İşte Cevaplar
Ülkelerin birbirleri arasında politik işbirliği içinde olması, işletmelerinin uluslararasılaşmasını ve yurtdışı faaliyetlerini istikrarlı bir şekilde yürütebilmesini mümkün kılan en önemli etkenlerdendir. Ülkelerin bağlı bulundukları organizasyonlar, dahil oldukları uluslararası anlaşmalar, o ülkenin işletmelerinin önünü uluslararası işletmeciliğe açması açısından önemli rol oynamaktadır. Yatırım yapılacak ülkedeki politik istikrarsızlıklar, ithal yasakları, gümrük vergileri, kota ve ambargolar siyasal açıdan güvensiz ve yüksek risk taşıyan bir ortam meydana getirmektedir.
Uluslararası yönetimde politik risk, çokuluslu şirketlerin yabancı yatırımlarının evsahibi ülkenin politikaları tarafından sınırlanmasıdır. Politik risk genellikle seçimler, hükümet değişiklikleri, vergi değişiklikleri, grevler, yasal düzenlemeler, halk gösterileri, yapısal çökmeler gibi gelişmelerle tanımlanır. Şiddet içeren siyasi aktiviteler, terorizm, adam kaçırma, askeri darbe, etnik ve ırk savaşları, sivil savaş gibi durumlar da politik riski oluşturan olaylardan bazılarıdır.
Çok uluslu işletmeler bir ülkeye yatırım yapacakları zaman o ülkenin ortam koşullarını da incelemek zorundadırlar. Bunun nedeni; politik durum, rekabet, teknolojik gelişmişlik seviyesi, sosyo-kültürel değişmeler gibi konularda doğru tahmin ve kararlar almalarını sağlamak ve bu bilgilere dayanan uzun dönemli planlarını içeren konularda doğru yaklaşımlar sağlamaktır.
Uluslararası işletmecilikle uğraşan işletmeler, yatırım yapmayı düşündükleri evsahibi ülke ve dünya politik yapısını ve taşıdığı riskleri de iyi bilmek istemektedirler. Çokuluslu işletmelerdeki ortak hareket tarzlarından birisi de, ana ülkeye yakın politik eğilimleri benimsemiş ve politik istikrarlı sayılabllecek ülkelere yatırım yapma isteğidir. Ülkelerin birbirleriyle savaşları, devrimler, sık sık hükümet değişimleri ve politlk karmaşalar hem ulusal hem de uluslararası düzeylerdeki yatırımları büyük ölçüde etkilemektedir.
Globalleşme (Küreselleşme), ürünlerin, fikirlerin, kültürlerin ve dünya görüşlerinin alış verişinden doğan bir uluslararası bütünleşme sürecidir. Devletler odağında küreselleşme, siyasi, ekonomik ve sosyal ilişkilerin sıkılaşarak tüm dünyada yaygınlaşması, ideolojik farklılıklardan beslenen kutuplaşmanın çökmesi, toplumsal farklılıkların ve dini inanışların daha iyi tanınması, devletler arasındaki bağların güçlenmesi gibi farklı görünen fakat birbirleriyle ilişkili olan değerlerin ve olguların tüm dünyaya yayılmasıdır.
Küreselleşme devletlerin gelişme süreçlerinin her aşamasında önemli rol oynamıştır. Küreselleşme her zaman devletle etkileşimde bulunmuştur. Son yüzyıllarda toplumların sosyal, kültürel ve siyasi hayatlarına etki ederek dünyayı yönlendirme konusunda güç kazanmıştır.
Diğer Cevaplara Gözat