Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

Türkçenin söz dizimi üzerine yazılan makaleler

Türkçenin söz dizimi üzerine yazılan makaleler nelerdir ?

Bu soruya 1 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    Zeus

    • 2020-04-11 07:11:43

    Cevap :

    Sözdizimini her dilin anlatımda oluşturduğu, başvurduğu sözcük dizgesi olarak tanımlayabiliriz. Sözdizimi dilden dile değişir.Türkçede sözdizimi şöyle oluşmaktadır:

     Yargı öbekleri (Tümce )

    Belirtme öbekleri ( Yargısız anlatımlar )     

    1. Yargı Öbekleri        

    Yargı öbeği deyince tümce anlaşılmalıdır.Tümce, yargı bildiren söz dizisidir. Bu söz dizisinin oluşmasında Türkçenin değişmezlik, değişebilirlik kuralları dikkate alınır.     

               . Obugün kitapçıdan kitap aldı.

                          Yardımcı öğeler          Temel öğe :Türkçenin genel kalıbı     

               ..... kitap aldı. / ... kitapçıdan aldı. / ... bugün aldı. / ... aldı.         

               Yargılı anlatımda önemsenen öğe yükleme yaklaştırılır. Eğer eylem önemsenirse devrik anlatıma başvurulur.

               Besle kargayı oysun gözünü.

               Sözdizimi dilin düşünce düzenidir. Sözdizimi bozulunca düşünce düzeni de bozulur.Etkisinde

    kaldığımız dillerin sözdizimiyle düşünürüz; Osmanlıca, çeviri dil özellikli  Türkçe

               Bizi şaşırtacak denli çelişkiler olan da yine insanın kendisidir.

               Okuru okumaktan, edebiyat yapıtından beğeni almaktan soğutan yazarların kusuru, bilindiğinden çok fazladır.

               Bu örnek tümcelerde anlatımın sevimsizliği başka dille düşünüp Türkçe yazmaya özenmekten kaynaklanıyor.Birinci tümcede yazar, “denli” sözcüğünü kullanarak Türkçe anlatımı gerçekleştirdiğini sanıyor. İkinci tümcede de yer alan ”beğeni almak” başka bir dille düşünüldüğünü gösteren çeviri özellikli bir deyim.Türkçede bulunan “beğeni kazanmak” deyimi kullanılsaydı Türkçe düşünüp Türkçe anlatma gerçekleşmiş olacaktı.

               Türkçenin, genel kalıp, önemsenen öğenin yükleme yaklaştırılması, çatısal özellikler, kök değişmezliği, kök-yapım eki-çekim eki sıralaması, ünlü uyumları, belirtme öbeklerinin oluşumunda yardımcı öğe temel öğe sıralamasının geçerliliği dilin değişmezlik özelliği ile açıklanabilir. Bu gerçeği bir alıntıyla doğrulamaya çalışalım:          

               Bugün Türkçe sözcüklere karşı çıkanlar şöyle demektedir: Türkçenin kuralları vardır; bu kurallara karşın sözcük türetiliyor, ekler rastgele kullanılıyor.Ad köküne ulanması gerekenler eylem köküne, eylem köküne ulanması gerekenler ad köküne ulanmaktadır. Az işlek eklerle sözcük türetilmektedir. Bu türetilen sözcükler uydurmadır. diyerek kişi kendi diliyle düşünür gerçeğine karşı çıkmaktadırlar.           

               Kurallara böylesine sarılanlar bakın neler ediyor: Came-şûy’dan – çamaşır, guuşe’den – köşe, nerdûban’dan – merdiven, cehârşen-bih’den – çarşamba, pencşen-bih’ten – Perşembe’ ** türetmek, daha doğrusu uydurmak Türkçe oluyor.Hani dil kuralları  nerede kaldı.

               Bu göstermelik kuralcılar örnek metinde belirtildiği gibi Türkçenin sözdizimini, değişmezlik özelliğini görmezden geliyorlar. Türkçe karşıtı olanlar bakın nelere uydurma diyor: sözcük ( söz-cik), sözlük ( söz-lik ), seçenek ( seç-enek ), görenek ( gör-enek ), örnek ( ör-enek ), denetmen ( denet-men ), sayman ( say-men ), çevirmen (çevir-men ),danışman (danış-men ). Bu sözcüklerin kök ve ekleri dilimizde var, kök ve ek değişmezlik kuralına göre sıralanmış. Sözcükler dilimizin ses uyumu kurallarına da uymaktadır.Peki, bunların neresi uydurmaca!

               Dilimiz dünden bugüne daha gür ve daha güçlenerek gelişmektedir.Yapılması gereken yaşamımızın her alanında ‘Türkçe konuşmak, yazmak; Türkçe düşünmektir.’ Aydınımızdan dil uzmanına, bilim adamımıza ve tüm yurttaşlara düşen görev budur. Bunu başardığımız oranda dilimiz yaşayacak ve boy verecektir.” ***        

               Türkçe anlatım şiir türünde özellikler gösterir.Şiir; uyum, ezgi, yoğunluk, duygusallık gibi özellikleri nedeniyle sözdizimi kurallarını yok sayabilir.Şiirin kendine özgü kuralları olduğunu bu türün geçirdiği aşamaları incelediğimizde görürüz.          

               “Şair, değişken yapıların bilincine varabilir; bir yorum çokluğuyla karşı karşıya kalabilir; düşüncenin imgesel dilini yapılandırabilir; sözcüklerin işlevsel kullanımıyla, eğretilemelerle, yaratıcılığın önünü açabilir.Şair, yeni kavrayışlarla konu sırtında dolaşırken sözcükler yeni anlamlar yüklenebilir.” ****           

               ezgi      

               halk

               suda balık

               kaç damar

              

               yaşar

               aydın kimliğinde us

               sevgi dokur yürek

     

               bitmeyen ezgi çoğalır

               ince uzun

               dışımızda maviliği

              

               Ozan, şiirde imge, sözcüklere yeni işlevler kazandırma, benzetmeler, eşleştirmeler, çağrışımsal anlatımlarla yeni bir dil yarattığı gibi, yeni kavrayışlara da götürmektedir bizi. 

               2. Belirtme Öbekleri

                Belirtme öbeği, kavramlar arası ilişki kurar.Kavram, nesnelerin, biçimlerin, olgu, durum ve devinimlerin dilde anlatım buluşudur.Değişik ses ve biçimlerle, değişik yollardan oluşan sözcük somut ve soyut kavramları karşılar. Söze dönüşen nesne dile özgü bir genelleme, bir soyutlamadır. Ad soylu sözcükler doğrudan doğruya kendi aralarında ilişki kurarak belirtme öbeklerini oluştururlar.Belirtme öbekleri yargısız anlatımlardır.

               Ad tamlaması

               . Okul bahçesi / okulun bahçesi /okul bahçesinin duvarı 

               Önad tamlaması

               . kırık sandalye / beş yüz / birkaç kişi / masmavi deniz  

               Adıl tamlaması

               . benim evim/ bizim yurdumuz / senin oyuncağın:              

               Sayı öbeği

                yüz beş / on dört / yüz elli

                Belirteç öbeği                                                      

               en büyük(eserim) / daha güçlü (atlar) / pek çok (sevmek) 

               Ad öbeği

               savaşa hazır/ içten pazarlıklı / evde eve / papatyadan beyaz  

               San öbeği

               İsmet Paşa / Türkay Öğretmen / Ali Yüzbaşı:                          

                İlgeç öbeği

               . akşama dek /dev gibi /denize karşı / çocuk için     

                Bağlaç öbeği

               . hak ve kuvvet / Oya  ile Veli / O ya da ben / ya o ya ben 

               Ünlem öbeği

               . hey Dirse Han / aziz İstanbul/ a budala / ey bülbül:

               İkileme öbeği

               sıra sıra / az çok / eş dost / şırıl şırıl                                                

              Eylem öbeği

               boyun eğmek /can atmak / yardım etmek                               

               Anlatımın sözdizimsel bağlantısında dilin öbeklerden oluştuğunu gördük. Dilin bu değişmez özelliği yanında ozanların, yazarların, dilbilimcilerinin dile işlerlik kazandırmasını da dilin değişebilirlik özelliği olarak adlandırabiliriz. Ses değişmeleri: edgü / eyyü / eyü / iyi; anlam değişmeleri:  yavuz :  kötü – yiğit;  ödül : güreşte kazanana verilen armağan (geçmişte), her yarışmada kazanana verilen armağan ( bugün )   sözcük değişmeleri : bediz / bezek / süs . Bu üç özellik dilin değişebilirlik özelliklerindendir.

               Türkçe toplumsal gelişmeye koşut olarak kendini yeniliyor.Türkçeyi, toplumumuzun ulusal dili olarak doğru, anlaşılır biçimde kullandığımızda anlaşmamızın kolaylaşması, toplumsal barışımızın sağlanması gerçekleşecektir. Türkçe, toplumsal yaşamımız için bu denli önem taşımaktadır.                              

     

               ( eğitim sanat , ocak şubat mart 2006)

     

               (Çağdaş Türk Dili , Mayıs 2006 , s. 117-119)

     

    * Türk Dili Dergisi Perşembe Toplantısı’nda sunulan bildiri, Kadıköy/Seyhan Kitabevi, 9 Şubat 2006 

    ** Nihat Sami Banarlı, Türkçenin Sırları, 1972, s.46/1, 291/1

    ***  Türkay KORKMAZ, Türk Dili, Ekim 1981, sayı : 358 ,  sayfa: 252,25

    **** Nuray GÖKAKSAMAZ, Şiir ve Sözcükler, Türk Dili Dergisi, Ocak-Şubat 2001, s.35-37



    Diğer Cevaplara Gözat
    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.