Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

Türk Halk Edebiyatı Çalışmalarının tarihi Tanzimattan günümüze hakkında bilgi vererek önde gelen araştırmacılar ve eserleri

Türk Halk Edebiyatı Çalışmalarının tarihi Tanzimattan günümüze hakkında bilgi vererek önde gelen araştırmacılar ve eserleri

Bu soruya 2 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    Zeus

    • 2020-12-06 12:04:06

    Cevap :

    HALK EDEBİYATI ÇALIŞMALARININ TARİHİ

    A) DÜNYADA FOLKLORUN GELİŞİMİ

    Düğün, bayram, kandil, doğum, ölüm, ad koyma, kan kardeşliği gibi gelenekler; cin, peri, büyü, efsun, muska gibi halk inançları; türkü, mâni, masal, efsane, tekerleme, bilmece, atasözü gibi halk edebiyatı ürünleriyle halk musikisi, halk tiyatrosu ve halk oyunları halkiyatın başlıca konularıdır. XIX. yüzyılda Avrupa’da ortaya çıkan ve İngilizce folklore (folk “halk, avam”; lore “bilim”) terimiyle adlandırılan bu bilim dalının Türkçe’de kullanılan ilk karşılığı halkiyattır. Daha sonraki yıllarda hikmet-i avâm, halk bilgisi, budun bilgisi gibi terimler kullanılmaya başlanmışsa da son yıllarda folklor ve bunun yanı sıra halk bilimi (halkbilim) terimleri yaygınlık kazanmıştır.

    Halk bilimi geleneksel insan davranışlarını gözlemlemek, insanı anlamak amacıyla 19. yüzyıl başlarında ortaya çıkan bağımsız bir disiplindir.

    Halk kültürünün 18. yüzyıldan itibaren sözlü kaynaklardan derlenmeye başlanan mit, masal, destan, atasözü, tekerleme, fıkra, türkü, ninni gibi şekilleri halk edebiyatı olarak adlandırılır.

    Halk edebiyatı ile bir ulusun gelişimini izlemek, onu oluşturan geleneği anlamak mümkündür.

    Avrupa'da halk bilimi çalışmalarının tarihiyle ilgili Giuseppe Cocchiara tarafından yazılmış olan Avrupa Folklor Tarihi önemli bir eserdir.

    Halk edebiyatı çalışmalarının tarihi Avrupa rönesansına kadar gider. Coğrafî keşiflerle ilişki kurulan yeni kavimlerin varlığı bu olgunun başlangıcıdır. 16. yüzyılda diğer kültürlerle temas kurma isteği bu konuda önemli rol oynar. Avrupa'nın sömürge kavimleriyle olan ilişkileri, onların geleneklerini yaşamlarını inceleme isteği sonrasında kendi ilkel ve eski dönemlerine yönelen bir dikkati doğurur.

    İtalya aydınlarına öncelik eden Vica (1688-1744) atasözlerini, halk masallarını, hayvan fıkralarını tarihin canlı şahitleri sayar. Bunları incelemeden tarihin bilinemeyeceğini savunur.

    Bu dönemde Avrupa’da bazı eserler halk edebiyatına yönelik ilgilerin artmasında etkili olmuştur.

    1.          Montaigne'nin Denemeler adlı eseri
    2.          Avusturyalı gezgin Derswamm'ın İstanbul ve Anadolu'ya Seyahat Günlüğü adlı eseri
    3.          Batiste Tavernier adlı gezginin Tavernier'in Altı Yolculuğu adlı eseri
    4.          Antoine Galland'ın Binbir Gece Masalları tercümesi
    5.          Marc Lescarbot'un Yeni Fransa Tarihi
    6.          Lafitau’nun Amerikan Vahşilerinin Adetleri
    7.          Bernard Fontenelle’in Hayvan Masallarının Kökeni adlı eseri

    İngiltere’de halk edebiyatı ve ilişkileri bakımından önemli bir adım atılır. Macpherson adlı bir şair 1766 yılında İskoçya yaylalarından derlenmiş Eski Şiir Parçaları adında bir şiir kitabı yayınlar. Bu kitaptaki şiirlerde 12. ve 16. yüzyıldan kalmış eski bir yazma da ele geçirdiğini, onları adı bilinmeyen bir şairin İngilizce’ye çevirdiğini söyler. Bu şaire de Ossian adını verir. Aslında Macpherson, şiirleri İskoçya’dan kendisi toplamış ve İngilizce’ye çevirmiştir. Ancak buna rağmen bu akım Ossiancılık adı ile yine de devam etmiştir. Macpherson’ın şiirlerinde halk kültürünün tesiriyle birlikte Tevrat’ın ve Homer destanlarının da tesiri görülmektedir. Onun şiiri ile Homer, Avrupa edebiyatında yeniden yerini alır.

    17. yüzyıl başlarında İngiltere'de başlayan halk edebiyatını yüceltme anlayışı Almanya'da da Ossiancılık akımını da doğurur. Alman asıllı bir İsviçreli olan Johann Jacob Bodmer'in "Alman İlyadası" olduğunu ileri sürdüğü Nubelungen ve de Percifal gibi epik şiirleri derlemesi önemli katkılardan olmuştur.

    Ossiancılık akımı Almanya'da Avrupa'nın önemli halk edebiyatı temsilcilerinden Johann von Herder'i ortaya çıkarır.

    Herder, bir yanda kendi derleyip yayınladığı türkü külliyatı ile halk bilim çalışmalarını etkilemiş bir yandan da romantik ulusçuluğun temelini atan fikirlerle Avrupa ve Dünya fikir tarihinde derin izler bırakmıştır. Herder’in düşüncesine göre bir milletin ortak ruhu, en iyi, en temiz ve en bozulmamış hali ile halk edebiyatında bulunur. Bunun için Almanlar türkülerini masallarını, destanlarını, epik şiirlerini, toplayıp yayımlamalıdırlar. Herder bu konuda bütün görüşlerini iki ciltlik "türküler" kitabında yayımlar.

    Herder, koleksiyonuna Alman türküleriyle beraber öteki ulusların da türkülerini alır. Türküleri derlerken onların müziğini de derlemek fikri ilk defa Herder tarafından ortaya atılır. Farklı bir açıdan söylemek gerekirse Herder Alman şarkılarında Alman ruhunu arayan adamdır. Herder'in çalışmaları halk edebiyatı konusunda bilimsel bir alt yapı oluşturur. Bu yapıda Almanca "halkbilimi" tabiri de doğmuş olur.

    Herder'in çalışmaları ilk meyvesini Grimm Kardeşler'in 1812'de yaptığı masal derlemesi ile verir. Hansel ve Gratsel ilk derlemelerdendir. Grimm Kardeşler'in bu çalışmaları masal derleme çalışmalarının teknik başlangıcı olarak da kabul edilir. Bu kitabın özelliği kitapta bulunan masalların halkın dilinden derlenmiş olmasıdır. Grimm kardeşler köy köy dolaşarak okuma yazma bilmeyen köylü kadınlar arasına masal derlemişlerdir.

    Grimm Kardeşler'in derlemeleri (1812 Ev ve Peri Masalları) bu konuda ölçütlerin de belirlenmesini sağlamış ve bir dönüm noktası olmuştur. Onlarla birlikte bu çalışmaları yürütenler çalışmalarına "volkskunde" (halkbilimi) adını verirler. Volkskunde terimi 1782'de Almanya'da "Der Reisen" (Gezgin) adlı dergide bilinçli bir seçimle kullanılmıştır. (Gözaydın) Grimm Kardeşler'in bu çalışmaları Finlandiyalı araştırmacıların da katkılarıyla Tarihî-Coğrafî Fin kuramının temelini oluşturacaktır.

    Grimm kardeşler mitoloji üzerine de çalışmışlardır. Alman mitolojisinin kalıntılarını, masallarda, epik şiirlerde, bilmece ve atasözlerinde aramışlardır. Ayrıca eski yazmaları tarayarak Alman mitolojisinin ilk örneklerini bulmaya çalışmışlardır.

    Finler’in destanı olan Kalevela’nın derlenmesi önemli bir aşama olarak görülebilir. Asıl uzmanlık alanı tıp olan Elias Lönnrot, Finlandiya'nın değişik bölgelerinde gerçekleştirdiği gezilerinde, Fin halk hikâyelerini kaydetti. Şiirlerin çoğunu Karelya bölgesinde toplayan Lönnrot, 1829'da başladığı yolculuğu ardından Kalevala'nın "eski" halini tamamladı. Araştırmalarına devam eden Lönnrot, 1849'da Kalevala'nın bugünkü halini topladı.

    1878 yılında İngiltere'de Folklor Derneği kurulur. Bu dernek folklorun ilk derneğidir. Folklor sözcüğünün isim babası, bu sözcüğü 1846'da kullanan William John Thoms'tur. 22 Ağustos 1846 tarihli Athenaeum dergisi. Bazı görüşlere göre de Thoms'un "folk lore" kelimesini bir dergide müstear isimle yayımladığı bir yazıda kullanması halk bilimi araştırmalarının başlangıcı olarak kabul edilmektedir. Folklor sözcüğü de ilk defa Thoms tarafından kullanılmıştır.

    İngiltere'de Thoms, Rusya'da romantizm akımının da etkileriyle halk edebiyatı ürünlerine yönelen Gogol, Puşkin gibi sanatçılar halk bilimi çalışmalarının tarihçesinde yer alan sanatçılardandır.

    Almanya’da olduğu gibi Rus yazarları da halk edebiyatı örnekleri yayınlamışlardır. Rusya’da Almanya’ya gidip Grimm Kardeşler’le tanışan Krevski kardeşler bu akıma öncülük etmişlerdir. Bu iki kardeş 1831 yılında büyük bir türkü külliyatı yayınlamışlardır. Rus halk dilini sanat dili haline getirmek için girişilen bu çaba Puşkin’in katılması ile büyük bir güç kazanmıştır. Puşkin, çocukken bakıcısından dinlediği masallardan çok etkilenir. Ona göre her güzel masal bir şiir sayılır. Puşkin’in bu çabasına Lermantof, Gogol, Dostoyevski, Tolstoy gibi büyük yazarlar da katılmışlardır.

    19. asrın ikinci yarısında halk bilimi Asya Türkleri arasında da gelişmeye başlamıştır. 1847 yılında Gastreb ve Schoefner Altaylarda Türk destanlarını yayınlarlar. Almanca olan bu destanlar daha sonra İngilizce’ye de çevrilir. Türkler arasında halk bilim çalışmalarının öncüsü Radloff, 7 büyük cildini kendi hazırladığı Sibirya’da (Proben) adlı büyük derleme külliyatında Kazak, Kırgız, Uygur, Kırım Tatarlarından, onların halk edebiyatlarından örnekler verir. Radloff’un ölümünden sonra Kunoş, Kotonov, Mashkov çalışmaya devam ederler. Böylelikle 8. cilt Osmanlı Türklerinden, 9. cilt Sibirya’dan, 10. cilt Gagavuzlardan derlenen halk edebiyatı örnekleriyle oluşturulur.

    Nihayetinde folklor çalışmaları Avrupa'da 19. yüzyılda olumlu sonuçlar vermeye başlamıştır. Türkiye'de ise aynı noktaya bir asırdan fazla bir sürede gelinecektir.

    B) TÜRKİYE'DE FOLKLORUN GELİŞİMİ

    Halk edebiyatı çalışmaları Türkiye'de gerçek anlamda 20. yüzyıl başlarında ortaya çıkmıştır.

    Türkiye'de halk edebiyatı çalışmaları Türkî-i Basit cereyanına kadar indirilmiş olsa da bu yaklaşım çok doğru değildir. Doğrusu, halk edebiyatı çalışmalarının aslında Tanzimat Fermanı'ndan sonra başladığı söylenebilir.

    Şinasi'nin Avrupa'dayken tanıştığı isimler Avrupa'da halk edebiyatı konusunda yetkin isimlerdir. Şinasi bu isimlerin etkisinde kalacaktır. Şinasî “hikmet-i avam” diye değerlendirdiği atasözlerini dönüşünden sonra Durûb-u Emsâl-i Omaniye adıyla yayımlayacaktır. Bu çalışma derleme esnasında kaynak kişiye yönelen ilk çalışmadır.

    Namık Kemal, Hintli İnayetullah’ın "Bahar-ı Dâniş" adlı Farsça masal kitabının bir kısmını 1873'te Farsçadan dilimize tercüme eder.

    Ziya Paşa ise dikkatleriyle Türkiye'nin Herder'i olmaya hak kazanmıştır. Şiir ve İnşa makalesi önemli tekliflerle doludur. "Türkü" manzumesi bunun bir örneğidir. Kayabaşı, deyiş ve üçleme olarak anılan halk şiirine dikkat çeken Ziya Paşa, taşra edebiyatını da nazara verir. Ziya Paşa, bu görüşlerinden çabuk vazgeçtiği için görüşleri üzerinde çok durulmamıştır.

    Tanzimat ideolojisinin hâkim olduğu devrede cılız bir yapı içinde olsa bile eski mahallileşme cereyanının kendi yolunda devam ettiğini; Avrupa edebiyat mektebine mensup bazı şairlerin parmak hesabı diye küçümsenen hece veznini denediğini, âşık tarzı şiirler yazmaya, eserler vücuda getirmeye çalıştığı görülür. Öte yandan bu devre aydınlar arasında kültür alanında şuurlu bir milliyetçilik hareketinin başladığına tanık olunur. Hareketin gelişip yayılmasına çalışanlar arasında Ahmet Vefik Paşa, Süleyman Paşa ve Ali Suavi Efendi’ler önde gelen isimlerdir.

    Ahmet Vefik Paşa ise "folklor" terimini ilk defa kullanan isimdir. Macar araştırmacı Ignacz Kunos ile yaptığı mülakat Paşa'yı derinden etkilemiştir.  Türk halk edebiyatını, dolayısıyla Türk halkiyatını bir ilim konusu olarak ele alan Ignacz Kunoş’tur. Rumeli ve Anadolu’nun çeşitli yörelerinden derlediği metinleri 1887’den itibaren sistemli bir şekilde yayımlamaya başlayan Kunoş, 1925 yılında Ankara’da verdiği konferansları da Türk Halk Edebiyatı adıyla kitap haline getirdi (İstanbul 1925). Ahmet Vefik Paşa’nın bu mülakatına folklor kelimesinin ilk defa kullanılıyor olması (1885) önemli bir gelişmedir. Ahmet Vefik Paşa, Türk dilinin zenginliğini göstermek üzere hazırladığı sözlüğe “Lehçe-i Osmaniye” adını vermiş ve halk arasından topladığı kelimeleri de bu sözlüğe dahil etmiştir. Eski Türk destanlarından izler taşıyan ünlü “Şecere-i Türki”yi bastırmıştır.

    1908'de Türk Derneği kurulur. 1911 Türk Yurdu Derneği, 1912 Türk Ocağı çatısı altında birleşerek Türk Yurdu dergisini çıkarırlar. M. Emin Yurdakul'un şiirleri, Süleyman Paşa'nın "Türk" kelimesinin kullanımını önermesi burada dikkat çeken atılımlardır.

    Genç Kalemler de bu dönemde önemli bir başka aşamadır.

    Ziya Gökalp, "Halka Doğru" dergisinde yazdığı "Halk Medeniyeti" başlıklı yazısı (23.07.1913 )ile önemli bir aşamaya geçildiğini haber verir. Bu çalışma halk edebiyatı çalışmalarında önemli bir çığır açarGökalp'in kullandığı "Halkiyat" terimi de önemli kazanımlardan olur. Gökalp burada halk teşkilatı, kavmiyeti, felsefesi, ahlâkı, hukuku, lisan, iktisadiyatı gibi ayrı ayrı halk bilimi şubelerinden söz eder. Halk biliminde ilk yerli tasnif Ziya Gökalp’e aittir. Folkloru “şifâhi an’ane”ler şeklinde tanımlayan Gökalp, Türk folklorunun şu başlıklar içinde incelenmesini teklif eder:

    1.      Şifâhi bediiyyat: Şarkılar, destanlar, darb-ı masallar, bilmeceler, efsaneler, rakslar, şifâhi mûsiki.
    2.      Şifâhi ahlâk: Atalar sözü, halk sözü, ahlak kıssalar.
    3.      Şifâhi diniyyât: İtikadlar, Ayinler, dini teşkilatlar, ilahiler, du’alar, menkıbeler, üstureler, kozmogoniler.
    4.      Şifâhi hukuk: Örfler, adetler.
    5.      Şifâhi iktisad: Cari bulunan iktisad kaideleri ve ameliyeleri.
    6.      Şifâhi tabâbet: Sihirle karışık tabâbet ve sair fenler.
    7.      Şifâhi mantık: İptidai tasnifler ve makuleler.
    8.      Şifâhi lisân: Lisanın halkça müstamel bütün sesleri, kelimeleri, kaideleri.

    Fuat Köprülü halkiyat terimini kullanan bir başka araştırmacıdır. Ziya Gökalp'ten altı ay sonra (6.02.1914) yazdığı yazıda folklor ve halkiyat kelimelerini birlikte kullanır. (İkdam, Yeni Bir İlim: Halkiyat: Folk-lore) Köprülü’nün İstanbul ve Ankara üniversitelerinde yaptığı çalışmalar, saz şairlerine yönelik dikkatleri ve kurucusu bulunduğu Türkiyat Enstitüsü halk edebiyatı alanında önemli aşamalardır.

    Rıza Tevfik (Bölükbaşı) ise “Folklor: Folklore” (Peyâm: Edebî İlâve, sy. 20; 5.03.1914) adını taşıyan yazısında, “Lafzan tercüme edilirse hikmet-i avâm tamamıyla folklor mukabili olmuş olur” der. Rıza Tevfik, folklor teriminin avam edebiyatının bütün eserlerini anlatmak üzere kullanıldığına işaret ettiği için folklorun sadece edebiyat yönü üzerinde durmuştur. 

    Daha sonra bu alanda gerçekleştirilen ilk resmî faaliyet, 1920 yılında Ankara’da Maarif Vekâleti’ne bağlı Hars Dairesi’nin kurulmasıdır. 1922’de aynı bakanlığın bir genelgesiyle öğretmenlerden ve konuyla ilgilenenlerden derlemeler yapmaları istenmiştir.

    Bu sırada Diyarbakır’da bulunan Gökalp etrafına topladığı gençlerle bir ekip çalışması başlatmış, çıkardığı Küçük Mecmua’da derlediği bazı masalları yayımladığı gibi “Usullere Dair” genel başlığı altında çıkan “Halkiyat I-Masallar” yazısında halk masallarının tesbit usulü konusunu ele almıştır (Küçük Mecmua, sy. 18, s. 9-12).

    1924’te Ankara’da Etnografya Müzesi’nin kurulması için çalışma başlamış ve 1925’te müzenin temeli atılarak bir yıl sonra inşaatı tamamlanmış, 1927 yılında müdürlüğüne Hâmid Zübeyir (Koşay) getirilmiştir. Müze 1930 yılında ziyarete açılmıştır.

    1924 yılında kurulan Türkiyat Enstitüsü halk edebiyatı ürünlerini çeşitli başlıklara ayırarak incelemeyi hedeflemiştir.

    1. Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar (Köprülü
    2. Nasrettin Hoca (Köprülü)
    3. Maniler (Kilisli Rıfat Bilge),
    4. Gevheri, Pir Sultan Abdal, (S. N. Ergun)
    5. E. Emrah, (Köprülü)
    6. Melamîlik (A. Gölpınarlı)
    7. Kayıkçı Kul Mustafa (Köprülü), 
    8. Köroğlu Destanı (Boratav) 

    gibi çalışmalar burada yapılmıştır.

    1924'te açılan Musıkî Muallim Mektebi'nde ve daha öncesinde Dârü'l-elhan'da oyun havaları ve türküler derlenmiştir.

    1926'da Sadettin Nüzhet tarafından hazırlanmış olan Konya Halkiyatı adlı eser bir yöre monografisinin sınırlarını çizmede ilk başarılı örnek olmuştur. Ahmet Talat Onay tarafından da 1928 yılında hazırlanan Halk Şiirinin Şekil ve Nev'i adlı eser de başarılı bir başka çalışmadır.

    1927 yılında kurulan Türk Halk Bilgisi Derneği folklor çalışmalarının bilimsel zeminde yürütülmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Bu dernek 19 sayılık Halk Bilgisi Haberleri dergisini de çıkarır. Derneğin ilk faaliyeti “Halk Bilgisi Toplayıcılarına Rehber” adlı bir kılavuz yayımlamasıdır.

    1931'de Türk Ocakları'nın feshi ve halkevlerinin kurulmasıyla yeni bir döneme geçilmiş olur. Halkevleri her belde halk edebiyatı ve bilimine dair yayınlar hazırlamışlardır. Ülkü dergisi halkevlerinin yayın organıdır.

    Pertev Nailî Boratav folkloru millî duygulardan hareketle değil, bilimsel bir yaklaşımla ele almıştır. 1939 yılında DTCF'de halk edebiyatı kürsüsünü kurar. Boratav uluslararası bir yaklaşımla folklora yönelmiştir. Kuramları dikkate almış, bütüncül bir yaklaşım sergileme gayreti gütmüştür. Anadolu'da gezilere çıkmış ve öğrencileriyle birlikte birçok derleme yapmışlardır. Boratav, Köroğlu ve Bey Böyrek hikâyelerini de çalışmıştır.

    1.          Typen Turkischen Volksmarchen
    2.          Az Gittik, Uz Gittik
    3.          Zaman Zaman İçinde
    4.          Halk Hikâyeleri ve Halk Hikâyeciliği
    5.          100 Soruda Türk Folkloru
    6.          100 Soruda Türk Halk Edebiyatı
    7.          Köroğlu Destanı
    8.          Nasreddin Hoca
    9.          İzahlı Halk Şiiri Antolojisi

    İlhan Başgöz Boratav’ın asistanıdır.

    1.          Doğu Anadolu'da Folklor Derlemeleri (1947)
    2.          İzahlı Türk Halk Edebiyatı Antolojisi (1956)
    3.          Manilerimizden (1957)
    4.          Köroğlu (1959)
    5.          Karac'oğlan (1977)
    6.          Geçmişten Günümüze Nasrettin Hoca

    Mehmet Kaplan Atatürk Üniversitesi'nde Muhan Bali, Bilge Seyidoğlu, Saim Sakaoğlu, Umay Günay, Fikret Türkmen, gibi isimlerle yeni bir yaklaşım sergiler. 1967-1973 yıllarında halk edebiyatının ilk doktorları da yetişmiş olur.

    Sedat Veyis Örnek tarafından yapılan halk bilimi, etnoloji ve antropoloji çalışmaları aynı dönemlere rastlar.

    1.          100 Soruda İlkellerde Din, Büyü, Sanat, Efsane,
    2.          Etnoloji Sözlüğü,
    3.          Anadolu Folkloru’nda Ölüm
    4.          Budunbilim Terimleri Sözlüğü

    1966'da kurulan Türk Folklor Enstitüsü folklor araştırmalarında devlet engelinin ortadan kalkmasının önemli adımlarından olmuştur. Maddi, manevî kültür, edebiyat, müzik, oyunlar ve arşiv bölümleri olan bu enstitünün yapısı korunmaya devam edilmiştir.

    Şükrü Elçin'in 1964 yılından itibaren Hacettepe Üniversitesi'nde çalışmalarıyla ayrı bir okul oluşturur. Dursun Yıldırım, Umay Günay, Öcal Oğuz gibi isimler bu okulun temsilcileridir.

    Fikret Türkmen de Ege Üniversitesi'nde çalışmalarını sürdürmüştür.

    YÖK'ÜN kurulması ve üniversitelerde halk edebiyatı çalışmalarının sürdürülmesi, UNESCO tarafından imzalanan sözleşme bu yöndeki önemli adımlardır. UNESCO 2003'te somut olmayan kültürel mirasın korunması konusunda bir sözleşmeyi kabul etmiş ve Türkiye'de bu sözleşme 2006 yılında kabul edilmiştir.

    Ali Berat Alptekin, Ali Duymaz, İsmet Çetin, Ali Yakıcı gibi birçok isim halk edebiyatı çalışmalarına devam etmektedir.

    Türk folklor araştırmalarının devreleri aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir:

    1) Örtülü Devre: 1839-1908

    2) Türkçü Devre: 1908-1920

    Türkçü Devre, folklor ürünlerinden ve folklor ilminden açıkça söz edildiği, bu konuda açıklayıcı yazıların yazıldığı, yararlarından söz edildiği devredir. Türkçüler, milli edebiyatın kurulmasında, milli şuurun uyandırılmasında, milleti tanımada, milliyetçilik kavramının sınırlarını belirlemede başvurulacak yegâne kaynak olarak folkloru görmekteydiler.

    3) Sentezci Devre: 1920-1938

    Sentezci Devre adını verdiğimiz üçüncü devrede folklor, çağdaş Türk devletinin kültür yapısını oluşturmada yararlanılacak bir ham madde ambarı biçimde değerlendirilir. Folklor araştırmaları devlet tarafından desteklenir. Bütün amaç, milli kültürü folklor kaynaklarımızdan yararlanarak yeni bir sentez içinde yoğurup şekillendirmektir.

    4) Dergici Devre: 1939-1966

    Dergici Devre’yi, folklor araştırmalarımızın yükünü büyük ölçüde iki mühim folklor dergisinin yüklendiği zaman olarak belirlenebilir. Bu devrede, Kemal Güngör’ün Folklor Postası, İhsan Hınçer’in Türk Folklor Araştırmaları adlarıyla çıkarmış oldukları dergiler, Türk folklor araştırmaları için birer özel “folklor mektebi” vazifesi görmüşlerdir.

    5) Bilimci Devre: 1966’tan günümüze

    Son devrenin ilk mühim adımı 1966 yılında İhsan Hınçer ile arkadaşlarının gayreti ve devrin devlet yetkililerinin olumlu yaklaşımlarıyla atılmıştır. O yıl, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bir “Milli Folklor Araştırma Enstitüsü” kurulmuştur. Müteakip yıllar içinde Atatürk Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara Üniversitesi lisans programlarında folklor derslerine geniş ölçüde yer verildi.


    Diğer Cevaplara Gözat
    Cevap Yaz Arama Yap

    Beste

    • 2020-12-04 18:40:35

    Cevap : -Tanzimat Sonrası Türk Edebiyatı, bir medeniyet krizi ortamında doğup gelişmiştir.
    -Osmanlı-Türk toplumunun XVIII. yüzyıldan itibaren dikkati ve yüzünün Avrupa'ya çevrilmiş olması, zamanla birtakım değer ve unsurların oradan alınıp hayatı mız, kültürümüz ve medeniyetimize aktarılması veya mal edilmesi sonucunu doğurmuştur. -Özellikle Tanzimat Fermanı'ndan (1839) sonra Batılı değerlerinin önemli ölçüde siyasî, sosyal, ekonomik, kültürel, sanat hayatımız ve kurumlarımızda somut olarak şekillenmeye başladığına şahit oluruz. Bu süreç, doğal olarak Türk edebiyatını da kökten sarsmış ve yeni bir edebiyatın oluşumuna zemin hazırlamıştır. Dolayısıyla Tanzimat Sonrası Türk Edebiyatı, değişen hayat, zihniyet ve zevkin, çok açık biçimde edebiyat sanatındaki görünümü ve sanat eseri çerçevesindeki yorumu olarak karşımıza çıkar.
    -Hayat, doğa ve insan anlayışı; estetik değerleri; dili, şekli ve üslûbu ile kendinden önceki Türk edebiyatından (Divan edebiyatı, Halk edebiyatı) farklı olan bu edebiyat, Tanzimat Sonrası Türk Edebiyatı kadar Yeni Türk Edebiyatı, Avrupaî Türk Edebiyatı, Batı Tesirindeki Türk Edebiyatı, Türk Teceddüt Edebiyatı veya Arayışlar Devri Türk Edebiyatı gibi farklı isimlerle de anılır.
    -Tanzimat Sonrası Türk Edebiyatı, yaklaşık yüz elli yıllık tarihi içinde gerek Batı edebiyatı ve akımlarıyla olan farklı düzeylerdeki ilişkisi gerekse Türk toplumunun kendi şartları sebebiyle birtakım yönelişler, gruplaşmalar, mektepler veya akımlara sahiptir. Ancak bunların büyük bir bölümü, Batı'da görülen akımlara göre daha dar kapsamlı ve daha kısa ömürlüdür. Ayrıca bunların önemli bir kısmı, ciddi bir felsefî veya estetik temelden yoksundur.

    Söz konusu yöneliş, grup, mektep veya akımların belli dönemler hâlinde en dikkati çekenleri şu şekilde sıralanabilir

    -Şinasi,
    -Namık Kemal,
    -Ziya Paşa,
    -Ahmet Mithat Efendi,
    -Şemsettin Sami,
    -Ahmet Veşk Paşa,
    -Abdülhak Hâmid,
    -Recaizâde Mahmut Ekrem,
    -Sami Paşazâde Sezâi,
    -Muallim Naci.
    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.