Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

Solunum nedir

Solunum nedir solunum çeşitleri solunum nasıl gerçekleşir. Solunum nasıl yapılır solunum olmasaydı

Bu soruya 3 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    Beste

    • 2015-04-16 07:23:55

    Cevap :
    Solunum Nedir
    Vücudun yaşamsal etkinliklerini yürütebilmek için gerekli enerjinin sağlanması gerekir. Vücuda alınan besinler, sindirim sonucu kana geçer. Hücrelerde bu besinlerin oksijenle yakılmasına solunum, solunumda görev alan organların oluşturduğu sisteme de Solunum Sistemi denir. Hücrelerin besinleri oksijenle yanarak enerji elde etmesi sırasında yan ürün olarak CO2 çıkar.

    Solunum türleri
    Hücre içi solunum, karbonhidrat yağ gibi bileşiklerin kimyasal bağlarındaki enerjisiyle ATP sentezlemesine denir.
    Hücre dışı solunum, canlıların dış ortamdan oksijen alıp dış ortama karbondioksit vermelerine yani soluk alıp vermelerine denir. Hücre dışı solunum hayvanlarda kanın temizlenmesini sağlar.

    İnsanlarda Solunum Sistemi
    İnsanda solunum sistemi organları: burun yutak gırtlaksoluk borusu ve akciğerdir. Bunların yanında vücudumuzu örten deri yaptığı gaz alışverişi nedeniyle bir çeşit solunum organı olarak görev yapar. Ancak ihtiyacın ancak %1'ni karşılayabilir.

    1. Burun: Solunum yolları burun ile başlar. Burunun iç yüzeyi epitel dokudan salgılanan mukosla(sümük) kaplıdır. Mukos alınan havayı nemlendirir. Burun boşluğunda girintiler çıkıntılar ve kıllar bulunur. Bunlar burna giren havayı filtre eder. Burunda bulunan kılcal damarlar sayesinde akciğere giden hava bir miktar ısıtılır. Bu kılcal damarlar çok genişlediği ve çok mukos salgıladığı zaman burun tıkanır. Bu durum soğuk algınlığının belirtisidir.

    2. Yutak: Burun ve ağız boşluğunun birleştiği yere yutak denir. Yutak soluk borusu yemek borusu ve orta kulakla bağlantılıdır. Bu nedenle hem solunum hem de sindirim sistemi organıdır. Yutakta küçük dil ve bademcik bulunur. Alınan besinlerin yutulması sırasında gırtlak yukarı doğru kalktığı zaman küçük dil geriye doğru yatarak soluk borusunu kapatır. Bu anda solunum durur. Bu hareket sonucunda besinlerin soluk borusuna kaçması engellenir. Bademciklerin görevi ise vücuda giren mikroplara karşı koymaktır. Yutakta mikropların iltihap oluşturması faranjite sebep olur.

    3. Gırtlak: Yutaktan sonra gelir ve soluk borusunun başlangıcı sayılır. Kıkırdaktan yapılmış olup yutaktan gelen havayı soluk borusuna iletir. Boğumlanarak ses tellerine yuva oluşturur ve bitişiğindeki soluk borusunu korur. Gırtlağın iltihaplanmasıyla larenjit hastalığı oluşur.

    4. Soluk Borusu: Gırtlak ile akciğeri birbirine bağlar. Bronş adı verilen iki kola ayrılarak ciğerle girer. İç yüzeyi silili epitel dokuyla kaplıdır. Epitel dokudaki goblen hücreleri mukos salgılar. Mukos hem solunum yüzeyinin nemli kalmasını sağlar hem de solunumla giren yabancı maddeleri tutar. Soluk borusu 'C' harfi halindeki gırtlak bileşiklerinden meydana gelir. Bu kıkırdak birimleri soluk borusunu gergin tutarak kapanmayı engeller. Soluk borusunun yemek borusuyla bitiştiği yer kıkırdak olmayıp düz kof tabakası vardır. Soluk borusu 10-12 cm uzunluğunda ve 2-25 cm enindeki soluk borusunu bronşlardan farkı kıkırdak halkaların daha küçük ve tam halka oluşudur. Bronşçukları her biri akciğer içinde bronşçuk denilen ince erk borularına ayrılır. Bronşların iltihaplanmasıyla bronşit hastalığı oluşur.

    5. Akciğer: Göğüs boşluğunda diyaframın üstünde bulunur. Esnek yapılı ve pembe renklidir. Sağ ve sol akciğer olmak üzere iki tanedir. Sağ akciğer üç bölmeli sol akciğer ise iki bölmelidir. Soldaki akciğerin küçük olmasının nedeni kalbin buraya yakın oluşudur. Akciğer iki katlı pleuro denen zarla çevrilmiştir.

    Bronşlar akciğerlere girdikten sonra bronşçuklara ayrılarak üzüm salkımı gibi görünen hava peteklerine kadar uzanır. Bu hava petekleri çok ince çeperli alveol denen küçük keseciklerden oluşur. Alveoller kılcal damarlar bakımından da zengindir. Alveol hücrelerinin salgıladığı lipoproteinler alveolde çok ince bir tabaka oluşturur. Bu lipoproteinler alveolin yüzey gerilimini düşürüp soyun korunmasını havanın dışarı atılmasını ve daha az kas gücünün kullanılmasını sağlar.

    Solunum Demeti
    Beyindeki solunum merkezi omurilik soğanı tarafından gerçekleşir.
    1. Soluk Alma: Göğüs boşluğu hoemini genişlemesi havanın içeri çekilmesine neden olur. Buda iki yolla sağlanır.
    Kaburga kaslarının kasılması ile kaburga kemiklerinin yukarı doğru yükselmesi.
    Diyafram kasının aşağı doğru kasılarak açılması.
    Akciğerdeki basınç dış hava basıncının altına düşürüldüğünde dışarıdaki hava alveollere dolar.

    2. Soluk Verme: Göğüs boşluğunun küçülmesi içindeki hava basıncının artmasına neden olur. Bu da kaburga kasının açılmasıdiyafram kasının kasılarak yükselmesi ile gerçekleşir. Bu durumda göğüs boşluğu hacmi küçülür. Dış hava basıncından yüksek olduğu için hava dışarı atılır. 

    Solunum Sistemleri
    Oksijen havadan alınıp hücrelere kadar taşınması;yanma sonucu oluşan CO2'nin vücuttan atılması olayına solunum denir. Bu görevi gerçekleştiren solunum sistemleri denir. Genel anlamda solunum canlı organizmada gaz değişimini ifade etmek için kullanılır. Hücrelerin besinleri oksijenle yanarak enerji elde etmesi sırasında yan ürün olarak CO2 çıkar.

    HAYVANLARDA SOLUNUM SİSTEMLERİ
    Hayvanlar aleminde yaşayan canlıların çeşitli solunum şekilleri vardır. Solunum yüzeyinin alanı canlıların oksijene duyduğu ihtiyaca göre değişir. Karmaşık yapılı canlıların oksijene dolayısıyla enerjiye daha çok ihtiyacı olduğundan solunum organları geniş bir solunum yüzeyine sahiptir.

    Bütün bu solunum şekillerinin hepsinin ortak görevi taşıma sistemindeki sıvı ile solunum yüzeyi arasındaki gaz alış verişini sağlamaktadır.

    O2 içeriye alınması ve CO2'nin dışarıya atılması tek hücreli canlılarda hücre yüzeyi ile çok hücreli canlılarda ise özel bir solunum sistemi ile gerçekleştirilir.

    TEK HÜCRELİ CANLILARDA SOLUNUM SİSTEMİ
    Tek hücrelilerde solunum gazların hücreye giriş-çıkışı hücre yüzeyinden difüzyon ile sağlanır.

    Tabi burada unutulmaması gereken nokta şu ki;sudaki oksijen oranı atmosferinkinden çok daha az olduğu için hücre etrafındaki suyun devamlı değiştirilerekhücre içi oksijen oranı ile hücre dışı oksijen oranı farkının sabit tutulması gerekir. Bu nedenle tek hücreliler silkamçı ve yalancı ayak gibi hareketorgan elleriyle devamlı bir akıntı oluşturur ve kendine taze zemini sağlar.

    Çok hücreli canlılardan ise süngerler ve sölentelerde de özelleşmiş bir solunum sistemi yoktur. Bunlarda sudaki erimiş oksijeni vücut yüzeyi ile alıp aynı yol ile de CO2 suyu terk eder. Karada yaşayan hayvanlar genelde trake ve deri solunumu denizde yaşayanlar ise solungaç solunumu yapar.

    TRAKE SOLUNUMU
    Arıçekirge gibi eklem bacaklılarda bulunan solunum organıdır. Yapraklarını dökmüş bir ağaca benzer biçimde dallanmış borulardan oluşur. Trakeler hayvanların göğüs ve karnındaki küçük deliklerden başlayarak vücut içinde dallanır ve dallanırken de giderek incelir. Bu çok incelenmiş trake uzantılarına trakeol denir.

    Trakelere gelen oksijen trakeoller tarafından hücrelere kadar götürülür. Bu sırada hücrelerde oluşan CO2 trakeollere geçer. Trakelere CO2'yi vücut dışına çıkınca hücrelerle dış ortam arasında gaz değişimi sağlanmış olur.

    Böceklerde görülen bu solunum şeklinde taşıma sıvısında CO2 ve O2 yoktur. Dolayısıyla alyuvarları ve hemoglobin gibi pigmentler yoktur. Doku hücrelerine O2'yi en hızlı taşıyan sistem trake borularından oluşan bu sistemdir.

    SOLUNGAÇ SOLUNUMU
    Balık ve su kurbağalarla suda yaşayan pek çok omurgasız canlının solunum organıdır. Gaz alışverişi için çok geniş solunum yüzeyi sağlarlar. Her solungaçsolungaç yayları ile epitelde örülmüş solungaç yapraklarından oluşmuştur. Solungaç yaprakları çok sayıda kılcal damarlara sahiptir.

    Sürekli olarak ağızdan alınan su geniş yüzeyli solungaçların üzerinden geçerken kılcal damarlarına O2 girer ve damardan suya CO2 ise artarak solungaç kapaklarından dışarı atılır. Solungaçlar balıklarda solungaç kapağının altında bulunur. Bu tür solungaçlara iç solungaç denir. Su kurbağalarında ise vücut dışına uzanmış şekilde bulunur buna dış solunum denir.

    AKCİĞER SOLUNUMU
    Karada yaşayan omurgalılarda sonradan karadan suya geçmiş omurgalıların solunum organıdır. İnsan akciğerlerin yanında derisi ile de solunum yapar. İnsanlar gerekli oksijenin 1/7'sini derileri ile alır. Derinin temiz tutulması bu sebepten dolayı önemlidir. Memeli hayvanların akciğerlerinde genişlemeyi sağlayan alvedler vardır. Alvedlerin çeperleri incenemli ve kılcal damarlarla çevrilidir. Gaz alışverişi kılcal damarlardaki kanla alvedlerde bulunan hava arasında difüzyon ile olur.

    BİTKİLERDE SOLUNUM
    Bitkilerhücre dışı solunumu gözenek ve kavukçuklarla yapar. Gözenekler yapraklar da kovucuklar ise çok yıllık(çamsöğütardıç)gibi bitkilerin gövdelerinde bulunur. Kovucuklar gövdenin gaz alışverişini gerçekleştirmesi yanında terleme yapmasını da sağlar.

    Diğer Cevaplara Gözat
    Solunum nedir

    Sunum İçeriği

    Cevap Yaz Arama Yap

    Hamza Ayberk Kamit

    • 2015-04-16 07:27:14

    Cevap : Canlı varlık ile onun dış ortamı arasında, gaz alış-verişi ve hayatın en temel özelliklerinden birisi olan, solunumun yapıldığı organ sistemi. Solunumda gaye, canlının aralıksız oksijen alması ve karbondioksit vermesidir. Bazı tek hücreli canlılar (anaerobik bakteriler ve bazı parazitler) dışındaki bütün bitki ve hayvanlar yaşamak için oksijene muhtaçtırlar. Oksijen canlılarda farklı yollardan temin edilmektedir. Canlıda teşekkül eden karbondioksitin fazlası da bu yollardan uzaklaştırılır. Canlı hücreyle bulunduğu ortam arasında gaz alış-verişi (oksijen ve karbondioksit), daima gazların hücre zarından içeri veya dışarı geçişiyle olur. Tek hücreliler dış ortamla doğrudan doğruya temas halinde olduklarından, oksijen alma ve karbondioksit verme kolaylıkla yapılır, dolayısıyle özel bir solunum cihazına ihtiyaçları yoktur.

    Suda yaşayan çok hücreli fakat yapısı basit olan bazı basit yapılı hayvanlarda, (deniz anasında) özel bir solunum sistemi yoktur. Zira bu hayvanlarda vücudun iç hücreleri dahi oksijen taşıyan ortamdan, yani sudan uzak değillerdir.

    Bazı hayvanlarda oksijen deri yoluyla kılcal damarlara geçer. Kurbağalarda olduğu gibi, diğer çok hücrelilerde vücut kitlesi arttıkça, vücudun iç tarafında bulunan hücrelerin solunumu bir problem meydana getirmiştir. Böylece oksijeni vücudun her hücresine götürecek ve karbondioksiti buradan uzaklaştıracak özel solunum sistemleri vardır.

    Biyolojik yapısı üstün olan canlılarda, yani insanlar ve memeli hayvanlarda solunum, dış solunum ve iç solunum olmak üzere ikiye ayrılır. Dış solunum deyince, dış ortam ile akciğer kılcal damarlarının kanı arasındaki gaz alış-verişi ve iç solunum deyince, vücuttaki diğer kılcal damarların kanı ile dokular arasındaki gaz alış-verişi ve aynı zamanda hücre içindeki oksidasyon olayları anlaşılır. Gerek iç, gerekse dış solunumda oksijen alınır, karbondioksit verilir. Solunum sistemi, dış solunumu yürüten sistemdir, yani bedenin dış ortamla gaz alış-verişini sağlamak ve düzenlemekle yükümlüdür. Görevini dolaşım sistemi ve kanla birlikte meydana getirir.

    Solunum sistemi; havayı dış atmosferden gaz alışverişinin yapıldığı yüzeye ileten solunum yolları, göğüs boşluğu içindeki bu yolların bir kısmıyla beraber, gaz alış-verişiyle ilgili birçok hava keselerinden yapılmış akciğerler ve bu organların işlemesini ve düzenlenmesini sağlayan plevra, solunum kasları ve sinirlerden ibarettir.

    Solunum yolları; burun boşluğu, yutak (farinks), gırtlak (larinks), ana nefes borusu (trakea), bronşlar ve bronşcuklardır.
    Solunum sistemi, burun boşluğu ile başlar, burun boşluğu çok damarlı mukoz zarla örtülüdür ve duvarında konka adı verilen bir takım çıkıntılar vardır. Burun boşluğunda konkaya çarparak geçen havanın ısısı, vücut ısısına getirilir ve kuru ise nemlendirilir. Hava soluk alma esnasında burun boşluğundan geçerken, içinde bulunan yabancı cisimlerden de temizlenir. Bu temizleme işlemi şu mekanizma ile olur. Hava konkalara çarpınca yön değiştirir, bu sefer harekete devam eden hava burun boşluğunun duvarına çarpar ve mukoz sıvı içinde tutulurlar. Solunum havasının yabancı cisimlerden temizlenmesi işinde mekanizma o kadar etkilidir ki, beş mikrondan daha iri cisimler akciğerlere doğru geçirilmezler. Şayet burun boşluğunu geçebilen cisimler olursa, bunlar daha sonraki solunum yollarında tutulurlar. Burundan sonra gırtlak gelir. 

    Nefes borusu (trakea), açıklığı arkaya bakan at nalı biçiminde yaklaşık 16-20 kıkırdak halkasından yapılmıştır. Kıkırdak halkalarının uçları birbirlerine kasla bağlıdırlar, kıkırdaklar arası destek dokusu ile doludur. Böylece nefes borusunun ön ve yan duvarları katı yapılı, arka duvarı yumuşak gevşek yapılıdır, bu şekilde boşluğu devamlı açık tutulan bir tüptür. Yaklaşık 25 cm uzunluğundadır. Kesit yüzeyi 2,5 cm2 olup, yanlama çapı ön-arka çapından 1/4 oranında daha geniştir. Solunum hareketleri sırasında, hem çapı hem uzunluğu değişir.

    Nefes borusunun boşluğu tüylü epitel ile örtülmüştür. Burada bulunan bezlerin salgıları ve tüyler, burun boşluğunu geçebilen tozları ve diğer yabancı cisimleri tutarak akciğerlere girmesini önler. Epitel tüyleri yönleri ağıza doğru olmak üzere, hep beraber koordineli bir şekilde ve dalgalar halinde hareket ederek, üstlerini kaplayan hava yollarının salgılarını ve içinde tutulmuş olan yabancı cisimleri ağıza doğru iterler ve balgam şeklinde dışarı atılmasını sağlarlar.

    Nefes borusu alt ucunda 70 derecelik bir açı ile sağ ve sol ana bronşlara ayrılır. Sağ ana bronş nefes borusunun hemen devamı halindedir, nefes borusundan 25 derecelik bir açı yapar. Sol ana bronş ise 45 derecelik bir açı yapar. Sağ ana bronş 1,5-2 cm uzunlukta, 12-16 mm genişlikte, sol ana bronş 5 cm uzunlukta, 10-14 mm genişliktedir. İki ana bronşun toplam çapı nefes borusundan büyüktür. Solunum yolları ana bronşların akciğerlere girip burada birçok dallanmalarla gaz alış-verişinin yapıldığı alveollere kadar uzanır. Akciğerler kan-hava arası gaz alış-verişlerinin yapıldığı organlardır.

    Akciğerlerde gaz alış-verişinin meydana geldiği kısım alveol denilen hava torbacıklarıdır. Dolayısiyle duvarlarını alveollerin meydana getirdiği, alveol keseleriyle birlikte duvarlarında alveollerin bulunduğu alveol kanalları ve solunumla ilgili bronşcuklar, gaz alış-verişiyle görevlidirler. Bu yapılardan önceki terminal bronşcuklara kadar olan hava yolları ise alveolleri olmadığından, sadece hava iletimiyle ilgilidirler, bunlara iletken hava yolları denir. Terminal bronşcuktan sonra gaz alış-verişinin yapıldığı akciğer bölümüne solunumla ilgili birimler denir. Her akciğer labülü 3-5 solunumla ilgili birimden yapılmıştır. Solunum sırasında alınan havanın hepsi bu birimlere ulaşmaz, bir kısmı gaz alış-verişi yapılmayan, yani iletken hava yollarında kalır ki buna ölü boşluk havası denir.

    Alveollerin etrafı kılcal damarlar tarafından kafes gibi sarılmıştır. Kılcal damarlardaki kanla alveol içi hava boşluğu 0,5 mikron kalınlığında bir zarla ayrılmıştır. Zarın bir yüzünde alveolün yassı epitel hücreleri, diğer yüzünde damara ait endotel hücreleri bulunur. Bu zar, havayla kan arasında gaz alış-verişinin yapıldığı yerdir. Burada havadan kana oksijen; kandan havaya da metabolizmanın artık ürünü karbondioksit geçer. Bu geçiş bir taraftan diğer tarafa diffüzyon yoluyla olur. Geçişi yürüten kuvvet ise iki taraf arasındaki, gaz çeşiti yönünden, yoğunluk farkıdır. Bu şekilde dokulardan gelen kirli kan, akciğerlerde temizlenerek tekrar dokulara gider.

    Alveol duvarlarında veya alveoller arasında 10-15 mikron çapında kohr pencereleri adı verilen delikler vardır. Bunlar alveoller arasında bağlantı sağlarlar. Böylece bronşların veya bronşçukların tıkanması halinde, komşu segmentlerden veya lobüllerden havalanmak suretiyle hava yolu tıkanan akciğer kısmının fonksiyonunun devamı sağlanır. Ancak bu pencereler iltihabi olaylarda kapanabilir.

    Akciğerlere havanın girip çıkması, göğüs kafesiyle akciğerlerin birlikte gelişen hareketleriyle gerçekleşir. Bu hareketleri yürütücü kuvvet; göğüs kafesi kasları ve diyafrağmadır. Kubbe şeklinde olan diyafrağma, solunumun esas kasıdır, solunum havasının % 60’ı diyafrağma hareketleriyle temin edilir. Soluk alma esnasında diyafrağmanın ve kaburgaların öne ve yukarı doğru hareketini sağlayan göğüs kafesi kaslarının kasılmasıyla göğüs boşluğu genişletilir. Bu genişlemeyi plevra aracılığıyla, göğüs kafesine yapışık olan akciğerler pasif olarak takip eder. Bu durumda akciğer içindeki basınç, atmosfere göre düşerek hacim artışı kadar hava solunum yollarından akciğerlere akar. Soluk verme (ekspirasyon) hareketinde göğüs boşluğu küçülür, akciğerlerin hacmi azaldığından, içindeki basınç dış ortamdakinin üstüne çıkarak hava dışarı atılır.
    Normal şartlarda, soluk verme pasif bir harekettir, yani bir kasın yardımı olmadan meydana gelir. Bu pasif olarak eski halini alma, soluk alma sırasında kasılan kaslarda ve çekilmeyle gerdirilen göğüs kafesi ve akciğerlerdeki elastik yapılarda depo edilen potansiyel enerjiyle meydana gelir. Ancak zorlu solunum esnasında, soluk verme de aktifleşir ve bu aktiflik göğüs kafesini daraltan kasların kasılmasıyla sağlanır. Normal bir soluk vermeden sonra, soluk almaya geçilmediği sırada akciğerlerdeki hava ile atmosfer havasının basınçları birbirine denktir ki, bu sırada akciğerler ve göğüs kafesi istirahattedir.
    Yapılabildiği kadar en kuvvetli soluk vermeden sonra bile, akciğer içindeki hava tamamen çıkarılamaz. Bu çıkmayan hava alveolleri devamlı açık tutmaya hizmet ederek, elastik büzüşmeyle alveollerin kapanma eğilimini ortadan kaldırır. Aksi takdirde kapanan alveoller, bir sonraki soluk almada açılmaya karşı direnç göstererek solunumu zorlaştırırlardı. Bu havaya "rezidüel hacim" denir ve 1200 ml kadardır.

    Bir karın bir de göğüs tipi solunum ayırt edilir. Karın tipi solunumda, solunumla beraber karın hareketleri takip edilir. Soluk alırken karın dışarı doğru çıkar, soluk verirken de içeri çekilir. Göğüs tipi solunumda kaburgaların hareketi daha barizdir. İstirahat halinde insanın ve hemen bütün hayvanların solunumu, karın tipi solunumdur. Herhangi bir şekilde karın hareketleri önlenirse (gebelik, elbiseler, korseler) veya karında ağrı ve sancı olursa göğüs tipi solunum meydana gelir.
    İnsanda istirahat halinde normal solunum ritmi dakikada 12’dir. Bu ritimde ortalama 2 saniyelik soluk alma dönemini, 3 saniyelik soluk verme takip etmektedir. İstirahat halinde, bir defalık solunum hacmi 500 ml kadardır. Bir dakikada akciğerlere giren ve çıkan hava hacmiyse 1000 ml’dir. Bu değerler istirahat dışındaki egzersiz, heyecan, yorgunluk, hastalık gibi durumlarda değişirler. Bu değişiklik solunumun çeşitli faktörlerle düzenlenmesiyle meydana gelir. Soluk alma ve verme işleminin ritmi, beyinde bulunan solunum merkezince düzenlenir. Solunan hava değişikliklerinin derecesi de kasların kasılma durumuyla tespit edilir ki, bunu da solunum merkezinden gönderilen uyaranların şiddeti düzenler. Solunum merkezinin düzenlemesiyse, çevreden sinir ve kandan kimyevi faktörlerden alınan (kandaki oksijenin ve karbondioksitin kısmi basınçları ve hidrojen iyon miktarı) haberlere göre olur. Solunumun sinir yoluyla kontrolü otomatik olup, kişi şuuruyla ancak bir dereceye kadar solunumunu kontrol edebilir. İradeyle soluk tutulması bir süre kabildir ve sonunda otomatik kontrol faaliyete geçer. Bunun sebebi kanda karbondioksit miktarının artması ve beyindeki solunum merkezinin bu artışa çok hassas olmasıdır.
    Cevap Yaz Arama Yap

    ece513

    • 2015-04-30 17:24:47

    Cevap : nefes alırız soluruz
    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.