Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

Televizyonun kitap okuma üzerine etkileri nelerdir

Televizyonun kitap okuma üzerine etkileri nelerdir

Bu soruya 2 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    Admin

    • 2015-11-17 10:35:08

    Cevap : Televizyon seyretme alışkanlığı günümüzde bağımlılığa dönüşmüş durumda dışarıdan eve girince artık insanların ilk yaptığı şey televizyonu açmak oluyor ve saatlerce belkide yatıp uyuyana kadar TV nin başında vakitlerini geçiriyorlar. Bu nedenle insanlar artık sohbet etmeyi, hobi edinmeyi ve en önemlisi kitap okumayı unuttular. Çünkü boş vakitlerin tamamını tv izlemeye ayırdı insanlar. Özellikle günümüzde her an istediği içieriğe tv de ulaşabildiği için boş vakitlerin hepsini kapsıyor çünkü eskiden çok tv kanalı yoktu sevdiğiniz birşeyi izlemek için beklemedniz gerekiyordu bu arada kitap okuyabilirdiniz ama şimdi dilediğin zaman o içeriği izleten veya internetten izleten tvler var yani artık insanlar her an tv karşısına geçebiliyor buda kitap okumak için yaratılacak zamanları yoketti.

    Ayrıca artıks evdiğimiz romanların hepsi tv de diziye ve filme çekilmeye başlandı insanalr alıp kitabını okumak yerine filmini izlemeye başladılar bu anlamda da olumsuz bir etkisi olmaya başladı. Çünkü TV insanı tembelleştiriyor Tv başında saatleri geçiyor insanların ve hiçbirşey üretmiyorlar tamamen tüketici durumdalar. 

    Öneri: Günümüzde herşeye vakit bulmak güç ama ne yapıp yapı en azından yatmadan önce kitap okumalı insan.

    Diğer Cevaplara Gözat
    Cevap Yaz Arama Yap

    Gizem Nur Gişi

    • 2015-11-16 15:17:07

    Cevap : Ülkeler; eğitim sisteminden geçen bireyin, bilgi edinme ve onu kullanma becerilerini sorgulamaktadır. Bunda, temel eğitimle kazanılan ve ömür boyu sürdürülmesi gereken belli başlı alışkanlıkların da önemli rolü vardır. 

    Okuma, yazma, konuşma, dinleme, iletişim, medya okuryazarlığı gibi temel beceriler eğitimle kazanılır. Bu beceriler; herbir insanın edinmesi gereken ve yaşam boyu kullanabileceği alışkanlıklardır. Bu alışkanlıklarla; insanın yaşam tarzı şekillenir, güçlenir ve kolaylaşır. İşte yaşam boyu öğrenme çabalarında, okul ve okul dışı ortamlarda yapılan okuma alışkanlığı da insan hayatına önemli katkılar sağlar.

    Bilim adamları; normal şartlarda insanın, mevcut beyin potansiyelinin çok küçük bir bölümünü (%4-8 düzeyinde) kullanabildiğini belirtirler. Bu potansiyeli verimli kullanmada, en üst düzeye çıkarmada ve onu geliştirmede öğrenme beceri ve alışkanlıklarının etkisi yüksektir. Elde edilen bilgilerin çokluğu, insanın öğrenme potansiyelini geliştirmeye yetmemektedir. İnsanın okuma yoluyla bilgiler edinmesi sağlanırken zihinsel becerileri kullanma alışkanlığı da beyin potansiyelini güçlendirmektedir. Bir kimsenin okuma ve yazma becerilerine sahip olması, ondan yeterince istifade ettiğini göstermez. Dolayısıyla temel eğitimle kazanılan ve yaşam boyu sürdürülmesi gereken okuma beceri ve alışkanlıklarının sürdürülmesi, insanın okudukça bilgilenmesi ve zihinsel becerileri (düşünme, muhakeme, akıl yürütme…) kullanmasını sağlar.

    Okuma alışkanlığına sahip insanlar, edinilen bilgi ve becerileri her ortamda kullanırlar. Zihinsel yeteneklerini sürekli kullanarak öğrenmeyi başarırlar. Bununla birlikte; okuma beceri ve alışkanlıklarını kullanmada büyük çoğunluğun nasıl bir etki altında olduğunu görmek gerekir. Özellikle televizyon seyretmede görülen ilginin yüksekliği, okuma alışkanlıklarının verimliliği üzerinde nasıl bir etkiye sahip olduklarını irdelemek gerekir. Günlük hayatta, iç içe olduğumuz televizyonun yararları yanında yaptıkları gizli tahribata dikkat çekilmesi onun verimliliğini artırır. Böylelikle, televizyon izleme ve okuma alışkanlıkları konusunda bilinçlenmeyi hedefler.

    Eğitimde, okuma alışkanlığına ilişkin olumlu gelişmeler yaşanmaktadır. Bununla birlikte, ülkemizde okumak değil, okutmaya çalışma çabaları, bu işin neresinde olunduğunu gösterir. Okuma alışkanlığına ilişkin yapılan bir araştırmada (Çocuk Vakfı:2006); ülkemizde kitap okuma oranı % 4,5 ve televizyon izleme oranı % 94’tür. Buna göre, kitap okuma ile televizyon seyretme arasındaki ilişkide, ters orantı vardır. Başka bir deyişle, televizyon seyrettikçe kitap okuma oranında, kitap okudukça televizyon seyretme oranında düşüş olmaktadır. İnsanın tercih durumuna göre, kitap okuma ile televizyon izleme yer değiştirmektedir. Yapılan araştırmalarla kesinleşen; televizyon seyrettikçe insanın okuma yeteneklerinin (okuma, dinleme, konuşma, yazma…) gelişiminde bir düşüş olmaktadır. Televizyon izleme durumunun yoğun olduğu ailelerde bu durum daha da kötü sonuçlar çıkarmaktadır. Seyretme süresinin başarıyı etkilediğini vurgulayan araştırmacılar, en olumsuz etkiye televizyonun neden olduğunu ısrarla belirtirler. Ülkemiz dünya ülkeleri sıralamasında, günde ortalama 4 saat televizyon izleme ile birincidir. Bu durum bile, ülkemizde okuma alışkanlığı ve televizyon izleme ilişkisini açıklayıcı olmaktadır.

    Uzmanlar; televizyondaki olumsuz programların nitelik ve nicelik yönünden artışına dikkat çekerek, çocuklar üzerindeki etkilerine işaret ediyorlar. Özellikle televizyon izleme oranının yüksek olduğu ülkemizde, çocuklar hemen her türlü programı kontrolsüzce seyretmekte, izledikleri filmlerden (dizi, çizgi, eğlence…) hemen her şeyi hazır olarak almakta, zihinleri gün geçtikçe pasifize olmakta ve kirlenmektedir. Şiddet unsurunun yoğun işlendiği bu tür programlarla, çocuklar şiddeti yaşamakta ve bunu hayatlarında sürdürebilmektedirler. Bu açıdan çocukların yetişme tarzları, gelişim dönemlerinin sıkıntılı geçmesine ve ilerleyen yaşlarda yoğun psikolojik bunalımlara yol açabilmektedir. Ayrıca bu tarz yetişen çocuklar topluma uyum sağlamada zorluk çekmekte, dahası toplum için tehdit unsuru olabilmektedirler.

    Teknolojinin nimetlerinden yararlanırken sağlık ve güvenlik önce gelir. Televizyon kullanımında, ondan en iyi şekilde yararlanmada bazı önemli noktalara dikkat çekilir. Bunlardan biri günlük kullanma süresini ayarlamak ve diğeri de programları, içerikleri seçmede mutlaka seçici olmaktır. Televizyon izlemede her yaş grubuna göre “izleme süresi” ve “program seçimi” toplumumuzda değişkenlik gösterir. Özellikle uykudan, dinlenmeden, beslenmeden, aileden, okuldan, işten fedakârlık edilir, televizyon karşısına oturulur ve kanal kanal dolaşılırken kaybedilen zamanın insanın hayatından neler götürdüğü, neler getirdiği sürekli sorgulanmaktadır. Televizyonla bilgilenir, kültürlenir; bilgisayarla öğrenir, eğlenir, oyun oynanır; ancak ölçü bozulduğunda hayatla ilişkilerde zayıflamaktadır. Yorgunluk, bıkkınlık, sıkıntı, sinirlilik, uyumsuzluk, üşenme, kolaycılık, hazırcılık gibi davranışlar; televizyon ve bilgisayar kullanmada görülen olumsuz alışkanlıklara bağlı olarak arttı. Günlük hayatı sürdürürken; televizyon izleme, bilgisayarla uğraşma, kitap okuma, yemek yeme, çalışma, gezme, uyuma gibi rutinlerin birlikte değil, ayrı ayrı yapılması insan hayatını verimli ve zevkli kılar.

    1980’li yıllarda çok oku, az seyret anlayışını okullarda yaygınlaştırma çabaları hızlandı. Özellikle Kaliforniya'da bir ilkokul öğretmeni, televizyonun, öğrencilerin hayatında kitap okumayla yer değiştirdiğini tespit etti. Televizyon seyredildikçe, çocukların kitap okuma ve ondan zevk alma durumlarında ciddi düşüşler olduğunu gördü. Bunun için "Çok Okuma, Az Televizyon" projesini geliştirdi. Bu proje uygulandığında bazı öğrencilerin, iki hafta boyunca okudukları kitap sayısı, bütün hayatları boyunca okudukları kitap sayısından fazla çıktı. Daha sonra bu faaliyeti, ülke geneline yayıldı.

    İnsanı yönlendiren televizyon, performans gerektiren okuma ve anlama kabiliyetini düşürür. Kitap okuma oranında, geçen yüzyıla göre çok düşüş var. Kitap okudukça bilgilenme, düşünme, tanıma, kavrama, algılama, sorgulama, çözümleme, değerlendirme, konsantrasyon, yoğunlaşma, dikkat sürekliliği gibi zihinsel yetenekler gelişirken, televizyon seyrettikçe bunlar kaybedilmektedir. Kitap okuma karışık göz hareketini (göz kasları çalışır), televizyon izleme ise gözü tek bir noktada tutmayı (göz kası çalışmaz) gerektirir. Televizyon seyretmeye alışmış çocukların kitap okurken gözlerim yoruluyor demeleri, göz kaslarının gelişmemesi ile açıklanır. Dolayısıyla uzun süreli televizyon seyretme, kitap okumayı da zorlaştırır. Başka bir deyişle, kitap okudukça kazanılan yetenekleri, televizyon seyrettikçe kaybedilir. Özellikle bu etki çocukluk ve gençlik dönemlerinde daha çok olmaktadır. Okumakla zamanı hem zevkli kılar, hem de yeni bilgiler edinilmesine fırsat verir. Her gittiği yerde yanlarında kitap bulunduran gelişmiş toplumlar, her fırsatta okuyarak öğrenmenin hem zevkini hem de gücünü kullanırlar.

    Okuma ve düşünme becerisi gelişmeyen insanda, televizyonun etkileme gücü daha fazladır. Televizyon seyretme gösterilenle, verilenle yetinmektir. Okuma ise, istendiğinde bilgi ve düşünceler öğrenilir. Farklı zaman ve mekânlarda öğrenilir. İnsanın zihinsel yeteneklerini geliştirmede etkili ve kalıcıdır. Televizyon seyretmenin görselliği ve çok sayıda duyularımıza hitap etmesi onu çekici kılmaktadır. Buna rağmen, bütün bilgi ve düşüncelerin %80’den fazlası görme yoluyla elde edilir ve yine bu yolla elde edilen bilgilerin çoğunluğu okuma yoluyla kazanılır. Okumayla kazanılan bilgi ve düşünceler zengin, etkili ve kalıcı olmaktadır.

    Teknoloji ilerledikçe televizyon kullanımı da hayatımızda geniş uygulama alanı bulmaktadır. Pek çok işlemlerin televizyon üzerinde yapılacağı döneme girdik. Televizyonu kullanmanın yararları yanında karşılaşılabilecek sorunları da çözmek önemlidir. Burada televizyon seyretmenin ve kullanmanın farklı şeyler olduğunu ayırt etmek gerekir. Televizyonu kullanmada amaçlılık (haber alma, bilgi edinme, eğlenme...) sözkonusudur. Rastgele seyretmede ise televizyonu açıp kanal kanal dolaşıp verilenle, gösterilenle yetinmek sözkonusudur. Televizyon izleme ile kitap okuma arasındaki farklılıkları ve tercihleri ise olumlu ve olumsuzluklarıyla değerlendirmek gerekir. Televizyon izlemenin daha çok tercih edildiği, kitap okumanın ise düşük olduğu ortamlarda, insana etkilerini çeşitli yönleriyle görmek gerekir. Televizyon seyrettikçe insanın enerjileri tükenmekte, kendilerini bitkin ve yorgun hissetmekte, yeteneklerini (algı, dikkat, konsantrasyon…) kullanmada sıkınlar çekmektedir. Öğrenme açısından okumayla elde edilen bilgilerin kullanımı ve kalıcılığı televizyon izlemeye göre yüksektir. Günümüzde yapılan araştırmalarda televizyonu sık ve yoğun seyreden çocukların okuma, dinleme, konuşma ve yazma yeteneklerini kullanmada olumsuzluklar görülmektedir. Televizyon seyrettikçe, insanın hem kendisi hem de diğer insanlarla olan iletişim düzeyi de düşmektedir. Okumayla elde edilebilecek bilgi ve kelime hazinesi, televizyon izlemeye göre çok yüksek olmaktadır. Kısacası; insanın eğitim seviyesi kitap okudukça yükselmekte, televizyon seyrettikçe düşmektedir.

    Medyanın önemli işlevlerinden biri eğitimdir. Günlük hayatta, televizyon izlemek gibi gazete, dergi, kitap okuma seçeneklerinin olduğu yine bu yolla insanlara hissettirilir. Okumayan, okutmayan, öğrenmeyen, öğretmeyen ne kendini ne de çevresini tanıyıp geliştirebilir. Bu nedenle; sürekli okuyan, çok okuyan insanla okuma kültürü geliştirilebilir. Bu için kitaplardan, kütüphanelerden yeterince ve sürekli yararlanmak gerekir. Bu yolla; öğrendikleri, öğrenecekleri, yaptıkları, yapacakları konusunda emin olunabilir. Böylece, okuma alışkanlığı kazanan insan; bugünü ve geleceğine ilişkin bilgi, beceri, tutum, davranış ve hedefleri verimlilik ölçüsünde şekillenir.
    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.