Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

Sosyoloji ve kültür arasında nasıl bir bağ vardır

Sosyoloji ve kültür arasında nasıl bir bağ vardır.
Kültürer gecikme kavramın ne olduğunu ve toplumsal anlamda etkileri nelerdır

Bu soruya 1 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    muzur06

    • 2020-11-21 18:48:49

    Cevap :

    SOSYOLOJİ VE KÜLTÜR ARASINDAKİ BAĞ

    Toplum, benzerlikler ve farklılıklar üzerine inşa edilmiş bir insan birlikteliğidir. Bu birlikteliği oluşturan bireyler, sahip olduğu temel özellikler bağlamında kültürel bir yapı oluştururlar. Kültürel yapılarda, bizi biz yapan değerlerden hareketle,insanı ilgilendiren her konuda bir etkileşim söz konusudur. Dolayısıyla kültür, insanların bir arada yaşamasına yardımcı olan bir sistemdir. Bu nedenle her toplum, kendisine bir kültür sistemi inşa etmektedir.

    Kültür, sosyal gerçekliği açıklama gayretindeki birçok sosyal bilim ile yakın ilişki içerisindedir. Kültürün görece en fazla etkileşim kurduğu sosyal bilim alanı ise sosyolojidir. Öyle ki, toplumsal olan hemen her gerçekliği inceleyen sosyoloji, toplumun kültürünü de açıklamak zorundadır. Kültür ve sosyoloji arasındaki bu ilişkiyi ortaya koymak ve açıklamak, genellikle kolay olmayan bir iştir. Hatta kültür kavramının sosyolojik açıdan tanımını yapmak bile zordur.

    Kültürün anlaşılması ve açıklanması noktasında söz konusu tanımlama probleminin en bildik nedeni, kültür ve sosyoloji ilişkilerinin çok yönlülüğüdür. Çünkü sosyoloji, toplumu, toplumu oluşturan insanları ve bu insanların ürettikleri gelişmeleri incelerken, kültür kavramına çok geniş bir zeminden yaklaşmaktadır. Bu gerçeklikten hareketle kültür ve sosyoloji etkileşimleri, çok çeşitli konular ekseninde tartışılmaktadır.

    Ogburn, bir kültürün maddi unsurlarının daha hızlı, maddi olmayan unsurlarının daha hızlı, maddi olmayan unsurlarının ise daha yavaş değiştiğini, bu iki unsur arasında bir boşluğun ortaya çıktığını ve aralarında yeterli bir bütünleşmenin olmadığını vurgulamak için kültürel gecikme kavramını geliştirir.

    Ogburn’a göre, kültürel gecikme kavramını belirlemek için aşağıdaki dört adımın atılması gerekir.

    1) Kültürel sistem içinde en az iki değişkenin (maddi ve maddi olmayan kültür unsurlarının) belirlenmesi;
    2) Bu değişkenlerin uyum içinde olduklarının gösterilmesi;
    3) Bu iki değişkenden biri değişirken, diğeri değişmediği yada birinin diğerinden daha fazla değiştiğinin tarihlerle gösterilmesi,
    4) Bir değişkenin diğerinden önce yada ondan daha fazla değişmesi durumunda, önce olandan daha az doyurucu bir uyumun bulunduğunun gösterilmesi gerekir.

    Ogburn’a göre kültürel gecikmeye yol açan birçok örnek vardır. Siyasal, ekonomik ve sosyal olsun her alanda görülen kalıplar, yüzlerce yıl önceki sosyal koşullar için bulunmuş olup günün koşullarına artık uymamaktadır. Kentlerin, kasabaların, devletlerin ve ulusların bugünkü sınırları eski at arabasıyla yapılan ulaşıma, köy nüfusuna ve el sanatları ekonomisine uygun düşecek şekilde çizilmişti. Yine mahkemeler, hapishaneler ve polis örgütleri de hala, tıbbi, psikiyatrik, psikolojik, sosyolojik, kriminolojik bilgilerin bugünkü gelişmesinden çok daha önce kabul edilmiş anayasa ve kanunlara göre faaliyet göstermektedir. Sosyal icatların sosyal koşullara ayak uyduramamasından başka, fizik araçların ortaya attığı gereksinimleri karşılayacak sosyal icatların, toplumun dengesinde bozulmalara yol açacaktır.”

    Ogburn’un teorisi çerçevesinde kültürel gecikmenin yarattığı buhranlar yahut problemler ise şunlardır.
    “Ogbrun’a göre toplumda sosyal problemler bazı uyum eksikliğinden ortaya çıkar. Maddi kültürdeki değişmeler sosyal organizasyon ve gelenekler gibi kültürün diğer parçalarının da değişmesini zorlar. Ancak kültürün maddi olmayan kısımlarındaki değişme hızlı olmaz. Dolayısıyla belli bir süre bir intibaksızlık periyodu yaşarız ve böylece sosyal problemler artmaya başlar. Bu bağlamda Ogburn’a göre bir kültürün çeşitli kısımlarındaki farklı değişme oranlarından çıkan sosyal problemler vardır.

    a)Nüfus çeşitli yönlerden temel bir problem olarak ortaya çıkmaktadır. Çünkü savaş, siyaset, ekonomi, bilimin gelişmesini de kapsamak üzere eğitim problemlerinin çözümlenmesi, esas itibariyle ölüm, doğum oranlarını etkileyen etkenler arasındaki belirli denge ile kaynaklara ve teknolojiye dayanan, hayat standartlarının iyi şekilde korunmasına bağlı bulunmaktadır. Böylece doğum, ölüm oranları,kaynakları ve teknoloji arasındaki dengesizliğin yarattığı ikilem en azından dünya nüfusunun yarısından fazlasının problemi  olmaktadır. Yiyecek maddelerindeki artış, kaynaklar ve bunlardan yararlanmayı sağlamak teknolojiye dayanmaktadır. Teknoloji ise nüfusun büyük bir kısmının sürekli olarak yiyecek peşinde koşması yerine, gıda kaynaklarının geliştirilebilmesine ve iyi kullanılması için gerekli araçların üretime yönelmesini sağlayacak koşullar altında gelişebilmektedir. Buda, nüfusun büyük çoğunluğunun öteden beri bildiği teknik yollarla doğrudan doğruya gıda üretimine katıldığı süreçte mümkün olmaz.”
    “Sanayileşmiş ülkelerden sağlanacak yardım sadece doğum, oranını yükseltmeye yol açacak açlıktan ölenlerin sayısını geçici şekilde azaltmakla sonuçlanacak ise, faydalı olmayacaktır. Bu ikilem kültür unsurlarının farklı değişme oranlarının yarattığı ya doğum oranını azaltmak yada ölüm oranını artırmakla çözümlenebilir. İkincisi herkesçe reddedilmiş olduğuna göre, geriye doğumun kısıtlanması
    problemi kalmaktadır. Bu önemli problem ise eğitim ve propaganda hakkındaki sosyal etkinlikler ile gerekli biyolojik bilgileri kapsayan doğum denetimi tekniğini ilgilendirmektedir. Bu açıdan fazla kalabalık olan kentlerde alınan kapsamlı tedbirlerin bu yöne çevrilmesi gerekir.”

    b)Kültürel gecikmenin yol açtığı bir başka problem ise ekonomik dalgalanmalardır. Ekonomik dalgalanmalar daha çok sanayileşmiş toplumlarda görülür. Ekonomik dalgalanmalar ekonomik üretim ve tüketim süreçleri arasında, yeterli ilişkilerin kurulmasını ve uyumu sağlayacak, sosyal icatların beklediği bir tutarsızlık hali olarak tanınmaktadır.

    c)Kültürel gecikmenin yarattığı bir diğer problem ise, sosyal çözülmedir. Şöyle ki, kültürü oluşturan maddi ve maddi olmayan her unsurun arka planında onu meydana getiren inanç ve değerler sisteminin varlığı söz konusudur. Bu açıdan yeniliğin bir toplumdan ötekine aktarılması süreci aynı zamanda, yeniliği meydana getiren temeldeki zihniyet ve değerlerin de alıcı toplumu etkilemesi anlamına gelir.



    Diğer Cevaplara Gözat
    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz







    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.