İşte Cevaplar
Cevap : Sembolik Etkileşimcilik
Psikoloji geleneğinden gelen bir Amerikan sosyolojisi ekolü olan sembolik etkileşimcilik, özellikle sosyal eylem ve fertlerin bu eylemlere yükle dikleri anlamlar üzerinde duran bir teoridir.
Sembolik Etkileşim Teorisi Örneği
Bir iş görüşmesi için ofise giriyorsunuz. Geldiğinizde, sizinle görüşen adam sizi doğrudan gözlerinin içine baktığında, bir koltuğu ve bir bardak su sunan, ofisinin kapısında el sıkışma ve sıcak bir gülümsemeyle karşılıyor. Kendine güveniyorsun, değil mi? Ama neden? Sembolik etkileşimciliğe göre, bu senaryoda kendinize güveniyorsunuz (en azından o anda) çünkü gülümsemesi sıcak ve gerçekti, gözünüze baktı ve size verdiği cevabın kabul ettiğini hissettiniz. Size olan yanıtını kabul edilebilir olarak yorumladınız, çünkü geçmişte başkaları size aynı şekilde cevap verdiğinde, etkileşimler olumluydu. Böylece siz de bu anda kendinizi olumlu bir şekilde tanımladınız.
Bu röportaj girişine başlayalım. Odada yürürsünüz, ancak bu sefer sizinle görüşen adam bilgisayarından zar zor yukarı bakar ve masasının karşı tarafında oturmanızı söyler. Ofisinin kapısındaki kişi size rahatsızlık dolu gözlerle bakıyor. Bir e-posta yazmayı bitirirken bir kelime söylemeden öfkeyle yazıyor. Portföyünüzle boğuşuyorsunuz ve sessizce kıpır kıpırsınız, giysilerinizin buruşmamasını veya nefesinizin yediğiniz yemekten uzak durmasını umuyorsunuz. E-postayı bitirmek için iki dakikanın hepsini alır, ancak bu size saatler gibi geliyor. Yazmayı bırakıyor, sandalyesini sizinle yüzleşmek için çeviriyor ve ‘Tamam, on beş dakika içinde bir konferans görüşmem var, bu yüzden bunu çabucak yapmamız gerekecek.’ Hala kendinden emin misin? Muhtemelen değil. Neden? Eğer bu konuyu özümsediysen bunun cevabını biliyorsun.!
bkz: Sembolik Etkileşimcilik
Diğer Cevaplara Gözat
Psikoloji geleneğinden gelen bir Amerikan sosyolojisi ekolü olan sembolik etkileşimcilik, özellikle sosyal eylem ve fertlerin bu eylemlere yükle dikleri anlamlar üzerinde duran bir teoridir.
Sembolik Etkileşim Teorisi Örneği
Bir iş görüşmesi için ofise giriyorsunuz. Geldiğinizde, sizinle görüşen adam sizi doğrudan gözlerinin içine baktığında, bir koltuğu ve bir bardak su sunan, ofisinin kapısında el sıkışma ve sıcak bir gülümsemeyle karşılıyor. Kendine güveniyorsun, değil mi? Ama neden? Sembolik etkileşimciliğe göre, bu senaryoda kendinize güveniyorsunuz (en azından o anda) çünkü gülümsemesi sıcak ve gerçekti, gözünüze baktı ve size verdiği cevabın kabul ettiğini hissettiniz. Size olan yanıtını kabul edilebilir olarak yorumladınız, çünkü geçmişte başkaları size aynı şekilde cevap verdiğinde, etkileşimler olumluydu. Böylece siz de bu anda kendinizi olumlu bir şekilde tanımladınız.
Bu röportaj girişine başlayalım. Odada yürürsünüz, ancak bu sefer sizinle görüşen adam bilgisayarından zar zor yukarı bakar ve masasının karşı tarafında oturmanızı söyler. Ofisinin kapısındaki kişi size rahatsızlık dolu gözlerle bakıyor. Bir e-posta yazmayı bitirirken bir kelime söylemeden öfkeyle yazıyor. Portföyünüzle boğuşuyorsunuz ve sessizce kıpır kıpırsınız, giysilerinizin buruşmamasını veya nefesinizin yediğiniz yemekten uzak durmasını umuyorsunuz. E-postayı bitirmek için iki dakikanın hepsini alır, ancak bu size saatler gibi geliyor. Yazmayı bırakıyor, sandalyesini sizinle yüzleşmek için çeviriyor ve ‘Tamam, on beş dakika içinde bir konferans görüşmem var, bu yüzden bunu çabucak yapmamız gerekecek.’ Hala kendinden emin misin? Muhtemelen değil. Neden? Eğer bu konuyu özümsediysen bunun cevabını biliyorsun.!
bkz: Sembolik Etkileşimcilik
Diğer Cevaplara Gözat