Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

Refik Halit Karay Akrep hikayesi incelemesi

Refik halit karay akrep hikayesi incelemesi

Bu soruya 2 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    Zeus

    • 2020-10-27 09:20:20

    Cevap :
    Refik Halit Karay'ın “Gurbet Hikâyeleri” Eserinde Öne Çıkan Temalar
    Yazıda “Refik Halit Karay- Gurbet Hikâyeleri ve Akrep ,”  hakkında bilgiler,  özeti,  konusu, ana fikri,  kahramanları, romanın olay örgüsü,   yazarı,  “Refik Halit Karay - Gurbet Hikâyeleri ve Akrep  ”  hakkında bilgiler “Refik Halit Karay - Akrep“  eserden alıntılar yer alır.  Eser hakkında yorumlar,  anlatım tekniği, yazarın bakış açısı, eserin basım yılı, basım hikâyesi, yazar ve eseri arasındaki, eserle yazarın biyografisi arasındaki alakalar incelenmiştir.
     
     
    REFİK HALİT’İN GURBET HİKÂYELERİ VE AKREP ÖYKÜSÜ HAKKINDA BİLGİLER
     
    Akrep adlı öykü Refik Halit Karay’ın 1923 e 1938 yılları arasında Suriye, Halep Şam, Beyrut Hatay ve İskenderun’da geçirdiği sürgün yıllarında yazmış olduğu sıla hasreti konulu öykülerinden birisi olmaktadır.

    Refik Halit’in, Gurbet Hikayeler adlı eseri içine aldığı öykülerinden birisi olan Akrep adlı öyküsü yazarın sürgün yıllarında memleket hasreti temasını işleyen öykülerinden birisi olmaktadır.
     Akrep adlı öykü, yazarın sürgün yılları içinde kaleme alınmış ancak bu öyküsü ilk kez 1939 yılında Tan gazetesinde yayımlanmıştı.  Refik Halit, Sürgünden döndükten sonra Gurbet Hikayeleri adlı öyküsüne aldığı hikayelerini Tan Gazetesindeki  "Hafta Musahâbeleri" başlıklı yazı serileri içinde yayımlanmış, Akrep adlı öyküsü de il kez bu başlıktaki yazı serisi içinde çıkmıştı. [1]
     
    Akrep adlı hikâyesi Refik Halit’in Gurbet Hikayeleri adlı eserinin Semih Lütfi Kitabevi tarafından yapılan ilk baskısında yer alan öykülerinden de birisi olmuştu.
     
    SÜRGÜN  adlı romanında sürgün yıllarını anlatan Refik Halit Karay, dış sürgündeki geçen yıllarında İstanbul’dan gelen paralar ve Fransızlarda aldığı maaşlarla ekonomik yönden rahat yaşasa da Suriye, Lübnan, Şam Halep Beyrut, Hatay ve İskenderun’da geçirdiği günlerinde sürekli olarak sıla özlemi duymuştu. Bu nedenle , Eskici , Köpek , Dişçi , Akrep ,Gözyaşı , gibi öykülerinde bu hasretini hüzünlü bir şekilde öykülere ve anı türündeki yazılarına aktarmıştı.  
     
    Refik Halit bu öyküsünde önceleri aynı okulda öğrenci iken her ikisi de gurbette ve sürgünde yaşarken karşılaşan iki arkadaşın dilinden İstanbul’a ve vatana hasret duygusu işlenmiştir.  Sürgünde karşılaşan iki eski arkadaş bu öyküde ve İstanbul ile vatan betimlemesi yapmakta, bu duygu her iki arkadaşı bir birine sıkıca bağlamaktadır. Vatan hasreti çeken her iki dost, memleket özlemi içindeki duygularla memleket hasretinin betimlemelerini yapmaktadırlar.
     
    AKREP ÖYKÜSÜNÜN KONUSU
    Refik Halit, Akrep adlı öyküsünde özellikle İstanbul’a duyduğu hasret konusunu ele almış, kendisi gibi vatan ve İstanbul, hasreti çeken bir diğer sürgünün gözlerinden bu hasreti anlatmıştır. Akrep adlı öyküde anlatıcı İstanbul’da iken aynı dönemde hukuk okuduğu eski bir arkadaşı ile Suriye’de karşılaşmış,  her ikisi de İstanbul hasreti ile yanıp tutuşan bu iki sürgün İstanbul ve memleket sevgisi üzerinde konuşmuşlar ve memleket hasretini betimleyip paylaşmışlardır.
     
     
    AKREP ÖYKÜSÜNÜN ÖZETİ
    Akrep, hikâyesindeki anlatıcı kendisi gibi vatanından uzak yaşayan eski bir arkadaşı ile gurbette karşılaşır.
     Anlatıcı bu arkadaşını ‘Hukukta beraber okumuşuz’ diye tanıtmaktadır. Bu tanışma ise bir Şeyhin daveti sırasında olmuştur. 
    Bir aşiret şeyhi,  anlatıcıyla mutasarrıfa bir ziyafet vermiştir. Bu ziyafet sırasında Şeyh onlara bir de gösteri takdim eder.  Şeyh huzura Ebu Akrep adındaki bir adamı çağırır.  Ebu Akrep, akrep sokmasıyla ölmeyen, ama sokan akrebi öldüren bir adamdır.  “Artık bakamadım; bizi bekleyen flamalı mutasarrıf otomobiline doğru, hükümetten yardım umar, ona sığınır bir adam ümidiyle, o telaşla koşmaya başladım."
     
    Vatanından uzakta mutasarrıf olarak görev yapan bu arkadaşı yaşadığı ana dili ve memleket özlemi nedeni ile ona sıkıca sarılır.  “İmkân olsa hükümet konağındaki odasına da benim için bir masa koyduracak; çalışma saatlerinde de karşılıklı oturup İstanbul’dan bahsedecektik”  Her ikisi de özlemini duydukları vatan hasreti nedeni ile sürekli olarak birlikte olmak, Türkiye’den ve İstanbul’dan söz etmek istediği içindedirler.

     “Uzakta kalanlar için İstanbul’un kaldırımları bozuk değildir, sokaklarda çamur ve süprüntü yoktur; tramvaylarda ve vapurlarda azap çekilmez. Musluklardan Terkos yerine Kevser akar, sersemletici lodos ılık bir buse, dişleyici poyrazı bir serin nefestir. Bilhassa çölde onu konuşurken hep beyaz yelkenlerin kayıp gittiği şurup renkli denizler, avize gibi şıkırdayan pınarlar, çınar ve çitlembik gölgeleri, çilek tarlaları, fulya bahçeleri,tüy gibi ince kadınlar ve ağızlarından şekerleme kadar tatlı sözler dökülen kızlar görürsünüz”(Karay, 2009, 51) 
     
    İstanbul hasreti ile yanıp tutuşan bu iki arkadaş her fırsatta en önemli ortak yanları olan İstanbul hasretini açıklamaya çalışır. “Yabancı memleketlerde bir kasabaya sokulup uzun müddet yaşamaktaki azabın ne olduğunu bilir misiniz? Beş on gün çarşı sokak gezdikten sonra, tanıdık çehre, alışabileceğiniz yer bulamamaktan bezer, odanıza girer, yalnızlığın içine sinersiniz.     NUR DİLVİN ÖZKAN     D1129087 12 Çam dallarında sallanan bir tırtıl torbası gibi kafanızın içi mütemadiyen, gece gündüz kıvrılıp bükülen soğuk temaslı düşüncelerle dolu, hareketli, ağır, yüklüdür. Can sıkıntısının bir sesi vardır; bunu ancak, böyle bir zamanda, o gurbet odasında duyarsınız: Eski mobilyaların tahtalarını dişleyen gizli kurtların biteviye çıkardığı kemirici, işleyici ses...” (Karay 37)
     
    İkisi de yaşadıkları bu yerlerden asla hoşlanmamışlardır. “Yazar yaşadığı bu sürgün yerlerin iklimini pek sevmemiş; buraları sıcak, ağaçsız, evleri kiremitsiz olan bir taş şehri olarak görmüştür. Taş duvarlı evleri, sokakları vardır. Bu bölge, bol güneş ışığı altında adeta duman içinde kalmış gibidir” (Çetin, 2017, 154)tespitinde bulunur.
     
    [1] Aktaş, Şerif (1986). Refik Halid Karay, Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları.
     

    Diğer Cevaplara Gözat
    Cevap Yaz Arama Yap

    Zeus

    • 2024-01-17 07:11:41

    Cevap :

    Refik Halit Karay'ın "Akrep" hikayesinin yapı unsurları şu şekildedir:

    Tema:

    Hikayenin teması, insanın doğayla olan ilişkisi ve bu ilişkiden kaynaklanan çatışmadır. Hikayedeki ana karakter, doğaya karşı kendini üstün gören ve onu kontrol etmeye çalışan bir adamdır. Ancak, akreple olan karşılaşması, onun bu düşüncesinin yanlışlığını anlamasına neden olur.

    Konu:

    Hikaye, akrep tarafından sokulan bir adamın hikayesini anlatır. Hikayenin kahramanı, bir gün bahçesinde çalışırken bir akrep tarafından sokulur. Bu olay, onun hayatının dönüm noktası olur. Akrep tarafından sokulup da ölmeyen adam, doğaya karşı olan saygısını ve sevgisini yeniden keşfeder.

    Olay Örgüsü:

    Hikaye, üç bölümden oluşur. İlk bölümde, hikayenin ana karakteri tanıtılır ve onun doğaya karşı olan tutumu anlatılır. İkinci bölümde, adamın akreple olan karşılaşması ve sokulması anlatılır. Üçüncü bölümde ise, adamın akrep tarafından sokulup da ölmemesi ve doğaya karşı olan bakış açısının değişmesi anlatılır.

    Karakterler:

    Hikayenin ana karakteri, adı verilmeyen bir adamdır. Bu adam, doğaya karşı kendini üstün gören ve onu kontrol etmeye çalışan bir karakterdir. Hikayedeki diğer karakterler ise, akrep ve adamın komşusudur.

    Mekan:

    Hikaye, Anadolu'da bir köyde geçmektedir. Hikayenin geçtiği mekan, hikayenin temasını yansıtan bir öneme sahiptir. Anadolu'nun kırsal kesimi, doğayla iç içe olan bir yaşam tarzına sahiptir. Bu durum, hikayenin ana karakterinin doğayla olan ilişkisini daha iyi anlamamıza yardımcı olur.

    Zaman:

    Hikaye, belli bir zaman diliminde geçmemektedir. Hikaye, genel olarak geçmişte geçmektedir. Ancak, hikayenin bazı bölümleri, şimdiki zamanda geçmektedir.

    Dil ve Anlatım:

    Hikaye, sade ve anlaşılır bir dille yazılmıştır. Hikayedeki anlatım, hikayenin temasını ve olay örgüsünü daha iyi anlamamıza yardımcı olur.

    Tema ve Olay Örgüsü İlişkisi:

    Hikayenin teması, insanın doğayla olan ilişkisi ve bu ilişkiden kaynaklanan çatışmadır. Hikayenin olay örgüsü de bu temayı yansıtır. Hikayenin ana karakteri, doğaya karşı kendini üstün gören ve onu kontrol etmeye çalışan bir karakterdir. Bu karakterin doğayla olan çatışması, hikayenin olay örgüsünde önemli bir rol oynar.

    Sonuç:

    "Akrep" hikayesi, Refik Halit Karay'ın önemli eserlerinden biridir. Hikaye, insanın doğayla olan ilişkisini ve bu ilişkiden kaynaklanan çatışmayı ele alır. Hikaye, sade ve anlaşılır bir dille yazılmış ve sürükleyici bir olay örgüsüne sahiptir.
    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.