Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

  • Tarih
  • 8 yıl önce
  • 3 Cevap

Siyasi alanda yapılan inkılaplar

Siyasi alanda yapılan inkılaplar, Siyasi alanda yapılan inkılaplar nelerdir, Siyasi alanda yapılan inkılaplar özet,

Bu soruya 3 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    • 2015-04-09 15:00:40

    Cevap : 1- Saltanatın kaldırılması
    2- Cumhuriyet'in ilanı
    3- Halifeliğin Kaldırılması
    4- İlk Anayasanın kabulü
    5- Ankara'nın başkent olarak seçilmesi
    6- Çok partili yaşama geçiş denemeleri
    Diğer Cevaplara Gözat
    Cevap Yaz Arama Yap

    Gulnur_8

    • 2015-04-09 14:52:09

    Cevap :

    1. Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922)

    Mondros ateşkes anlaşmasından sonra sıra barış anlaş­masına gelmişti. Barış görüşmelerinin İsviçre'nin Lozan kentinde yapılmasına karar verildi. İtilaf devletleri TBMM hükümetinin yanında İstanbul hükü­metini de konferansa davet ettiler. Bu tutumlarıyla ikilik çıkarıp bundan yararlanmak istiyorlardı. Ancak TBMM buna fırsat vermeyerek 1 Kasım 1922'de aldığı bir karar­la önce hilafet ve saltanatı ayırdı ve ardından da saltana­tı kaldırdı. Böylece Türk halkının gerçek temsilcisi olan TBMM’nin tek yetkili olarak görüşmelere katılması sağlandı.

    Saltanatın Kaldırılmasının Nedenleri:
    Saltanat sisteminin milli egemenlik anlayışına ters düşmesi. Padişah ve İstanbul Hükümeti’nin Kurtuluş savaşı sırasında ulusal harekete karşı olmaları. Bir ülkede iki hükümetin bulunmasının milli menfaatlerle bağdaşmaması. Osmanlı Devleti’nin TBMM Hükümeti yanında Lozan görüşmelerine davet edilmesi ve bu durumun Türk milletinin çıkarlarına ters düşmesi. Bu nedenlerden dolayı saltanat 1 Kasım 1922 tarihinde kaldırıldı.

    Saltanatın Kaldırılmasının Sonuçları:
    Altı yüz yıldan beri süregelen Osmanlı saltanatı sona erdi. Lozan'da ülkemizi tek temsilci ile temsil etme imkânı bulduk. Böylece görüşmelerden daha başarılı çıktık. İtilaf Devletleri’nin, Lozan Konferansı’nda ikilik çıkarma planları son buldu. Milli egemenlik yolunda önemli bir adım atıldı. Saltanatın kaldırılması siyasal alanda yapılan ilk ve 1.Meclisin gerçekleştirdiği tek inkılâptır. Saltanatın kaldırılması laikliğin ilk aşamasını oluşturur. Son Osmanlı padişahı Vahdettin 17 Kasım 1922’de İngiltere’ye sığınarak ülkeyi terk etti. TBMM Abdülmecit Efendiyi halife atadı. Saltanatın kaldırılmasından sonra Türkiye’de devlet başkanlığı sorunu ortaya çıkmış, bu sorun Cumhuriyetin ilanını hızlandırmış ve devlet başkanlığı sorunu Cumhuriyet’in İlanı ile çözümlenmiştir.
    Not: Ülkenin şartları gereği halifeliğin varlığı devam etmiş­tir.  

    2. İkinci TBMM'nin Açılması

    23 Nisan 1920'de açılan l. Meclis, Türk kurtuluş savaşı­nın kazanılmasında önemli rol oynamıştı. TBMM zor şart­larda çalıştığı için yıpranmıştı. Ayrıca farklı görüşte millet­vekilleri de vardı. Hatta bunların arasında saltanat ve hi­lafeti şiddetle savunanlar bile bulunuyordu. Bu durum ise hükümet işlerinin yürütülmesini zorlaştırıyordu. Ayrıca bu meclis ile çağdaş inkılâpların yapılması da zordu. Bu se­beplerle meclisin yenilenmesi gerekiyordu. 1 Nisan 1923'te seçimlerin yapılmasına karar verildi ve l. Meclis feshedildi. Seçimlerden sonra 11 Ağustos 1923'te açılan bu İkinci Meclis 1 Ekim 1927 yılına kadar çalışmalarına devam etti. Bu meclisi oluşturan milletvekillerinin çoğu barışçı ve uz­laşmacı idi. Bu meclis daha çok inkılâpların yapılmasını gerçekleştirdi. II. Meclis çalışmalarına hızlı bir şekilde başladı. Lozan anlaşmasını onayladı (23 Ağustos 1923). Ankara'nın başkent olmasını kabul etti (13 Ekim 1923). Cumhuriyeti İlan etti (29 Ekim 1923). Halifeliği kaldırdı (3 Mart 1924). 1924 anayasasını yaparak kabul etti. Çok partili rejim denemeleri ilk kez bu dönemde gerçekleşti.


    3. Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923)

    Cumhuriyetin İlan Edileme Nedenleri: Ulusal egemenliğin gerçekleşmesini sağlamak. Saltanatın kaldırılmasından sonra ortaya çıkan devlet başkanlığı sorununu çözümlemek. 23 Nisan 1920’de TBMM’nin açılmasıyla kurulmuş olan Yeni Türk devleti’nin rejimini belirlemek ve bu konudaki tartışmalara son vermek. Yeni Türk devletini çağdaşlaştırmak ve batılı devletlerde yaygın olan ulusal egemenliği (Cumhuriyeti) Türk ulusuna benimsetmek 1923 sonbaharında hükümet bunalımının ortaya çıkması üzerine yeni hükümetin seçilememesi ve yürütme işlerindeki aksaklıkları gidermek. 26 Ekim 1923 tarihinde Fethi (Okyar) beyin başkanlığındaki hükümet istifa etti. Yeni hükümet kurma işi bunalıma dönüştü. Gelişmeleri yakından takip eden Mustafa Kemal yakın ar­kadaşlarını Çankaya köşküne davet etti. 28 Ekim akşamı yakın arkadaşlarının da görüşlerini aldıktan sonra "yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz" dedi. O gece Mustafa Kemal ile İsmet Paşa hazırladıkları kanun tasarısını ertesi günü meclise sundular. Aynı gün meclis, cumhuriyetin ilanını resmen kabul etti ve ilk cumhurbaşkanı da oy birliğiyle Mustafa Kemal seçildi.
    Sonuçları:
    Cumhuriyetin ilanıyla yeni Türk devletinin adı belli oldu ve rejim konusundaki tartışmalar da so­na erdi. Meclis hükümeti yerine kabine sistemine geçildi, (bu­na göre cumhurbaşkanı, başbakanı atayacak, başba­kan da bakanları seçerek cumhurbaşkanının onayına sunacak) Cumhurbaşkanlığı makamının oluşturulmasıyla devlet başkanlığı sorunu çözüldü. Türkiye Cumhuriyetinin ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal ilk başbakanı İsmet İnönü, ilk meclis başkanı da Fethi Okyar oldu. Ulusal egemenlik ve cumhuriyetçilik ilkeleri uygulan­maya başladı. İnkılâpların yapılmasına ortam hazırlandı.

    Meclis Hükümeti: Hükümet üyelerinin(Bakanlar Kurulu’nun) Meclis içerisinden, milletvekillerinin oyları ile seçildiği hükümet şeklidir. Güçler birliğinin sonucu olan meclis hükümetinde başbakan yoktur. Meclis başkanı hükümetinde başkanıdır.
    Kabine Sistemi: Bakanlar Kurulu’nun başbakan tarafından seçilerek cumhurbaşkanına sunulması ve onay alan hükümetin meclisten güvenoyu istemesine dayanan hükümet şeklidir.  

    4. Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)

    Halife, Hz. Muhammed’in ölümünden sonra Müslüman­ların dini, siyasi, askeri yönetimini üstlenen kişilere veri­len unvandır. Halifelik 1517 yılında Yavuz Sultan Selim’in Mısır’ı fethetmesiyle Osmanlılara geçti. Osmanlı padişahları halifelik unvanını ön plana çıkarmadılar. Din işlerini şeyhülislama verdiler.           
        
    Kendileri devlet işlerini üstlendiler. Osmanlı dev­letinin son zamanlarında halifeliğe önem verdiyse de bu­nun devleti güçlendirme konusunda bir faydası olmadı. Kurtuluş savaşından sonra saltanat kaldırıldığı halde ha­lifelik bir süre daha devam etti. Cumhuriyetin ilanından sonra Mustafa Kemal’e muhalif olanlar, halifeye dini yet­kilerinin yanında siyasi yetkilerinin verilmesini istediler. Bu durum cumhuriyet için ciddi bir tehlike idi. Bu sebeple Mustafa Kemal halifelik konusunu ordu ko­mutanları ve ileri gelen devlet adamlarıyla görüştü. Bu konu TBMM’de görüşülerek çıkarılan bir kanun ile halife­lik kaldırıldı (3 Mart 1924). Bu olayla cumhuriyetin temelleri sağlamlaştırılmış, yapılacak inkılâpların yolu açılmış oldu.

    Halifeliğin Kaldırılmasının Nedenleri:
    Saltanatın kaldırıldıktan sonra eski rejim yanlılarının halifenin etrafında toplanması Halife Abdülmecit Efendinin kendini devlet başkanı olarak görmesi ve fırsat buldukça Osmanlı haneda­nından söz etmesi. Bazı meclis üyeleri Halifeliği TBMM’nin üzerinde gör­mesi. İnkılâpların yapılması için halifelik engelinin aşılmak istenmesi. Halifelik kurumunun “Cumhuriyetçilik ve Lâiklik” ilkeleri ile bağdaşmaması.
    Halifeliğin Kaldırılmasının Sonuçları: Laikliğe geçişte ve Milli egemenliğin gerçekleştirilmesinde önemli bir adım atılmış oldu. Ümmetçilik anlayışı yerini milliyetçilik fikri ön plana çıktı. Yapılması düşünülen inkılâplar önündeki en büyük engel ortadan kaldırıldı, inkılâp süreci hızlandı. Halifeliğin kaldırıldığı gün aşağıdaki kanunlar da ka­bul edilmiştir Tevhid-i Tedrisat Kanunu kabul edildi. (Eğitim ve öğre­timin birleştirilmesi) Buna bağlı olarak medreseler de kapatıldı. Şer’iye ve Evkaf Vekâleti kaldırıldı. Yerine Diyanet İşle­ri Başkanlığı ile Vakıflar Genel Müdürlüğü kuruldu. Erkânı Harbiye Vekâleti kaldırıldı, yerine Milli Savunma Bakanlığı kuruldu. Osmanlı hanedanına mensup kişilerin Türkiye Cum­huriyeti dışına sürülerek hanedana ait malların devlete ait olduğu kabul edildi.


    5. Türkiye'nin Yeniden İdari Teşkilatlanması

    Yeni kurulan Türk devleti modern ve çağdaştı. Her türlü hizmetlerin vatandaşa götürülmesi gerekiyordu. Bu amaçla Türkiye'nin coğrafi ve ekonomik durumu dikkate alınarak idari yapısı yeniden teşkilatlandırıldı, iller ilçelere, ilçeler bucaklara, bucaklar da köylere ayrıldı. Türkiye'nin idari yapısında daha sonraları da bazı düzenlemeler ya­pıldı.

    Ankara'nın Başkent Olması (13 Ekim 1923) :
    Türkiye'nin orta yerinde bulunması ve ülkenin her köşesi­ne hizmet götürmeye elverişli bir konumda bulunması ay­rıca TBMM burada açılmış olması üzerine Ankara baş­kent yapıldı (13 Ekim 1923). Böylece başkent konusundaki tartışmalar sona erdi.  

    6. Çok Partili Hayata Geçiş
    a)  Kurulan Siyasi Partiler:
    Çok partili hayata geçilmesi ve siyasi partilerin kurulması demokrasinin gereğidir. Ülkemizde çok partili hayata ge­çişin öncülüğünü Mustafa Kemal yaptı ve ilk siyasi parti­yi de kendisi kurdu. (Cumhuriyet Halk Fırkası) Çok partili hayata Geçiş Denemelerinin Nedenleri: Demokrasiyi ülkede uygulayarak, demokratik kurumların oluşmasını sağlama. Halkın ihtiyaç ve eğilimlerini belirleme. Serbest düşünce ortamını geliştirme. Ülke sorunlarını tartışma. Hükümeti denetleme. Çağdaş dünyayı yakalama.
    b)   Cumhuriyet Halk Fırkası (9 Eylül 1923) Mustafa Kemal meclis çatısı altında bütün grupları birleş­tirmeyi denedi. Bunu başaramayınca kendisi gibi düşü­nen arkadaşlarıyla birlikte "Anadolu ve Rumeli Müdafaa­yı Hukuk" grubunu kurdu. Bu grup daha sonra Atatürk'ün emriyle Halk Fırkası adını aldı. (9 Eylül 1923) Cumhuriyetin ilanından sonra ise ismi değiştirilerek Cum­huriyet Halk Partisi oldu (10 Kasın 1924). Böylece cumhuriyet tarihinin ilk siyasi partisi kurulmuş oldu. 1931 yılında yapılan parti kurultayında Atatürk’ün altı temel ilkesi ana ilkeler olarak belirlendi. Bu parti; Yeni Türk Devleti’nin ilk siyasi partisidir. Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’tür. Ekonomide devletçilik politikasını benimsemiştir. İnkılâpların öncülüğünü yapmıştır.
    Devletçilik: Sermayenin devlet eliyle kullanılması ve yatırımların devlet tarafından gerçekleştirilmesidir.
    c)   Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası
    Bu parti, kurtuluş savaşında Atatürk'le aynı saflarda bu­lunmuş olan bir grup sivil ve asker tarafından kuruldu (17 Kasım 1924). Bu kişiler Kazım Karabekir (partinin başkanı) Rauf Orbay, Ali Fuat Paşa, Adnan Adıvar'dı Atatürk yeni kurulan partiyi olumlu karşıladı. Çünkü de­mokrasilerde çok parti olmalıydı. Aynı zamanda hüküme­tin denetlenmesi için de muhalefet partilerinin bulunması gerekliydi. Terakkiperver Cumhuriyet fırkası demokratik hayatı be­nimsemekle beraber dini inanışlara saygılıyız görüşüne de ağırlık veriyordu. Kısa zamanda amacından sapan parti aynı zamanda inkılâpları benimsemeyen kişilerin sığınabileceği bir yer durumuna geldi. Doğuda çıkan Şeyh Sait ayaklanmasında, partinin bazı yöneticilerinin de rolü olduğu gerekçesiyle, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kapatıldı. (5 Haziran 1925). Bu parti; Ekonomide liberalizmi (serbest ekonomi), Dini inanç ve fikirlere saygı prensibini, Cumhurbaşkanı olan kişinin milletvekilliğinin kaldırılacağını, Yerinden yönetimin uygulanacağını, Devlete ait çiftliklerle, arazilerin topraksız köylülere verileceğini savunmuştur.
    Liberalizm: Ekonomi alanında, sermayenin kişilerce kullanılması ve yatırımların özel sektörce gerçekleştirilmesidir.
    Not:  Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası Cumhuriyet döneminin ilk muhalefet partisidir.
    d)   Şeyh Sait isyanı (1925)

    İsyanın Nedenleri: İngilizlerin Musul ve Kerkük’teki petrolleri elinde tutabilmek amacıyla Şeyh Sait ve taraftarlarını kışkırtarak Türkiye içerisinde karışıklıklar çıkarması. Hilafet ve saltanat taraflarının eski rejime özlem duymaları. 13 Şubat 1925'te Ergani'nin Piran köyünde başlayan is­yan kısa zamanda bölgeye yayıldı. İsyanın bastırılmasında başarılı olamayan fethi Okyar Hükümeti istifa ederek yerine İsmet Paşa önderliğinde yeni hükümet kuruldu. Yeni hükümet derhal gerekli önlemleri aldı. İlk önce Doğu ve Güneydoğuda seferberlik ilan edildi. Adana bölgesinden bir kolordu isyan bölgesine gönderildi. 31 Mayıs’ta isyan bastırılarak isyan­cılar yakalandı ve gerekli cezaya çarptırıl­dı.
    Şeyh Sait isyanının Sonuçları:
    Şeyh Sait ayaklanması, Cumhuriyet tarihinde laik ve demokratik düzeni değiştirmeye yönelik ilk isyandır. İsyanı bastırmak için Takrir-i Sükûn Kanunu (Huzuru sağlama) çıkarıldı. (4 Mart 1925) İstiklal mahkemeleri yeniden kuruldu (17 Mart 1925). Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kapatıldı (5 Haziran 1925). Çok partili hayata geçiş denemesi başarısızlıkla sonuçlandı. İngilizler bu isyan sırasında Musul sorununu kendi çı­karları doğrultusunda çözümlediler.
    e)  Mustafa Kemal'e Suikast Girişimi (15 Haziran 1926)
    Şeyh Sait Ayaklanması’nın bastırılması ve Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının kapatılmasından sonra cumhuriyete karşı olanlar Mustafa Kemal'e bir suikast düzenle­meye karar verdiler. Suikast planını Mustafa Kemal Pa­şanın İzmir'e geleceği gün gerçekleştireceklerdi. Bu plan Mustafa Kemal'in İzmir'e yapacağı gezinin bir gün gecikmesi üzerine ortaya çıktı. Suikastçılar silahla­rıyla birlikte yakalandılar ve istiklal mahkemesinde gerek­li cezaya çarptırıldılar. Mustafa Kemal; suikast olayını kendi şahsı değil de cum­huriyete karşı yapılmış bir hareket olarak nitelendirdi.
    f)   Serbest Cumhuriyet Fırkası
    1927'de seçimler yapılmış, Cumhuriyet Halk Fırkası’nın tüm milletvekilleri meclise girmişlerdi. 1929 yılında, Dünyada büyük bir eko­nomik kriz yaşandı. Ülkemiz de bundan etkilendi. Hükü­metin ekonomik programı bazı milletvekilleri tarafından eleştirildi. Mustafa Kemal “yeni bir parti kurulursa hükümet daha iyi denetlenebilir” diyordu. Bu amaçla yakın arkadaşı Fethi Okyar'a yeni bir parti kurmasını istedi. Böylece Türki­ye'nin üçüncü partisi olan Serbest Cumhuriyet Fırkası Fethi Okyar'ın başkanlığında kuruldu. (12 Ağustos 1930). Bu parti; Ekonomide liberalizmi ve Kadınlara siyasal haklar verilmesini savunmuştur. Demokrasinin gereği olarak kurulan bu parti kısa sürede laikliğe karşı olanların toplandığı bir parti haline geldi. Fethi Bey, partinin devlet için tehlikeli olmaya başlaması üzerine partiyi kapatmak zorunda kaldı (18 Aralık 1930).
    g)  Menemen Olayı
     (23 Aralık 1930)
    Serbest Cumhuriyet Fırkasının kurulmasından cesaret alan bazı rejim düşmanları inkılâplara karşı tepki göster­meye başladı. Derviş Mehmet adında biri halkı etrafına toplayarak Menemen’de ayaklandı (23 Aralık 1930). Bu ayaklanmayı askerleriyle bas­tırmaya çalışan Asteğmen Kubilay isyancılar tarafından öldürüldü, ilçede sıkıyönetim uygulanarak isyancılar ya­kalandı ve gerekli cezaya çarptırıldılar
    Sonuçları: Bu isyan Cumhuriyet tarihinde rejime yönelik olarak ortaya çıkan ikinci isyandır. Bu olayla çok partili hayata geçişin Türkiye'de henüz gerçekleştirilemeyeceği anlaşıldı. (Ancak 1946 yılında çok partili hayata geçilebildi.)
    Not:  29 Eylül 1930 yılında Adana’da kurulan 
    Ahali Cumhuriyet Fırkası hiçbir varlık gösteremeden 21 Aralık 1930 yılında kapatılmıştır. Bu partinin dışında Türk Cumhuriyet Amele ve Çiftçi Partisi ve Layık Cumhuriyetçi İşçi ve Çiftçi Partisi gibi çeşitli partiler kurma girişimleri olmuşsa da bunlar herhangi bir varlık gösteremeyen çalışmalardan öteye gidememiştir.
    h) Bursa Olayı ( 1 Şubat 1933)
    Bursa’da, Ulucami’de Türkçe ezan okunması ve kamet getirilmesi yüzünden 1 Şubat 1933’te bazı gruplar olay çıkarmış, halkı isyana çağırmışlardır. Halk bu grupların tahriklerine kapılmamış daha sonra bu grupların elebaşları yakalanarak adalete teslim edilmiş ve olay büyümeden kapatılmıştır. Atatürk bu konu ile ilgili şöyle bir açıklama yapmıştır:” Bursa Olayı aslında önemli değildi. Bu olaya dikkatimizi çevirtmemizin sebebi dini, siyaset veya herhangi bir tahrike vesile etmeğe asla tahammül edemeyeceğimizin bir daha anlaşılmasıdır. Meselenin mahiyeti esasında din değil, dildir. Kati olarak bilinmelidir ki Türk Milleti’nin milli dili ve milli benliği bütün hayatında hâkim ve esas kalacaktır.”
    ı) Vagon – Li Olayı ( 25 Şubat1933 )
    Vagon-Li Türkiye’de yataklı vagon tekelini elinde bulunduran yabancı bir şirkettir. Bu şirkette ortaklık gereği yabancılar da çalışıyordu. Türkiye’deki bürolarında Fransızca konuşuluyordu. Bir memurun Türkçe konuşması üzerine şirket müdürü kızmış, kendisine ceza vererek cezalandırmıştır. Bu olay duyulunca İstanbul’da Üniversite ve Yüksek Okullar gençliği şirkete tepki gösterdi. Vagon-Li şirketi önünde bir gösteri yapan gençler, şirkette bulunan Atatürk’ün resmini alıp halkevine teslim etmişlerdir.
    Not: Bu durum milletin bilinçli bir biçimde diline sahip çıkmaya başladığını göstermesi bakımından önemlidir.
    j) Razgard Olayı(20 Nisan 1933)
    Bulgaristan’ın Razgard kasabasında, bir takım saldırgan Bulgarlar tarafından Türk mezarlığının tahrip edilmesi üzerine İstanbul gençliği bu olayı tepki ile karşılamış ve olaydan iki ay sonra heyecanlı bir gösteri yaparak ( 20 Nisan 1933 ) Bulgar mezarlığına çelenk koyup dağılmışlardır. M. Kemal bunun üzerine “Gençliğin çalışkan, hassas ve milliyetçi yetişmesi esas dileklerimizdendir” demiştir.
    Not: Bu olay, Atatürk’ün beklediği gençliğin yetişmekte olduğunu göstermesi bakımından önemlidir.
    k) Atatürk’e Yeni Bir Suikast Teşebbüsü
    1935 yılı Ekim başlarında Çerkez Ethem ile kardeşi, Atatürk’e yeni bir suikast düzenlemek amacı ile yetiştirdikleri beş kişiyi gizlice Suriye sınırından yurda sokmuşlardır. Bunlardan biri yakalanınca olay ortaya çıktı ve önlenmiş oldu. 21 Ekim 1935’de İstanbul Üniversitesi gençliği olayı kınamak için gösteri yaptı. Olay aynı zamanda bütün yurtta büyük üzüntü meydana getirmiş ve ülkenin pek çok yerinde gösterilerle kınanmıştır Not: Bu olay, Türk milletinin Atatürk’e ne kadar candan ve içten bağlı olduğunu bir kez daha göstermesi açısından önemlidir.
    l) Tunceli Olayları
    1937 yılında Tunceli’ye yol okul ve karakol yapımı gibi imar faaliyetlerini bazı aşiret reisleri çıkarları doğrultusunda beğenmedikleri için ayaklanarak hükümet kuvvetlerine karşı çıktılar. Atatürk bunun üzerine Doğu Anadolu’yu dolaşarak önlemler üzerinde durmuştur.
    Cevap Yaz Arama Yap

    Zeus

    • 2023-03-31 06:06:56

    Cevap : Siyasi alanda yapılan inkılaplar, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu ve gelişmesi için çok önemli adımlardır. Bu inkılaplar sayesinde Türkiye, Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkıntılarından kurtularak çağdaş bir devlet haline gelmiştir.

    Siyasi alanda yapılan inkılapların başlıcaları şunlardır:

    1. Saltanatın kaldırılması: 1 Kasım 1922'de TBMM tarafından saltanatın kaldırılması kararı alınmış ve Türkiye'de padişahlık sona ermiştir.
    2. Cumhuriyetin ilanı: 29 Ekim 1923'te TBMM, Türkiye Devleti'nin yönetim şeklini cumhuriyet olarak belirlemiş ve Mustafa Kemal Atatürk'ü ilk cumhurbaşkanı seçmiştir.
    3. Halifeliğin kaldırılması: 3 Mart 1924'te TBMM, halifeliği kaldırarak din ve devlet işlerini ayırmıştır. Aynı gün Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile eğitim birliği sağlanmıştır.
    4. Soyadı Kanunu: 21 Haziran 1934'te TBMM, Soyadı Kanunu'nu kabul etmiş ve Türk vatandaşlarına soyadı verilmesini zorunlu kılmıştır. Mustafa Kemal'e de Atatürk soyadı verilmiştir.
    5. Kadınlara seçme ve seçilme hakkı: 5 Aralık 1934'te TBMM, kadınlara seçme ve seçilme hakkını tanımıştır. Böylece Türkiye, kadınların siyasi haklara sahip olduğu ilk ülkelerden biri olmuştur.
    Siyasi alanda yapılan inkılaplar, Türkiye'nin demokratikleşmesi ve modernleşmesi için atılmış devrim niteliğindeki kararlardır. Bu inkılaplar, Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin sonuçlarıdır.
    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.