Toplumsallaşma ile ilgili hangisi yanlıştır
a-Toplumsallaşma bireyin kendisinden önceki nesilleri sorgulamadan taklit etmesidir.
b- bütün klasik çocuk öykülerinin işlevi büyüme sürecinin daha anlaşılır olmasını sağlamaktır.
Bu soruya 1 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
İşte Cevaplar
Cevap : Yaptığım araştırmalara göre doğru cevap B seçeneğidir. Klasik çocuk öykülerinin bir çok işlevi bulunsada büyüme sürecini hızlandırması ile ilgili bir işleve rastlamadım. Oysa ki Toplumsallaşmada taklit, Albert Bandura'ya göre bireyin kendinden önceli nesilleri sorgusuz taklit etmesi ile ilişkilidir.
Taklit (Model Alma)
Taklit bir bireyin, başkalarının davranışlarını gözlem yaparak, kendi
davranışlarını onlarınkine benzetmeye çalışmasıdır. İlk kuramcılar insanlarda
başkalarını taklit etmek için doğal bir güdünün olduğuna inanmışlardır. Başka bireylerin
davranışlarını taklit etmek kendi başına bir davranıştır. Taklit, kültürün kuşaktan kuşağa
aktarılmasında ve mesleki beceriler gibi özel davranışların öğrenilmesinde büyük
öneme sahiptir. Taklit toplumsallaşmanın temel süreçlerinden biridir (Doğan, 1987).
Taklit, sosyal öğrenme kuramı içerisinde yer alan önemli bir öğrenme ilkesini
oluşturur. Sosyal öğrenme kuramı ilk kez Albert Bandura (1977) tarafından ortaya
atılmıştır. Bandura sosyal öğrenme kuramı ile “biz diğerlerini gözlemleyerek öğreniriz”
temel önermesini ortaya koymuştur. Bandura’nın geliştirdiği sosyal öğrenme kuramına
göre, insan başkalarının deneyimlerinden faydalanarak, onları model alıp, taklitlerini
yaparak bir şeyler öğrenir. İnsanlar konuşmada, cinsiyet rollerinde, giyinmede, yemedeiçme gibi birçok konuda başkalarını örnek alır ve onların davranışlarını taklit eder.
İnsanların yaptıkları taklitlerde ödül, ceza, takdir ve yerme önemli rol oynar. İnsanlar
ödül verilen veya takdir edilen davranışları taklit ederken ceza verilen ve yerilen
davranışları taklit etmekten kaçınırlar. Bu tür öğrenmeye modelleme yoluyla öğrenme
denir (Erjem ve Çağlayanderel, 2006). Taklit bilinçli olabileceği gibi bilinçsizce de
yapılabilir (Dager, 1971). Bilinçli olarak yapılan taklit, bireyin başkasına benzemek
istemesinden meydana gelir. Saygı gösterilen veya beğenilen anne- baba veya
diğerlerinin özelliklerini alan çocuklarda açık bir biçimde görülür. Bir yönetici taklit
ettiği başkabir yöneticinin yönetsel yaklaşımlarını taklit edebilir.
Toplumsallaşma süreçlerinden biri olan taklidin bireylere sağladığı önemli
yararlar bulunmaktadır. Taklit sayesinde bireyler zor durumdan kurtulabildikleri gibi
yapamayacakları bazı şeyleri diğer bireyleri taklit ederek yapabilirler. Böylece taklit
sayesinde bireyler cezalandırılmaktan kurtuldukları gibi ödül de alabilirler. Ayrıca
bireyler diğer bireyler gözünde yapamadıkları bir şey karşısında küçük görülmekten
kurtulabilirler.
Taklit ile model alma, modelleme, rol oynama, özenme ve öykünme eş anlamlı
olarak kullanılmıştır. Model alma yoluyla öğrenmede birey, bir başkasında bazı
davranışları görür ve o davranışları kendisi de yapar (Tetik, 2006). Piaget’e göre (1951)
oyun insan yaşamının vazgeçilmez bir parçasıdır. Oyun, öğrenmelerimizin birincil
kaynağını oluşturur. Çocuklar, okul çağına gelinceye kadar annesi, babası gibi en
yakındakileri veya kendi içinde yarattığı bir karakterin rolünü oynayarak etrafındaki
dünyayı keşfeder ve bu dünya hakkında kendi bilgisini oluşturur. Bu oyun oynama
güdüsü okula başlayınca veya erişkin olunca da devam eder. Rol oynama bu güdüyü
olumlu yönde kullanmayı amaçlayan bir öğretim yöntemidir (Kavak ve Köseoğlu,
2007). İnsanoğlu var olduğundan beri özendiği, örnek aldığı bireylerin davranışlarını ve
konuşmalarını taklit etme isteği duymaktadır (Şimşek ve Uğur, 2003). Çocuklar yetişkin
davranışlarına özenirler ve neden, niçin gibi soruları hiç düşünmeden onlar gibi
düşünme ve davranma geliştirirler bir başka deyişle onları taklit ederler (Sezgin, 2007).
Sözlük anlamına bakıldığında öykünme ve taklit eş anlamlıdır. Öykünme, çocuğun
öğrenmesinde ve gelişiminde önemli bir etkendir. Çocuklar, çevresinde var olan
modellerin kendi dürtülerini nasıl denetim altına aldıklarını gözlemleyerek, onlara
öykünerek kendi davranış biçimlerini geliştirirler (Sever, 2002).
İnsanlar yaşamları boyunca yapacakları bir takım işleri, içinde bulundukları
kümede yer alan diğer insanları gözlemleyerek, onları model alarak (onları taklit
ederek) öğrenirler. Albert Bandura (1977) tarafından ortaya sürülen taklit etme
kuramında, bireyin davranışları sadece pekiştireçlerle biçimlendirilmemektedir. Bireyin
yapmış olduğu davranışlarının aynı zamanda bilişsel, davranışsal ve çevresel etmenlerin
etkileşimiyle açıklanması gerekmektedir. Taklit yoluyla öğrenme, gözlem aracılığı ile
ortaya çıkmaktadır. Birey çevresinde var olan diğer bireylerin yaptıklarını taklit eder ve
bilişsel olarak bunları işler ve bunları kendi davranışları olarak kullanır (Soylu, 2007).
Bandura’ya göre gözleyerek öğrenme, bir bireyin diğer bireylerin yaptıklarını
basit olarak taklit etmesi değildir. Bireyin aynı zamanda çevredeki bilgileri kendisine
göre bir takım işlemlerden geçirerek yeni bilgiler oluşturmasını sağlayan önemli bir
süreçtir. Bu konu ile ilgili olarak Bandura, gözlem yoluyla öğrenmenin, taklit etme ile
birlikte bunun daha ötesinde bir kavram olduğu üzerinde durmuştur. Ancak temeli
taklit’e dayanmaktadır (Avcı, 2005). Bandura ya (1986) göre bireyler yıllar boyunca
yeni bilgiler edinebileceği ve mevcut bilgi ve becerisini artıracak taklit yoluyla öğrenme
becerisini geliştirmiştir. Doğrudan deneyim yoluyla kazanılan her türlü bilgi, taklit etme
yolu ile öğrenilebilir ve geliştirilebilir. İster bir çocuk; ister bir yetişkin olsun birçok
bilgi ve beceriyi çevresindekiler aracılığıyla öğrenebilir. Örneğin bir çocuk ana-baba,
akranlarının takliti ile birçok bilgi öğrenebileceği gibi taklit konusunda örgütlerde de
usta-çırak ilişkisi ön plana çıkmaktadır. Usta-çırak ilişkisinde çırak, belli bir süre
ustasının yaptıklarını gözlemleyerek, gözlemlediği ustasının işini nasıl
gerçekleştirdiğini taklit yolu ile anlamaya ve gördüklerini de zihnine yerleştirmeye
çalışır. (Turanlı, 2007).
Taklit eden insan ne yapması gerektiğini irdelemeden, sorgulamadan,
araştırmadan, eleştirmeden, bireyin kendisine kolay geldiği için ya da kınanmaktan
korktuğu için başkalarının yaptığını yaparak rahatlar. Dolayısıyla karar verme
sıkıntısından kurtulur. Taklit edilen davranışını değiştirirse taklit eden de davranışını
değiştirir. Taklit eden kişinin yeni davranış arayıp öğrenmesi gerekmez. Dolayısıyla
birey davranışın iyi-kötü olduğunu yargılamaz (Başaran, 2000).
Taklit bütün yaşamı etkileyen bir olgudur. Bu nedenle insan yaşamında önemli
bir rol oynadığı kabul edilmektedir. Taklit özellikle çocukluk dönemlerinde daha da
önem kazanmaktadır. Çocukların başarılı olarak taklit edebilmeleri onların beyin, sinir
bağlantıları ve kas gelişimlerini tamamlanmış olmaları ile doğrudan ilişkilidir. Yemek
yeme alışkanlığı, asabiyet, baskıcı tutumlar vb. özellikler taklit yoluyla insanlara
yerleşirler. Basit taklitte, önemli olan taklit edilen unsurdur taklit edilen insanın kim
olduğu taklit edilen unsur kadar pek önem taşımamaktadır (Yapıcı ve Yapıcı, 2005).
Taklit etme toplumsallaşmada önemli bir yere sahiptir. Bireyler özellikle de çocuklar
toplumsallaşmalarında katıldıkları kümelerde belli kişilerin taklitlerini gerçekleştirirler.
Bazı bireyler taklit ettikleri bireylerin davranışlarını genellerler ve her zaman o
davranışı gerçekleştirirler (Hay vd., 1985).
Bireyler karşılaştıkları bazı durumlarda, daha önceden öğrendikleri davranışları
tekrarlamayabilirler. Bunun temel sebebi olumsuz güdülenmedir. Bireyin daha önceden
yaptığı ve cezaya veya başarısızlığa neden olan daha önceki davranışları, o davranışın
yinelenme olasılığını azaltabilir. Bununla birlikte, herhangi bir tehditle karşılaşan birey
de bu davranıştan kaçınabilir. Bir bireyin cezalandırılan veya o bireye zarar veren
davranışı diğer bireylerin o davranışı taklit etmesini etkiler. Kısaca, bireylerin sahip
oldukları birçok davranış taklit yoluyla öğrenilir. Bir çocuğun davranışlarının
çevresindeki bireylere benzemesi, taklit yoluyla öğrenmenin etkinliğini ortaya
koymaktadır. Bu nedenle bireyin çevresi öğrenen bireye yeterli düzeyde modeller
sunarsa, bireyde bunları taklit ederek öğrendiklerini geliştirilebilir. Ayrıca, taklit
yoluyla birey, ilk defa karşılaştığı şeyleri öğrenmekle yetinmez, daha önceden
yapmaktan kaçındığı birçok davranışı da yapma cesaretini kendisinde bulabilir (Turanlı,
2007).
Tuckman, (1991)’a göre taklit yolu ile öğrenmenin gerçekleştirilmesinde
aşağıdaki çalışmaların yapılması gerekmektedir (Demirbaş ve Yağbasan, 2006).
1. Taklit edilecek davranış belirlenmelidir.
2. Taklit edilecek (birey, küme, nesne) belirlenmelidir.
3. Taklit edilen davranış sunulmalıdır.
4. Taklit edilen davranışın, işlevsel değeri oluşturulmalıdır.
Taklit’in Özellikleri
1. Bireyler başkalarının davranışlarını gözlem yaparak, kendi davranışlarını onlarınkine
benzetmeye çalışarak öğrenirler.
2. Taklit için başka insanların bilgi ve deneyimleri önemlidir.
3. Bazı bireyler taklit ettikleri bireylerin davranışlarını genellerler.
4. Bir bireyin cezalandırılmasına neden olan veya o bireye zarar veren bir davranış
diğer bireylerin o davranışı taklit etmesini etkiler.
5. Bir bireyin ödüllendirilen davranışları diğer kişilerin bu davranışı taklit etmesine
neden olur.
6. Birey taklit yoluyla yapmaktan kaçındığı davranışları yapma cesaretini geliştirir.
7. Bireyler kendi bilgilerinin yetersiz kaldığı durumlarda taklit ederek zor durumdan
kurtulurlar.
8. Bireyler özellikle kendinden üstün gördüklerinin taklidini yapmaya yönelirler.
Diğer Cevaplara Gözat
Taklit (Model Alma)
Taklit bir bireyin, başkalarının davranışlarını gözlem yaparak, kendi
davranışlarını onlarınkine benzetmeye çalışmasıdır. İlk kuramcılar insanlarda
başkalarını taklit etmek için doğal bir güdünün olduğuna inanmışlardır. Başka bireylerin
davranışlarını taklit etmek kendi başına bir davranıştır. Taklit, kültürün kuşaktan kuşağa
aktarılmasında ve mesleki beceriler gibi özel davranışların öğrenilmesinde büyük
öneme sahiptir. Taklit toplumsallaşmanın temel süreçlerinden biridir (Doğan, 1987).
Taklit, sosyal öğrenme kuramı içerisinde yer alan önemli bir öğrenme ilkesini
oluşturur. Sosyal öğrenme kuramı ilk kez Albert Bandura (1977) tarafından ortaya
atılmıştır. Bandura sosyal öğrenme kuramı ile “biz diğerlerini gözlemleyerek öğreniriz”
temel önermesini ortaya koymuştur. Bandura’nın geliştirdiği sosyal öğrenme kuramına
göre, insan başkalarının deneyimlerinden faydalanarak, onları model alıp, taklitlerini
yaparak bir şeyler öğrenir. İnsanlar konuşmada, cinsiyet rollerinde, giyinmede, yemedeiçme gibi birçok konuda başkalarını örnek alır ve onların davranışlarını taklit eder.
İnsanların yaptıkları taklitlerde ödül, ceza, takdir ve yerme önemli rol oynar. İnsanlar
ödül verilen veya takdir edilen davranışları taklit ederken ceza verilen ve yerilen
davranışları taklit etmekten kaçınırlar. Bu tür öğrenmeye modelleme yoluyla öğrenme
denir (Erjem ve Çağlayanderel, 2006). Taklit bilinçli olabileceği gibi bilinçsizce de
yapılabilir (Dager, 1971). Bilinçli olarak yapılan taklit, bireyin başkasına benzemek
istemesinden meydana gelir. Saygı gösterilen veya beğenilen anne- baba veya
diğerlerinin özelliklerini alan çocuklarda açık bir biçimde görülür. Bir yönetici taklit
ettiği başkabir yöneticinin yönetsel yaklaşımlarını taklit edebilir.
Toplumsallaşma süreçlerinden biri olan taklidin bireylere sağladığı önemli
yararlar bulunmaktadır. Taklit sayesinde bireyler zor durumdan kurtulabildikleri gibi
yapamayacakları bazı şeyleri diğer bireyleri taklit ederek yapabilirler. Böylece taklit
sayesinde bireyler cezalandırılmaktan kurtuldukları gibi ödül de alabilirler. Ayrıca
bireyler diğer bireyler gözünde yapamadıkları bir şey karşısında küçük görülmekten
kurtulabilirler.
Taklit ile model alma, modelleme, rol oynama, özenme ve öykünme eş anlamlı
olarak kullanılmıştır. Model alma yoluyla öğrenmede birey, bir başkasında bazı
davranışları görür ve o davranışları kendisi de yapar (Tetik, 2006). Piaget’e göre (1951)
oyun insan yaşamının vazgeçilmez bir parçasıdır. Oyun, öğrenmelerimizin birincil
kaynağını oluşturur. Çocuklar, okul çağına gelinceye kadar annesi, babası gibi en
yakındakileri veya kendi içinde yarattığı bir karakterin rolünü oynayarak etrafındaki
dünyayı keşfeder ve bu dünya hakkında kendi bilgisini oluşturur. Bu oyun oynama
güdüsü okula başlayınca veya erişkin olunca da devam eder. Rol oynama bu güdüyü
olumlu yönde kullanmayı amaçlayan bir öğretim yöntemidir (Kavak ve Köseoğlu,
2007). İnsanoğlu var olduğundan beri özendiği, örnek aldığı bireylerin davranışlarını ve
konuşmalarını taklit etme isteği duymaktadır (Şimşek ve Uğur, 2003). Çocuklar yetişkin
davranışlarına özenirler ve neden, niçin gibi soruları hiç düşünmeden onlar gibi
düşünme ve davranma geliştirirler bir başka deyişle onları taklit ederler (Sezgin, 2007).
Sözlük anlamına bakıldığında öykünme ve taklit eş anlamlıdır. Öykünme, çocuğun
öğrenmesinde ve gelişiminde önemli bir etkendir. Çocuklar, çevresinde var olan
modellerin kendi dürtülerini nasıl denetim altına aldıklarını gözlemleyerek, onlara
öykünerek kendi davranış biçimlerini geliştirirler (Sever, 2002).
İnsanlar yaşamları boyunca yapacakları bir takım işleri, içinde bulundukları
kümede yer alan diğer insanları gözlemleyerek, onları model alarak (onları taklit
ederek) öğrenirler. Albert Bandura (1977) tarafından ortaya sürülen taklit etme
kuramında, bireyin davranışları sadece pekiştireçlerle biçimlendirilmemektedir. Bireyin
yapmış olduğu davranışlarının aynı zamanda bilişsel, davranışsal ve çevresel etmenlerin
etkileşimiyle açıklanması gerekmektedir. Taklit yoluyla öğrenme, gözlem aracılığı ile
ortaya çıkmaktadır. Birey çevresinde var olan diğer bireylerin yaptıklarını taklit eder ve
bilişsel olarak bunları işler ve bunları kendi davranışları olarak kullanır (Soylu, 2007).
Bandura’ya göre gözleyerek öğrenme, bir bireyin diğer bireylerin yaptıklarını
basit olarak taklit etmesi değildir. Bireyin aynı zamanda çevredeki bilgileri kendisine
göre bir takım işlemlerden geçirerek yeni bilgiler oluşturmasını sağlayan önemli bir
süreçtir. Bu konu ile ilgili olarak Bandura, gözlem yoluyla öğrenmenin, taklit etme ile
birlikte bunun daha ötesinde bir kavram olduğu üzerinde durmuştur. Ancak temeli
taklit’e dayanmaktadır (Avcı, 2005). Bandura ya (1986) göre bireyler yıllar boyunca
yeni bilgiler edinebileceği ve mevcut bilgi ve becerisini artıracak taklit yoluyla öğrenme
becerisini geliştirmiştir. Doğrudan deneyim yoluyla kazanılan her türlü bilgi, taklit etme
yolu ile öğrenilebilir ve geliştirilebilir. İster bir çocuk; ister bir yetişkin olsun birçok
bilgi ve beceriyi çevresindekiler aracılığıyla öğrenebilir. Örneğin bir çocuk ana-baba,
akranlarının takliti ile birçok bilgi öğrenebileceği gibi taklit konusunda örgütlerde de
usta-çırak ilişkisi ön plana çıkmaktadır. Usta-çırak ilişkisinde çırak, belli bir süre
ustasının yaptıklarını gözlemleyerek, gözlemlediği ustasının işini nasıl
gerçekleştirdiğini taklit yolu ile anlamaya ve gördüklerini de zihnine yerleştirmeye
çalışır. (Turanlı, 2007).
Taklit eden insan ne yapması gerektiğini irdelemeden, sorgulamadan,
araştırmadan, eleştirmeden, bireyin kendisine kolay geldiği için ya da kınanmaktan
korktuğu için başkalarının yaptığını yaparak rahatlar. Dolayısıyla karar verme
sıkıntısından kurtulur. Taklit edilen davranışını değiştirirse taklit eden de davranışını
değiştirir. Taklit eden kişinin yeni davranış arayıp öğrenmesi gerekmez. Dolayısıyla
birey davranışın iyi-kötü olduğunu yargılamaz (Başaran, 2000).
Taklit bütün yaşamı etkileyen bir olgudur. Bu nedenle insan yaşamında önemli
bir rol oynadığı kabul edilmektedir. Taklit özellikle çocukluk dönemlerinde daha da
önem kazanmaktadır. Çocukların başarılı olarak taklit edebilmeleri onların beyin, sinir
bağlantıları ve kas gelişimlerini tamamlanmış olmaları ile doğrudan ilişkilidir. Yemek
yeme alışkanlığı, asabiyet, baskıcı tutumlar vb. özellikler taklit yoluyla insanlara
yerleşirler. Basit taklitte, önemli olan taklit edilen unsurdur taklit edilen insanın kim
olduğu taklit edilen unsur kadar pek önem taşımamaktadır (Yapıcı ve Yapıcı, 2005).
Taklit etme toplumsallaşmada önemli bir yere sahiptir. Bireyler özellikle de çocuklar
toplumsallaşmalarında katıldıkları kümelerde belli kişilerin taklitlerini gerçekleştirirler.
Bazı bireyler taklit ettikleri bireylerin davranışlarını genellerler ve her zaman o
davranışı gerçekleştirirler (Hay vd., 1985).
Bireyler karşılaştıkları bazı durumlarda, daha önceden öğrendikleri davranışları
tekrarlamayabilirler. Bunun temel sebebi olumsuz güdülenmedir. Bireyin daha önceden
yaptığı ve cezaya veya başarısızlığa neden olan daha önceki davranışları, o davranışın
yinelenme olasılığını azaltabilir. Bununla birlikte, herhangi bir tehditle karşılaşan birey
de bu davranıştan kaçınabilir. Bir bireyin cezalandırılan veya o bireye zarar veren
davranışı diğer bireylerin o davranışı taklit etmesini etkiler. Kısaca, bireylerin sahip
oldukları birçok davranış taklit yoluyla öğrenilir. Bir çocuğun davranışlarının
çevresindeki bireylere benzemesi, taklit yoluyla öğrenmenin etkinliğini ortaya
koymaktadır. Bu nedenle bireyin çevresi öğrenen bireye yeterli düzeyde modeller
sunarsa, bireyde bunları taklit ederek öğrendiklerini geliştirilebilir. Ayrıca, taklit
yoluyla birey, ilk defa karşılaştığı şeyleri öğrenmekle yetinmez, daha önceden
yapmaktan kaçındığı birçok davranışı da yapma cesaretini kendisinde bulabilir (Turanlı,
2007).
Tuckman, (1991)’a göre taklit yolu ile öğrenmenin gerçekleştirilmesinde
aşağıdaki çalışmaların yapılması gerekmektedir (Demirbaş ve Yağbasan, 2006).
1. Taklit edilecek davranış belirlenmelidir.
2. Taklit edilecek (birey, küme, nesne) belirlenmelidir.
3. Taklit edilen davranış sunulmalıdır.
4. Taklit edilen davranışın, işlevsel değeri oluşturulmalıdır.
Taklit’in Özellikleri
1. Bireyler başkalarının davranışlarını gözlem yaparak, kendi davranışlarını onlarınkine
benzetmeye çalışarak öğrenirler.
2. Taklit için başka insanların bilgi ve deneyimleri önemlidir.
3. Bazı bireyler taklit ettikleri bireylerin davranışlarını genellerler.
4. Bir bireyin cezalandırılmasına neden olan veya o bireye zarar veren bir davranış
diğer bireylerin o davranışı taklit etmesini etkiler.
5. Bir bireyin ödüllendirilen davranışları diğer kişilerin bu davranışı taklit etmesine
neden olur.
6. Birey taklit yoluyla yapmaktan kaçındığı davranışları yapma cesaretini geliştirir.
7. Bireyler kendi bilgilerinin yetersiz kaldığı durumlarda taklit ederek zor durumdan
kurtulurlar.
8. Bireyler özellikle kendinden üstün gördüklerinin taklidini yapmaya yönelirler.
Diğer Cevaplara Gözat