Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

Saf şiir anlayışının özellikleri

Saf Şiir anlayış özellikleri

Bu soruya 1 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    gokturk

    • 2020-05-23 20:18:04

    Cevap :

    Saf Şiirin Özellikleri

    1. Bu anlayıştaki sanatçılar şiiri basit bir uğraştan ziyade soylu bir iş olarak görürler.
    2. Şiirin herhangi bir ideolojinin emrine sunulması karşı çıkılmıştır.
    3. Bu anlayışa göre amaç ortaya güzel bir şiir koyabilmektir.
    4. Şiirde belli bir fikrin işlenmesine karşı çıkılmış, okurda estetik bir haz uyandırmayı amaçlamıştır.
    5. Şiir anlaşılmak için değil hissedilmek için yazılır.
    6. Şairler, kendilerine özgü imgesel bir anlatım tarzı oluşturmuşlardır.
    7. Sanat sanat içindir anlayışı hakimdir.
    8. Şiirde ahenk, uyak, redife önem verilmiştir.
    9. Sembolizmin etkisi vardır.
    10. Biçim güzelliğine önem vermelerinden dolayı şiirde anlam aramak gereksizdir.
    11. Şiirde anlam yerine cümle ve kelimelerin ses değeri olmalıdır.
    12. Şiirde anlam yerine biçim savunulduğu için estetik tavır ön plana çıkmıştır.

    Saf (Öz) Şiir Nedir


    Saf şiir yani öz şiir anlayışı Paul Valery'nin şiirde dili her şeyin üstünde tutan görüşünden hareketle, Batı edebiyatından Paul Valery, Stephane Mallerme ve Divan şiirinin biçimci yapısından bir hayli etkilenen şairlerimizde (Ahmet Haşim, Yahya Kemal Beyatlı, Ahmet Hamdi TanpınarCahit Sıtkı Tarancı, Ahmet Muhip Dıranas, Behçet Necatigil, Asaf Halet Çelebi, Necip Fazıl Kısakürek, Özdemir Asaf, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Ziya Osman Saba) görülen ortak zevk ve anlayışa verilen addır.

    Türk Edebiyatında Saf Şiir


    Türk edebiyatında “Saf Şiir” (Öz Şiir) eğilimi Ahmet Haşim’in “Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar” adlı makalesiyle (Türk edebiyatında ilk poetika örneği kabul edilir.) başlar.

    Sanatın bir form sorunu olduğuna inanan bu şairler için önemli olan iyi ve güzel şiir yazmaktır. Bu anlayışla kendilerine özgü özel bir imge düzeni oluştururlar. Özgün ve yaratıcı olan bu imgeler, dilin mantığına uygun ve dilin anlam alanını genişletip dile yeni olanaklar sunacak bir yapıya sahiptir. Dilde saflaşma düşüncesi, kendini rahat şiir yazma şeklinde başat öğe olarak gösterir. Şiirsel söylemin zirvesine ulaşmak düşüncesiyle dilin yücelişi paralellik gösterir.

    Şiirde her türlü ideolojik sapmanın dışında kalarak sadece okuyucuda estetik haz uyandıran şiir yazma eğilimi, bu şairleri her türlü mektepleşme eğiliminin dışında kalıp müstakil şahsiyetler olarak şiir yazmaya yöneltmiştir.

    Şiiri soylu bir sanat olarak kabul eden bu şairlerde düşsel (hayali) ve bireysel yön ağır basar. İçsel ve bireyci bir yaklaşımla evrensel insan tecrübesini dile getirirler.

    Saf şiir anlayışında estetik tavır ön plandadır. Bu anlayıştaki şairler didaktik bilgiden uzak durup; bir şey öğretmeyi değil, musikiyle ya da musikinin çağrıştırdığı, uyandırdığı imgelerle insanın estetik duyarlılığını doyurmayı amaç edinirler. Kısacası bu şairler şiirde anlama fazla önem vermezler. Anlaşılmak için değil; duyulmak, hissedilmek için şiir yazarlar.

    Şiirde biçim endişesi duyan bu şairlerde dize ve dil baş tacıdır. Disiplinli çalışarak mükemmele varan halis şiir yazma endişesi kendini hissettirir.

    Gizemsellik, simgecilik, bireysellik, ruh, ölüm, masal, rüya, mit temalarının yoğunca işlendiği bu şiirler zekâ ve bilincin disipliniyle bütünleştirilerek yazılmıştır.

    Saf Şiir Örnekleri


    Örnek 1:
    SESSİZ GEMİ
    Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
    Meçhûle giden bir gemi kalkar bu limandan.
    Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
    Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
    Rıhtımda kalanlar bu seyâhatten elemli,
    Günlerce siyâh ufka bakar gözleri nemli.
     
    Bîçâre gönüller! Ne giden son gemidir bu!
    Hicranlı hayâtın ne de son mâtemidir bu!
    Dünyâda sevilmiş ve seven nâfile bekler;
    Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.
    Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,
    Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.
    Yahya Kemal Beyatlı

    Sessiz Gemi Şiirinin İncelemesi
    Ölçü :  Şiir aruz ölçüsü ile yazılmış bir şiirdir.
    Uyak – Redif : ( aa bb cc dd …. ) Divan şiirindeki beyit bütünlüğüne uygun ard arda gelen iki dize birbiri arasında uyaklı
    İmge : Şiirde imgelere yer verilmiştir. Gemi , liman , demir almak gibi imgeler vardır.
    Söz Sanatı : Bu siirde ağırlıklı olarak YAYGIN ISTIARE (Teşbih-i temsîlî) dediğimiz sanatin kullanildiğini söylemek mümkündür. Meçhûle giden bir gemi gibi tabut : yalnızca benzetilen kullanılarak yapılmış benzeyen söylenmemiş.
    (YAYGIN ISTIARE: Benzetmenin temel ögelerinden yalniz biriyle, çok sayida benzerlikleri siralayarak yapilan istiaredir. Sessiz Gemi ruh söylenmemis (benzeyen), Benzetilen yani gemi söylenmistir.)

    Sessiz gemi , sembolik şiiri çok iyi yansıtan bir şiir örneğidir.Güçlü bir ses ve ahenk uyumu vardır.  Okurken güçlü  bir ritim size eslik eder. Bu da şiirin müzikal bir yönünün olduğunu gösterir.

    Örnek 2:
    Merdiven
    Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
    Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
    Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak...
     
    Sular sarardı... yüzün perde perde solmakta,
    Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta...
     
    Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller;
    Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,
    Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?
     
    Bu bir lisan-ı hafidir ki ruha dolmakta,
    Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta...
    Ahmet Haşim

    Merdiven Şiiri İncelemesi
    Ölçü :  Şiir aruz ölçüsü ile yazılmış bir şiirdir.
    Uyak – Redif : ( abb / cc / ddd / ee ) Her birimde uyak yapılmıştır.
    İmge : Şiirde imgelere yer verilmiştir. Merdiven , güneş rengi bir yığın yaprak
    Söz Sanatı : İnsan hayatı merdivene benzetilerek biçimlendirilmiştir.
     
    Merdiven, sembolik şiiri çok iyi yansıtan bir şiir örneğidir. Öz şiirde ,şiirle mûsikînin iç içe olduğu görülür.Saf şiir , karışık, anlamın âhenkle mükemmel bir kaynaşımıdır.

    Şiirdeki ahenk kulağımıza hoş gelirken, kelimelerle de gözümüzün önünde bir tablo çizilmiştir. Hâşim, şiirde mûsikî ve resme önem veren bir sanatçıdır. Şiirde mânâdan ziyade kelimelerin söyleyiş özelliğine yönelir. Çünkü O, sözün mananın zarfı olduğu ve şiirin sözden ziyade mûsikîye yakın olduğu görüşündedir.

    Öz Şiir Anlayışını Sürdüren Şairler ve Edebi Topluluklar


    1. NECİP FAZIL KISAKÜREK (1905 – 1983)
    Şiirleri ve tiyatrolarıyla ün kazanmış usta bir yazardır.
    “Büyük Doğu” ve “Ağaç” dergilerini çıkarmıştır.
    Fransız sembolistlerinden ve halk şiirinden yararlanarak heceyle kendine has, başarılı şiirler yazmıştır.
    İlk dönem şiirlerinden sonra mistik konuları, madde ve ruh ilişkisini, insanın evrendeki yerini konu edinen şiirler yazmıştır.
    “Kaldırımlar” şiiriyle geniş bir kesim tarafından tanınmış ve sevilmiştir.
    Şiirlerini “Çile” başlığı altında bir kitapta toplamış ve bu kitapta şiir anlayışını düzyazı olarak anlatmıştır.

    Eserleri:
    Şiir: Örümcek Ağı, Kaldırımlar, Ben ve Ötesi, Sonsuzluk Kervanı, Çile
    Oyun: Tohum, Bir Adam Yaratmak, Künye, Sabırtaşı, Para, Nam-ı Diğer Parmaksız Salih, Reis Bey, Yunus Emre, Abdülhamit Han, Ahşap Konak, Siyah Pelerinli Adam
    Öykü: Hikâyelerim
    Roman: Aynadaki Yalan
    Anı: Yılanlı Kuyudan

    2. AHMET HAMDİ TANPINAR (1901 – 1962)
    Şiir, öykü, roman, edebiyat tarihi, makale, deneme alanlarında eserler vermiştir.
    Eserlerinde Doğu-Batı çatışması, “rüya” ve “zaman” kavramları, “geçmişe özlem”, “mimari” ve “musiki” öne çıkar.
    “Ne içindeyim zamanın! Ne de büsbütün dışında” dizeleri onun zamanı kavrayışının özünü vermektedir.
    “Bursa’da Zaman” şiiri geniş bir kesim tarafından sevilmiştir.
    Ahmet Haşim’in özellikle de Yahya Kemal’in etkisinde kalmış, Sembolizmden etkilenmiştir.
    Romanlarında psikolojik tahlillere önemle eğilen yazarın; kendine has bir üslubu vardır.
    Yazarlığı dışında İstanbul Üniversitesi’nde edebiyat profesörlüğü, milletvekilliği de yapmıştır.
    “Beş Şehir” adlı önemli deneme kitabında Ankara, Erzurum, Bursa, Konya ve İstanbul’u anlatmıştır.
    “Huzur” romanı, aşkı, psikolojiyi ve Doğu-Batı karşıtlığını içerir; roman kişilerinin adlarının verildiği dört bölümden oluşur: İhsan, Nuran, Suat ve Mümtaz.

    Eserleri:
    Şiir: Bütün Şiirleri
    Roman: Mahur Beste, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Huzur, Sahnenin Dışındakiler, Aynadaki Kadın.
    Öykü: Abdullah Efendi’nin Rüyaları, Yaz Yağmuru.
    Deneme: Beş Şehir, Yaşadığım Gibi.
    Makale – İnceleme: Yahya Kemal, XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi, Edebiyat Üzerine Makaleler.

    3. AHMET MUHİP DIRANAS (1908 – 1980)
    Şiirleriyle tanınmakla birlikte tiyatro eserleri de vardır. Fransız sembolizmiyle Türk şiir geleneğini başarıyla kaynaştırmıştır.
    Hece ölçüsüyle biçimsel mükemmelliğe önem verdiği şiirler yazmıştır. Aşk, insanın iç dünyası gibi bireysel duyguları işlemiştir.
    Kar, Olvido, Ağrı ve Fahriye Abla şiirleriyle sevilmiştir.

    Eserleri:
    Şiir: Şiirler
    Oyun: Gölgeler, O Böyle İstemezdi.

    4. CAHİT SITKI TARANCI (1910 – 1956)
    Otuz Beş Yaş, Desem ki ve Gün Eksilmesin Penceremden şiirleriyle tanınır.
    Şiirlerinin çoğunda ölüm konusunu işlemiştir.
    Romantizm ve sembolizmden etkilenmiştir.
    Hece ölçüsüyle yazdığı şiirleri de serbest şiirleri de vardır.
    Şiirde biçime, kafiyeye ve ahenge önem vermiştir.

    Eserleri:
    Şiir: Otuz Beş Yaş, Düşten Güzel, Ömrümde Sükût, Sonrası
    Mektup: Ziya’ya Mektuplar

    5. ASAF HALET ÇELEBİ (1907 – 1958)
    Hiçbir akıma girmeyen kendine has bir şairdir.
    Gençlik yıllarında divan edebiyatından etkilendi. Gazeller ve rubailer yazdı. 1937′den sonra serbest ölçü kullanmaya ve Batı şiirinin tekniklerine yönelmeye başladı.
    Şiirlerinde dinlerden, ideolojilerden, toplumsal olaylardan çok Anadolu-İran-Hindistan çizgisi üzerinde uzanan bir yaşamın görünümlerini sesler aracılığıyla dile getirdi.

    Eserleri:
    Şiir: He, Lâmelif, Om Mani Padme Hum

    YEDİ MEŞALECİLER
    1928 yılında ortaya çıkan bu topluluk, şiir ve yazılarını “Yedi Meşale” adlı kitapta toplamışlardır. Türkiye’de Cumhuriyet döneminde “sanat sanat içindir” deyip öz şiir anlayışını benimseyen ilk grup Yedi Meşaleciler’dir. Bunlara göre şiir hiçbir fikir ve ideolojinin hizmetinde kullanılamazdı. Gerçek şiir, sanat için yazılan, samimi ve yenilik dolu olan şiirdir.

    Yedi Meşalecilerin özellikleri şunlardır:
    Sanat, sanat için olmalıdır.
    Edebiyatta taklitten kaçınılmalı, daima yenilik, içtenlik, canlılık aranmalıdır.
    Batılı ilkelerle sanat yapılmalı, geleneksel temalar yerine yeni temalar bulunmalıdır.
    Şiirde konu zenginliği sağlamak için hayalden yararlanılmalıdır.
    Şiirde hece ölçüsünü kullanmışlardır.
    Çarpıcı imge ve benzetmelerle zenginleştirdikleri şiirleri, ustalıkla yapılmış birer tablo değeri taşır.
    Fransız sembolistlerin etkisinde kalmışlardır.
    Edebiyatımızda kısa süreli bir yankı uyandıran Yedi Meşaleciler, hedeflerine gerçekleştiremeden dağılmışlardır.

    Topluluğun Sanatçıları:

    1. SABRİ ESAD SİYAVUŞGİL (1907 – 1968)
    İlgi çeken ev içi eşya ve tasvirlerinden sonra özellikle çevirileri ve edebiyatı yakından takip eden denemeleriyle edebiyatla olan bağlantısını sürdürdü. Psikoloji profesörü olarak ilmi çalışmalara kendisini verdi Şiirlerini Odalar ve Sofalar adlı kitapta topladı.

    2. YAŞAR NABİ NAYIR (1908 – 1981)
    Şiirlerini Kahramanlar ve Onar Mısra adlı kitaplarda topladı ve diğer edebiyat türlerinde eserler verdi. 1933 yılında çıkarmaya başladığı Varlık dergisini ömür boyu devam ettirdi. Bu dergi Türk edebiyatının gelişmesinde, yeni kabiliyetlerin yetişmesinde ve tanıtılmasında önemli rol oynadı. Ayrıca Varlık yayınlarıyla da bir edebiyat kütüphanesi kurdu.

    3. MUAMMER LÜTFİ BAHŞİ (1903 – 1947)
    Topluluğun dağılmasından sonra bütünüyle edebiyattan koptu.

    4. VASFİ MAHİR KOCATÜRK (1907 – 1961)
    Şiirlerini Tunç Sesleri, Geçmiş Geceler, Bizim Türküler, Ergenekon adlı kitaplarda topladı. Asıl çalışmasını edebiyat tarihi ve incelemesine ayırdı.

    5. CEVDET KUDRET SOLOK (1907 – 1992)
    Birinci Perde adlı kitabında şiirlerini topladı. Roman ve tiyatro türlerinde de eser veren Cevdet Kudret, okul kitapları ve edebiyat tarihimizle ilgili ciddi eserler yazdı.

    6. ZİYA OSMAN SABA (1910 – 1957)
    Grubun şiire en sadık şahsiyeti oldu. Sebil ve Güvercinler, Geçen Zaman, Nefes Almak adlı kitaplarında şiirlerini toplayan Ziya Osman Saba hikâyeler de yazmıştır. Özellikle ev içi şiirler yazdı ve kendisinden daha kabiliyetli bir başka şaire, Behçet Necatigil’e örnek oldu. Şair yalnızlık duygusunu ve hatıraları şiirlerinde başarıyla dile getirir. Heceyi, duraklarında değişiklik yapmadan kılınır. Serbest şiir örnekleri de vermiştir. Ziya Osman, bütün insanların mutlu olduğu ve herkesin hoşgörü içinde yaşadığı bir dünya özlemiyle yaşar. Bu yönüyle Yunus Emre ve Mevlana geleneğinin modern çağdaki sesidir.

    7. KENAN HULUSİ KORAY (1906 – 1944)
    İçlerindeki tek hikâye yazardır. Yaşadığı sürede beş hikâye kitabı yayınlamış, “Osmanoflar” romanı ve kısa hikâyelerinin birçoğu gazete sayfalarında kaybolup gitmiştir. Gazeteciliğinin de etkisiyle küçük hikâye tarzını benimseyen sanatçı, Cumhuriyet döneminde korku türünde örnekler veren ilk hikâyecidir. Önemli hikâyeleri: Bir Yudum Su, Osmanoflar, Bahar Hikâyeleri, Bir Otelde Yedi Kişi.

    Diğer Cevaplara Gözat
    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.