 10 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    Viento

    • 2020-07-10 17:08:04

    Cevap :
    Bulmacada 'Osmanlı hükümdarı' nedir sorusunun cevabı:
    Kare ve çengel bulmacada sorulan 'Osmanlı hükümdarı' sorusunun yanıtı birden fazladır. Bu nedenle bulmacanızdaki boşluk sayısına ve harf dizilişine göre aşağıdaki cevaplarımızdan birini seçmelisiniz.


    İşte cevaplar:
    1. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 7 harfli ise cevaba 1.SELİM yazabilirsiniz.
    2. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 10 harfli ise cevaba 1.SÜLEYMAN yazabilirsiniz.
    3. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 12 harfli ise cevaba 2.ABDÜLHAMİT yazabilirsiniz.
    4. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 15 harfli ise cevaba YILDIRIM BEYAZID yazabilirsiniz.
    5. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 9 harfli ise cevaba OSMAN GAZİ yazabilirsiniz.
    6. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 5 harfli ise cevaba ORHAN yazabilirsiniz.
    7. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 7 harfli ise cevaba 4.MURAD yazabilirsiniz.
    8. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 9 harfli ise cevaba 2.BEYAZID yazabilirsiniz.
    9. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 7 harfli ise cevaba 2.MURAD yazabilirsiniz.
    10. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 12 harfli ise cevaba MEHMED ÇELEBİ yazabilirsiniz.
    11. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 7 harfli ise cevaba İBRAHİM yazabilirsiniz.
    12. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 7 harfli ise cevaba 2.SELİM yazabilirsiniz.
    13. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 7 harfli ise cevaba 1.AHMED yazabilirsiniz.
    14. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 15 harfli ise cevaba EMETULLAH SULTAN yazabilirsiniz.
    15. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 12 harfli ise cevaba SAFİYE SULTAN yazabilirsiniz.
    16. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 7 harfli ise cevaba 1.MURAD yazabilirsiniz.
    17. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 15 harfli ise cevaba SULTAN VAHDETTİN yazabilirsiniz.
    18. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 7 harfli ise cevaba 3.MURAD yazabilirsiniz.
    19. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 7 harfli ise cevaba 3.SELİM yazabilirsiniz.
    20. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 8 harfli ise cevaba 4.MEHMED yazabilirsiniz.
    21. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 7 harfli ise cevaba 2.OSMAN yazabilirsiniz.
    22. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 8 harfli ise cevaba 1.MAHMUD yazabilirsiniz.
    23. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 9 harfli ise cevaba 1.MUSTAFA yazabilirsiniz.
    24. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 8 harfli ise cevaba 5.MEHMED yazabilirsiniz.
    25. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 12 harfli ise cevaba 1.ABDÜLHAMİD yazabilirsiniz.
    26. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 14 harfli ise cevaba SÜLEYMAN ÇELEBİ yazabilirsiniz.
    27. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 14 harfli ise cevaba ŞEHZADE MUSTAFA yazabilirsiniz.
    28. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 13 harfli ise cevaba NURBANU SULTAN yazabilirsiniz.
    29. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 12 harfli ise cevaba SALİHA SULTAN yazabilirsiniz.
    30. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 14 harfli ise cevaba ŞEVKEFZA SULTAN yazabilirsiniz.
    31. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 8 harfli ise cevaba ALİ VASIB yazabilirsiniz.
    32. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 3 harfli ise cevaba CEM yazabilirsiniz.
    33. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 16 harfli ise cevaba KAVALLI MEHMED ALİ yazabilirsiniz.
    34. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 6 harfli ise cevaba İSMAİL yazabilirsiniz.

    Diğer Cevaplar:
    1. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 7 harfli ise cevaba Toplama yazabilirsiniz.
    2. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 6 harfli ise cevaba Çokluk yazabilirsiniz.

    CEM kelimesinin Eş Anlamlıları:
    1. Toplama (7 harfli)
    2. Çokluk (6 harfli)
    Sözlükte OSMAN GAZİ Nedir:
    Osman Gazi kimdir?
    Osman Bey, Osmanlı Devleti’ni ve Osmanoğullarını kuran ve adını devletine ve soyuna vermiş bulunan ilk Osmanlı Sultânı... Kendisine Kara Osman, Fahruddin ve Mu’înüddin de deniliyordu. Osman Gâzî, hayatının sonuna kadar emîr yani bey olarak anıldı; vefâtından sonra Hân ve Sultân dendi. Çünkü hayatının sonlarına doğru uc beyi oldu.

    Osman Gazi Osman Bey, 1258 tarihinde Söğüd’de veya Osmancık’da dünyaya geldi. Babası Ertuğrul Gazi ve annesi Halîme Hâtun’dur. 24 yaşındayken babasının yerine geçti. Osman Gâzî, önce Kastamonu’daki Çobanoğullarına, sonra da Kütahya’daki Germiyanoğullarına bağlı idi. Onlar da Selçuklu Sultânına bağlıydı. İlk evliliği, 1280 civarında, Sultân Orhan’ın annesi ve Selçuklu vezirlerinden Ömer Abdülaziz Beyin kızı olan Mâl Hâtun iledir. 1289 yılına doğru Şeyh Edebali’nin kızı Rabî’a Bâlâ Hâtun ile evlenince, nüfuzu ve kudreti arttı. Bu hanımından da Şehzâde Alâ’addin dünyaya geldi.

    1281 yılında babasının yerine aşiret beyi olan Osman Bey, bir görüşe göre, Selçuklu Sultânı II. Gıyâseddin Mes’ûd’un 1284’de Söğüd ve çevresinin kendisine tahsis edildiğine dair olan fermanı ve yanında hediye ettiği ak sancak, tuğ ve mehterhâne ile uc beyi oldu. 1288 veya 1291 tarihinde Karacahisâr’ı fethetmesi ve Dursun Fakih’e kendi adına hutbe okutması, Osman Bey’in yarı istiklâlini kazandığını gösterdi.

    Osman Gâzi’nin Bizans sınır şehirlerini birer birer fethetmesi üzerine telâşa düşen Bizanslılar onu ortadan kaldırmak için bir düğün vesilesiyle bir baskın hazırlar. Baskına baskınla cevap veren Osman Bey, 1299 yılında Yarhisâr ve Bilecik’i fethetti ve beylik merkezini Bilecik’e nakletti ve fitneye sebep olan Yarhisâr Tekfurunun kızı Nilüfer’i (Holofura’yı) oğlu Orhan ile evlendirdi. Bu tarih, daha önce açıklanan sebeplerle Osmanlı Devleti’nin kuruluş yılı kabul edildi. 27 Ocak 1300’de Selçuklu Sultânı III. Alâ’addin Keykubad’ın saltanat alâmeti olan tabl, alem ve tuğu Osman Beye bir ferman ile göndermesi ile artık Osman Bey müstakil bir uc beyi oldu. 1301 yılında Bursa’ya yakın bir yerde Yenişehir’i kurdu ve saltanat merkezini buraya nakletti. Bu arada bütün bu fetihlerde kendisine yardım edenleri de unutmadı ve kardeşi Gündüz Bey’e Eskişehir’i; oğlu Orhan Bey’e Sultânönü’nü; Hasan Alp’a Yarhisâr’ı; Şeyh Edebalı’ya Bilecik’i ve Turgut Alp’e İnegöl’ü verdi ve Edebalı’nın torunu Alâ’addin’i yanında götürdü. 1308 yılında İlhanlı Hükümdarı Ahmed Gazan tarafından Selçuklu Devletine son verilince Osmanlı Devleti tamamen müstakil hale geldi. 1313’de Harmankaya Hâkimi Köse Mihal Bey’in Müslüman olmasıyla Mekece, Akhisâr ve Gölpazarı Osmanlının eline geçti. 1320 yılından itibaren çevrede fazla görünmeyen Osman Bey, 1324 yılında beyliği oğlu Orhan Bey’e devretti. 1324 yılı Şubat ayında Bursa’nın fethini görmeden 67 yaşında vefat eden Osman Bey, vasiyeti üzerine, geçici olarak gömülü bulunduğu Söğüd’den alınarak 2.5 yıl sonra 1326 yılında Bursa’daki Gümüş Künbed’e defn oldu.

    Babasından 4800 km2 olarak aldığı toprakları 16.000 km2’ye çıkaran Osman Bey’in Orhan ve Alâ’addin dışındaki çocukları şunlardır: Fatma Hâtun, Savcı Bey, Melik Bey, Hamîd Bey, Pazarlı Bey ve Çoban Bey. Bugünkü mülkî taksimata göre, Osman Bey zamanında Osmanoğullarının ülkesi, Bilecik, Eskişehir merkez, Sakarya’ya bağlı Geyve, Akyazı ve Hendek, Kütahya-Domaniç ve Bursa ilinin Mudanya, Yenişehir ve İnegöl ilçelerini kapsıyordu.

    Osman Bey zamanındaki büyük âlimler ve şeyhlerden bazılarını: Âlimlerden en önemlileri Mevlânâ, Şeyh Edebalı, Dursun Fakîh ve Hattâb bin Ebî Kâsım Karahisârî’dir.
    Sözlükte SAFİYE SULTAN Nedir:
    Osmanlı Padişahı III. Murat‘ın eşi ve Padişah III. Mehmet‘in annesidir. Safiye Sultan, 1550 yılında Venedik Cumhuriyetinde çok zengin bir ailenin tek çocuğu olarak doğmuştur. Doğduğu zaman ona verilen isim Sofia Bellicui Baffo’dur. Babası Korfu adası Venedikli valisi Leonardo Baffo’dur. Çok iyi bir eğitim alan Sofia daha 12 yaşında iken Akdeniz’de gemiyle yapılan bir seyahat sırasında Osmanlı korsanları tarafından kaçırıldı.

    Bir yıl sonra ise kendisini İstanbul‘daki Pera köle pazarında bulan genç Sofia’nın güzelliği III. Murat‘ın annesi Nurbanu Sultan‘ın kulağına kadar geldi. Nurbanu Sultan, Sofia’yı görür görmez onun oğlu için aradığı kız olduğuna karar verdi ve bir servet ödeyerek kızı satın aldı.

    İki yıl süreyle haremde Osmanlı terbiyesine göre eğitilen Sofia’nın adı, Safiye, yani arı, duru, saf güzellik olarak değiştirildi. On beş yaşında III. Murat‘a sunulan Safiye, beline kadar uzanan sarı saçları, iri gözleri, uzun boyu, beyaz teni ve yürüyüşüyle Murat’ı kendisine âşık etti. 26 Mayıs 1566günü şehzade III. Mehmet‘i doğurdu.
    Safiye Sultan, Valide Sultan’lık döneminde etkin bir rol oynadı. 1579 yılındaki Sokollu Mehmed Paşa‘nın öldürülmesinden sonra devlet yönetiminde oldukça önemli bir rol üstlendi.

    İngiltere Kraliçesi I. Elizabeth ona 1593 yılında mücevherlerle işlenmiş bir portresini, o da kraliçeye gümüş işlemeli elbise ve kemerle altın işlemeli iki mendil gönderdi. Bu hediyeleşmeler daha sonra onun vâlide sultanlığı döneminde de sürdü. İngiltere Kraliçesi I. Elizabeth ona 1599’da süslü bir araba hediye etmiş ve Safiye Sultan da bu araba ile İstanbul‘da gezmiştir.

    1595 yılında III. Murat‘ın vefatı ve oğlu III. Mehmet‘in tahta geçmesiyle birlikte vâlide sultan olarak devlet içindeki konumu daha da güçlendi.
    Kocasına ve onun ölümünden sonra çevresindeki diğer tehlikelere karşı oğlunu korumaya çalıştı. Nitekim III. Mehmet‘in büyük oğlu Mahmud’un annesi Mahpeykar Sultan’ın girişimiyle tahta geçme planları yaptığı gerekçesiyle hem onun hem annesinin öldürülmesini sağlamıştı.

    Oğlu sultan III. Mehmet‘in 21 Aralık 1603 tarihinde vefâtından sonra valide sultanlığı bitip Büyük Valide Sultan makamına geçti. III. Mehmet‘in, Handan Sultan‘dan olan oğlu I. Ahmet tahta çıkmasına rağmen Harem’i hala babaanne Safiye Sultan yönetiyor ve Valide Sultan olan Handan Sultan‘dan daha fazla maaş alıyordu.

    Devlet adamlarından rüşvet ve hediyeler alarak memuriyetlere tayinlerinde başrolü oynadı. Halk ve memurlar devlet işlerindeki bu etkin rolünü bildiği için işlerini gördürebilmek amacıyla ona başvurur, hatta bazan arabasının önünü kesip bu gibi konularda isteklerde bulunurdu. Sadrazamdan şeyhülislâma kadar bütün azil ve tayinlerde, devlet işlerinin yürütülmesinde birinci derecede etkili oldu. Kendisine verilen rüşvet ve hediyeler dönemin İstanbul elçilerinin raporlarına kadar yansımıştır.
    I. Ahmet‘in eşi olan Kösem Sultan‘ın Haseki Sultan olmasıyla gözden düştü ve eski saraya sürgün edildi.

    Safiye Sultan, 10 Kasım 1619 tarihinde 69 yaşında İstanbul‘da ölmüştür. Mezarı İstanbul’daAyasofya Camiinin bahçesinde III. Murat Türbesindedir.
    9 Nisan 1598 tarihinde İstanbul Eminönü’ndeki Yeni Camii inşaatını Safiye Sultan başlatmıştır. 1610 yılında Kahire‘de kölesi Osman Ağa nezâretinde Melike Safiye Camii adıyla da anılan camiyi inşa ettirdi.

    12 Kasım 2015 tarihinde Star TV‘de başlayacak olan, yapımcı Timur Savcı‘nın yapımcılığını üstlendiği, ‘Kösem Sultan‘ dizisinde Safiye Sultan‘ı Hülya Avşar canlandıracak. Kösem Sultan‘ı iseBeren Saat canlandıracak. Ekin Koç‘un canlandırdığı I. Ahmet‘in eşi olacak olan Kösem Sultan’ın çocukluğunu ve gençliğini Yunan oyuncu Anastasia Thsilimpou 9 bölüm canlandıracak.
    Sözlükte CEM Nedir:
    Yeşilliği bol olan yer



    Diğer Cevaplara Gözat
    Cevap Yaz Arama Yap

    Tugcedogus

    • 2020-07-10 17:08:04

    Cevap :
    Bulmacada 'Osmanlı hükümdarı' sorusunun cevabı olan '1.SELİM - 1.SÜLEYMAN - 2.ABDÜLHAMİT - YILDIRIM BEYAZID - OSMAN GAZİ - ORHAN - 4.MURAD - 2.BEYAZID - 2.MURAD - MEHMED ÇELEBİ - İBRAHİM - 2.SELİM - 1.AHMED - EMETULLAH SULTAN - SAFİYE SULTAN - 1.MURAD - SULTAN VAHDETTİN - 3.MURAD - 3.SELİM - 4.MEHMED - 2.OSMAN - 1.MAHMUD - 1.MUSTAFA - 5.MEHMED - 1.ABDÜLHAMİD - SÜLEYMAN ÇELEBİ - ŞEHZADE MUSTAFA - NURBANU SULTAN - SALİHA SULTAN - ŞEVKEFZA SULTAN - ALİ VASIB - CEM - KAVALLI MEHMED ALİ - İSMAİL' kelimesinin sözlükte eş anlamı nedir:
    CEM kelimesinin Eş Anlamlıları:
    1. Toplama (7 harfli)
    2. Çokluk (6 harfli)
    Cevap Yaz Arama Yap

    Tugcedogus

    • 2020-07-10 17:08:51

    Cevap :
    Bulmacada 'Osmanlı hükümdarı' sorusunun cevabı olan 'OSMAN GAZİ - ORHAN GAZİ - I. MURAD - YILDIRIM BAYEZİT - I. MEHMED - II. MURAD - FATİH SULTAN MEHMED - II. BAYEZİD - YAVUZ SULTAN SELİM - KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN - II. SELİM - III. MURAD - III. MEHMED - I. AHMED - I. MUSTAFA - GENÇ OSMAN - IV. MURAD - IV. MEHMED - II. SÜLEYMAN - II. AHMED - II. MUSTAFA - III. AHMED - I. MAHMUD - III. OSMAN - III. MUSTAFA - I. ABDÜLHAMİT - III. SELİM - IV. MUSTAFA - II. MAHMUD - ABDÜLMECİT - ABDÜLAZİZ - V. MURAD - II. ABDÜLHAMİT' kelimesinin sözlükte eş anlamı nedir:
    Cevap Yaz Arama Yap

    Tugcedogus

    • 2020-07-10 17:08:04

    Cevap :
    Sözlükte OSMAN GAZİ Nedir:
    Osman Gazi kimdir?
    Osman Bey, Osmanlı Devleti’ni ve Osmanoğullarını kuran ve adını devletine ve soyuna vermiş bulunan ilk Osmanlı Sultânı... Kendisine Kara Osman, Fahruddin ve Mu’înüddin de deniliyordu. Osman Gâzî, hayatının sonuna kadar emîr yani bey olarak anıldı; vefâtından sonra Hân ve Sultân dendi. Çünkü hayatının sonlarına doğru uc beyi oldu.

    Osman Gazi Osman Bey, 1258 tarihinde Söğüd’de veya Osmancık’da dünyaya geldi. Babası Ertuğrul Gazi ve annesi Halîme Hâtun’dur. 24 yaşındayken babasının yerine geçti. Osman Gâzî, önce Kastamonu’daki Çobanoğullarına, sonra da Kütahya’daki Germiyanoğullarına bağlı idi. Onlar da Selçuklu Sultânına bağlıydı. İlk evliliği, 1280 civarında, Sultân Orhan’ın annesi ve Selçuklu vezirlerinden Ömer Abdülaziz Beyin kızı olan Mâl Hâtun iledir. 1289 yılına doğru Şeyh Edebali’nin kızı Rabî’a Bâlâ Hâtun ile evlenince, nüfuzu ve kudreti arttı. Bu hanımından da Şehzâde Alâ’addin dünyaya geldi.

    1281 yılında babasının yerine aşiret beyi olan Osman Bey, bir görüşe göre, Selçuklu Sultânı II. Gıyâseddin Mes’ûd’un 1284’de Söğüd ve çevresinin kendisine tahsis edildiğine dair olan fermanı ve yanında hediye ettiği ak sancak, tuğ ve mehterhâne ile uc beyi oldu. 1288 veya 1291 tarihinde Karacahisâr’ı fethetmesi ve Dursun Fakih’e kendi adına hutbe okutması, Osman Bey’in yarı istiklâlini kazandığını gösterdi.

    Osman Gâzi’nin Bizans sınır şehirlerini birer birer fethetmesi üzerine telâşa düşen Bizanslılar onu ortadan kaldırmak için bir düğün vesilesiyle bir baskın hazırlar. Baskına baskınla cevap veren Osman Bey, 1299 yılında Yarhisâr ve Bilecik’i fethetti ve beylik merkezini Bilecik’e nakletti ve fitneye sebep olan Yarhisâr Tekfurunun kızı Nilüfer’i (Holofura’yı) oğlu Orhan ile evlendirdi. Bu tarih, daha önce açıklanan sebeplerle Osmanlı Devleti’nin kuruluş yılı kabul edildi. 27 Ocak 1300’de Selçuklu Sultânı III. Alâ’addin Keykubad’ın saltanat alâmeti olan tabl, alem ve tuğu Osman Beye bir ferman ile göndermesi ile artık Osman Bey müstakil bir uc beyi oldu. 1301 yılında Bursa’ya yakın bir yerde Yenişehir’i kurdu ve saltanat merkezini buraya nakletti. Bu arada bütün bu fetihlerde kendisine yardım edenleri de unutmadı ve kardeşi Gündüz Bey’e Eskişehir’i; oğlu Orhan Bey’e Sultânönü’nü; Hasan Alp’a Yarhisâr’ı; Şeyh Edebalı’ya Bilecik’i ve Turgut Alp’e İnegöl’ü verdi ve Edebalı’nın torunu Alâ’addin’i yanında götürdü. 1308 yılında İlhanlı Hükümdarı Ahmed Gazan tarafından Selçuklu Devletine son verilince Osmanlı Devleti tamamen müstakil hale geldi. 1313’de Harmankaya Hâkimi Köse Mihal Bey’in Müslüman olmasıyla Mekece, Akhisâr ve Gölpazarı Osmanlının eline geçti. 1320 yılından itibaren çevrede fazla görünmeyen Osman Bey, 1324 yılında beyliği oğlu Orhan Bey’e devretti. 1324 yılı Şubat ayında Bursa’nın fethini görmeden 67 yaşında vefat eden Osman Bey, vasiyeti üzerine, geçici olarak gömülü bulunduğu Söğüd’den alınarak 2.5 yıl sonra 1326 yılında Bursa’daki Gümüş Künbed’e defn oldu.

    Babasından 4800 km2 olarak aldığı toprakları 16.000 km2’ye çıkaran Osman Bey’in Orhan ve Alâ’addin dışındaki çocukları şunlardır: Fatma Hâtun, Savcı Bey, Melik Bey, Hamîd Bey, Pazarlı Bey ve Çoban Bey. Bugünkü mülkî taksimata göre, Osman Bey zamanında Osmanoğullarının ülkesi, Bilecik, Eskişehir merkez, Sakarya’ya bağlı Geyve, Akyazı ve Hendek, Kütahya-Domaniç ve Bursa ilinin Mudanya, Yenişehir ve İnegöl ilçelerini kapsıyordu.

    Osman Bey zamanındaki büyük âlimler ve şeyhlerden bazılarını: Âlimlerden en önemlileri Mevlânâ, Şeyh Edebalı, Dursun Fakîh ve Hattâb bin Ebî Kâsım Karahisârî’dir.
    Cevap Yaz Arama Yap

    Tugcedogus

    • 2020-07-10 17:08:04

    Cevap :
    Sözlükte SAFİYE SULTAN Nedir:
    Osmanlı Padişahı III. Murat‘ın eşi ve Padişah III. Mehmet‘in annesidir. Safiye Sultan, 1550 yılında Venedik Cumhuriyetinde çok zengin bir ailenin tek çocuğu olarak doğmuştur. Doğduğu zaman ona verilen isim Sofia Bellicui Baffo’dur. Babası Korfu adası Venedikli valisi Leonardo Baffo’dur. Çok iyi bir eğitim alan Sofia daha 12 yaşında iken Akdeniz’de gemiyle yapılan bir seyahat sırasında Osmanlı korsanları tarafından kaçırıldı.

    Bir yıl sonra ise kendisini İstanbul‘daki Pera köle pazarında bulan genç Sofia’nın güzelliği III. Murat‘ın annesi Nurbanu Sultan‘ın kulağına kadar geldi. Nurbanu Sultan, Sofia’yı görür görmez onun oğlu için aradığı kız olduğuna karar verdi ve bir servet ödeyerek kızı satın aldı.

    İki yıl süreyle haremde Osmanlı terbiyesine göre eğitilen Sofia’nın adı, Safiye, yani arı, duru, saf güzellik olarak değiştirildi. On beş yaşında III. Murat‘a sunulan Safiye, beline kadar uzanan sarı saçları, iri gözleri, uzun boyu, beyaz teni ve yürüyüşüyle Murat’ı kendisine âşık etti. 26 Mayıs 1566günü şehzade III. Mehmet‘i doğurdu.
    Safiye Sultan, Valide Sultan’lık döneminde etkin bir rol oynadı. 1579 yılındaki Sokollu Mehmed Paşa‘nın öldürülmesinden sonra devlet yönetiminde oldukça önemli bir rol üstlendi.

    İngiltere Kraliçesi I. Elizabeth ona 1593 yılında mücevherlerle işlenmiş bir portresini, o da kraliçeye gümüş işlemeli elbise ve kemerle altın işlemeli iki mendil gönderdi. Bu hediyeleşmeler daha sonra onun vâlide sultanlığı döneminde de sürdü. İngiltere Kraliçesi I. Elizabeth ona 1599’da süslü bir araba hediye etmiş ve Safiye Sultan da bu araba ile İstanbul‘da gezmiştir.

    1595 yılında III. Murat‘ın vefatı ve oğlu III. Mehmet‘in tahta geçmesiyle birlikte vâlide sultan olarak devlet içindeki konumu daha da güçlendi.
    Kocasına ve onun ölümünden sonra çevresindeki diğer tehlikelere karşı oğlunu korumaya çalıştı. Nitekim III. Mehmet‘in büyük oğlu Mahmud’un annesi Mahpeykar Sultan’ın girişimiyle tahta geçme planları yaptığı gerekçesiyle hem onun hem annesinin öldürülmesini sağlamıştı.

    Oğlu sultan III. Mehmet‘in 21 Aralık 1603 tarihinde vefâtından sonra valide sultanlığı bitip Büyük Valide Sultan makamına geçti. III. Mehmet‘in, Handan Sultan‘dan olan oğlu I. Ahmet tahta çıkmasına rağmen Harem’i hala babaanne Safiye Sultan yönetiyor ve Valide Sultan olan Handan Sultan‘dan daha fazla maaş alıyordu.

    Devlet adamlarından rüşvet ve hediyeler alarak memuriyetlere tayinlerinde başrolü oynadı. Halk ve memurlar devlet işlerindeki bu etkin rolünü bildiği için işlerini gördürebilmek amacıyla ona başvurur, hatta bazan arabasının önünü kesip bu gibi konularda isteklerde bulunurdu. Sadrazamdan şeyhülislâma kadar bütün azil ve tayinlerde, devlet işlerinin yürütülmesinde birinci derecede etkili oldu. Kendisine verilen rüşvet ve hediyeler dönemin İstanbul elçilerinin raporlarına kadar yansımıştır.
    I. Ahmet‘in eşi olan Kösem Sultan‘ın Haseki Sultan olmasıyla gözden düştü ve eski saraya sürgün edildi.

    Safiye Sultan, 10 Kasım 1619 tarihinde 69 yaşında İstanbul‘da ölmüştür. Mezarı İstanbul’daAyasofya Camiinin bahçesinde III. Murat Türbesindedir.
    9 Nisan 1598 tarihinde İstanbul Eminönü’ndeki Yeni Camii inşaatını Safiye Sultan başlatmıştır. 1610 yılında Kahire‘de kölesi Osman Ağa nezâretinde Melike Safiye Camii adıyla da anılan camiyi inşa ettirdi.

    12 Kasım 2015 tarihinde Star TV‘de başlayacak olan, yapımcı Timur Savcı‘nın yapımcılığını üstlendiği, ‘Kösem Sultan‘ dizisinde Safiye Sultan‘ı Hülya Avşar canlandıracak. Kösem Sultan‘ı iseBeren Saat canlandıracak. Ekin Koç‘un canlandırdığı I. Ahmet‘in eşi olacak olan Kösem Sultan’ın çocukluğunu ve gençliğini Yunan oyuncu Anastasia Thsilimpou 9 bölüm canlandıracak.
    Cevap Yaz Arama Yap

    Tugcedogus

    • 2020-07-10 17:08:04

    Cevap :
    Sözlükte CEM Nedir:
    Yeşilliği bol olan yer

    Cevap Yaz Arama Yap

    Tugcedogus

    • 2020-07-10 17:08:51

    Cevap :
    Sözlükte OSMAN GAZİ Nedir:
    Osman Gazi kimdir?
    Osman Bey, Osmanlı Devleti’ni ve Osmanoğullarını kuran ve adını devletine ve soyuna vermiş bulunan ilk Osmanlı Sultânı... Kendisine Kara Osman, Fahruddin ve Mu’înüddin de deniliyordu. Osman Gâzî, hayatının sonuna kadar emîr yani bey olarak anıldı; vefâtından sonra Hân ve Sultân dendi. Çünkü hayatının sonlarına doğru uc beyi oldu.

    Osman Gazi Osman Bey, 1258 tarihinde Söğüd’de veya Osmancık’da dünyaya geldi. Babası Ertuğrul Gazi ve annesi Halîme Hâtun’dur. 24 yaşındayken babasının yerine geçti. Osman Gâzî, önce Kastamonu’daki Çobanoğullarına, sonra da Kütahya’daki Germiyanoğullarına bağlı idi. Onlar da Selçuklu Sultânına bağlıydı. İlk evliliği, 1280 civarında, Sultân Orhan’ın annesi ve Selçuklu vezirlerinden Ömer Abdülaziz Beyin kızı olan Mâl Hâtun iledir. 1289 yılına doğru Şeyh Edebali’nin kızı Rabî’a Bâlâ Hâtun ile evlenince, nüfuzu ve kudreti arttı. Bu hanımından da Şehzâde Alâ’addin dünyaya geldi.

    1281 yılında babasının yerine aşiret beyi olan Osman Bey, bir görüşe göre, Selçuklu Sultânı II. Gıyâseddin Mes’ûd’un 1284’de Söğüd ve çevresinin kendisine tahsis edildiğine dair olan fermanı ve yanında hediye ettiği ak sancak, tuğ ve mehterhâne ile uc beyi oldu. 1288 veya 1291 tarihinde Karacahisâr’ı fethetmesi ve Dursun Fakih’e kendi adına hutbe okutması, Osman Bey’in yarı istiklâlini kazandığını gösterdi.

    Osman Gâzi’nin Bizans sınır şehirlerini birer birer fethetmesi üzerine telâşa düşen Bizanslılar onu ortadan kaldırmak için bir düğün vesilesiyle bir baskın hazırlar. Baskına baskınla cevap veren Osman Bey, 1299 yılında Yarhisâr ve Bilecik’i fethetti ve beylik merkezini Bilecik’e nakletti ve fitneye sebep olan Yarhisâr Tekfurunun kızı Nilüfer’i (Holofura’yı) oğlu Orhan ile evlendirdi. Bu tarih, daha önce açıklanan sebeplerle Osmanlı Devleti’nin kuruluş yılı kabul edildi. 27 Ocak 1300’de Selçuklu Sultânı III. Alâ’addin Keykubad’ın saltanat alâmeti olan tabl, alem ve tuğu Osman Beye bir ferman ile göndermesi ile artık Osman Bey müstakil bir uc beyi oldu. 1301 yılında Bursa’ya yakın bir yerde Yenişehir’i kurdu ve saltanat merkezini buraya nakletti. Bu arada bütün bu fetihlerde kendisine yardım edenleri de unutmadı ve kardeşi Gündüz Bey’e Eskişehir’i; oğlu Orhan Bey’e Sultânönü’nü; Hasan Alp’a Yarhisâr’ı; Şeyh Edebalı’ya Bilecik’i ve Turgut Alp’e İnegöl’ü verdi ve Edebalı’nın torunu Alâ’addin’i yanında götürdü. 1308 yılında İlhanlı Hükümdarı Ahmed Gazan tarafından Selçuklu Devletine son verilince Osmanlı Devleti tamamen müstakil hale geldi. 1313’de Harmankaya Hâkimi Köse Mihal Bey’in Müslüman olmasıyla Mekece, Akhisâr ve Gölpazarı Osmanlının eline geçti. 1320 yılından itibaren çevrede fazla görünmeyen Osman Bey, 1324 yılında beyliği oğlu Orhan Bey’e devretti. 1324 yılı Şubat ayında Bursa’nın fethini görmeden 67 yaşında vefat eden Osman Bey, vasiyeti üzerine, geçici olarak gömülü bulunduğu Söğüd’den alınarak 2.5 yıl sonra 1326 yılında Bursa’daki Gümüş Künbed’e defn oldu.

    Babasından 4800 km2 olarak aldığı toprakları 16.000 km2’ye çıkaran Osman Bey’in Orhan ve Alâ’addin dışındaki çocukları şunlardır: Fatma Hâtun, Savcı Bey, Melik Bey, Hamîd Bey, Pazarlı Bey ve Çoban Bey. Bugünkü mülkî taksimata göre, Osman Bey zamanında Osmanoğullarının ülkesi, Bilecik, Eskişehir merkez, Sakarya’ya bağlı Geyve, Akyazı ve Hendek, Kütahya-Domaniç ve Bursa ilinin Mudanya, Yenişehir ve İnegöl ilçelerini kapsıyordu.

    Osman Bey zamanındaki büyük âlimler ve şeyhlerden bazılarını: Âlimlerden en önemlileri Mevlânâ, Şeyh Edebalı, Dursun Fakîh ve Hattâb bin Ebî Kâsım Karahisârî’dir.
    Cevap Yaz Arama Yap

    Tugcedogus

    • 2020-07-10 17:08:51

    Cevap :
    Sözlükte FATİH SULTAN MEHMED Nedir:
    Babası: İkinci Sultan Murad Annesi: Huma Hatun Doğumu: 29 Mart 1432 Vefatı: 3 Mayıs 1481 Saltanatı: 1451 – 1481 (30) sene Fatih Sultan Mehmed Han Hazretleri, uzun boylu, dolgun yanaklı, kırmızı - beyaz tenli, kırık burunlu, kolları adaleli ve kuvvetli bir padişahtı. Devrinin en büyük ulemasından birisi idi. Yedi tane yabancı lisan bilirdi. Âlim, şâir ve sanatkârları toplar ve onlarla sohbetten çok hoşlanırdı. Gayet soğukkanlı ve cesurdu. Eşsiz bir kumandan ve idareci idi. Yapacağı işler hususunda, en yakınlarına bile hiç birşey sızdırmazdı. Fatih Sultan Mehmed'in ömrü seferlerle geçti. Yıkılmaz diye bilinen Bizans'ı yıktı. İstanbul'u fethetti. Ayasofya kilisesini camiye çevirdi. Kıyamete kadar câmi olarak kalmasını istediği bu muhteşem mâbed için mükemmel bir vakfiye yazdırttı. (Bu vekâlet Arşivi Tapu Defterleri No:20, 27, 167, 251 ) 1127 sene kilise, 481 sene de câmi olarak kullanılan Ayasofya, 1934'de müze haline getirildi. Fatih, Enez'i, Galata ve Kefe'yi Osmanlı topraklarına dahil etti. Limni, İmroz, Şemendirek, Taşoz, Bozcaada ve Boğdan'ı ald. Belgrad'ı muhasara ettiği zaman çarpışmaya bizzat katıldı. Alnından ve dizinden ciddi şekilde yaralandı. 1458'de Mora'yı kısmen, bir sene sonra da Sırbistan'ı tamamen aldı. 1461'de Amasra'yı ve İsfendiyar Oğulları Beyliğini Osmanlı topraklarına dahil etti. Trabzon Rum İmparatorluğunu ortadan kaldırdı. 1462'de Romariya, Yayçeve Midilli'yi aldı. 1463 senesinde Papa'nın büyük gayretleri ile toplanan ve savaşa katılan herkesin altı aylık günahının affolunacağı ilân edilen 20 devletin katıldığı bir haçlı ittifakı ile 16 sene savaştı. 1463'de Bosna'yı fethetti ve Hersek'i de tabiiyeti altına aldı. 1466'da Konya ve Karaman'ı aldı. Arnavutluğu tamamen Osmanlı topraklarına kattı. 1470'de Ağrıboz'u aldı. Uzun Hasan'ı Otlukbeli savaşında kesinlikle yendi. Zafer şükranesi olarak kırk bin esiri salıvererek, hürriyetlerine kavuşturdu. 1476'da Boğdan'ı Osmanlı topraklarına kattı. Otuz sene içinde tam yirmibeş seferi bizzat kendisi idare etti. 900.000 bin km² olan topraklarını 2.214.000 km² ye çıkardı. Fatih Sultan Mehmed, Venedikliler tarafından tertiplenen tam ondört suikastten kurtuldu. Son suikastten ise kurtulamadı. Venedikliler, bu büyük hükümdarı, aslen bir yahudi olan Maesto Jakopo isimli bir doktor vasıtasiyle zehirleterek öldürmeye muvaffak oldular. Tarihçi Babinger'e göre bu suikastçı doktor, Yakup Paşa unvanı ile sarayın doktorları arasında bulunuyordu. 1481 Mayısının üçüncü günü yine bir sefere çıkmışken, Gebze'de ordugâhında Perşembe günü vefat etti. Papa, Büyük Hakanın ölümünde tam üç gün üç gece bütün kiliselerin çanlarını çaldırtarak sevinç ayinleri yaptırdı. Fatih 49 sene bir ay beş gün yaşadı. İki imparatorluk, dört krallık ve onbir prenslik yıkan büyük hükümdarın cenaze namazı Fatih Camiinde Şeyh Muslihiddin Mustafa Vefa Efendi Hazretleri kıldırdı. Türbesi Fatih Camii yanındadır. Fatih, Müslüman Türk Milletine yapmış olduğu büyük hizmetlerle, dünyanın en büyük hükümdarlarından birisi olduğunu isbat etmiştir. İstanbul gibi, cihanın bir incisi olan, bu muhteşem beldeyi Türk Milletine kazandırmıştır. Yapmış olduğu çalışmalar ile memleketinde büyük çapta bir imar hareketini gerçekleştirmiştir. Bugünün üniversitesi olan (Fatih Külliyesi) ni 1470 senesinde tamamlamış, İstanbul'u fethettiği zaman 8 tane kiliseyi camiye çevirmiş, etrafındaki papaz odalarını da medrese yapmıştır. Ayrıca birçok Anadolu kasabasında da medreseler yaptırmıştır. Hz. Eyyüb EI - Ensâri'nin (r.a.) kabri Fatih zamanında keşfedildi. Delâil-i Hayrat müellifi Şeyh Süleyman Cezuli ve Allame Ali Kiasi Fatih devrinde vefat ettiler.

    Fatih Sultan Mehmed'in Evlilikleri:

    1- Gülbahar Hâtûn; II. Bâyezid ile Gevher Sultân’ın annesi. 2-Gülşah Hâtûn; Karaman Oğullarından İbrahim Beğ’in kızıdır. 3- Sitti Mükrime Hâtûn; Dülkadiroğlu Süleyman Bey’in kızıdır. 4- Çiçek Hâtûn; Türkmen Beyi kızıdır. 5- Helene Hâtûn; Mora Despotu Demetrus’un kızıdır. 6- Anna Hâtûn; Trabzon İmparatorunun kızıdır; evlilikleri kısa sürmüştür. 7- Alexias Hâtûn; Bizans Prenseslerindendir.

    Fatih Sultan Mehmed'in Kaç Çocuğu Vardı

    Erkek Çocukları: 4 tane - Mustafa, İkinci Bayezid, Cem, Korkud. Kızı Çocukları: 1 tane - Gevherhan Sultan.
    Cevap Yaz Arama Yap

    Tugcedogus

    • 2020-07-10 17:08:51

    Cevap :
    Sözlükte III. SELİM Nedir:
    III. Selim (Osmanlı Türkçesi: سليم ثالث Selīm-i sālis) (24 Aralık 1761 - 28 Temmuz 1808), 28. Osmanlı padişahı ve 107. İslam halifesidir.
     
    III. Selim, 24 Aralık 1761 tarihinde babası III. Mustafa'nın saltanatı döneminde dünyaya geldi. Babası 1774 yılında öldüğünde sadece 13 yaşında olduğu için amcası I. Abdülhamid tahta çıktı. I. Abdülhamid şehzade Selim'e kendisinden önceki padişahların tersine, oldukça iyi davrandı. Kafes (oda hapsi) hayatı yaşamasına rağmen Selim'in iyi bir eğitim almasına izin verdi. Şehzade Selim müzik ve edebiyat ilgilendi. Fransa'nın Fransız Devrimi öncesindeki son kralı olan XVI. Louis'le mektuplaştı. Daha tahta çıkmadan Osmanlı Devleti'nde köklü bir yapısal değişikliğe gerek olduğu inancına vardı. I. Abdülhamid 7 Nisan 1789 yılında ölünce, III. Selim Avrupa'yı temelinden sarsacak olan Fransız Devriminin eşiğinde tahta çıktı.
     
    III. Selim tahta çıktığında Osmanlı Devleti hem Avusturya hem de Rusya'yla savaş halindeydi. Başarısızlıkla sonuçlanan bu savaşlar 1792 yılında Avusturya'yla yapılan Ziştovi Antlaşması ve 1792 yılında Rusya'yla yapılan Yaş Antlaşmasıyla son buldu. Böylece III. Selim Osmanlı ordusunda çoktandır yapmak istediği yenilikleri yapma fırsatı buldu. 1793 yılında Nizam-ı Cedid ordusunu kurdu. Bu sırada Napolyon Bonapart'ın komutası altındaki Fransız orduları bütün Avrupa'ya üstünlüğünü kabul ettirmiş, Osmanlı Devleti'ne ait olan Mısır'a saldırmıştı (1798). Osmanlı ordusu Mısır'ı başarıyla savundu. 1801 yılında yapılan El-Ariş Antlaşmasıyla Fransa Mısır'daki emellerinden vazgeçti.
     
    1807 yılında Nizam-ı Cedid ordusunun kaldırılmasını isteyen yeniçeriler Kabakçı Mustafa'nın önderliği altında ayaklandılar. III. Selim Nizam-ı Cedid ordusunu dağıtmak ve 29 Mayıs 1807 tarihinde de tahttan çekilmek zorunda kaldı. III. Selim'in yerine geçen amca oğlu IV. Mustafa III. Selim'i tekrar kafese geri gönderdi. 28 Temmuz 1808 tarihinde III. Selim'i tekrar tahta çıkarmak amacıyla Rusçuk ayanı Alemdar Mustafa Paşa saraya yaklaşırken III. Selim padişah IV. Mustafa'nın emriyle boğduruldu. III. Selim'le onu idam etmeye gelen yeniçeriler arasında büyük bir boğuşma geçtiği bilinmektedir. III. Selim'in cenazesi Laleli Camii'nin avlusunda babası III. Mustafa Türbesi'ne defnedildi.
     

    III. Selim döneminde Avrupa ülkeleriyle ilişkiler

    Osmanlı-Rusya ilişkileri

    III. Selim'in saltanatı Osmanlı-Rus Savaşları (1787-1792 Savaşları) devam ederken başladı. Osmanlı Devleti'nin Fransa'ya karşı Rusya'yla ittifak yapmasıyla devam etti. Ancak daha sonra bu ittifak bozuldu ve III. Selim'in saltanatının sonunda Osmanlı Devleti tekrar Rusya'yla savaş halindeydi.
     
    1774 yılında Çariçe II. Katerina'yla imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması'yla Osmanlı Devleti Kırım'ı Rusya'ya vermek zorunda kalmıştı. III. Selim tahta çıktığında Osmanlı Devleti başında hala II. Katerina'nın bulunduğu Rusya'dan Kırım gibi önemli toprakları geri almak amacıyla 1787-1792 Osmanlı-Rus Savaşı'nı savaşmaktaydı. İngiliz ve Fransızlar da savaşa katılmamakla birlikte bu savaşta Osmanlı Devletini destekliyorlardı. Ancak Osmanlı Devleti hesaplamadığı bir şekilde kendisini Avusturya'nın da karşısında buldu. Osmanlı ordusu disiplinden uzaktı ve Rusya ile yaptığı Fokşan (1 Ağustos 1789) ve Boze (22 Eylül 1789) Savaşlarında büyük kayıplara uğradı. Akkerman Kalesi Rusların eline geçti ve Besarabya Rusya tarafından işgal edildi. Osmanlı Devleti kendine müttefik bulmak amacıyla 11 Temmuz 1789 tarihinde İsveç ve 31 Ocak 1790 tarihinde de Prusya'yla barış antlaşmaları imzaladı. Ancak bu iki devletten de elle dokunulur bir yardım alamadı. Sonunda Osmanlı Devleti'ne karşı Rusya kadar başarılı olamayan Avusturya, Osmanlı Devleti'yle barış antlaşması imzaladı. (Ziştovi Antlaşması 4 Ağustos 1791) Avusturya'nın savaştan çekilmesinden birkaç ay sonra Rusya da barış antlaşması yapmaya razı oldu (Yaş Antlaşması 9 Ocak 1792). Osmanlı Devleti bu antlaşmayla Kırım'ın Rusya'nın egemenliği altına geçtiğini tekrar kabul etmek zorunda kaldı. Dinyester nehri Rusya ile Osmanlı Devleti arasında sınır olarak kabul edildi.
     
    1792 yılından 1805 yılına kadar Osmanlı Devleti ve Rusya barış içinde yaşadılar. Hatta Osmanlı Devleti Mısır'ı işgal eden Fransa'ya karşı İngiltere ve Rusya'yla işbirliği bile yaptı. 24 Eylül 1805 tarihinde Osmanlılar Ruslarla yeni bir dostluk antlaşması imzaladılar. Ancak bu antlaşmanın imzasından kısa bir süre sonra tekrar Osmanlı Devleti ve Rusya arasında anlaşmazlık çıktı. Rusya, Osmanlıların Rus yanlısı Eflak ve Boğdan beylerini görevden almasından hoşnut kalmadı. 40.000 civarında Rus askeri Eflak ve Boğdan'a girdi. III. Selim 22 Aralık 1805 tarihinde boğazları kapattı ve Rusya'ya savaş ilan etti. Rus donanması Osmanlı donanmasını 11 Mayıs 1807 tarihinde Çanakkale Boğazı civarında 19-29 Haziran 1807 tarihleri arasında da Limni adası yakınında civarında yendi. III. Selim tahttan indirildiğinde 1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı halen devam etmekteydi.
     

    Osmanlı-Avusturya İlişkileri

    Osmanlılar 1529 yılında Kanuni Sultan Süleyman'ın Viyana'yı kuşatmasından beri defalarca Avusturya ile savaşa girmişlerdi. III. Selim tahta geçtiğinde de Avusturya Rusya'yla birlikte Osmanlı Devleti'yle tekrar savaş halindeydi. Osmanlılar Avusturya'ya karşı İsmail zaferini kazandılar. Ancak Avusturyalılar Sebeş, Muhadiye, Lazarethane ve Pançova'yı işgal etmeyi başardılar. Belgrad'ı 8 Ekim 1789 tarihinde ve Semendire'yi daha sonra ele geçirdiler. Ancak Avusturya gene de Osmanlılara karşı kesin bir üstünlük sağlayamadı. Hem savaş yorgunluğu hem de içişlerindeki sorunlardan dolayı Avusturya Osmanlı Devleti'yle antlaşma istedi. 4 Ağustos 1791'de imzalanan Ziştovi Antlaşmasıyla Avusturya ele geçirdiği toprakları Osmanlılara geri verdi. Ayrıca Rusya'ya yardımda bulunmayacağına söz verdi. Bu savaş Osmanlıların Avusturyalılarla yaptığı son savaş oldu. Bu tarihten sonra Rusya Osmanlıların en önemli düşmanı ve rakibi oldu.
     

    Osmanlı-Fransa İlişkileri

    Osmanlıların Fransızlarla Kanuni Sultan Süleyman zamanına kadar uzanan bir dostluk ilişkileri vardı. Fransızlar ilk defa kendilerine tanınan kapitülasyonlardan büyük yarar görmüşler, ilişkiler kesintisiz olarak bir dostluk temelinde süregelmişti. III. Selim daha tahta geçmeden Fransa kralı XVI. Louis'yle mektuplaşmaktaydı ve Ruslarla yapılmakta olan savaşta Fransızlar Osmanlı Devletinin tarafını tutuyorlardı. Ancak Fransa hükümetinin Büyük Britanya'nın Mısır ve Uzakdoğu ticaret yolları üzerindeki etkisini kırma amacını gütmesi nedeniyle bu ilişkilerde ilk olarak bir kırışma meydana geldi. Dışişleri Bakanı Charles-Maurice de Talleyrand-Périgord ve General Napolyon Bonapart, Osmanlıların elinde olan Mısır'ı ele geçirip Fransa lehine Büyük Britanya karşısında önemli bir avantaj sağlamak istiyordu. 2 Temmuz 1798 tarihinde Napolyon İskenderiye'yi işgal etti. Mısır her ne kadar Osmanlı Devleti'nin bir parçası olsa da iç işlerinde oldukça bağımsız olarak yönetilmekteydi.
     
    O yüzden Napolyon Osmanlıların Mısır'ı ele geçirmesine karşı çıkmayacaklarını düşünmüştü. Kahire'nin de 22 Temmuz 1798 tarihinde Napolyon Bonapart'ın eline geçmesi üzerine Osmanlılar bu durumu kabul edemeyerek Mısır'ı savunmaya karar verdiler. 2 Eylül 1798 tarihinde Osmanlı Devleti Fransa'ya savaş ilan etti. Osmanlı ve Mısır orduları Fransa karşısında önce bazı yenilgiler aldılar ama Cezzar Ahmed Paşa komutasındaki ordu 18 Mart 1799 tarihinde Akka önlerinde karşılaştığı Fransız ordusunu başarıyla geriye püskürttü. Bonapart komutasındaki Fransız ordusu 1 Ağustos 1799'da Osmanlı kuvvetleri karşısında bir muharebe kazandı, ancak Fransa ordusunun yetersiz olduğu ortaya çıkmaktaydı. Bu durumu göz önünde bulunduran ve Fransa'daki siyasi bunalıma müdahale etmek isteyen Napolyon Bonapart Fransa'ya geri döndü (22 Ağustos 1799). Mısır'da gücünü pekiştiremeyen Fransa sonunda 27 Haziran 1801 tarihinde imzalanan sözleşmenin hükümleri uyarınca Mısır'dan geri çekildi. 9 Ekim 1801'de imzalanan Paris Antlaşması Fransa'nın Mısır seferini sona erdirdi; bu şekilde Mısır yeniden Osmanlı yönetimine geçti.
     
    Mısır konusundaki anlaşmazlık olumlu bir sonuca bağlandıktan sonra Fransa'yla olan ilişkiler kısa zamanda düzeldi. 25 Haziran 1802'de Paris'te imzalanan bir diğer barış antlaşması da Fransa ve Osmanlı Devleti arasındaki dostluğu pekiştirdi. Napolyon Bonapart 1804 yılında kendini "I. Napolyon" adıyla imparator ilan ettikten sonra İstanbul'a bir elçi gönderdi. Horace Sébastiani adındaki bu elçi III. Selim'in çok yakın güvenini kazandı. Sébastiani III. Selim'i Rusya ve İngiltere'ye karşı savaş açmaya ikna etmeye çalışıyordu. Ruslar da tam tersine Osmanlıların Fransa'ya savaş ilan etmesini istiyorlardı. Ancak Rusya'nın Osmanlı Devleti'nden kendisini Balkanlardaki Hıristiyanların koruyucusu olarak kabul etmesini istemesi ve Sırp isyanlarını desteklemesi Rusya'yla olan ilişkileri gerginleştirdi. Sonunda Rusya'nın Eflak ve Boğdan'a girmesiyle Osmanlılar Rusya'ya savaş açtılar. Birleşik Krallık Osmanlı Devleti'nden Sébastiani'yi sınır dışı etmesi, Fransa'ya savaş açması, Eflak ve Boğdan'ın Rusya'ya verilmesi gibi kabul edilemeyecek taleplerde bulundu. Bu talepler kabul edilmeyince de Admiral Sir John Thomas Duckworth (1748-1817) komutasındaki Birleşik Krallık donanması 19 Şubat 1807'de Çanakkale Boğazından Marmara Denizi'ne girerek Osmanlı donanmasını yok etti. Donanmasını İstanbul limanında demirleyen Duckworth Osmanlı Devleti'yle anlaşmaya çalıştı. Bir anlaşmaya varılamadı ama geçen süre boyunca Sébastiani'nin de yardımıyla İstanbul'un savunması güçlendirildi. Siperler kazıldı ve şehri savunmak için toplar yerleştirildi. O günlerde III. Selim'in şehri korumak için Sébastiani'yle birlikte bizzat siper kazdığı söylenir. Şehrin savunmasını kıramayacağını anlayan Duckworth donanması geri çekerek İstanbul limanından ayrılmak zorunda kaldı. Böylece İstanbul önemli bir bombardıman tehlikesini atlatmış oldu.
     

    III. Selim döneminde yapılan ıslahatlar

    Askeri alanda yenilikler

    Askeri alanda özellikle subay yetiştirilmesine önem verilmiştir. III. Selim; Yeniçerilerin ve Tımarlı Sipahilerinin ıslahatıyla ilgili 72 maddelik bir ferman yayınlanmıştır. Bu maddelerin ana başlıkları;
     Yeniçerilerin Esame alımı yasaklandı.[1]
     Hıdırelles`ten kasım ayına kadar olan talimler 3`e çıkarıldı.[1]
     1790 yılında Tophane`de bir okul yaptırmıştır.[2]
     1792 yılında ise Halıcıoğlu`da bir Humbaracı ocağı kurmuştur.[1] Bu kışlanın bir bölümünde istihkamcı, diğer bir kısmında ise humbarcı yetiştiriliyordu.[1]
     Daha önce Eyüp`de bulunan Mühendishane-i Sultan-i Halıcıoğluna taşındı.[1]
     1800 yılında Humbaracı Ocağına bağlı olarak Mühendishane-i Fünun-i Berr-i Humayum kuruldu.[1]
     Camialtında bulunan Tersane Mühendishanesine gemi inşaat bölümü de eklenmiştir.[1]
     1805 yılında yine bu okul, inşaat ve seyrü sevafin adlı iki ana bölüme ayrılmıştır.[1]
     

    Nizam-ı Cedit ve Kabakçı Mustafa isyanı

    III. Selim Avusturya ve Rusya'yla Ziştovi ve Yaş Antlaşmalarıyla barışı sağladıktan sonra çok uzun zamandır planladığı yenilik hareketlerini 1793 yılında Nizam-ı Cedit ordusunu kurarak başlattı. Yeni ordu Levent çiftliğinde talimlere başladı. 1.600 asker İstanbul'a diğer 12.000 kişi ise diğer vilayetlere gönderildi.[3] Nizam-ı Cedit ordusunda uygulanan talim zamanla imparatorluğun çoğu yerinde uygulanmaya başlandı.[3] Rus gemilerinin İstabul Boğazı'na hareketlerini durdurmak için İstanbul ve Karadeniz'in muhtemel noktalarına da Nizam-ı Cedit programı uygulanmıştır[3]. Fransa ve Prusya'dan getirilen uzman ve danışmanlar bu yeni ordunun kurulmasında yardımcı oldular. Nizam-ı Cedit ordusu Mısır'ın savunmasında başarılı oldu. Ancak 1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı'nda Ruslara karşı fazla bir başarı gösteremedi.
     
    Bu arada yeniçeriler arasında Nizam-ı Cedit'e karşı olan rahatsızlık git gide büyümekteydi. 1807 yılında yeniçeriler Nizam-ı Cedit ordusunun kaldırılması talebiyle Kabakçı Mustafa'nın liderliği altında ayaklandılar. III. Selim Nizam-ı Cedit ordusunu dağıtmak ve 29 Mayıs 1807 tarihinde de kendisi tahttan çekilmek zorunda kaldı. III. Selim'in yerine tahta geçen IV. Mustafa'nın döneminde Osmanlı başkentinde büyük bir kargaşa yaşandı. Yeniçeriler şehirde bir terör ortamı yarattılar. Eski Nizam-ı Cedid askerlerini kapı kapı dolaşarak bulup öldürdüler. Padişahın hiçbir otoritesi kalmadı. Eski Nizam-ı Cedid taraftarlarından Rusçuk ayanı Alemdar Mustafa Paşa bu kargaşaya son vermek ve III. Selim'i tekrar tahta geçirmek amacıyla bir ordu oluşturarak İstanbul'a yürüdü. Alemdar Mustafa Paşa saray kapısında ordularıyla bekleyerek IV. Mustafa'yı tahttan inmeye zorlamaktayken IV. Mustafa kendisi yerine tahta çıkarılabilecek iki Osmanlı hanedanı üyesini boğdurtmaya karar verdi. Böylece hanedanın tek üyesi olarak kaldığı için kendisinin tahtta bırakılacağını hesaplamıştı. III. Selim kendisini boğmak için saraydaki odasına gelen cellatlarla büyük bir mücadele verdi. Ama sonunda can verdi. IV. Mustafa'nın adamları padişahın kardeşi şehzade Mahmut'u da öldürmek istediler ancak Mahmut saklanarak ölümden kurtuldu. Bu sırada sabrı taşan Alemdar Mustafa Paşa askerleriyle saraya girdiğinde III. Selim'in naaşıyla karşılaştı. Bu esnada şehzade Mahmut can güvenliğinin sağlandığını görünce ortaya çıktı ve IV. Mustafa'nın yerine tahta çıkarıldı. Böylece III. Selim yapmak istediği yeniliklerin uğruna yaşamını kaybetmiş oldu. Ancak yerine geçen II. Mahmut III. Selim kadar yenilik yanlısı olmakla beraber siyasi bakımdan çok daha kurnaz davrandı. III. Selim'in yapmak istediği yenilikleri yapmakla kalmadı, III. Selim'in canına mal olan yeniçerileri de ortadan kaldırmayı başardı (bakınız: Vaka-i Hayriye).
     

    III. Selimin Özel Hayatı

    III. Selim babası ve amcasının eğitimine verdiği önemden dolayı bilgili ve kültürlü bir şehzade olarak yetişti. Bir yandan doğu kültürüne ilgisini devam ettirirken batı kültürüne de ilgi duyuyordu. İlk defa 1797 yılında III. Selim zamanında İstanbul'a Avrupa'dan gelen bir grup opera gösterisi sergiledi. Fransız mimar ve ressam Antoine Ignace Melling İstanbul'da birçok yapılar inşa etti.
     
    İstanbul'un çeşitli manzaralarını gösteren gravürler çizdi. III. Selim'in kız kardeşi Hatice Sultan'ın Melling tarafından Ortaköy semtinde inşa edilen sarayı İstanbul halkı ve Avrupalılar arasında çok ün kazandı. Bir yandan da eleştirilere neden oldu. III. Selim sık sık kız kardeşinin sarayına uğramaktan büyük zevk alırdı.
     
    III. Selim şiir ve müziğe çok meraklıydı. İlhami mahlasıyla birçok şiirler yazdı ve çok sayıda şarkı besteledi. Klasik Türk Müziğindeki suzidilara, şevkefza, şevk-u tarab, Arazbarbûselik ve nevakürdi makamları III. Selim'in buluşlarıdır. Dini müzik olarak ayin, durak, nat, ilahi formunda, din dışı müzik olarak Kâr, beste, semai, şarkı, köçekçe, peşrev, saz semaisi formunda 64 civarında eser bestelemiştir [4]. III. Selim'in yazdığı saltanatın gelip geçici olduğunu anlatan bir manzume şöyledir:
     

    III. Selimin Eşleri

     1.Nef-i Zar Sultan
     2.Husn-i Mah Sultan
     3.Zib-i Fer Sultan
     4.Afitab Sultan
     5.Re'fet Sultan
     6.Nur-i Şems Sultan
     7.Gonca-nigar Sultan
     8.Dem-hoş Sultan
     9.Tab-i Safa Sultan
     10.Ayn-i Safa Sultan
     11.Mahbube Sultan
     

    Kaynakça

    1.^ a b c d e f g h Türk ve İslam ansiklopedisi s. 719 (1980)
    2.^ Türk ve İslam ansiklopedisi s. 720 (1980)
    3.^ a b c Türk ve İslam ansiklopedisi s. 721 (1980)
    4.^ Türk Musikisi Sitesi
    Cevap Yaz Arama Yap

    Viento

    • 2020-07-10 17:08:51

    Cevap :
    Bulmacada 'Osmanlı hükümdarı' nedir sorusunun cevabı:
    Kare ve çengel bulmacada sorulan 'Osmanlı hükümdarı' sorusunun yanıtı birden fazladır. Bu nedenle bulmacanızdaki boşluk sayısına ve harf dizilişine göre aşağıdaki cevaplarımızdan birini seçmelisiniz.


    İşte cevaplar:
    1. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 9 harfli ise cevaba OSMAN GAZİ yazabilirsiniz.
    2. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 9 harfli ise cevaba ORHAN GAZİ yazabilirsiniz.
    3. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 7 harfli ise cevaba I. MURAD yazabilirsiniz.
    4. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 15 harfli ise cevaba YILDIRIM BAYEZİT yazabilirsiniz.
    5. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 8 harfli ise cevaba I. MEHMED yazabilirsiniz.
    6. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 8 harfli ise cevaba II. MURAD yazabilirsiniz.
    7. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 17 harfli ise cevaba FATİH SULTAN MEHMED yazabilirsiniz.
    8. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 10 harfli ise cevaba II. BAYEZİD yazabilirsiniz.
    9. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 16 harfli ise cevaba YAVUZ SULTAN SELİM yazabilirsiniz.
    10. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 20 harfli ise cevaba KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN yazabilirsiniz.
    11. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 8 harfli ise cevaba II. SELİM yazabilirsiniz.
    12. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 9 harfli ise cevaba III. MURAD yazabilirsiniz.
    13. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 10 harfli ise cevaba III. MEHMED yazabilirsiniz.
    14. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 7 harfli ise cevaba I. AHMED yazabilirsiniz.
    15. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 9 harfli ise cevaba I. MUSTAFA yazabilirsiniz.
    16. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 9 harfli ise cevaba GENÇ OSMAN yazabilirsiniz.
    17. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 8 harfli ise cevaba IV. MURAD yazabilirsiniz.
    18. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 9 harfli ise cevaba IV. MEHMED yazabilirsiniz.
    19. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 11 harfli ise cevaba II. SÜLEYMAN yazabilirsiniz.
    20. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 8 harfli ise cevaba II. AHMED yazabilirsiniz.
    21. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 10 harfli ise cevaba II. MUSTAFA yazabilirsiniz.
    22. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 9 harfli ise cevaba III. AHMED yazabilirsiniz.
    23. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 8 harfli ise cevaba I. MAHMUD yazabilirsiniz.
    24. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 9 harfli ise cevaba III. OSMAN yazabilirsiniz.
    25. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 11 harfli ise cevaba III. MUSTAFA yazabilirsiniz.
    26. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 12 harfli ise cevaba I. ABDÜLHAMİT yazabilirsiniz.
    27. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 9 harfli ise cevaba III. SELİM yazabilirsiniz.
    28. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 10 harfli ise cevaba IV. MUSTAFA yazabilirsiniz.
    29. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 9 harfli ise cevaba II. MAHMUD yazabilirsiniz.
    30. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 10 harfli ise cevaba ABDÜLMECİT yazabilirsiniz.
    31. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 9 harfli ise cevaba ABDÜLAZİZ yazabilirsiniz.
    32. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 7 harfli ise cevaba V. MURAD yazabilirsiniz.
    33. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 13 harfli ise cevaba II. ABDÜLHAMİT yazabilirsiniz.

    Diğer Cevaplar:
      Sözlükte OSMAN GAZİ Nedir:
      Osman Gazi kimdir?
      Osman Bey, Osmanlı Devleti’ni ve Osmanoğullarını kuran ve adını devletine ve soyuna vermiş bulunan ilk Osmanlı Sultânı... Kendisine Kara Osman, Fahruddin ve Mu’înüddin de deniliyordu. Osman Gâzî, hayatının sonuna kadar emîr yani bey olarak anıldı; vefâtından sonra Hân ve Sultân dendi. Çünkü hayatının sonlarına doğru uc beyi oldu.

      Osman Gazi Osman Bey, 1258 tarihinde Söğüd’de veya Osmancık’da dünyaya geldi. Babası Ertuğrul Gazi ve annesi Halîme Hâtun’dur. 24 yaşındayken babasının yerine geçti. Osman Gâzî, önce Kastamonu’daki Çobanoğullarına, sonra da Kütahya’daki Germiyanoğullarına bağlı idi. Onlar da Selçuklu Sultânına bağlıydı. İlk evliliği, 1280 civarında, Sultân Orhan’ın annesi ve Selçuklu vezirlerinden Ömer Abdülaziz Beyin kızı olan Mâl Hâtun iledir. 1289 yılına doğru Şeyh Edebali’nin kızı Rabî’a Bâlâ Hâtun ile evlenince, nüfuzu ve kudreti arttı. Bu hanımından da Şehzâde Alâ’addin dünyaya geldi.

      1281 yılında babasının yerine aşiret beyi olan Osman Bey, bir görüşe göre, Selçuklu Sultânı II. Gıyâseddin Mes’ûd’un 1284’de Söğüd ve çevresinin kendisine tahsis edildiğine dair olan fermanı ve yanında hediye ettiği ak sancak, tuğ ve mehterhâne ile uc beyi oldu. 1288 veya 1291 tarihinde Karacahisâr’ı fethetmesi ve Dursun Fakih’e kendi adına hutbe okutması, Osman Bey’in yarı istiklâlini kazandığını gösterdi.

      Osman Gâzi’nin Bizans sınır şehirlerini birer birer fethetmesi üzerine telâşa düşen Bizanslılar onu ortadan kaldırmak için bir düğün vesilesiyle bir baskın hazırlar. Baskına baskınla cevap veren Osman Bey, 1299 yılında Yarhisâr ve Bilecik’i fethetti ve beylik merkezini Bilecik’e nakletti ve fitneye sebep olan Yarhisâr Tekfurunun kızı Nilüfer’i (Holofura’yı) oğlu Orhan ile evlendirdi. Bu tarih, daha önce açıklanan sebeplerle Osmanlı Devleti’nin kuruluş yılı kabul edildi. 27 Ocak 1300’de Selçuklu Sultânı III. Alâ’addin Keykubad’ın saltanat alâmeti olan tabl, alem ve tuğu Osman Beye bir ferman ile göndermesi ile artık Osman Bey müstakil bir uc beyi oldu. 1301 yılında Bursa’ya yakın bir yerde Yenişehir’i kurdu ve saltanat merkezini buraya nakletti. Bu arada bütün bu fetihlerde kendisine yardım edenleri de unutmadı ve kardeşi Gündüz Bey’e Eskişehir’i; oğlu Orhan Bey’e Sultânönü’nü; Hasan Alp’a Yarhisâr’ı; Şeyh Edebalı’ya Bilecik’i ve Turgut Alp’e İnegöl’ü verdi ve Edebalı’nın torunu Alâ’addin’i yanında götürdü. 1308 yılında İlhanlı Hükümdarı Ahmed Gazan tarafından Selçuklu Devletine son verilince Osmanlı Devleti tamamen müstakil hale geldi. 1313’de Harmankaya Hâkimi Köse Mihal Bey’in Müslüman olmasıyla Mekece, Akhisâr ve Gölpazarı Osmanlının eline geçti. 1320 yılından itibaren çevrede fazla görünmeyen Osman Bey, 1324 yılında beyliği oğlu Orhan Bey’e devretti. 1324 yılı Şubat ayında Bursa’nın fethini görmeden 67 yaşında vefat eden Osman Bey, vasiyeti üzerine, geçici olarak gömülü bulunduğu Söğüd’den alınarak 2.5 yıl sonra 1326 yılında Bursa’daki Gümüş Künbed’e defn oldu.

      Babasından 4800 km2 olarak aldığı toprakları 16.000 km2’ye çıkaran Osman Bey’in Orhan ve Alâ’addin dışındaki çocukları şunlardır: Fatma Hâtun, Savcı Bey, Melik Bey, Hamîd Bey, Pazarlı Bey ve Çoban Bey. Bugünkü mülkî taksimata göre, Osman Bey zamanında Osmanoğullarının ülkesi, Bilecik, Eskişehir merkez, Sakarya’ya bağlı Geyve, Akyazı ve Hendek, Kütahya-Domaniç ve Bursa ilinin Mudanya, Yenişehir ve İnegöl ilçelerini kapsıyordu.

      Osman Bey zamanındaki büyük âlimler ve şeyhlerden bazılarını: Âlimlerden en önemlileri Mevlânâ, Şeyh Edebalı, Dursun Fakîh ve Hattâb bin Ebî Kâsım Karahisârî’dir.
      Sözlükte FATİH SULTAN MEHMED Nedir:
      Babası: İkinci Sultan Murad Annesi: Huma Hatun Doğumu: 29 Mart 1432 Vefatı: 3 Mayıs 1481 Saltanatı: 1451 – 1481 (30) sene Fatih Sultan Mehmed Han Hazretleri, uzun boylu, dolgun yanaklı, kırmızı - beyaz tenli, kırık burunlu, kolları adaleli ve kuvvetli bir padişahtı. Devrinin en büyük ulemasından birisi idi. Yedi tane yabancı lisan bilirdi. Âlim, şâir ve sanatkârları toplar ve onlarla sohbetten çok hoşlanırdı. Gayet soğukkanlı ve cesurdu. Eşsiz bir kumandan ve idareci idi. Yapacağı işler hususunda, en yakınlarına bile hiç birşey sızdırmazdı. Fatih Sultan Mehmed'in ömrü seferlerle geçti. Yıkılmaz diye bilinen Bizans'ı yıktı. İstanbul'u fethetti. Ayasofya kilisesini camiye çevirdi. Kıyamete kadar câmi olarak kalmasını istediği bu muhteşem mâbed için mükemmel bir vakfiye yazdırttı. (Bu vekâlet Arşivi Tapu Defterleri No:20, 27, 167, 251 ) 1127 sene kilise, 481 sene de câmi olarak kullanılan Ayasofya, 1934'de müze haline getirildi. Fatih, Enez'i, Galata ve Kefe'yi Osmanlı topraklarına dahil etti. Limni, İmroz, Şemendirek, Taşoz, Bozcaada ve Boğdan'ı ald. Belgrad'ı muhasara ettiği zaman çarpışmaya bizzat katıldı. Alnından ve dizinden ciddi şekilde yaralandı. 1458'de Mora'yı kısmen, bir sene sonra da Sırbistan'ı tamamen aldı. 1461'de Amasra'yı ve İsfendiyar Oğulları Beyliğini Osmanlı topraklarına dahil etti. Trabzon Rum İmparatorluğunu ortadan kaldırdı. 1462'de Romariya, Yayçeve Midilli'yi aldı. 1463 senesinde Papa'nın büyük gayretleri ile toplanan ve savaşa katılan herkesin altı aylık günahının affolunacağı ilân edilen 20 devletin katıldığı bir haçlı ittifakı ile 16 sene savaştı. 1463'de Bosna'yı fethetti ve Hersek'i de tabiiyeti altına aldı. 1466'da Konya ve Karaman'ı aldı. Arnavutluğu tamamen Osmanlı topraklarına kattı. 1470'de Ağrıboz'u aldı. Uzun Hasan'ı Otlukbeli savaşında kesinlikle yendi. Zafer şükranesi olarak kırk bin esiri salıvererek, hürriyetlerine kavuşturdu. 1476'da Boğdan'ı Osmanlı topraklarına kattı. Otuz sene içinde tam yirmibeş seferi bizzat kendisi idare etti. 900.000 bin km² olan topraklarını 2.214.000 km² ye çıkardı. Fatih Sultan Mehmed, Venedikliler tarafından tertiplenen tam ondört suikastten kurtuldu. Son suikastten ise kurtulamadı. Venedikliler, bu büyük hükümdarı, aslen bir yahudi olan Maesto Jakopo isimli bir doktor vasıtasiyle zehirleterek öldürmeye muvaffak oldular. Tarihçi Babinger'e göre bu suikastçı doktor, Yakup Paşa unvanı ile sarayın doktorları arasında bulunuyordu. 1481 Mayısının üçüncü günü yine bir sefere çıkmışken, Gebze'de ordugâhında Perşembe günü vefat etti. Papa, Büyük Hakanın ölümünde tam üç gün üç gece bütün kiliselerin çanlarını çaldırtarak sevinç ayinleri yaptırdı. Fatih 49 sene bir ay beş gün yaşadı. İki imparatorluk, dört krallık ve onbir prenslik yıkan büyük hükümdarın cenaze namazı Fatih Camiinde Şeyh Muslihiddin Mustafa Vefa Efendi Hazretleri kıldırdı. Türbesi Fatih Camii yanındadır. Fatih, Müslüman Türk Milletine yapmış olduğu büyük hizmetlerle, dünyanın en büyük hükümdarlarından birisi olduğunu isbat etmiştir. İstanbul gibi, cihanın bir incisi olan, bu muhteşem beldeyi Türk Milletine kazandırmıştır. Yapmış olduğu çalışmalar ile memleketinde büyük çapta bir imar hareketini gerçekleştirmiştir. Bugünün üniversitesi olan (Fatih Külliyesi) ni 1470 senesinde tamamlamış, İstanbul'u fethettiği zaman 8 tane kiliseyi camiye çevirmiş, etrafındaki papaz odalarını da medrese yapmıştır. Ayrıca birçok Anadolu kasabasında da medreseler yaptırmıştır. Hz. Eyyüb EI - Ensâri'nin (r.a.) kabri Fatih zamanında keşfedildi. Delâil-i Hayrat müellifi Şeyh Süleyman Cezuli ve Allame Ali Kiasi Fatih devrinde vefat ettiler.

      Fatih Sultan Mehmed'in Evlilikleri:

      1- Gülbahar Hâtûn; II. Bâyezid ile Gevher Sultân’ın annesi. 2-Gülşah Hâtûn; Karaman Oğullarından İbrahim Beğ’in kızıdır. 3- Sitti Mükrime Hâtûn; Dülkadiroğlu Süleyman Bey’in kızıdır. 4- Çiçek Hâtûn; Türkmen Beyi kızıdır. 5- Helene Hâtûn; Mora Despotu Demetrus’un kızıdır. 6- Anna Hâtûn; Trabzon İmparatorunun kızıdır; evlilikleri kısa sürmüştür. 7- Alexias Hâtûn; Bizans Prenseslerindendir.

      Fatih Sultan Mehmed'in Kaç Çocuğu Vardı

      Erkek Çocukları: 4 tane - Mustafa, İkinci Bayezid, Cem, Korkud. Kızı Çocukları: 1 tane - Gevherhan Sultan.
      Sözlükte III. SELİM Nedir:
      III. Selim (Osmanlı Türkçesi: سليم ثالث Selīm-i sālis) (24 Aralık 1761 - 28 Temmuz 1808), 28. Osmanlı padişahı ve 107. İslam halifesidir.
       
      III. Selim, 24 Aralık 1761 tarihinde babası III. Mustafa'nın saltanatı döneminde dünyaya geldi. Babası 1774 yılında öldüğünde sadece 13 yaşında olduğu için amcası I. Abdülhamid tahta çıktı. I. Abdülhamid şehzade Selim'e kendisinden önceki padişahların tersine, oldukça iyi davrandı. Kafes (oda hapsi) hayatı yaşamasına rağmen Selim'in iyi bir eğitim almasına izin verdi. Şehzade Selim müzik ve edebiyat ilgilendi. Fransa'nın Fransız Devrimi öncesindeki son kralı olan XVI. Louis'le mektuplaştı. Daha tahta çıkmadan Osmanlı Devleti'nde köklü bir yapısal değişikliğe gerek olduğu inancına vardı. I. Abdülhamid 7 Nisan 1789 yılında ölünce, III. Selim Avrupa'yı temelinden sarsacak olan Fransız Devriminin eşiğinde tahta çıktı.
       
      III. Selim tahta çıktığında Osmanlı Devleti hem Avusturya hem de Rusya'yla savaş halindeydi. Başarısızlıkla sonuçlanan bu savaşlar 1792 yılında Avusturya'yla yapılan Ziştovi Antlaşması ve 1792 yılında Rusya'yla yapılan Yaş Antlaşmasıyla son buldu. Böylece III. Selim Osmanlı ordusunda çoktandır yapmak istediği yenilikleri yapma fırsatı buldu. 1793 yılında Nizam-ı Cedid ordusunu kurdu. Bu sırada Napolyon Bonapart'ın komutası altındaki Fransız orduları bütün Avrupa'ya üstünlüğünü kabul ettirmiş, Osmanlı Devleti'ne ait olan Mısır'a saldırmıştı (1798). Osmanlı ordusu Mısır'ı başarıyla savundu. 1801 yılında yapılan El-Ariş Antlaşmasıyla Fransa Mısır'daki emellerinden vazgeçti.
       
      1807 yılında Nizam-ı Cedid ordusunun kaldırılmasını isteyen yeniçeriler Kabakçı Mustafa'nın önderliği altında ayaklandılar. III. Selim Nizam-ı Cedid ordusunu dağıtmak ve 29 Mayıs 1807 tarihinde de tahttan çekilmek zorunda kaldı. III. Selim'in yerine geçen amca oğlu IV. Mustafa III. Selim'i tekrar kafese geri gönderdi. 28 Temmuz 1808 tarihinde III. Selim'i tekrar tahta çıkarmak amacıyla Rusçuk ayanı Alemdar Mustafa Paşa saraya yaklaşırken III. Selim padişah IV. Mustafa'nın emriyle boğduruldu. III. Selim'le onu idam etmeye gelen yeniçeriler arasında büyük bir boğuşma geçtiği bilinmektedir. III. Selim'in cenazesi Laleli Camii'nin avlusunda babası III. Mustafa Türbesi'ne defnedildi.
       

      III. Selim döneminde Avrupa ülkeleriyle ilişkiler

      Osmanlı-Rusya ilişkileri

      III. Selim'in saltanatı Osmanlı-Rus Savaşları (1787-1792 Savaşları) devam ederken başladı. Osmanlı Devleti'nin Fransa'ya karşı Rusya'yla ittifak yapmasıyla devam etti. Ancak daha sonra bu ittifak bozuldu ve III. Selim'in saltanatının sonunda Osmanlı Devleti tekrar Rusya'yla savaş halindeydi.
       
      1774 yılında Çariçe II. Katerina'yla imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması'yla Osmanlı Devleti Kırım'ı Rusya'ya vermek zorunda kalmıştı. III. Selim tahta çıktığında Osmanlı Devleti başında hala II. Katerina'nın bulunduğu Rusya'dan Kırım gibi önemli toprakları geri almak amacıyla 1787-1792 Osmanlı-Rus Savaşı'nı savaşmaktaydı. İngiliz ve Fransızlar da savaşa katılmamakla birlikte bu savaşta Osmanlı Devletini destekliyorlardı. Ancak Osmanlı Devleti hesaplamadığı bir şekilde kendisini Avusturya'nın da karşısında buldu. Osmanlı ordusu disiplinden uzaktı ve Rusya ile yaptığı Fokşan (1 Ağustos 1789) ve Boze (22 Eylül 1789) Savaşlarında büyük kayıplara uğradı. Akkerman Kalesi Rusların eline geçti ve Besarabya Rusya tarafından işgal edildi. Osmanlı Devleti kendine müttefik bulmak amacıyla 11 Temmuz 1789 tarihinde İsveç ve 31 Ocak 1790 tarihinde de Prusya'yla barış antlaşmaları imzaladı. Ancak bu iki devletten de elle dokunulur bir yardım alamadı. Sonunda Osmanlı Devleti'ne karşı Rusya kadar başarılı olamayan Avusturya, Osmanlı Devleti'yle barış antlaşması imzaladı. (Ziştovi Antlaşması 4 Ağustos 1791) Avusturya'nın savaştan çekilmesinden birkaç ay sonra Rusya da barış antlaşması yapmaya razı oldu (Yaş Antlaşması 9 Ocak 1792). Osmanlı Devleti bu antlaşmayla Kırım'ın Rusya'nın egemenliği altına geçtiğini tekrar kabul etmek zorunda kaldı. Dinyester nehri Rusya ile Osmanlı Devleti arasında sınır olarak kabul edildi.
       
      1792 yılından 1805 yılına kadar Osmanlı Devleti ve Rusya barış içinde yaşadılar. Hatta Osmanlı Devleti Mısır'ı işgal eden Fransa'ya karşı İngiltere ve Rusya'yla işbirliği bile yaptı. 24 Eylül 1805 tarihinde Osmanlılar Ruslarla yeni bir dostluk antlaşması imzaladılar. Ancak bu antlaşmanın imzasından kısa bir süre sonra tekrar Osmanlı Devleti ve Rusya arasında anlaşmazlık çıktı. Rusya, Osmanlıların Rus yanlısı Eflak ve Boğdan beylerini görevden almasından hoşnut kalmadı. 40.000 civarında Rus askeri Eflak ve Boğdan'a girdi. III. Selim 22 Aralık 1805 tarihinde boğazları kapattı ve Rusya'ya savaş ilan etti. Rus donanması Osmanlı donanmasını 11 Mayıs 1807 tarihinde Çanakkale Boğazı civarında 19-29 Haziran 1807 tarihleri arasında da Limni adası yakınında civarında yendi. III. Selim tahttan indirildiğinde 1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı halen devam etmekteydi.
       

      Osmanlı-Avusturya İlişkileri

      Osmanlılar 1529 yılında Kanuni Sultan Süleyman'ın Viyana'yı kuşatmasından beri defalarca Avusturya ile savaşa girmişlerdi. III. Selim tahta geçtiğinde de Avusturya Rusya'yla birlikte Osmanlı Devleti'yle tekrar savaş halindeydi. Osmanlılar Avusturya'ya karşı İsmail zaferini kazandılar. Ancak Avusturyalılar Sebeş, Muhadiye, Lazarethane ve Pançova'yı işgal etmeyi başardılar. Belgrad'ı 8 Ekim 1789 tarihinde ve Semendire'yi daha sonra ele geçirdiler. Ancak Avusturya gene de Osmanlılara karşı kesin bir üstünlük sağlayamadı. Hem savaş yorgunluğu hem de içişlerindeki sorunlardan dolayı Avusturya Osmanlı Devleti'yle antlaşma istedi. 4 Ağustos 1791'de imzalanan Ziştovi Antlaşmasıyla Avusturya ele geçirdiği toprakları Osmanlılara geri verdi. Ayrıca Rusya'ya yardımda bulunmayacağına söz verdi. Bu savaş Osmanlıların Avusturyalılarla yaptığı son savaş oldu. Bu tarihten sonra Rusya Osmanlıların en önemli düşmanı ve rakibi oldu.
       

      Osmanlı-Fransa İlişkileri

      Osmanlıların Fransızlarla Kanuni Sultan Süleyman zamanına kadar uzanan bir dostluk ilişkileri vardı. Fransızlar ilk defa kendilerine tanınan kapitülasyonlardan büyük yarar görmüşler, ilişkiler kesintisiz olarak bir dostluk temelinde süregelmişti. III. Selim daha tahta geçmeden Fransa kralı XVI. Louis'yle mektuplaşmaktaydı ve Ruslarla yapılmakta olan savaşta Fransızlar Osmanlı Devletinin tarafını tutuyorlardı. Ancak Fransa hükümetinin Büyük Britanya'nın Mısır ve Uzakdoğu ticaret yolları üzerindeki etkisini kırma amacını gütmesi nedeniyle bu ilişkilerde ilk olarak bir kırışma meydana geldi. Dışişleri Bakanı Charles-Maurice de Talleyrand-Périgord ve General Napolyon Bonapart, Osmanlıların elinde olan Mısır'ı ele geçirip Fransa lehine Büyük Britanya karşısında önemli bir avantaj sağlamak istiyordu. 2 Temmuz 1798 tarihinde Napolyon İskenderiye'yi işgal etti. Mısır her ne kadar Osmanlı Devleti'nin bir parçası olsa da iç işlerinde oldukça bağımsız olarak yönetilmekteydi.
       
      O yüzden Napolyon Osmanlıların Mısır'ı ele geçirmesine karşı çıkmayacaklarını düşünmüştü. Kahire'nin de 22 Temmuz 1798 tarihinde Napolyon Bonapart'ın eline geçmesi üzerine Osmanlılar bu durumu kabul edemeyerek Mısır'ı savunmaya karar verdiler. 2 Eylül 1798 tarihinde Osmanlı Devleti Fransa'ya savaş ilan etti. Osmanlı ve Mısır orduları Fransa karşısında önce bazı yenilgiler aldılar ama Cezzar Ahmed Paşa komutasındaki ordu 18 Mart 1799 tarihinde Akka önlerinde karşılaştığı Fransız ordusunu başarıyla geriye püskürttü. Bonapart komutasındaki Fransız ordusu 1 Ağustos 1799'da Osmanlı kuvvetleri karşısında bir muharebe kazandı, ancak Fransa ordusunun yetersiz olduğu ortaya çıkmaktaydı. Bu durumu göz önünde bulunduran ve Fransa'daki siyasi bunalıma müdahale etmek isteyen Napolyon Bonapart Fransa'ya geri döndü (22 Ağustos 1799). Mısır'da gücünü pekiştiremeyen Fransa sonunda 27 Haziran 1801 tarihinde imzalanan sözleşmenin hükümleri uyarınca Mısır'dan geri çekildi. 9 Ekim 1801'de imzalanan Paris Antlaşması Fransa'nın Mısır seferini sona erdirdi; bu şekilde Mısır yeniden Osmanlı yönetimine geçti.
       
      Mısır konusundaki anlaşmazlık olumlu bir sonuca bağlandıktan sonra Fransa'yla olan ilişkiler kısa zamanda düzeldi. 25 Haziran 1802'de Paris'te imzalanan bir diğer barış antlaşması da Fransa ve Osmanlı Devleti arasındaki dostluğu pekiştirdi. Napolyon Bonapart 1804 yılında kendini "I. Napolyon" adıyla imparator ilan ettikten sonra İstanbul'a bir elçi gönderdi. Horace Sébastiani adındaki bu elçi III. Selim'in çok yakın güvenini kazandı. Sébastiani III. Selim'i Rusya ve İngiltere'ye karşı savaş açmaya ikna etmeye çalışıyordu. Ruslar da tam tersine Osmanlıların Fransa'ya savaş ilan etmesini istiyorlardı. Ancak Rusya'nın Osmanlı Devleti'nden kendisini Balkanlardaki Hıristiyanların koruyucusu olarak kabul etmesini istemesi ve Sırp isyanlarını desteklemesi Rusya'yla olan ilişkileri gerginleştirdi. Sonunda Rusya'nın Eflak ve Boğdan'a girmesiyle Osmanlılar Rusya'ya savaş açtılar. Birleşik Krallık Osmanlı Devleti'nden Sébastiani'yi sınır dışı etmesi, Fransa'ya savaş açması, Eflak ve Boğdan'ın Rusya'ya verilmesi gibi kabul edilemeyecek taleplerde bulundu. Bu talepler kabul edilmeyince de Admiral Sir John Thomas Duckworth (1748-1817) komutasındaki Birleşik Krallık donanması 19 Şubat 1807'de Çanakkale Boğazından Marmara Denizi'ne girerek Osmanlı donanmasını yok etti. Donanmasını İstanbul limanında demirleyen Duckworth Osmanlı Devleti'yle anlaşmaya çalıştı. Bir anlaşmaya varılamadı ama geçen süre boyunca Sébastiani'nin de yardımıyla İstanbul'un savunması güçlendirildi. Siperler kazıldı ve şehri savunmak için toplar yerleştirildi. O günlerde III. Selim'in şehri korumak için Sébastiani'yle birlikte bizzat siper kazdığı söylenir. Şehrin savunmasını kıramayacağını anlayan Duckworth donanması geri çekerek İstanbul limanından ayrılmak zorunda kaldı. Böylece İstanbul önemli bir bombardıman tehlikesini atlatmış oldu.
       

      III. Selim döneminde yapılan ıslahatlar

      Askeri alanda yenilikler

      Askeri alanda özellikle subay yetiştirilmesine önem verilmiştir. III. Selim; Yeniçerilerin ve Tımarlı Sipahilerinin ıslahatıyla ilgili 72 maddelik bir ferman yayınlanmıştır. Bu maddelerin ana başlıkları;
       Yeniçerilerin Esame alımı yasaklandı.[1]
       Hıdırelles`ten kasım ayına kadar olan talimler 3`e çıkarıldı.[1]
       1790 yılında Tophane`de bir okul yaptırmıştır.[2]
       1792 yılında ise Halıcıoğlu`da bir Humbaracı ocağı kurmuştur.[1] Bu kışlanın bir bölümünde istihkamcı, diğer bir kısmında ise humbarcı yetiştiriliyordu.[1]
       Daha önce Eyüp`de bulunan Mühendishane-i Sultan-i Halıcıoğluna taşındı.[1]
       1800 yılında Humbaracı Ocağına bağlı olarak Mühendishane-i Fünun-i Berr-i Humayum kuruldu.[1]
       Camialtında bulunan Tersane Mühendishanesine gemi inşaat bölümü de eklenmiştir.[1]
       1805 yılında yine bu okul, inşaat ve seyrü sevafin adlı iki ana bölüme ayrılmıştır.[1]
       

      Nizam-ı Cedit ve Kabakçı Mustafa isyanı

      III. Selim Avusturya ve Rusya'yla Ziştovi ve Yaş Antlaşmalarıyla barışı sağladıktan sonra çok uzun zamandır planladığı yenilik hareketlerini 1793 yılında Nizam-ı Cedit ordusunu kurarak başlattı. Yeni ordu Levent çiftliğinde talimlere başladı. 1.600 asker İstanbul'a diğer 12.000 kişi ise diğer vilayetlere gönderildi.[3] Nizam-ı Cedit ordusunda uygulanan talim zamanla imparatorluğun çoğu yerinde uygulanmaya başlandı.[3] Rus gemilerinin İstabul Boğazı'na hareketlerini durdurmak için İstanbul ve Karadeniz'in muhtemel noktalarına da Nizam-ı Cedit programı uygulanmıştır[3]. Fransa ve Prusya'dan getirilen uzman ve danışmanlar bu yeni ordunun kurulmasında yardımcı oldular. Nizam-ı Cedit ordusu Mısır'ın savunmasında başarılı oldu. Ancak 1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı'nda Ruslara karşı fazla bir başarı gösteremedi.
       
      Bu arada yeniçeriler arasında Nizam-ı Cedit'e karşı olan rahatsızlık git gide büyümekteydi. 1807 yılında yeniçeriler Nizam-ı Cedit ordusunun kaldırılması talebiyle Kabakçı Mustafa'nın liderliği altında ayaklandılar. III. Selim Nizam-ı Cedit ordusunu dağıtmak ve 29 Mayıs 1807 tarihinde de kendisi tahttan çekilmek zorunda kaldı. III. Selim'in yerine tahta geçen IV. Mustafa'nın döneminde Osmanlı başkentinde büyük bir kargaşa yaşandı. Yeniçeriler şehirde bir terör ortamı yarattılar. Eski Nizam-ı Cedid askerlerini kapı kapı dolaşarak bulup öldürdüler. Padişahın hiçbir otoritesi kalmadı. Eski Nizam-ı Cedid taraftarlarından Rusçuk ayanı Alemdar Mustafa Paşa bu kargaşaya son vermek ve III. Selim'i tekrar tahta geçirmek amacıyla bir ordu oluşturarak İstanbul'a yürüdü. Alemdar Mustafa Paşa saray kapısında ordularıyla bekleyerek IV. Mustafa'yı tahttan inmeye zorlamaktayken IV. Mustafa kendisi yerine tahta çıkarılabilecek iki Osmanlı hanedanı üyesini boğdurtmaya karar verdi. Böylece hanedanın tek üyesi olarak kaldığı için kendisinin tahtta bırakılacağını hesaplamıştı. III. Selim kendisini boğmak için saraydaki odasına gelen cellatlarla büyük bir mücadele verdi. Ama sonunda can verdi. IV. Mustafa'nın adamları padişahın kardeşi şehzade Mahmut'u da öldürmek istediler ancak Mahmut saklanarak ölümden kurtuldu. Bu sırada sabrı taşan Alemdar Mustafa Paşa askerleriyle saraya girdiğinde III. Selim'in naaşıyla karşılaştı. Bu esnada şehzade Mahmut can güvenliğinin sağlandığını görünce ortaya çıktı ve IV. Mustafa'nın yerine tahta çıkarıldı. Böylece III. Selim yapmak istediği yeniliklerin uğruna yaşamını kaybetmiş oldu. Ancak yerine geçen II. Mahmut III. Selim kadar yenilik yanlısı olmakla beraber siyasi bakımdan çok daha kurnaz davrandı. III. Selim'in yapmak istediği yenilikleri yapmakla kalmadı, III. Selim'in canına mal olan yeniçerileri de ortadan kaldırmayı başardı (bakınız: Vaka-i Hayriye).
       

      III. Selimin Özel Hayatı

      III. Selim babası ve amcasının eğitimine verdiği önemden dolayı bilgili ve kültürlü bir şehzade olarak yetişti. Bir yandan doğu kültürüne ilgisini devam ettirirken batı kültürüne de ilgi duyuyordu. İlk defa 1797 yılında III. Selim zamanında İstanbul'a Avrupa'dan gelen bir grup opera gösterisi sergiledi. Fransız mimar ve ressam Antoine Ignace Melling İstanbul'da birçok yapılar inşa etti.
       
      İstanbul'un çeşitli manzaralarını gösteren gravürler çizdi. III. Selim'in kız kardeşi Hatice Sultan'ın Melling tarafından Ortaköy semtinde inşa edilen sarayı İstanbul halkı ve Avrupalılar arasında çok ün kazandı. Bir yandan da eleştirilere neden oldu. III. Selim sık sık kız kardeşinin sarayına uğramaktan büyük zevk alırdı.
       
      III. Selim şiir ve müziğe çok meraklıydı. İlhami mahlasıyla birçok şiirler yazdı ve çok sayıda şarkı besteledi. Klasik Türk Müziğindeki suzidilara, şevkefza, şevk-u tarab, Arazbarbûselik ve nevakürdi makamları III. Selim'in buluşlarıdır. Dini müzik olarak ayin, durak, nat, ilahi formunda, din dışı müzik olarak Kâr, beste, semai, şarkı, köçekçe, peşrev, saz semaisi formunda 64 civarında eser bestelemiştir [4]. III. Selim'in yazdığı saltanatın gelip geçici olduğunu anlatan bir manzume şöyledir:
       

      III. Selimin Eşleri

       1.Nef-i Zar Sultan
       2.Husn-i Mah Sultan
       3.Zib-i Fer Sultan
       4.Afitab Sultan
       5.Re'fet Sultan
       6.Nur-i Şems Sultan
       7.Gonca-nigar Sultan
       8.Dem-hoş Sultan
       9.Tab-i Safa Sultan
       10.Ayn-i Safa Sultan
       11.Mahbube Sultan
       

      Kaynakça

      1.^ a b c d e f g h Türk ve İslam ansiklopedisi s. 719 (1980)
      2.^ Türk ve İslam ansiklopedisi s. 720 (1980)
      3.^ a b c Türk ve İslam ansiklopedisi s. 721 (1980)
      4.^ Türk Musikisi Sitesi
      Cevap Yaz Arama Yap

      Kolay Bulmaca Cevabı Bulma Robotu

      Cevap Yaz

      Bilgilendirme: Bulmaca sözlüğümüzde Haberturk, Hürriyet, Sözcü ve Posta gazetesinin günlük kare ve çengel bulmacalarının cevapları ve Bulmacahane, CodyCross, Words Of Wonders Guru, WOW Guru gibi bulmaca oyunlarının cevapları yayınlanmaktadır. Ayrıca diğer gazete bulmaca cevapları, bulmaca kitabı, çapraz, karışık bulmaca cevaplarınıda sözlüğümüzde bulabilirsiniz. Bulmaca sözlüğümüzden arama yaparak bulmaca sorunuzdaki cevabı kolayca bulabilirsiniz. Eğer cevap henüz sitemize eklenmemiş ise soru sor butonuna tıklayarak hemen cevap verilmesini sağlayabilirsiniz.

      Yakın zamanda para ödüllü online bulmaca çözebileceğiniz bulmaca servisimiz yayına alınacaktır. Günlük, haftalık, aylık ve yıllık olarak en iyi bulmaca çözenler listelerimiz olacak.

      Sözlüğümüzde cevabını bulabileceğiniz bulmaca çeşitleri: CodyCross bulmaca soruları, çengel bulmaca, kare bulmaca, sudoku bulmaca, rakam bulmaca, kelime şifre bulmaca, altıgen çengel bulmaca, halka bulmaca, sözcük avı, yapboz bulmaca, labirent bulmaca, mozaik bulmaca, resimli kelime bulmaca, 7 farkı bulun, lekare bulmaca ve kim milyoner olmak ister soruları ve cevapları.

      Ayrıca bulmaca cevapları sözlüğümüzde aradığınız kelimenin eş anlamı, mecazen ve mecaz anlamları, eski dildeki karşılıkları, osmanlıca karşılıklarıi, zıt anlamlarını bulabilirsiniz.

      Unutmayın bulmaca çözmek zekanızı geliştirdiği gibi çağımızın en kötü hastalıklarından biri olan alzheimer içinde doktorlar tarafından en önerilen çözümlerden biridir. Şimdiden güzel, sağlıklı günler dileriz..



      Başarılı

      İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.