İşte Cevaplar
Cevap : Türkçede “tahrik etmek” anlamıyla karşılanan kelime, köken itibariyle, Latinceden köken alır “provocare”… Provocare de, “meydan okumak” anlamındadır. Türkçeye Fransızca’dan geçen “provoquer” ise “tahrik etmek, kışkırtmak” anlamına gelir. Ayrıca Fransızca’da sivil itaatsizlik olarak da anlam verilir.
“Provokasyon” kelimesi Türkçe’de 1939 yılında yazılı olarak ilk kez şöyle kullanılmış: “Ruhları biraz daha karıştıran, sinirleri biraz daha germeğe çalışan bir provokasyon mu?”
Provokatör ise 1953 yılında şu şekilde kullanılmış: “17 Haziran hadiselerinde "faşist provokatörleri" meydana çıkarmakta başarı gösteremeyen emniyet polisleri…”
Lakin provokasyon her zaman olumsuz olarak algılanmamalıdır. Bazen olumsuz görünen bir “kışkırtma” aslında olumlu bir netice için yapılır.
Mevcut dengeyi bozacak bir unsurun sisteme dâhil edilmesi provokasyondur.
Provokasyon'a aşağıdaki gibi birçok örnek verebiliriz;
*Bir annenin çocuğuna derslerinde başarılı olması çeşitli yollara başvurarak tuzaklar kurması provokasyondur. Burada çocuğun provokasyona gelmesi beklenir.
*Bir boks maşında güç gösterisi için tarafların birbirlerine bağırması, göğsünü yumruklaması, çeşitli hareketlerle rakibini sinirlendirmesi provokasyondur. Rakibi provokasyona gelmemelidir.
*Seyircinin futbolcuya tezahüratı provokasyondur. Futbolcu provokasyona gelmelidir.
*Velhasıl Michel Foucault, şöyle demiştir: "Provokasyon kelimesi beni hep rahatsız etmiştir zira kışkırtılmamış (provoke edilmemiş) hiçbir eylem-hareket yoktur."
Daha geniş ele alacak olursak; Alışılmışın dışında hareket ederek toplumda “infiale” neden olan hareketler provokasyondur.
*Fransız ihtilali bir provokasyondur, Mirabeau, Danton, Robespierre, gibi provokatörler tarafından gerçekleştirilmiştir.
*Filistinliler’in İsrail’e attığı her taş, her füze provokasyondur. Mescidi Aksa’ya giden her ziyaretçi provokatördür.
*Bazı ressamlar provokatördür. Mevcut sistemi bozucu ve yıkıcı resimler yaparak infiale sebeb olurlar. Picasso bir provokatördür. Ressamları bugün dahi ile resimleri provoke etmektedir. Kubizm, Sürrealizm, empresyonizm gibi akımlar bu tür ressamların provakasyonları sonucunda teşekkül etmiştir.
*Bazı felsefeciler provokatördür. “Provokatif bir düşünür olarak Gadamer” diye tez yazan adam, bunu Gadamer’i suçlamak için yazmamıştır. Takdirini göstermek için yazmıştır.
*Sokrat Atina sokaklarında milleti tek tek durdurup hesaba çekerken, bugünkü anlamda tam bir provokasyon yapmıştır. Hâkimler onu bu provokasyonu sebebiyle cezalandırsa da, provokasyona gelen Eflatun gibi pek çok felsefeci onun yolunu takip etmiştir.
*“Kuramsal terörist ve nihilist” olarak tarif edilen Fransız düşünür Baudrillard, gelmiş geçmiş en provokatör felsefecidir. "Ne estetik ne cinsel bir inancımız var ama hala bunlara sahip olmayı öğreniyoruz ve gerçek bir felaket olmayacak çünkü sanal felaket koşullarında yaşıyoruz. Hızla çoğalan aşırı şişen ama doğuramayan bir dünyanın bulantısı bu." demiştir.
*1933’teki Reichstag tag yangını tipik bir provokasyondur; sanki komünistler yapmış gibi tezgahlanmış ve bunun sayesinde Hitler’in diktatörlüğünü ilan etmesi sağlanmıştır. Türkiye’de 6-7 Eylül olayları diye bilinen kışkırtmalar burjuva hükümetinin gayri müslim kapitalistleri geri itme planlarına hizmet etmiş; 12 Eylül arefesinde Çorum ve Maraş’ta yapılan kışkırtmalar emekçileri birbirine düşüren kıyımlara yol açıp darbe öncesi sıkıyönetim koşullarının gelmesine imkan vermiştir. Ama tüm provokasyonlar bunlar gibi amaçlayanların istediği yönde sonuçlanmamıştır ve öyle sonuçlanması mukadder değildir.
Diğer Cevaplara Gözat
“Provokasyon” kelimesi Türkçe’de 1939 yılında yazılı olarak ilk kez şöyle kullanılmış: “Ruhları biraz daha karıştıran, sinirleri biraz daha germeğe çalışan bir provokasyon mu?”
Provokatör ise 1953 yılında şu şekilde kullanılmış: “17 Haziran hadiselerinde "faşist provokatörleri" meydana çıkarmakta başarı gösteremeyen emniyet polisleri…”
Lakin provokasyon her zaman olumsuz olarak algılanmamalıdır. Bazen olumsuz görünen bir “kışkırtma” aslında olumlu bir netice için yapılır.
Mevcut dengeyi bozacak bir unsurun sisteme dâhil edilmesi provokasyondur.
Provokasyon'a aşağıdaki gibi birçok örnek verebiliriz;
*Bir annenin çocuğuna derslerinde başarılı olması çeşitli yollara başvurarak tuzaklar kurması provokasyondur. Burada çocuğun provokasyona gelmesi beklenir.
*Bir boks maşında güç gösterisi için tarafların birbirlerine bağırması, göğsünü yumruklaması, çeşitli hareketlerle rakibini sinirlendirmesi provokasyondur. Rakibi provokasyona gelmemelidir.
*Seyircinin futbolcuya tezahüratı provokasyondur. Futbolcu provokasyona gelmelidir.
*Velhasıl Michel Foucault, şöyle demiştir: "Provokasyon kelimesi beni hep rahatsız etmiştir zira kışkırtılmamış (provoke edilmemiş) hiçbir eylem-hareket yoktur."
Daha geniş ele alacak olursak; Alışılmışın dışında hareket ederek toplumda “infiale” neden olan hareketler provokasyondur.
*Fransız ihtilali bir provokasyondur, Mirabeau, Danton, Robespierre, gibi provokatörler tarafından gerçekleştirilmiştir.
*Filistinliler’in İsrail’e attığı her taş, her füze provokasyondur. Mescidi Aksa’ya giden her ziyaretçi provokatördür.
*Bazı ressamlar provokatördür. Mevcut sistemi bozucu ve yıkıcı resimler yaparak infiale sebeb olurlar. Picasso bir provokatördür. Ressamları bugün dahi ile resimleri provoke etmektedir. Kubizm, Sürrealizm, empresyonizm gibi akımlar bu tür ressamların provakasyonları sonucunda teşekkül etmiştir.
*Bazı felsefeciler provokatördür. “Provokatif bir düşünür olarak Gadamer” diye tez yazan adam, bunu Gadamer’i suçlamak için yazmamıştır. Takdirini göstermek için yazmıştır.
*Sokrat Atina sokaklarında milleti tek tek durdurup hesaba çekerken, bugünkü anlamda tam bir provokasyon yapmıştır. Hâkimler onu bu provokasyonu sebebiyle cezalandırsa da, provokasyona gelen Eflatun gibi pek çok felsefeci onun yolunu takip etmiştir.
*“Kuramsal terörist ve nihilist” olarak tarif edilen Fransız düşünür Baudrillard, gelmiş geçmiş en provokatör felsefecidir. "Ne estetik ne cinsel bir inancımız var ama hala bunlara sahip olmayı öğreniyoruz ve gerçek bir felaket olmayacak çünkü sanal felaket koşullarında yaşıyoruz. Hızla çoğalan aşırı şişen ama doğuramayan bir dünyanın bulantısı bu." demiştir.
*1933’teki Reichstag tag yangını tipik bir provokasyondur; sanki komünistler yapmış gibi tezgahlanmış ve bunun sayesinde Hitler’in diktatörlüğünü ilan etmesi sağlanmıştır. Türkiye’de 6-7 Eylül olayları diye bilinen kışkırtmalar burjuva hükümetinin gayri müslim kapitalistleri geri itme planlarına hizmet etmiş; 12 Eylül arefesinde Çorum ve Maraş’ta yapılan kışkırtmalar emekçileri birbirine düşüren kıyımlara yol açıp darbe öncesi sıkıyönetim koşullarının gelmesine imkan vermiştir. Ama tüm provokasyonlar bunlar gibi amaçlayanların istediği yönde sonuçlanmamıştır ve öyle sonuçlanması mukadder değildir.
Diğer Cevaplara Gözat