Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

Tasavvufta Simurg Kuşu

Tasavvufta Simurg Kuşu Hakkında Bilgi

Bu soruya 1 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    Admin

    • 2015-10-31 12:34:17

    Cevap : Tasavvufi Açıdan Anka:

    Kur'ân-ı Kerim'de ve sahih hadis kaynaklarında anka kelime­sine rastlanmaz. Ancak tefsirlerde Furkân sûresinin 38 ve Kâf sûresinin 12. âyetlerinde sözü edilen “Ashâbü'r-res” dolayısıyla anka efsanesi ile ilgili bazı rivayetlere kesin olduğu kabul edilmek­sizin yer verilmiştir. Meselâ Zemahşehri’nin el-Keşşaf’ında ilgili âyetler dola­yısıyla, Yemen'de Hanzale b. Safvân adlı bir peygamberin kavmi olan Ashâbü'r-ress'e anka adlı vahşi bir kuşun musal­lat olduğu belirtilir. Zemahşeri’nin zayıf rivayet olarak naklettiği bilgilere göre boynunun uzun olması dolayısıyla anka adı verilmiş olan bu kuş bütün kuşların en büyüğü idi. Feth adı verilen bir dağ­da konaklar, av bulamadığı zaman kü­çük çocukları kapıp götürürdü. Nihayet Hanzale'nin bedduası ile anka yıldırım çarpmasından ölmüştü. Resû’ilü İhvâni's-Safâ Kazvîni’nin ‘Acâ’ibü'l-mahlûkâtı Demîri’nin hayevan'ı gibi daha başka kaynaklarda da an­ka efsanesine ve onun niteliklerine dair bilgiler mevcuttur. Bunlarda ve benzeri kaynaklarda ankanın bembeyaz olması veya boynunda halka gibi bir beyazlık bulunması dolayısıyla bu adı aldığı, baş­ka bir rivayete göre güneşin doğduğu yerde yaşadığı için ona muğrib ya da muğribe denildiği belirtilir. Avlanmaya çıktığında güneşin battığı mağrib yönü­ne kaçan kuşlan takip edip avladığın­dan ona muğrib, muğribe veya ankâyı muğribe denildiği de söylenir. Efsaneye göre anka her kuştan bir özellik almış­tır. Otuz kuşun özelliğini taşıdığı için sî­murg, otuz çeşit rengi bulunduğu için sîreng diye de anılır. Renginin yeşil olduğuna inanıldığı için ona zümrüdüanka da denilmiştir. Ancak bu son adın sî­murg u anka dan geldiği de söylenmek­tedir. İran destanlarında daha çok sî­murg adıyla anılan ankayı Firdevsî Şehname'sinde, ünlü İran cengâverleri Zâl'i yetiştiren ve oğlu Rüstem'e yardım eden kuş olarak gösterir. Demîri’nin anlattı­ğına göre güya Aristo bu hayvanı tasvir ederken karnının öküz karnına, tırnak­larının arşları pençesine benzediğini ve yırtıcı kuşlann en büyüğü olduğunu söy­lemiştir. Aynı yazar Mısır Fatımî halife­lerinin hayvanat bahçelerinde anka kuşunun da bulunduğuna dair bir rivayet nakleder. Efsanevî rivayetlerin çoğu an­kanın Hz. Mûsâ, Hanzale b. Safvân ya da Hâlid b. Sinan adlı peygamberlerden birinin yaşadığı dönemde görülen bir kuş olduğu üzerinde birleşirler. Bazı ri­vayetlerde ankanın dişi olduğu, sonra­dan kendisine bir eş yaratıldığı ve soyu­nun türediği de öne sürülür; yine riva­yetlerin çoğunda ankanın veya anka tü­rünün dönemin peygamberinin bedduası üzerine ortadan kalktığı, bir rivayete gö­re de Atlas Okyanusu'ndaki ıssız bir ada­ya sürüldüğü belirtilmekte ve bu bedduaya sebep olarak ankanın av bulamayın­ca küçük çocukları ya da genç kızları ka­pıp götürmesi gösterilmektedir.

    Tasavvufta anka değişik mânalarda kullanılmış, efsanevî özelliklerinden is­tifade edilerek bazı tasavvufî görüşler temsilî olarak onunla anlatılmıştır. İlk sûfilerde rastlanmayan bu adı Rûzbihân-ı Baklî gibi şair ve âşık mutasavvıf­lar teşbih ve temsil unsuru olarak kul­lanmışlardır. Fakat bu kavramın tasav­vufa iyice yerleşmesini, Mantıku't-tayr isimli eserinde bu kuşu geniş olarak ele alan ve işleyen Attâr sağlamıştır. Ona göre anka birlik-çokluk (vahdet-kesret) gibi iki zıt kavramı ifade etmektedir. Sî­murg otuz kuş olarak ele alınınca çoklu­ğu ifade eder, oysa varlığın birden çok olması vehmî ve hayalîdir. Anka gibi çok­luğun da gerçekte adı var kendisi yok­tur. Diğer taraftan sîmurg kuşların tek padişahı olması dolayısıyla birliği ve ger­çek varlığı yani Allah'ı ifade eder. Efsa­nedeki anka hayali tasavvufta çok de­ğişik şekillerde işlenmiştir. İbnü'l-Arabî, Ankâ’ü muğrib fi ma’rifeti hatmi'l-evliyâ’ ve şemsi'l-mağrib adlı eserinde anka imajından faydalanarak mut­lak şekilde âlem-insan benzerliğini insanın küçük âlem olduğunu ve mehdi'nin âlemdeki yeri­ni tesbit etmeye çalışmıştır.

    “Anka Allah'ın, içinde âlemin bedenini açtığı hebadan iba­rettir” diyen İbnü'l-Arabî, ankayı bir toz yığını ve zerrecikler olarak düşünmekte­dir. Bu toz yığınına ve zerreciklere şekil verilerek âlemin maddî ve cismanî varlı­ğı ortaya çıkar yani anka aslında Aristo felsefesinde cismanî varlıkların şekilsiz maddesi olan heyuladan ibarettir. Heba­nın hariçte, suretten ayrı, gerçek ve bir aynî varlığı yoktur. Bu heba veya heyu­laya anka denilmesi, adının işitilir ve dü­şünülebilir olması, fakat hariçte varlığı­nın bulunmamasındandır. Suret olmak­sızın heba hiçbir şey ifade etmediğinden ona sebha  adı da verilmiştir. Hebanı formunun dışında bir varlığı olmaması yani anka gibi adı var kendi yok bir şey olması iti­bariyle bir hiçtir. Ancak o varlık­ların suretini kabul edip onların şekillenmelerini temin etmesi itibariyle yine de bir şeydir, mutlak yokluk değildir.

    Görüldüğü gibi ankaya mâna verirken geniş ölçüde Meşşâî ve İşrâki felsefele­rinden faydalanan İbnü'l-Arabî bu fikri kendi vahdet-i vücûd* anlayışına göre yorumlamış, onun bu anlayışı sonraki mutasavvıflarda da aynen devam etmiş­tir. Aslında İbnü'l-Arabî bazı felsefî mâ­naları anlatmak, soyut kavramları so­mutlaştırmak için çeşitli kuş isimlerini sembol olarak daima kullanır. Meselâ akl-ı evvele ukâb (akbaba) küllî nefse verkâ (boz güvercin) küllî cisme gurâb (karga) adını verir. Bununla beraber ef­sanevî bir kuş olan ankanın özellikleri çeşitli tasavvuf mânaların sembolü ola­rak İbnü'l-Arabî'den sonra da sürekli kullanılmıştır. Meselâ Mevlânâ Celâleddin ankayı yuvası Kaf dağında olan bir kuş. Eflâkî çok değerli bir kuş, bir dev­let kuşu olarak zikretmişlerdir.

    Diyanet İslam Ansiklopedisi

    Diğer Cevaplara Gözat
    Tasavvufta Simurg Kuşu

    Sunum İçeriği

    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.