Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

Temaşa bulmaca

Bulmacada Temaşa sorusunun cevabı nedir?

Bu soruya 1 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    Zeus

    • 2020-07-04 01:56:01

    Cevap :
    Bulmacada 'Temaşa' nedir sorusunun cevabı:
    Kare ve çengel bulmacada sorulan 'Temaşa' sorusunun yanıtı birden fazladır. Bu nedenle bulmacanızdaki boşluk sayısına ve harf dizilişine göre aşağıdaki cevaplarımızdan birini seçmelisiniz.


    İşte cevaplar:
    1. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 8 harfli ise cevaba Seyretme yazabilirsiniz.
    2. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 7 harfli ise cevaba Tiyatro yazabilirsiniz.
    3. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 5 harfli ise cevaba Piyes yazabilirsiniz.
    4. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 6 harfli ise cevaba Temsil yazabilirsiniz.
    5. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 4 harfli ise cevaba Oyun yazabilirsiniz.
    Diğer Cevaplar:
    1. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 6 harfli ise cevaba Temaşa yazabilirsiniz.
    2. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 8 harfli ise cevaba Gösterim yazabilirsiniz.
    3. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 4 harfli ise cevaba Oyun yazabilirsiniz.
    4. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 4 harfli ise cevaba Oyun yazabilirsiniz.
    5. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 8 harfli ise cevaba Özümleme yazabilirsiniz.
    6. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 9 harfli ise cevaba Simgeleme yazabilirsiniz.
    7. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 7 harfli ise cevaba Entrika yazabilirsiniz.
    8. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 6 harfli ise cevaba Desise yazabilirsiniz.
    9. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 5 harfli ise cevaba Düzen yazabilirsiniz.
    10. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 4 harfli ise cevaba Hile yazabilirsiniz.
    11. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 5 harfli ise cevaba Piyes yazabilirsiniz.
    12. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 6 harfli ise cevaba Temsil yazabilirsiniz.
    13. Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 5 harfli ise cevaba Kumar yazabilirsiniz.
    Seyretme kelimesinin Eş Anlamlıları:
    1. Temaşa (6 harfli)
    Tiyatro kelimesinin Eş Anlamlıları:
    1. Gösterim (8 harfli)
    Piyes kelimesinin Eş Anlamlıları:
    1. Oyun (4 harfli)
    Temsil kelimesinin Eş Anlamlıları:
    1. Oyun (4 harfli)
    2. Özümleme (8 harfli)
    3. Simgeleme (9 harfli)
    Oyun kelimesinin Eş Anlamlıları:
    1. Entrika (7 harfli)
    2. Desise (6 harfli)
    3. Düzen (5 harfli)
    4. Hile (4 harfli)
    5. Piyes (5 harfli)
    6. Temsil (6 harfli)
    7. Kumar (5 harfli)
    Sözlükte Seyretme Nedir:
    Seyretmek işi
    Cümle 1: Sen bizi sık boğaz ediyorsun diyorum, yani bu işi yarına bıraksak ha... - M. İzgü
    Sözlükte Tiyatro Nedir:

    Tiyatro, bir sahnede, seyirciler önünde oyuncuların sergilenmesi amacıyla hazırlanmış gösteridir.Farklı bir şekilde duyguların ve olayların hareket (jest) ve konuşmalarla anlatılmasıdır. Genel olarak temsil edilen eser anlamında da kullanılır.
     
    Tiyatro, bir sahne sanatıdır. Tiyatro eseri, olayları oluş yoluyla gösterir. Bu yönüyle konuşma ve eyleme dayanan bir gösteri sanatı olarak da tanımlanabilir. Yaygın hümanist bir deyişle tiyatro; insanı, insana, insanla, insanca anlatma sanatı olarak ifade edilir.
     
    Tiyatro eserinin diğer türlerden en önemli farkı; diğer edebi eserler okumak ve dinlemek için yazılmışken, tiyatro oyununun sahnede seyirci önünde oynanmasıdır. Değer ölçülerini, izleyenin kanaat ve anlayışlarından alır. Göze görünür bir karaktere sahip olması, canlı olarak meydana geliş niteliğiyle toplum psikolojisine hitap eder. Temsil yeri ve eser, tiyatronun edebiyat öğesidir. Bu edebiyat öğesi yanında tiyatro kavramı içinde oyunculuk, sahne düzeni, ışıklandırma, dekor, kostüm, müzik gibi unsurların bütünlüğü söz konusudur.
     
    Tiyatro metinlerine "oyun" metinleri yazan kişiye oyun yazarı (müellif) ve oyunu sahnede canlandıran kişilere ”oyuncu” (ya da daha genel olarak tiyatrocu) denir. Ayrıca eserin sahnelenmesinde görev alan sahne amiri, dekor ve kostüm sorumlusu, ışıkçı, suflör gibi diğer yardımcı elemanlar da vardır.

    Tiyatro Tarihi

    Erken Dönem Tiyatrosu

    Tiyatro, Yunanca theatron (θέατρον), yani "görme yeri" sözcüğünden gelmektedir. Çünkü günümüzdeki anlamıyla çağdaş tiyatronun tarihi bağ bozumu tanrıDionysos adına yapılan dinsel törenlere dayanmaktadır.
     
    İlk tiyatro şenliği MÖ 534 yılında Atina'da yapılmıştır. Antik çağ'da tiyatro, üst sınıfa özgü bir etkinlikti. Her yıl Dionysos'u kentin hangi ileri geleninin onurlandıracağına karar verilir ve bu kişi etkinlikleri düzenlerdi. Bu nedenle sosyal itibarla doğrudan ilgiliydi. Tanrı adına bir yarışma yapılır ve en iyi oyun, hazırlayan kişinin itibarını arttırırdı. Festival niteliğinden dolayı popüler olarak nitelendirilebilecek olan antik tiyatro, günümüze de örnekleri kalmış olan, genellikle amfitiyatro olarak adlandırılan sahnelerde sergilenirdi. Türkiye'de oldukça iyi durumda örnekleri olan bu amfitiyatroların boyutları, dönemin tiyatrosunun halk için önemini göstermektedir. Ayrıca, ilk tiyatro eserleri ile Yunan mitolojisinin el ele olduğunu söylemek gerekir. Bu nedenle bu iki alan birllikte değerlendirilmelidir.
     
    Bu dönemde oyunlarda dekor ya da kostüm bulunmazdı. Sahne tamamıyla boş olur, baş roller de önemli kişiler tarafından oynanırdı. Bir de anlatıcı görevi gören "koro" bulunurdu. Günümüzde geçerli olan oyunculuk anlayışı yoktu ve ifade edilen duygular oyuncuların ellerinde tuttukları ve yeri geldikçe yüzlerine koydukları maskelerle belirtilirdi. Bugün tiyatronun simgesi haline gelen gülen ve ağlayan maskeler bu uygulamanın bir uzantısıdır. Nitekim, Yunan tiyatrosunda sadece iki tür oyun vardı: trajedi ve komedi.
     
    Trajedilerde içerik daha çok Tanrılarla insanların çatışmaları üzerineydi. Dönemin dini inanışlarının sembolik bir ifadesi olarak, oyunlarda Tanrılar ile insanlar arasında doğrudan etkileşim normaldi. Bu mitik düzen tarih boyunca edebiyat eserlerini etkileyen bir nitelik olmuştur. Komedilerin ise çoğunlukla siyasi alay içerikli oldukları söylenebilir. Kullanılan dil ise yoğunlukla argodur.
     
    Ayrıca bu dönem tiyatrosu Aristoteles'in "üçlü birlik" ilkesine dayanır: olay, yer ve zamanda birlik. Aristoteles'e göre oyunda baştan sona takip edilen tek bir hikâye olmalıdır. Ara hikâyeler ya bulunmamalıdır ya da çok az olmalıdır. Bir oyun tek bir yerde geçmeli, farklı yer ve coğrafyalara yayılmamalıdır. Sahne tek bir yeri temsil etmelidir. Olay örgüsü bir günden fazla bir zamanı kapsamamalıdır.

    Orta Dönem Tiyatrosu

    Özellikle William Shakespeare'in ön plana çıktığı bu dönemde artık tiyatro dinsel niteliğini yitirmiştir ve popüler bir eğlence türü olarak dikkat çekmektedir. Antik Yunan'dan izler taşısa da, halkla olan doğrudan ilişkisi nedeniyle tiyatro yaklaşımları değişime uğramıştır. Komedi ve trajedi türlerine "tarihsel" oyunlar kategorisi eklenmiştir. Aristoteles'in "üç birlik" kuralından vazgeçilmiştir. Ayrıca tiyatro artık "profesyonel" bir etkinlik olmuştur. Shakespeare'in kraliçeden maddi destek aldığı ve kar üzerinden dönen bir tiyatro grubu olduğu bilinmektedir. Bu dönemde oyunculuk kavramı değişmiş olsa da, henüz kadın oyuncular bulunmamaktadır. Kadın rolleri genç erkek oyuncular tarafından oynanmaktadır. Shakespeare bunu özellikle kıyafetle cinsiyet değiştiren roller yazarak oldukça komik ve ironik hale getirmiştir.

    Günümüz Tiyatrosu

    Modern tiyatroya damgasını vuran önemli isimlerden biri belki de Konstantin Stanislavski'dir. 19. yüzyıl'ın sonralarına doğru "sihirli eğer" diye bilinen oyunculuk kuramını geliştiren Stanislavski özellikle gerçekçi akıma yön vermiştir. Söz konusu kuramda, oyunculardan kendilerini, canlandırdıkları karakterlerin yerlerine koymalarını ve bu şekilde seyirciye söz konusu duyguları vermeleri beklenmektedir.

    Tiyatro Türleri

    Tiyatro eserleri müziksiz (trajedi, komedi, dram) ve müzikli (opera, operet, müzikal, pandomim bale, revü, skeç) olmak üzere iki grupta toplanır. Edebi türler içinde en canlı ve yaşama en yakın olanı tiyatrodur.

    Trajedi

    Trajedi, kişilere korku, heyecan ve acındırma telkinleriyle ders vermek amacı veren en eski tiyatro çeşididir. Şiirsel olarak yazılması ve değişmez kurallara bağlı olması sebebiyle öbür tiyatro çeşitlerinden kolayca ayrılır. Yunan tanrısı Dionysos'un şenliklerinde yapılan yarışmalarda sahnelenen oyunlarla varolagelmiştir.
     
    Klasik trajediler genellikle beş perdelik oyunlardır. Eski Yunan’da başlayan bu eserler 3 veya 6 perdelik olurdu. O zamanki tiyatrolarda dekor bulunmaz, ancak sahnenin bir köşesinde olayların sebep ve sonuçlarını anlatan bir koro yer alırdı.
     
    Yine klasik trajedilerde, kahramanlar, kral, kraliçe, prenses, Eski Yunan’ın tanrı ve yarı tanrıları gibi en üst tabaka kişilerden seçilirdi. Orta tabaka ve basit halk adamlarına rastlanmazdı. Kahramanları arasında geçen olaylar insanların ruhsal zayıflıklarını, tutkularını, iradeye bağlı yüce davranışlarla çakıştırırdı. Özellikle karakterlerin bir "katharsis", yani arınma sürecinden geçmeleri gerekirdi. Bu da ancak farkında olarak ya da olmadan kahramanın büyük bir hata yapması, bu nedenle acı çekmesi ve bu süreç sonunda arınmış olarak doğru bir özü bulmasıyla olabilirdi.
     
    Klasik trajedi Aristoteles tarafından kuramsallaştırılmıştır. Bu kurama göre olay, zaman ve çevrede birlik demek olan ”üç birlik kuralı” benimsenmiştir. İç içe girmiş karışık olaylar bulunmaz. Ayrıntıya girmeden tek bir olay gösterilir. Olayın ön ve son tarafları, sebepleri ve sonuçları gerektikçe konunun ağzından halka duyurulur. Buna “olay birliği” denir. Trajedi olayının bir günde (24 saat) olup bitmiş gibi gösterilmesine “zaman birliği”, tek bir şehrin belli bir köşesinde başlayan olayın yine orada bitmesine de “çevre(mekân) birliği” denir.
     
    Trajedilerde parlak söylevleri andıran yüksek ve asil bir üslup kullanılır. Kaba, çirkin ve niteliği düşük sözler bulunmaz. Trajedi şairleri mısralarının derin manalı ve bilgelik dolu olmasına önem vermişlerdir
     
    Trajedilerde kadere, ahlak, töre ve geleneklere üstün bir değer verilmiştir. Trajedinin amacının, “insanın acılarının ifade edilerek seyircilerin ruhunda korku ve merhamet uyandırılması” olduğu kabul edilmektedir. Bazı klasik trajedi örnekleri, Aiskhylos'un Titan Prometheus'un hikâyesini anlattığı Zincire Vurulmuş Prometheus'u, Sophokles'in Kral Oidipus'u ve Euripides'in Andromakhe'ı sayılabilir.
     
    Yunan ve Roma dönemi trajedilerinin kuramsallaştırdığı bu kurallar daha sonra modern tiyatroda değiştirilmiştir. Bazı oyun yazarları özellikle bu kurallarla oynayarak farklı türler yaratmıştır. Bunlara örnek olarak Bertolt Brecht ve Epik Tiyatro verilebilir.

    Drama

    Trajediyle komediyi bir araya getiren tiyatro çeşididir. Modern tiyatronun sürekli olarak aristokrat zümrenin yaşayışını veya sadece hayatın gülünç taraflarının sahneye konmasını yeterli bulmayarak hayatı birçok tarafıyla temsil etme arzusundan doğmuştur.
     
    Dram, düzyazı ve şiirsel halde yazılabildiği gibi üç perdeden beş perdeye kadar olabilir. Üç birlik kuralını tamamen reddeder. İnsani temalardan çok toplumcu ve milli konuları işler. Konular da çok çeşitli olabilir. En kanlı ve çirkin ya da gerçekçi olayları seyirciye göstermekten çekinmez.
     
    Konuları tarihten ve hayatın acıklı veya gülünç, çirkin veya güzel hemen her olayından alınabilen dramda kader, umut, neşe, kuşku, tasa, facia ve komik davranışlar bir arada bulunabilir. Kahramanları her sınıftan (halk - soylu ayrımı gözetmeksizin) seçilebilir. Her türlü karaktere yer verilir. Dram eserleri gerçekleri göstermeyi amaçlamışlardır.
     
    Dramın ciddi ve ağırbaşlı yazılmış şekline “piyes”, duygulandırıcı ve fazla heyecan verici olanına “melodram” denir. Melodram müzikli oyun demektir, yalnız günümüzde müzik kısmı atılmıştır. Bununla birlikte yine dram türlerinden olan "feeri" ise bir masalın sahneye konulmuş şeklidir. Kahramanları cin, peri, dev gibi düşsel varlıklardır. Olayın geçtiği yer ve zaman belli değildir.

    Komedi

    • Hayatın ve insanların gülünç yanlarının sergilenmesine dayanan komedyada amaç, seyirciyi güldürürken düşündürmektir.
    • Güldürmek esasına dayanıldığından üslûpta bir serbestlik göze çarpar. Her türlü kaba söze ve şakaya yer verilir.
    • Kahramanlar genellikle halkın arasından seçilir.
    • Konular günlük hayattan alınır.
    • Kavga, yaralama gibi eylemler sahnede canlandırılır.
    • Diyalog ve koronun birbirini takip ettiği komedyada beş bölüm ara verilmeksizin oynanır.
    • Üç birlik (bir olay, bir gün, bir mekan) kuralına uygun yazılır.
    Manzum olarak düzenlenir. Eski Yunan’ da komedya türünde ön plana çıkan şairler, Aristophanes ve Mennadros’ tur. Latin edabiyatında Plautus, komedi türünde eserler yazmıştır. Moliere ise bu türde çok başarılı ürünler vermiştir. Fransız oyuncudur.

    Komedi içeriklerine göre üç gruba ayrılır: 1. Töre Komedisi 2. Entrika Komedesi 3. Karakter Komedisi

    1. Töre komedisi

    Toplumun eksik, aksak yönlerini, töre ve geleneklerdeki tutarsızlık ve yanlışları eleştirel bir dille ele alan oyunlardır.

    2. Entrika Komedisi

    Şaşırtmaca ve kandırmacaya dayanan bir komedi türüdür. Merak ögesinin ön planda olduğu bu komediler, insanların birbirini aldatma çabalarıyla doğan gülünçlükleri ele alır.

    3. Karakter Komedisi

    İnsan karakterlerindeki gülünçlükleri ele alır. Daha çok tiplerin kahraman olarak işlendikleri oyunlardır. Bir kahramanın bir karakter özelliği abartılarak sunulur. Açgözlülük, cimrilik, kıskançlık, duygusallık gibi özellikler ve bunların doğurduğu gülünç durumlar anlatılır. Moliere’ nin ‘’Cimri’’, Shakespeare’ nin ‘’ Venedik Taciri’’ oyunları karakter komedisine örnektir.

    Opera

    Opera, insanların konuşmak yerine tiyatro oyununu şarkı söyleyerek sahneye koymasıdır. Operanın tiyatrodan ayrılan başlıca özelliği, bir müzik bölümünün de bulunmasıdır.

    Pantomim

    Düşünce ve duyguları müzik veya türlü eşyalar eşliğinde bazen dansla, bazen de gövde ve yüz hareketleriyle yansıtmayı hedefleyen sözsüz oyun türüdür. Yüz mimikleri, el, kol ve beden hareketleri kullanılarak tema anlatılmaya çalışılır. Pandomim (mim), evrensel bir tiyatro dili sayılır.

    Tuluat

    Tuluat tiyatro türlerinden biridir. Sanatçılar, oynadıkları eserin konusuna bağlıdırlar; ama oyundaki sözleri içlerinden geldiği gibi söyleyerek, doğaçlama yaparlar. Yazılı esere uymak mecburiyetleri yoktur. Perdeli orta oyunu da denir.[1]

    Operet

    Sözlerinin müziksiz kısımları müziklerden çok olan tiyatro eserleridir. Halka hitap etmek için yazılır. Operetlerde renk, ışık, kıyafetler ve dans en göze çarpıcı şekilde kullanılır.

    Müzikal

    Kendine özgü, yalın bir olay örgüsü olan, müzik, dans ve diyalogların olaylarla bütünleştiği duygusal ve eğlendirici sahne gösterisi ya da oyundur.

    Bale

    Müzikli, dansın daha çok öne çıktığı, daha çok lirik ve dram arası bir temada oynanan oyunlardır. Diğerlerine nazaran estetiğe daha çok önem verilir.

    Revü

    Olaylı eleştirili yapılan tiyatro türüdür. Konu açısından bir bütünlüğü olmayan, birbirlerine gevşekçe bağlanmış, kendi başlarına anlamlı olan, tablolardan kurulu, ezgi, monolog, skeç, dans ve karşılıklı nükteli konuşmalardan oluşan bir gösteri biçimidir.

    Skeç

    Beş-altı dakikaya sığdırılan tablolar şeklinde kısa, müzikal oyunlardır. Skeçlerin bir diğer çeşidi ise radyo skeçleridir.

    Bazı tiyatro terimleri

    Perde
    Bir sahne eserinin her bir bölümüne verilen isimdir.
     
    Jest-Mimik
    Jest herhangi bir olayı açıklamak için oyuncunun yaptığı el kol hareketleridir. Mimik ise herhangi bir olayı açıklamak için oyuncunun yaptığı yüz hareketleridir.
     
    Suflör
    Suflör oyunculara, rollerinde unuttukları sözleri seyircilere duyurmadan hatırlatan kişidir.
     
    Aktör
    Erkek Tiyatro oyuncusu
     
    Aktris
    Kadın tiyatro oyuncusudur.
     
    Replik
    Replik sahne oyunlarında konuşanların birbirine söyledikleri sözlerden her biri.
     
    Rejisör
    Rejisör tiyatro ve sinemada oyuncuların rollerini dağıtıp oyunu düzenleyen yönetmen.

    Kaynakça

    [1] Başlangıçtan Günümüze Dünya Tiyatrosu, (Der. Erkan Çelebi), Düşünen Adam Yayınları, İstanbul 1992.


    Sözlükte Piyes Nedir:

    Piyes Tanımı

    Alm. Theaterstück, Bühnenwerk (n), Fr. Piéce (f) (de théatre), İng. Play. Tiyatro oyunu. Sahne üzerinde ve bir seyirci topluluğu önünde, sanatçılar tarafından, hareketli olarak canlandırılacak nitelikte yazılmış olan yazılara tiyatro yapıtı ya da piyes denir.
     

    Piyes Nedir

    Piyes Tiyatro oyunu. İki veya daha fazla kişi tarafından oynanmak üzere yazılmış; genellikle sınırlı bir zaman içerisinde, dar bir çevrede geçen, bir olayı anlatan eser veya bu esere sadık kalarak sahneye konan oyun.
     
    Önceleri tiyatro oyunları, konularına göre trajedya (acıklı), komedya (güldürücü), dram (acıklı güldürü karışımı) olarak isimlendiriliyordu. On dokuzuncu yüzyıldan itibaren hepsine birden piyes denmeye başlandı.
     
    Piyesler perdelere, meclis (tablo) lere ayrılır. Çoğunlukla üç perdelik olarak yazılırlar. Radyoda oynanmak üzere yazılmış piyeslere radyofonik piyes veya skeç denir.
     
    İlk Türk piyesi olarak Prof. Fahir İz'in Viyana Milli Kütüphanesinde tesadüf ettiği, üzerinde “Ketebe el Fakir İskerleç” ibaresi bulunan Vak'ayi-i Acibe ve Havadis-i Garibe-i Kefşer Ahmed (Pabuççu Ahmed'in Garip Vak'aları ve Sergüzeştleri kabul edilmektedir. Aynı kütüphanede bu piyesin Fransızca, Almanca, İtalyanca tercümeleri de mevcuttur. İtalyanca tercümesi 1809 tarihlidir. Piyesin vak'ası Bağdat'ta geçmektedir.
     
    1842'den itibaren Avrupalı yazarların piyesleri tercüme edilmeye başlanmış ve ilk olarak Molière'in Bourgeois Gentilhomme ve Malade İmaginaire Hastalık Hastası tercüme edilmiştir. Batı piyeslerine benzeyen ikinci oyun, Abdülhak Hamid'in babası Hayrullah Efendi tarafından yazılmış olan Hikaye-i İbrahim Paşa ile İbrahim-i Gülşeni'dir. Bu yıllarda gazetelerde tiyatro ile ilgili yazılar yayınlanmaya başlamıştır. Ayrıca 1860'ta batı tarzında Türk komedyasını kurmak gayesiyle Şinasi'nin ortaoyunundan faydalanarak yazmış olduğu Şair Evlenmesi de ilk piyesler arasında sayılabilir.
     
    Namık Kemal Vatan Yahut Silistre isimli bir oyun yazmıştır. Bu oyun çok Ünlüdur. Necip Fazıl'ın 1940'ta yazdığı Sabırtaşı isimli piyesiyle Reis Bey, Nam-ı Diğer Parmaksız Salih, Künye, Abdülhamid Han, Tohum önemli olanlarıdır

    Piyes Örnekleri

    Üniversiteye Hazırlık Piyes Örneği

    (SKEÇ-Komedi)
    Üniversiteyi hedefleyen bir gençle bu yolun başında, koşmadan yorulan bir gencin karşılaşması ve kıyaslanması üzerine...

    Mustafa: Nerde kaldı bu kız da ya! İşte geliyor. Şimdi bununla tanışmak farz oldu. (Ellerini kaldırır.) Hey büyük Allah'ım! (kızı göstererek) Böyle güzellikleri yaratıyorsun ve bana haber vermiyorsun. Oluyor mu yani? (Kıza bakarak) Allah Allah, bu bir insan olamaz yahu. Bu, başka türlü bir yaratık olmalı. Hayır hayır, bu kesinlikle bir insan olamaz. Ya benim şimdiye kadar gördüklerim insan değildi ya da bu, insan değil. Ortada bir terslik var. Ulan yoksa ben mi insan değilim? (telefon çalar) Hayret bir şey! (Telefonu açar.) Alo! Ha aslanım, şu anda iz üstündeyim. Birisiyle tanışmak üzereyiz. Daha tanışmadık. Kız tanışmak için can atıyor da ben soğuk davranıyorum. O şimdi karşımda. Tren bekliyor. Buradan tren geçmiyor mu? Ben de biliyorum. Zaten ben dolmuş bekliyorum. Daha tanışamadık da evlenince balayına Kanarya Adaları'na gitmeyi düşünüyoruz. Tabi, o da kabul ederse. Herhalde üniversite sınavına hazırlanıyor, görünüşü öyle. Duyuşum, fazlaca inekmiş, ama ben onu evcilleştiririm. Sen dolmuşçuya söyle, geç gelsin. Yok yok, hatta bir yerde kaza falan yapsın, hiç gelmesin. Görüşürüz...

    Mustafa: Siz de mi dolmuş bekliyorsunuz?

    Kız: Evet.

    Mustafa: Aman Allah'ım, bu konuşabiliyor. Konuşuyor, konuşuyor!

    Kız: Efendim, anlamadım.

    Mustafa: Ben de dolmuş bekliyorum. Ne güzel, ikimiz de bir dolmuşu bekliyoruz. Dolmuştaki şansa bak. İnşallah bu dolmuş iyice dolmuştur da bizi almaz.

    Kız: Dolmuş çok gecikir mi? Dershaneye geç kalacağım da.

    Mustafa: Yok, birazdan gelir. Bizim dolmuşun şoförü kör de dolmuşu yandaki adam kullanıyor. Onun için biraz geç geliyor.

    Kız: İlginç, o nasıl oluyor öyle?

    Mustafa: Valla, ben de bilmiyorum, öyle duydum. Siz de mi Eminönü'ne gidiyorsunuz?

    Kız: Hayır, ben oraya gitmiyorum.

    Mustafa: Öyle mi, ne tesadüf. Ben de oraya gitmiyorum. Nereye gidiyorsunuz?

    Kız: Niçin sordunuz?

    Mustafa: İzninizle ben de oraya gideceğim de.

    Kız: Ben dershaneye gidiyorum.

    Mustafa: Dershaneye mi ne güzel! Dershaneyi bitirince ne olacaksınız?

    Kız: O ne demek?

    Mustafa: Bizim arkadaşlar dershanenin birine yıllardır gidiyorlar ve üstelik hala aynı sınıftalar.

    Kız: Dershane bizim için bir basamak. Amacım, iyi bir üniversiteye girerek geleceğe güvenle bakmak.

    Mustafa: Üniversiteyi bitirenler hep boş geziyorlar ama. Boş gezmek için üniversite bitirmeye gerek yok. Bak, ben üniversite bitirmediğim halde gayet boş gezebiliyorum.

    Kız: İyi bir üniversiteyi veya iyi bir bölümü bitirenler boş gezmiyorlar. Siz nerde okuyorsunuz?

    Mustafa: Ben liseyi bitirdim.

    Kız: Üniversite sınavına girdiniz mi?

    Mustafa: Evet girdim. Üstelik kazandım bile.

    Kız: Nereyi kazandınız?

    Mustafa: Açıköğretim Fakültesini kazandım. Ama babam uzak diye göndermedi.

    Kız: Benimle dalga geçmeye çalışıyorsunuz herhalde!

    Mustafa: Hayır, dalga geçtim bile.

    Kız: Öyle mi? Senin adın Zeki mi?

    Mustafa: Evet ama o göbek adım. İsterseniz tanışalım. Çünkü adını bilmediğim bir insanla evlenmemi kimse benden bekleyemez, değil mi? Ayrıca, benim adım “Musti”, ama siz kısaca “Mustafa” diyebilirsiniz.

    Kız: (Biraz bekler, şaşırmıştır.) Bir dakika sayın “kısaca Mustafa Bey”, evlilikle ilgili söylediklerinizi tam anlayamadım da.

    Mustafa: Tabi, kusura bakmayın. Evlilik ağzımdan kaçtı. Eeee, balayı diyecektim evlilik dedim. Balayına Kanarya Adaları'na gideriz, olmaz mı? Ben gittim, pek beğenmedim ama senin için bir daha giderim.

    Kız: Siz ne evliliğinden bahsediyorsunuz? Kiminle balayına gidiyorsunuz?

    Mustafa: Seninle. Ama gitmek istemiyorsan ben de gitmem.

    Kız: Bakın “kısaca Mustafa Bey”, ne demek istiyorsun anlamıyorum, ama iki dakika önce görüştük, tanışmıyoruz bile. Sen evlilikten bahsediyorsun.

    Mustafa: Niye, ne var ki? Zaman bunu gerektiriyor. Siz gazete okumuyorsunuz herhalde. Bakın millet akşam tanışıp evleniyor, sabah boşanıyor. Üstelik bunlara sanatçı deniyor. Bizim onlardan ne eksiğimiz var? Üstelik fazlamız var. Mesela ben lise mezunuyum.

    Kız: Haklısınız da ben kendime onları örnek almıyorum. Benim ideallerim var. Onları gerçekleştirmekten başka bir şey düşünmüyorum.

    Mustafa: İdealleriniz var demek? Çok iyi, sizin idealiniz ne acaba?

    Kız: Benim idealim fizikçi olmak.

    Mustafa: Çok güzel. Bu fizikle ancak fizikçi olunur zaten.

    Kız: Sizin işiniz gücünüz yok mu Allah aşkına?

    Mustafa: Şu anda aslında çalışıyorum ben.

    Kız: İşiniz ne?

    Mustafa: Babamın parasını yemek.

    Kız: Aaa! Siz de geleceğe boş gözlerle bakanlardansınız herhalde. Bir amacınız, idealiniz yok.

    Mustafa: Olur mu ya! İdealim var.

    Kız: Neymiş o?

    Mustafa: Babamın ölmesini bekliyorum. O ölünce mirasa konacağım. Sonra da gel keyfim gel!

    Kız: Çok boş birisiniz.

    Mustafa: Evet çok boşum. Zaten birisini arıyorum. Ha, adınızı söylemediniz.

    Kız: Etiketler önemli değildir.

    Mustafa: Olur mu canım? İsminizi bilmezsem cep telefonunuzu ne adıyla kaydedeceğim? “Sapık” diye kaydedemem herhalde. Konuşmayız, sürekli mesajlaşırız. O daha ucuza gelir.

    Kız: Benim cep telefonum yok. İhtiyacım da yok.

    Mustafa: Yapma ya, ne kadar üzücü bir durum.

    Kız: Bu dolmuş da nerde kaldı?

    Mustafa: Dolmuşu ne yapacaksınız ki? Gelmese de olur. Ne güzel konuşuyoruz.

    Kız: Hayır, siz salak salak konuşuyorsunuz, ben de dolmuş gelinceye kadar dinliyorum.

    Mustafa: Şu anda tanışmış olmamız gerekiyor, ama hala olmadı.

    Kız: Niye tanışmış olmamız gerekiyormuş ki?

    Mustafa: Bütün Türk filmlerinde öyle oluyor da onun için. Ama bir eksik var. Siz hızlı hızlı gelirken çarpışacağız. Sonra elinizdeki kitaplar yere düşecek, onları birlikte toplayacağız. Bu şekilde tanışmış olacağız. Bu kısım eksik, istersen çarpışalım.

    Kız: Allah'ım çattık belaya ya! Nerde kaldı bu dolmuş?

    Mustafa: Dolmuş kaldı bir yerde zor gelir artık. İstersen bir şiirimi okuyayım sana. Şiir benim ha, kendi ellerimle yazdım.

    “Ellerinde kitaplarla dolmuş beklersin,

    Dertlerime yenilerini eklersin.

    Babam ölsün de gör.

    Seni hemen alıp kaçarım.”

    Sonu pek uymadı, ama neyse, her güzelin bir kusuru vardır.

    Kız: Allah'ım kafayı yemeden şu dolmuş gelseydi.

    Mustafa: Sıkıldın herhalde. Sana bir şiir daha okuyayım.

    Kız: Allah aşkına artık tamam!

    Mustafa: Ama bu şiir benim değil, büyük bir İngiliz şairin.

    Kız: (Şaşırır) Öyle mi? Oku bakalım.

    Mustafa: “Good evening

    Welcome to BBC news

    And now today's”

    Nasıl güzel, değil mi?

    Kız: Şiir bu mu?

    Mustafa: Evet.

    Kız: Bu, İngilizce: “İyi akşamlar, BBC haber bültenine hoş geldiniz. Şimdi bugünün haberleri.” demek.

    Mustafa: Yok ya! Demek yanlış şiiri ezberledik. Bu şiiri komşunun radyosundan duymuştum.

    Kız: Allah'ım bana sabır ver! Nerde kaldı bu dolmuş?

    Mustafa: Sıkıldınız herhalde. Neyse zamanla alışırız birbirimize.

    Kız: Ne alışması ya? Sizinle bu dünyada bir daha karşılaşmamak için öbür dünyaya, hatta cehenneme gitmeye bile razıyım.

    Mustafa: Valla, oraya da gelirim.

    Kız: Allah aşkına yeter! Nerde kaldı bu dolmuş ya?

    Mustafa: Sonuç olarak benim hakkımda edindiğiniz izlenim nedir?

    Kız: Bak kardeşim, sizi tanımıyorum, tanımak da istemiyorum, ama sizin hakkınızda edindiğim izlenim şu: Eğer siz dünyaya daha önce gelmiş olsaydınız “aptal” kelimesi sözlüklerde olmazdı.

    Mustafa: O niye?

    Kız: Çünkü “aptal” kelimesi hiçbir insana senin kadar yakışmaz.

    Mustafa: Sen bana aptal demeye çalışıyorsun, ama yazık, üzüldüm yani.

    Kız: Allah Allah, bu dolmuş nerde kaldı?

    Mustafa: Ne yapacaksın dolmuşu? Ne güzel muhabbet ediyoruz. Ha, senin baban ne iş yapıyor?

    Kız: Ne yapacaksın?

    Mustafa: Benim babam senin babanı döver de onun için sordum.

    Kız: Benim babam komiser.

    Mustafa: Yok ya! Gerçekten mi? Zaten benim babam da cumhurbaşkanıdır kendisi.

    Kız: İstersen araştır bak.

    Mustafa: Hadi ya! Desene sert kayaya çarptık. Başımızı belaya sokmayalım bari. Allah Allah, nerde kaldı bu dolmuş ya!

    Pamuk Prenses Piyes Örneği

    Okuyucu:-Çok eski zamanlarda bir kralın güzel bir kızı dünyaya gelmişti.
     Bu kızın kar gibi teni,kan gibi kırmızı yanakları ve dudakları,sapsarı saçları vardı.
     (Prenses sahneye çıkar)
     Bu yüzden bu küçük kıza annesi’’KAR BEYAZ’’adını vermişti.Ama herkes ona
    ‘’PAMUK PRENSES’’diyordu.
     Ne yazık ki kısa zaman da annesi ölmüş,bir zaman sonra da kral,başka bir kadınla
    Evlenmişti.(Kraliçe sahneye çıkar.)
     Yeni kraliçe çok güzel,fakat çok kibirli ve çok kıskançtı.Hiç kimsenin
    kendisinden güzel olmasını istemezdi.
     Aynı zaman da bir büyücü de olan bu kraliçenin, bir aynası vardı.
    Aynanın karşına geçip sık sık sorardı.
    -Ayna ayna söyle bana,Dünya da benden daha güzel kim var?
     Ayna-Elbette en güzel sensin kraliçem.

    (1.)SAHNE
     Kraliçe:Söyle bakalım sihirli ayna,Dünya da benden güzel kim var?
     (Dışarıdan bir ses)
     Ayna: Elbette sen güzelsin kraliçem,fakat şimdi,Pamuk Prenses senden daha güzel oldu.
     Okuyucu: Bu cevabı alan kraliçe çok sinirlendi ve pamuk prensesi hemen yok etmeyi düşündü.
     Hemen sarayın avcısını çağırdı.
     (Avcı girer)
     Kraliçe:Gel bakalım avcı başım.Sana emrediyorum.Pamuk Prensesi ormana götürüp öldüreceksin.
     Avcı:Baş üstüne Kraliçem!
     Okuyucu:Avcı başı Pamuk Prensesi öldürmeye kıyamadı.Onu ormanda bırakıp geri döndü.
     Avcı:Beni affet Prensesim,o kadar güzel ve o kadar iyisin ki seni öldüremem.Tanrı seni korusun!
     ( 2.)SAHNE

     (Pamuk Prenses sahnede dans ederek dolaşır.Satıcı kadın yavaş yavaş içeri girer.)
     Satıcı:Güzel kızım, senin gibi güzel eşyalarım var.Bakmak ister misin?
     Prenses:Çekil başımdan.Ben hiçbir şey almayacağım.
     Hem ben kimseyi içeri alamam.
     Satıcı:Ama bunları çok seveceksin.Hele şu tarak ne güzel bak!
     Prenses:A aaa...Çok hoşuma gitti.Bu tarağı deneyebilir miyim?
     Satıcı:Ah evladım,dur ben saçına takayım.
     (Satıcı kadın tarağı prensesin saçına takınca prenses bayılır.)
     Satıcı:Ey güzeller güzeli. Şimdi işin tamamlandı. Dünyanın en güzeli artık sensin kraliçem.(Kahkaha atarak uzaklaşır.)
     
    (3.)SAHNE
     ( 7 cüceler “Baltalar” şarkısını söyleyerek ormandan dönerler:Oynaya oynaya tek sıra olurlar. Dönerken prensesi görüp ağlamaya başlarlar. İçlerinden biri tarağı görür,yavaşça çıkarır atar. Prenses yavaş yavaş ayılmaya başlar. Cüceler prensesin etrafına dizilir ve şiirlerini okurlar.)

    PAMUK PRENSES:
     Ben Pamuk Prenses,
     Masallar ülkesinde dolaşırım,gezerim.
     Uyuyan çocukların rüyasına girerim.
     Her çocuk beni tanır,
     Cücelerim ve hayatım her dilde anlatılır.
     
    NEŞELİ:
     Neşeliyim neşeli
    Herkes gülmeli,eğlenmeli.
    Ben sildim gözlerinden,
    Pamuk prensesin kederini

    UTANGAÇ:
     Utanırım,sıkılırım,
    Cüce olduğuma ağlarım.
    Pamuk prenses yanıma gelince;
    Kendimi bir dev sanırım.

    UYKUCU:
     Uykucuyum uykucu,
     Kırmızıdır burnumun ucu.
     Pamuk prenses geldiğinden beri,
     Gitmiyor gözlerimden uyku.
     
    BİLGİN:
     Benim adım Bilgin Dede,
     Okuyorum gündüz gece.
     Hiçbir kitapta görmedim,
     Pamuk prenses gibi ECE.


    Sözlükte Temsil Nedir:
    1. Birinin veya bir topluluğun adına davranma.
    2. Belirgin özellikleri ile yansıtma, sembolü olma, simgeleme.
    3. Oyun: “Böyle olmakla beraber, gerek orta oyununun gerek tuluatın köylü temsilleri ile bir münasebeti olsa gerek.” -A. K. Tecer.
    4. e. hlk. Söz gelişi.
    5. biy. esk. Özümleme.
    6. Bir tiyatro yapıtının bu yönetici önderliğinde, çok sayıda provadan sonra, seyirci önünde canlandırılışı. Seyirci önünde oynanan oyun, gösteri.
    7. adına davranma, özdeme. ~ etmek: adınadavranmak, özdemek.

    Sözlükte Oyun Nedir:

    Oyun Tanımı

    Oyun, insanların; günlük uğraşlarının dışında kalan zamanda, belirli bir amaca yönelik olarak (eğlence, eğitim, sağlık vb.) fiziksel ve zihinsel yeteneklerle, sınırlandırılmış yer ve zaman içerisinde, kendine özgü kurallarla yapılan, gönüllü katılım yoluyla grup oluşturan, sosyal uyum ve duygusal olgunluğu geliştiren,yetenek, zekâ, dikkat, beceri ve rastlantıya dayanan, katılanları ve çoğunlukla izleyicileri de etkisi altında tutan, gerilim duygusunun eşlik ettiği, sonuçta maddi çıkar sağlamayan, zevk veren etkinliklerdir.

    Oyun Nedir

    Çocuğun kendi kendini ifade ettiği, yeteneklerini  fark ettiği, yaratıcı potansiyelini kullanabildiği, dil, zihin, sosyal, duygusal ve motor becerilerini geliştirebileceği önemli bir fırsattır.

    “Çocukların oyunu oyun değil, onların en ciddi uğraşıdır.”
    Montaigne

    OYUN OYNAMANIN ÇOCUĞUN GELİŞİMİNDEKİ ETKİLERİ 

    Oyun, çocuğun bedensel, duygusal, sosyal, zihinsel ve dil gelişiminde önemli bir rol oynar.

    Oyun yoluyla çocuk neler kazanır

    Düşünmeyi ve kendi başına karar vermeyi öğrenir,
    Sorumluluk almayı, işbirliği içinde paylaşmayı öğrenir,
    Hayal gücünü, becerilerini ve yaratıcılığını geliştirir,
    Dikkatini bir noktaya toplamayı ve becerilerini organize etmeyi öğrenir,
    Kendini tanımayı öğrenir,
    En güçlü ve doğal dürtülerinden biri olan, saldırganlık  dürtüsünü boşaltma olanağı bulur,
    Değişik sosyal rolleri denemeyi, duygularını dışa vurmayı ve başka nesneleri ya da insanlarla ilişkilerini inceler,
    Kas gelişimini hızlandırır ve güçlendirir,
    Çevresini araştırma, objeleri tanıma ve problem çözme imkanı sağlar,
    Kendisini ifade etmeyi, sözlü olarak ifade edilenleri anlamayı, yeni sözcükleri öğrenir,  
    Toplu yaşam kurallarını öğrenir.

    ANNE-BABA VE ÇOCUK İLİŞKİSİNDE OYUNUN YERİ

    Anne-babalar,
    Çocuklarıyla ilişkilerinin önemli bir kısmını oyun aracılığı ile gerçekleştirir.
    Oyun oynayarak çocuklarına yaklaşabilirler ve onları keşfetme fırsatı yakalarlar
    Oyun aracılığıyla çocuklarıyla iyi vakit geçirirler ve onlara bir şeyler öğretirler.
    Çocuklarıyla iyi bir ilişki kurmak için onlara iyi birer oyun arkadaşı olmalıdırlar.

    OYUN SINIFLAMALARI

    Tek başına oyun
    Başka bir oyunu izleme
    Paralel oyun
    İşbirliğine dayalı kurallı oyun

    ÇOCUKLARIN YAŞLARINA GÖRE OYNADIKLARI OYUN TÜRLERİ 

    0-3 YAŞ

    Tek başına oyun oynadığı dönemdir
    0-2 yaş arasında ses, şekil ve renklere duyarlıdırlar
    Oturmaya başladığında nesneleri ağzına götürür, yürümeye başladığında nesneleri atar
    2-3 yaşla birlikte başka çocuklarla oynamaya başlarlar
    Hayali oyunlar başlar
    İnsanların ve olayların taklit edildiği oyunlar başlar
    Nesneleri oyuncak gibi kullanır (sopa=at)
    Bedensel hareketlerin gelişmesiyle hareketli oyunlar başlar
    Taklit içerikli oyunlar daha karmaşık hale gelerek devam eder.
    El kaslarının gelişmesiyle el becerilerini kullandığı etkinlikler başlar (kesme, çizme, resim boyama vb.).
    Oyunlar cinsiyete göre farklılaşmaya başlar.

    4-6 YAŞ

    Okulla birlikte kurallı oyunlar başlar.
    Erkekler daha çok takım oyunlarından ve yarışmalardan hoşlanır.
    Kızlar yakın arkadaşlıklar kurarak birlikte seksek, ip atlama v.b. oyunlar oynarlar.

    OYUN OYNARKEN ÇOCUĞU DESTEKLEME

    Anne-babalar,
    Çocuğun oynayabileceği güvenli bir ortam hazırlayın.
    Çocuğa oynarken rahat edebileceği kıyafetler giydirin.
    Her gün düzenli olarak (15-20 dakika ) sadece çocukla oyun oynayın. Oyunun kurallarını onun koymasına izin verin!
    Çocuğun oyunlarına katılın ama fazla müdahale etmeyin.
    Yumuşak bir ses tonuyla konuşun.
    Gülümseyerek ve göz teması kurarak oyun oynayın.
    Olumlu mesaj veren oyunlar oynayın.
    Çocuğunuzu hayal gücünü ve yaratıcılığını zenginleştiren oyunlar oynaması için teşvik edin.
    Çocuğunuzun oyunlarını olumlu pekiştirin.
    Çocuğunuzun yaptıklarını gördüğünüzü ve bunlarla ilgilendiğinizi ona belirtin.
    Çocuğunuza sevgi dolu ve sıcak yaklaşıp, oyun oynayarak ilgilendiğinizde çocuğunuz daha iyi gelişir ve beceriler  kazanır.

    Oyuncakların Özellikleri

    Oyuncağın tüyleri çocuğun ağzına, burnuna kaçmamalıdır,
    Zehirli maddeler içermemelidir,
    Yıkanabilir, dayanıklı, sağlam olmalıdır,
    Küçük parçaları olmamalıdır,
    Sivri uçları, kesici kenarları, parmaklarının sıkışabileceği ek yerleri ve gözlerine zarar verebilecek çıkıntıları olmamalıdır.
    Çocuğun bedenine uygun büyüklükte ve ağırlıkta olmalıdır,
    Oyuncaklar düzenli olarak gözden geçirilmeli, hasarlı ve kırık olanlar tehlikeli olabilecekse atılmalıdır,
    Bozuk para, çakmak, sigara gibi malzemeler çocuğa zarar verebileceğinden oynaması için verilmemelidir,
    Oyuncaklar, zengin uyarıcıları içermeli, çok fonksiyonlu olmalıdır.
    Farklı tür oyuncaklar almaya özen gösterin,
    Pahalı ve elektronik oyuncaklardan ziyade çocuğun yaratıcılığı ve hayal gücünü geliştirici oyuncaklar alınmalıdır,
    Oyuncağı alırken,  çocuğun seçmesine izin verin,
    Çocuklarla birlikte oyuncaklar üretebilirsiniz,
    Oyuncak alırken cinsiyet ayrımı gözetmeyin,
    Evinizde çocuğunuzun oyuncaklarını açık raflarda saklayın,

    ÇOCUK ve TELEVİZYON

    Televizyonda ses ve görüntü birlikte verildiği için ilk aylardan itibaren çocukların ilgisini çeker.
    Çocuğun, gelişiminin ilk 3 yılında olması gerektiğinden fazla televizyon izlemesi konuşmada gecikme ve dış dünyayla iletişimde sorunlar yaşamasına neden olabilir.
    Özellikle daha rahat yemek yedirebilmek  amacıyla televizyon karşısına oturmak  için teşvik edilen çocukların ilerde de aynı şekilde televizyon izleme  alışkanlığı gelişir.
    * Kontrolsüz şekilde televizyon izleyen çocukların yorum yapma, muhakeme etme yetenekleri olumsuz etkilenmektedir
    * Fazla televizyon izleyen çocuk sadece bilgi almaya alışır ve etkileşime girmez

    Özellikle daha rahat yemek yedirebilmek amacıyla televizyon karşısına oturmak için teşvik edilen çocuklarda okul yıllarında da sürdürecekleri şekilde televizyon izleme alışkanlığı gelişir.
    Kontrolsüz şekilde televizyon izleyen çocukların yorum yapma, muhakeme etme yetenekleri olumsuz   etkilenmektedir        
    Fazla televizyon izleyen çocuk sadece bilgi almaya alışır ve etkileşime girmez
    Eğitimsel içerikli programlar özellikle çevresel koşulları yetersiz olan çocuklar için faydalı olabilir.
    Çocukların gerçek hayatta karşılaşma fırsatı bulamadıkları doğa ve çevre ile ilgili programları izlemesi ( doğa      belgeselleri) okul bilgisini görsel    olarak destekler.          
    Teşvik edici ve merak uyandırıcı olur. 
    2 yaşlarında çocuklar televizyon karşısında en fazla 1 saat kadar, kısa çizgi filmler ve eğitimsel içerikli programlar izleyebilir.
    Çocuklar, okul öncesi dönemde 1 saat kadar çizgi filmler, çocuk filmleri ve eğitimsel programları izleyebilirler.
    * Okul çağındaki çocuklar okul ve günlük ihtiyaçlarının karşılanması dışında kalan zamanlarının en fazla dörtte biri kadar televizyon izlemelidirler.
    * Çocukla sohbet etmek, oyun oynamak ve hobiler için zaman ayrıldığında çocuklar televizyon  izlemekten ziyade, anne-babayla zaman geçirmek isterler. 

    Anne –Babalara Öneriler
    Televizyon izlemeleri konusunda tavrınız net olsun. TV saati belirleyin.
    Şiddet ve saldırganlık içermeyen çizgi film ve programları izletin.
    Okula giden çocuklara dinlenme, yemek, oyun, uyku ve ders dışında zamanları kalıyorsa TV  izlemelerine izin verin.
    * Çocuğun yaşına uygun programları izlemesine izin verin.
    * Çocuklarınızla daha fazla birlikte olur ve faaliyetler yaparsanız, onları çeşitli sportif ve sosyal etkinliklere yönlendirirseniz TV izlemek istemeyeceklerdir.

    BİLGİSAYAR ve ÇOCUK

    Çocukların bilgisayarla fazlaca zaman geçirmesi;
    çocukların göz sağlığının bozulmasına neden olur hareketi kısıtlar, kas gelişimini engeller, abur cubur yeme alışkanlığı gelişirse kilo artışı görülebilir.
    * Benlik algısının ve benlik değerinin bozulmasına neden olur.
    * Sosyalleşmeyi engeller.
    * İletişim becerileri gelişmez.
    * Dil becerileri ve sözel becerileri geri kalır.
    * Duygusal gelişim engellenir.
    * Yaratıcılıkları sınırlanır.
    * Dikkati yoğunlaştırma ve sürdürmede sorun yaşar
    * Davranış bozukluklarına neden  olur  (saldırganlık, öfke  vb.)

    Okul çağında çocukların oyunun yanı sıra ödevlerini internetten araştırması onların araştırmacı ruhunu geliştirir.
    Çocukların yaşlarına uygun, şiddet ve saldırganlık içermeyen, daha çok zeka gelişimini destekleyen bilgisayar oyunlarını oynamaları zihinsel gelişimlerine olumlu destek verir.
    Aşırıya kaçmadan çocukların bilgisayarla vakit geçirmeleri görsel becerilerini  geliştirir.

    Anne-Babalara öneriler
    Bilgisayar ve internette geçirecekleri süreyi belirleyin ve bu süreyi aşmasına izin vermeyin.
    Yaşlarına ve eğitim hedeflerine uygun eğitim programları ve bilgisayar oyunları alın.
    Belli bir bilince ulaşana kadar yaptığı çalışmaları ve bilgisayar başında geçirdiği süreyi denetim altında tutun.
    Çocuğun bilgisayarda yaptığı çalışmaları onunla paylaşın.

    Bilgisayar kullanıcısıysanız evde gereğinden fazla bilgisayar başında zaman geçirmeyerek çocuğunuza olumlu örnek olun.
    Çocuğunuz internet kullanıyorsa onun için uygun olan sitelerin listesini belirleyerek girdiği siteleri kontrol altına alın.
    İnterneti uygun kullanıp kullanmadıklarını girdikleri siteleri kontrol ederek  denetleyin.




    Diğer Cevaplara Gözat
    Cevap Yaz Arama Yap

    Kolay Bulmaca Cevabı Bulma Robotu

    Cevap Yaz

    Bilgilendirme: Bulmaca sözlüğümüzde Haberturk, Hürriyet, Sözcü ve Posta gazetesinin günlük kare ve çengel bulmacalarının cevapları ve Bulmacahane, CodyCross, Words Of Wonders Guru, WOW Guru gibi bulmaca oyunlarının cevapları yayınlanmaktadır. Ayrıca diğer gazete bulmaca cevapları, bulmaca kitabı, çapraz, karışık bulmaca cevaplarınıda sözlüğümüzde bulabilirsiniz. Bulmaca sözlüğümüzden arama yaparak bulmaca sorunuzdaki cevabı kolayca bulabilirsiniz. Eğer cevap henüz sitemize eklenmemiş ise soru sor butonuna tıklayarak hemen cevap verilmesini sağlayabilirsiniz.

    Yakın zamanda para ödüllü online bulmaca çözebileceğiniz bulmaca servisimiz yayına alınacaktır. Günlük, haftalık, aylık ve yıllık olarak en iyi bulmaca çözenler listelerimiz olacak.

    Sözlüğümüzde cevabını bulabileceğiniz bulmaca çeşitleri: CodyCross bulmaca soruları, çengel bulmaca, kare bulmaca, sudoku bulmaca, rakam bulmaca, kelime şifre bulmaca, altıgen çengel bulmaca, halka bulmaca, sözcük avı, yapboz bulmaca, labirent bulmaca, mozaik bulmaca, resimli kelime bulmaca, 7 farkı bulun, lekare bulmaca ve kim milyoner olmak ister soruları ve cevapları.

    Ayrıca bulmaca cevapları sözlüğümüzde aradığınız kelimenin eş anlamı, mecazen ve mecaz anlamları, eski dildeki karşılıkları, osmanlıca karşılıklarıi, zıt anlamlarını bulabilirsiniz.

    Unutmayın bulmaca çözmek zekanızı geliştirdiği gibi çağımızın en kötü hastalıklarından biri olan alzheimer içinde doktorlar tarafından en önerilen çözümlerden biridir. Şimdiden güzel, sağlıklı günler dileriz..



    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.