Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

Toplumcu gerçekçi hikaye örnekleri

Toplumcu gerçekçi hikayeler sorusunun cevabı için bana yardımcı olur musunuz?

Bu soruya 1 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    Deniz mavi

    • 2021-09-29 16:07:52

    Cevap :
    Toplumcu Gerçekçilerin Özellikleri 
     
    * Toplumcu gerçekçiler eserlerinde büyük şehirlere göçün ortaya çıkardığı problemlerve sosyalizm üzerinde durmuşlardır.
    * Toplumcu gerçekçi eserlerde siyasi ideolojiler ön plana çıkmaktadır.
    * Roman ve hikâyelerde çok sağlam bir kurgu görülmez.
    * Eserlerde köylü ağızlarına çok fazla yer verilmiştir.
    * Anadolu coğrafyası ve insanı, toplumdaki düzensizlikler, çatışmalar, köy gibi küçük yerleşim yerlerinin sorunları ağa-köylü, öğretmen-imam, zengin-fakir, halk-yönetici, güçlü-güçsüz, aydın-cahil ve büyük şehirlere göçün ortaya çıkardığı problemler gibi konular üzerinde durmuşlardır.
    * Yazar okuyucuyu kendi doğrultusunda yönlendirmek ister.
    * Sanat eseri belli görüşleri ifade etmede  araç olarak kullanılır.
    * Halkı aydınlatmak düşüncesiyle bazı yazarlar bazı bölgeleri özellikle konu edinmiştir.

    Aşağıda toplumcu gerçekçi hikayelerden örnekler verilmiştir: 
     
    Samim Kocagöz / Sam Amca
     
    Sam Amca
     
    … Savran, bu suali duymamazlıktan geldi. Sigarasını ateşleyen ve dumanı derin derin içine çeken Ali Mehmet’e boş gözlerle baktı. Birdenbire bambaşka şeyler konuşmaya başladı:
     
    - Hani şu makineler yok mu, makineler... Toprağı öyle bir işliyorlar ki... Sürgü çek¬tikten sonra, değil tarlaların, koca ovanın bir başından bir yumurtayı bıraksan, tıkır tıkır öbür başına kadar yuvarlanacak. İnsanın tohum yerine girip gömülmesi geliyor mübarek toprağa...
     
    Ali Mehmet, ters ters:
     
    - Sen, öküzden şaşma...
     
    diye, lafı kapamak istedi ve ilave etti:
     
    - Ben, tamam otuz yıldır öküzle çift sürdüm. Bugün de toprağım olsa gene öküzle sürerim... Allah’a şükür bir gün aç kalmadım.
     
    Savran’ın çatlak dudaklarına acı bir tebessüm geldi:
     
    - Ben de bu ovanın mahsulünü kırk yıldır develerimle şehre çekerim. Bir günden bir güne aç kalmadım. Ama ve lâkin Ali Mehmet kardeşim, bugün açım. Çoluğum çocuğum da aç... Yarın da, yarından sonra da, ta açlıktan geberinceye kadar aç kalacağım... De gidi günler de!... Bana bu gidenlerde, anıyla şanıyla “Savran Memiş” derlerdi bir vakitler... Develere itibar kalmadı gayri... Şimdi ağalar, mahsullerini vızır vızır kamyonlarla taşıyorlar.
     
    Ali Mehmet:
     
    - Ben senin yerinde olsam, develeri satar, borç dert eder, bir kamyon alırdım.
     
    - İş kamyonda değil kardeşlik... diyen Savran içini çekti; İş bizlerde... İki yakamız bir yana gelmez gayri... Biz, eskidik. Öküzlerimiz, develerimiz de eskidi. Ne develer, ne öküzler, ne sen, ne de ben, koca kalıbımız kıyafetimizle, şu makinelerin yanında on para etmeyiz... Bu yaştan sonra ne sen bir traktörün, ne de ben bir kamyonun yanına sokulabiliriz...
     
    - Bırak, Memiş, bırak... Zaten yüreğim kabarıyor, canım neredeyse burnumdan çıkacak... Sen de üstüme varma.
     
    Savran’ın çenesi açılmıştı bir kere, bırakır mı:
     
    - Bak senin oğlana! diye devam etti: O ne kurum, o ne çalım!... Eh... çocuğun hakkı da yok değil; makinist oldu çıktı...
     
    Not: Sam Amca adlı hikaye kitabında aynı isimdeki hikayeden alınan yukarıdaki metinde Amerikan yardımı ile ülkeye gelen traktörlerin tarlalarda kullanılmaya başlanması ile köylüye duyulan ihtiyacın azalması ve ağanın toprağını öküzü ile süren yarı aç yarı tok köylü kahramanın geçim derdine düşmesi anlatılmıştır.

    Bekir Yıldız / Kara Vagon
     
    Tozun Altı
     
    …Eliyi havadan bırakırsan, kendi halına... Bir de bakarsan eliy yok olmuş. Akim eyi etmezse, arar durursan... Benim dört yaşmdayken bile, aklım ererdi bu oyuna Bilirdim elim tozun altında. Ne anlatacağam?... He... Ben duymuşam ki insanlar suda çimermiş. Hemin de bazı cesaratlıları suyun dibine tumarmış. Altında, içinde kalırmış balık misali... Ve de marıfath insanlar, suyun içinde gözlerini açarlarmış. Ben buna heç inanmamışam, dedeme dikleşmişem. Eyi hatırlayanı, dedem kulağımın tözüne bir şamar attı ve dedi ki: “Ulan gevvat, sen el kadar eniksen, tozun içinde göziyi açabiliysen de bösbüyük herifler, neden suyun içinde açmaya?...” Ben tozun içinde gözümü berk açaram babo... Toz bizim obada bütün yaz havadadır. Bazen yelsiz kalıp dermanı kesilir, işte o zaman atar kendini yere dinlenir, soluklanır, sonra ufak bir yel gördü mü uzakta, yelden önce yekinir dört yanımıza. Yağar, başımıza, ocağımıza... Derken kış gelir... Sökün eder yağmurlar... Biz o zaman evlere çekilirik babo... Sıra, tarladan taşıdığımız buğdayı yemeğe gelir. Çuval çuval buğdayın dibine, değer başımız, emme ayağımız eksik olmaz çamurdan, işte benim bu meseleye heç aklım ermez: Köy yerinde seller akar, tozu toprağı önüne katar. Emme yaz geldi mi, bakarsan toz gene meydanda. Peki, tozun altı yok mudur babolar? Ya, emmioğlu, demek istiyem ki, tozun sırrına ermiyeni ne etmeli. Toz, pamuğu yeni atılmış döşekten daha hünerlidir. Üstüne bassan, siye dikilmez açar böğrünü “pof” diye. Eliye alsan bekler, parmaklarını aralasan, aşağıya sicim gibi akar. Ve o, hamur olur icabında. Su döksen tepeden aşağıya, söner mübarek, yapış yapış olur. Ev yap, ahır yap, süsle köyü…
     
    Not: Bekir Yıldız’ın “Kara Vagon” adlı hikaye kitabında “Tozun Altı” adlı hikayeden alınan yukarıdaki metinde köydeki hayat şartları ve cehalet yüzünden gözleri kör olmanın eşiğine gelen bir çocuğun hikayesi kendi ağzından anlatılmıştır.

     


    Diğer Cevaplara Gözat
    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.