Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

  • Tarih
  • 3 yıl önce
  • 3 Cevap

Rusya 1774 küçük kaynarca antlaşmasını kasıtlı ve yanlış yorumlayarak osmanlı'ya baskı kurarken hangi gayrimüslim zümrenin himayesi altında bulunmaktaydı

Rusya 1774 küçük kaynarca antlaşmasını kasıtlı ve yanlış yorumlayarak osmanlıya baskı kurarken hangi gayrimüslim zümrenin himayesi altında bulunmaktaydı

Bu soruya 3 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    Zeus

    • 2023-12-16 11:50:11

    Cevap :

    Rusya, 1774 Küçük Kaynarca Antlaşmasını kasıtlı ve yanlış yorumlayarak Osmanlıya baskı kurarken, Ortodoks Hristiyanların himayesi iddiasında bulunmaktaydı. Antlaşmanın 14. maddesi, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Ortodoks Hristiyanların haklarını koruması için Rusya'ya bir komiser atanmasını öngörüyordu. Rusya, bu maddeyi kullanarak, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki tüm Ortodoks Hristiyanların haklarını kendi himayesi altına aldığını iddia etti.

    Bu iddia, Osmanlı İmparatorluğu'nun iç işlerine müdahale anlamına geliyordu. Rusya, bu iddiasını kullanarak, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Ortodoks Hristiyanları isyana teşvik etti ve bu isyanları destekledi. Bu da, Osmanlı İmparatorluğu'nda iç karışıklıklara ve siyasi istikrarsızlığa neden oldu.

    Rusya'nın bu iddiaları, Osmanlı İmparatorluğu ile Rusya arasındaki ilişkileri gerginleştirdi ve 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılışında önemli bir rol oynadı.



    Diğer Cevaplara Gözat
    Cevap Yaz Arama Yap

    Zeus

    • 2021-01-10 10:05:45

    Cevap :

    Çariçe II. Katerina

    Çariçe II. Katerina veya Büyük Katerina (Rusça: Екатерина II Великая (Yekaterina II Velikaya), (2 Mayıs 1729 - 17 Kasım 1796), 34 yıl boyunca Rusya'yı yönetmiş ve 18. yüzyıl Rusyası'na damgasını vurmuş bir Çariçedir.

    Kırım'ı Rus topraklarına katan çariçedir.

    Yaşamının ilk yılları

    II. Katerina 2 Mayıs 1729 tarihinde Prusya'nın Stettin kentinde (şimdi Polonya'ya ait) doğdu. Doğduğu zamanki adı Sophie Augusta Frederike idi. Babası Prusya'ya bağlı Anhalt-Zerbst bölgesinin prensiydi ve Prusya ordusunda bir generaldi. Bu soylu ailenin diğer üyeleri olan Sophie'nin kuzenleri III. Gustav ve XIII. Karl sonradan İsveç kralı olarak görev yaptılar.

    Sophie 1744 yılında Holstein-Gottorp dükü Peter'le evlendi. Sophie'nin kocası Peter, Çar Büyük Petro'nun torunuydu ve Peter'in teyzesi Çariçe I. Elizaveta Peter'i Rus tahtına veliaht olarak seçmişti. Sophie evlendikten sonra Ortodoks dinine geçti ve Katerina Aleksievna adını aldı. I. Elizaveta'nın zorlamasıyla gerçekleşen bu evlilik hiçbir zaman mutlu olmadı. Katerina'nın ve kocası Peter'in başkalarıyla çok sayıda aşklar yaşadıkları bilinmektedir. Katerina'nın kocası Peter, teyzesi I. Elizaveta'nın ölümü üzerine 5 Ocak 1762 tarihinde III. Petro adıyla Rus tahtına çıktı. Ancak III. Petro'nun çarlığı fazla uzun sürmedi. 28 Haziran 1762 tarihinde muhafız alayı çara karşı ayaklanarak III. Petro'yu tahttan indirdi ve Katerina Rusya çariçesi olarak ilan edildi.

    Zamanında Rusya'nın genişleme siyaseti

    Nikita Ivanovich Panin'i hariciye nazırı olarak atadı. Çariçeliği döneminde Rusya batısı ve güneyindeki 518.000 km²'lik bir alanı topraklarına katmayı başardı. Bu genişleme Lehistan ve Osmanlı İmparatorluğundan alınan topraklar sayesinde oldu. Novorusya, Kırım, Ukrayna, Beyaz Rusya, Litvanya ve Kurşas (Letonya) Rusya'nın topraklarına katıldı. Lehistan'ın parçalanarak Rusya, Prusya ve Avusturya arasında paylaşılmasına öncülük etti. II. Katerina 1796 yılında öldüğünde Lehistan diye bir ülke artık ortada kalmamıştı. Ancak 123 yıl sonra I. Dünya Savaşı'nın bitmesinden sonra Polonya tekrar bağımsızlığını kazanabildi.

    Zamanındaki Osmanlı-Rus ilişkileri

    II. Katerina hükümdarlığının ilk yıllarında Osmanlı ile iyi geçiniyormuş gibi görünmek için Prens Dolgruky’yi İstanbul’a elçi olarak görevlendirdi.[1] II. Katerina’nın asıl amacı hazırlıklarını tamamladıktan sonra Lehistan’ı ilhak etmek ve akabinde Osmanlı’yı mağlup edip, Akdeniz’e sıcak sulara inmektir. 1763’te Lehistan kralı III. August ölünce taht kavgalarını fırsat bilerek kendisine yakın olan Stanislav Ponyatovski’yi IV. August olarak tahta çıkardı. Bu hamle ile Rusya, Lehistan üzerinde tahakküm kurmuş oldu. Bu durumu Osmanlı protesto etmişti. Lehistan’daki bazı askerler bu durumu kabul etmeyerek Osmanlı’ya kaçmıştır. Bu durum Osmanlı ve Rusya arasındaki ipleri gererek savaşa neden olmuştur.

    1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı ve Küçük Kaynarca Antlaşması

    Leh milliyetçilerinin de Osmanlı’dan yardım istemesi ve karşılığında Podolya’nın verilmesinin temin edilmesi üzerine Osmanlı sürece dahil oldu. Bu savaş üç cepheden oluşmaktaydı. Birinci cephe Akdeniz cephesidir. Ruslar İngiltere ile yaptıkları antlaşma neticesinde Baltık Denizi’nden çıkarak Akdeniz’e donanma yolladılar. Bilahare Mora’daki isyancıları desteklediler. Osmanlı buradaki isyanı bastırdı. Osmanlı Kaptan-ı Derya’sı Hüsamettin Paşa Türk donanmasını Çeşme’ye demir attırdı. 1770’te Rus donanması bir gecede Çeşme’deki Türk donanmasını yakarak küle çevirdi. İkinci cephe ise kara cephesidir. Beş koldan saldıran Ruslar, bu alanda üstün başarılar ilan etti. Ağustos 1770’te mezkûr cephe kapandı. En mühimi üçüncü cephe ise Kırım cephesidir. Kırım Hanlığı kendini savunamaz haldeydi. Zira daha öncesinden Rus casusları ile saray çevrelenmiş, Kırım devlet adamları işlevsiz ve vasıfsız hale getirilmiş, Hanın eli kolu bağlı vaziyete getirilmiştir. İki karşıt kuvvetlerin çarpışması neticesinde 1771’de Kırım fiilen Kırım’a girdi ve işgal başladı. 1772’de barış anlaşması yapılmak istenildi. Fakat başarılı olunamadı. 1773’te savaş tekrar başladı ve Osmanlı açısından ağır kayıplar devam etmekteydi. Mamafih, 1774’te barış müzakereleri başladı. Osmanlı 200 kişilik bir heyetle Küçük Kaynarca bölgesinde Mareşal Rumyantsov ile görüşmeye başlandı.[1] Ruslar ön şartlar olarak Karadeniz’de serbest dolaşım, savaş tazminatı ve Kılburun, Yenikale ve Kerç Kalelerinin Ruslara teslim edilmesi gibi şartları öne sürmüşlerdir. 21 Temmuz 1774’te imzalanan antlaşmanın önemli maddelerinin birkaçını şunlardır; Kırım bağımsız olacak,[2] dini anlamda Osmanlı’ya bağlılığı devam edecektir.[3] Azak, Kerç, Yenikale ve Kılburun Kaleleri Ruslara bırakılacaktır.[4] Osmanlı’daki Ortodoksların hamisi Ruslardır.[5] Osmanlı savaş tazminatı ödeyecektir. Rusya, İstanbul’da elçilik açabilecektir. II. Katerina Küçük Kaynarca Antlaşmasından sonra fikirlerini dile getirirken böyle fevkalade bir antlaşmayı beklemediğini ve bu antlaşmadan ötürü çok mutlu olduğunu yakı devlet adamlarına söylemiştir.[6] Mezkûr antlaşmadan yaklaşık 9 yıl sonra Rusya Kırım’ı 1783’te tamamen kendi topraklarına ilhak etmiştir.

    1787-1792 Osmanlı-Rus Savaşı ve Yaş Antlaşması

    Osmanlı Devleti Kırım’ın kaybından ötürü gerek halk gerekse de devlet nezdinde büyük üzüntüye sebep olmuştur. Kırım’ın bir gün geri alınacağı arzusu Osmanlı’nın hep kalbindeydi. 1787 Yılında II. Katerina, II. Josef’le birlikte Karadeniz’deki donanma üslerini teftişe çıkmıştır. İşbu görüşme 12 Ekim 1787’de Osmanlı’ya bildirilmiştir. Akabinde Boğdan Voyvodası Aleksandr’ın Avusturya’nın Osmanlı sınırına asker yığdığı haberi payitahta gelmiştir. Osmanlı bu durumdan şüphelenerek ciddiye almıştır. Kerson’da Rusya’nın İstanbul elçisi Bulgakov ve Avusturya elçisi Herbert aralarındaki görüşmede Osmanlı’nın Hanya ve Rodos’ta bulunan Rus elçiliklerine saldırıda bulunduğu ve Turla Nehri’nde Türk donanmasının hazırda bulundurduğu söylenince her iki devlet, Osmanlı’ya karşı savaş kararı vermişlerdir. Rusya’nın İstanbul elçisi Bulgakov gerilimi haddinden fazla tırmandırmaya çalışmaktadır. Ayrıca Bulgakov, Kerson’da karara bağlanan maddeleri Osmanlı Devleti’ne dikte etmekteydi. Mamafih Memalik-i Mahruse-i Şahane, Rusya’ya altı maddelik şiddetli bir ültimatomda bulunmuştur. Ruslar buna karşın Eflak ve Boğdan Voyvodalarını kışkırtması sonucunda Osmanlı ve Rusya arasındaki iplet tamamen kopmuştur.[1] Sadrazam Yusuf Paşa ve ekibi, Şeyhülislam’dan aldıkları fetva ile I. Abdülhamid’i ikna ederek savaş ilan ettiler. Rus elçisi Bulgakov alelacele tevkif etmiştir. Osmanlı’nın Rusya’ya savaş ilan etmesine binaen Avusturya elçisi Herbert’te 9 Şubat 1788’de Osmanlı’ya savaş ilan ettiklerini bildirdi. Avusturya aslında bunu Prusya’nın hiçbir zaman hayata geçmeyen Helsberg Planını hayata geçirmek için kullandı. Avusturya, Osmanlı’ya ait olan Yergöğü Kalesine saldırdılar. Lakin başarılı olamadılar. Böylece 1791’de Avusturya ile Ziştovi Antlaşması imzalandı. Osmanlı mezkûr antlaşmaya göre Belgrad dahil savaş öncesi sınırlara geri dönülmüş oldu. Tek cephe Ruslar kalmış oldu. Ruslar Rumeli’deki kaleleri ele geçirmeye başladı. Ruslar, İsmail Kalesinde 26 bin Türk’ü kılıçtan geçirmişti. Ruslar, Anapa Kalesini de ele geçirince Osmanlı ümidini iyiden iyiye kaybetmiştir. İngiltere ve Prusya’nın Osmanlı’nın toprak bütünlüğünden yana tavır sergilemeleri barış görüşmelerinin yapılması hususunda önemli bir faktördür.[2] Barış görüşmeleri 10 Kasım 1791’de Eflak’ın Yaş kasabasında başladı.[3] Barış görüşmeleri on beş oturumdan oluşmaktadır. Üçüncü toplantıda Rus heyetinin savaş tazminatı olarak 24 bin kese altın istenmesi, Osmanlı heyetince kabul görmedi. 1783’te Kırım’ı ilhak eden Ruslar, işbu ilhakı Osmanlılara kabul ettirdi. 10 Ocak 1792’de imzalanan Yaş Antlaşması neticesinde bazı mühim maddeler şöyledir: Esir değişimi, Küçük Kaynarca Antlaşmasının geçerliliğinin devamı, Dinyesper sınır kabul edilecektir. Özi ve Kırım Ruslarda kalacaktır.[4] Ticaret imtiyazları genişletilecektir. Böylece Osmanlı’nın Karadeniz’de kaybettiği hakimiyet, yavaş yavaş Akdeniz’de de kaybedilmeye başlandı. Kırım’da uygulanan zulümler göçlere sebebiyet vermiştir.

    [1] Zülfiye Koçak, ‘’1787-1792 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Değişen Dengeler ve Yaş Antlaşması’’, Tarih İncelemeleri Dergisi, 32(2), 2017, s. 463.
    [2] Koçak, a.g.m., s. 470.
    [3] Kemal Beydilli, ‘’Yaş Antlaşması’’, TDV İslam Ansiklopedisi, 43, 2013, s. 344.
    [4] Beydilli, ‘’Yaş Antlaşması’’, s. 345.
    [1] Kemal Beydilli, ‘’Küçük Kaynarca Antlaşması’’, TDV İslam Ansiklopedisi, 26, 2002, s. 524.
    [2] Böylece Osmanlı’dan ayrılan ilk Müslüman toprağı Kırım olmuştur.
    [3] Cengiz Fedakar, ‘’Hotin Kalesi (1787-1792 Osmanlı-Avusturya, Rus Savaşları’nda), Modern Türklük Araştırmaları Dergisi, 16(3), 2019, s. 513.
    [4] Karadeniz Türk gölü vasfını kaybetti.
    [5] Böylece Osmanlı iç işlerine müdahale başlamıştır.
    [6] Beydilli, a.g.m., s. 525.
    [1] Serhat Kuzucu, ‘’II. Katerina Dönemi Osmanlı-Rus İlişkilerinde Kırım’’, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, 185, 2010, s. 110.
    Cevap Yaz Arama Yap

    Zeus

    • 2023-12-16 11:50:28

    Cevap : Rusya, 1774 Küçük Kaynarca Antlaşmasını kasıtlı ve yanlış yorumlayarak Osmanlı'ya baskı kurarken, Rumlar (Osmanlı Rumları) zümresinin himayesi iddiasında bulunmaktaydı. Antlaşma, Rusların İstanbul'da Galata semtinde bir kilise inşa etme hakkını elde etmelerini ve kilisenin Bab-ı Ali'de temsilciliğini yapabilecek Rus elinin himayesi altında olmasını belirlemiştir.
    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.