Sorumluluk

Bir zamanlar, küçük bir köyde yaşayan ve adını Ali koyan bir çocuk varmış. Ali, çok yaramaz ve sorumluluk sahibi olmayan bir çocukmuş. Ev işlerine yardım etmez, okulda derslerine çalışmaz ve arkadaşlarına saygı duymazmış.

Bir gün, Ali'nin ailesi onu köyün yakınındaki ormana odun toplamaya göndermiş. Ali, ormana gitmeyi hiç istememiş ama ailesi ısrar edince gitmek zorunda kalmış.

Ali, ormana vardığında, etrafına bakmış ve çok büyük bir orman olduğunu görmüş. Odun toplamak için nereden başlayacağını bilememiş. Bir süre etrafta dolaştıktan sonra, bir ağacın altına oturmuş ve ne yapacağını düşünmeye başlamış.

Ali, bir süre sonra, ormanda yalnız olmadığını fark etmiş. Ağaçların arasında, yaşlı bir adam oturmuş, onu izliyordu. Adam, Ali'ye gülümsemiş ve "Neden burada oturuyorsun?" diye sormuş.

Ali, "Odun toplamaya geldim ama nereden başlayacağımı bilemiyorum" demiş.

Adam, "Sorumluluk sahibi olmak istiyorsan, önce kendine güvenmelisin" demiş. "Kendine güvendiğinde, her şeyi başarabilirsin."

Ali, adamın sözlerini düşünmüş ve doğru olduğunu anlamış. Ayağa kalkmış ve odun toplamaya başlamış. Ali, önce küçük bir ağaçtan başlayarak, yavaş yavaş daha büyük ağaçlara yönelmiş.

Ali, odun toplarken, dikkatli ve özenli davranmış. Ağaçların dallarını kırmamış ve toprağı kirletmemeye özen göstermiş. Ali, bir süre sonra, bir yığın odun toplamış.

Ali, odunları köye götürmek için yola koyulmuş. Yolda, bir sürü çocukla karşılaşmış. Çocuklar, Ali'nin taşıdığı odunlara bakmışlar ve "Bu odunları sen mi topladın?" diye sormuş.

Ali, "Evet, ben topladım" demiş.

Çocuklar, Ali'nin odunları tek başına toplamış olmasına şaşırmışlar. Ali, çocuklara, yaşlı adamın kendisine söylediği sözleri anlatmış. Çocuklar, Ali'nin sözlerini dinlemişler ve onun sorumluluk sahibi bir insan olduğunu anlamışlar.

Ali, odunları köye götürmüş ve ailesine teslim etmiş. Ailesi, Ali'nin odunları tek başına toplamış olmasına çok şaşırmışlar. Ailesi, Ali'ye teşekkür etmiş ve onu gururla kucaklaşmış.

Ali, o günden sonra sorumluluk sahibi bir insan olmuş. Ev işlerine yardım etmiş, okulda derslerine çalışmış ve arkadaşlarına saygı duymuş. Ali, sorumluluk sahibi olmanın önemini anlamış ve bu özelliğini her zaman korumuş.

Sonuç

Sorumluluk, bir kişinin kendisine ve başkalarına karşı olan yükümlülükleridir. Sorumluluk sahibi olmak, başarılı bir yaşam sürmek için gerekli bir özelliktir. Sorumluluk sahibi insanlar, kendi işlerini zamanında ve eksiksiz olarak yaparlar. Başkalarına saygı duyarlar ve onların haklarını korurlar. Sorumluluk sahibi insanlar, toplumda güvenilir ve saygın kişiler olarak kabul edilirler.

Bir zamanlar bir köyde yaşayan bir çocuk vardı. Bu çocuk, her zaman tembel ve sorumsuzdu. Okula gitmeyi sevmez, ev işlerinde yardımcı olmaz, sorumluluklarını sürekli olarak başkalarına devrederdi.

Bir gün, köyde büyük bir yangın çıktı. Köy halkı panik içinde yangını söndürmeye çalışıyordu. İnsanlar su taşıyor, yangına müdahale ediyordu. Ancak, tembel çocuk hiçbir şey yapmıyordu. O sadece olayı izliyor ve diğerlerinin yangını kontrol altına alma çabalarını seyrediyordu.

Bir süre sonra, yangın evlere doğru ilerlemeye başladı. İnsanlar kurtuluş için kaçmaya başladı, ancak tembel çocuk hala harekete geçmedi. O, kendini düşünüyor ve başkalarının yangınla uğraşmasını bekliyordu. Ancak, yangın hızla yayılıyordu ve köy halkı için büyük bir tehlike oluşturuyordu.

Sonunda, yangın evine kadar ulaştı ve tembel çocuğun evi de alevler içinde kaldı. Çocuk, evinin yanarak yok olduğunu gördüğünde büyük bir üzüntü ve pişmanlık yaşadı. O an anladı ki, sorumluluklarını ertelemek ve başkalarına devretmek yerine, kendi görevlerini yerine getirmek önemliydi.

Bu acı deneyimden sonra, tembel çocuk sorumluluklarını üstlenmeye başladı. Okula düzenli olarak gitti, ev işlerinde yardımcı oldu ve köy halkına yardım etmek için elinden geleni yaptı. Artık sorumluluklarını ertelemek yerine, onları zamanında yerine getirme konusunda kararlıydı.

Bu öykü, sorumluluğun önemini vurgulamaktadır. Sorumluluklarımızı ertelemek yerine, onları zamanında yerine getirmeli ve başkalarına yardımcı olmalıyız. Sorumluluklarımızı yerine getirirken, hem kendimize hem de çevremize fayda sağlayabiliriz.

Bir zamanlar küçük bir kasabada yaşayan Ali adında bir çocuk vardı. Ali, oldukça dikkatsiz ve sorumluluklarını yerine getirmekte zorlanan biriydi. Okula gitmek, odasını düzenlemek veya bahçede yardım etmek gibi günlük görevleri genellikle ertelerdi.

Bir gün, kasabada büyük bir temizlik kampanyası başladı. Herkes, çöp toplama, parkları temizleme ve sokakları süpürme konusunda bir araya geldi. Kasabanın temiz ve güzel görünmesi için herkes elinden geleni yapmaya çalıştı.

Ali, temizlik kampanyasının başlamasına rağmen, o güzel hava nedeniyle arkadaşlarıyla parkta oynamayı tercih etti. Annesi ona yardım etmesini veya en azından sokakta çöp toplamasını söyledi, ancak Ali bu önerilere pek aldırmadı.

Günün sonunda kasabanın her yerinde temizlik yapılmıştı. Ancak park hala dağınıktı ve sokaklarda çöpler vardı. Ali'nin arkadaşları yorgun bir şekilde parktan döndüler, ama Ali yine de oyunun tadını çıkarmıştı.

Ertesi gün, Ali parkta yürüyüşe çıktı ve oyun alanının çöp dolu olduğunu gördü. Üzgün bir şekilde çöpleri toplamaya başladı, ancak iş çok zaman aldı ve tüm arkadaşları parkta oyun oynuyordu.

Ali, bu deneyimden sonra sorumluluklarını ertelememenin ve topluluğuna yardım etmenin önemini anladı. Artık kasaba temizlik kampanyalarına ve diğer topluluk etkinliklerine daha aktif bir şekilde katılmaya karar verdi. O günden sonra, Ali daha sorumlu bir çocuk haline geldi ve çevresine yardım etmekten mutluluk duydu.

Bu öykü, sorumlulukların ertelenmesinin sonunda insanlara ve topluma nasıl zarar verebileceğini ve sorumluluklarını yerine getirmenin önemini anlatır.