Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

Ulusal gazetelerdeki anlatım bozukluğu ve imla açısından yanlış yazılmış cümleler

Bu soruya açıklama yazılmamış..

Bu soruya 1 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    gokturk

    • 2020-06-06 10:21:25

    Cevap : Gazatelerdeki anlatım boluklukları; 

    “Kabaca, ilköğretim ve ortaöğretimden sonra zorlu ÖSS sınavına girilir.”(Radikal İKİ, 29 Haziran 2008) İhsan Çetin’in bu cümlesinde olduğu gibi sınava giren bir aday da ÖSS kısaltmasından sonra “sınav” sözcüğün getirebilir mi acaba?

    “ÖSS sınavına gençler ortalama yirmi yaş dolayında giriyorlar…”(Star, 14 Haziran 2009) Eser Karakaş da ÖSS kısaltmasından sonra “sınavına” sözcüğünü yazabiliyor, “gereksiz sözcük” uyarısını dikkate almadan.
    “Bu roman için deyim yerindeyse ‘sosyolojik bir iman’ gerekmiştir diye düşünüyorum.” (Radikal Kitap,13 haziran 2008) Sema Aslan’ın cümlesindeki “deyim” sözcüğünün “deyiş” olması gerektiğini gör(e)meyen aday, yanlış anlamlı sözcük kullanmaktan bir soru kaybederdi.

    “Herkesin meşrebine göre bir futbol yorumu var.” (Star AÇIK GÖRÜŞ, 6 Temmuz 2008) Salih Kılıç, önemsememiş olabilir; ancak “herkesin” sözcüğünden sonra “virgül” kullanamamak, cümlenin anlamını nasıl da değiştiriyor.
    “Güçlü bir savunma yapan Av. Labori’yi, 14 Ağustosta bir kişi tabanca ile yaralar.” (Star, 30 Haziran 2009) Sınava giren herhangi bir aday, Sami Selçuk gibi davranıp “Ağustosta” sözcüğünü “kesme işareti” kullanmadan yazabilir miydi acaba?

    “Şanlıurfa’nın Viranşehir İlçesi’nden Diyarbakır’a gelirken (…)” (Star, 5 Temmuz 2009) Mehmet Altan’ın yazdığı gibi “İlçesi’nden” sözcüğüne büyük harfle başlayıp sonra da ek ayırmak için “kesme işareti” kullanabilir misiniz?
    “İki gün önce, Murat Bardakçı ve (bir okuyucumun deyimiyle) “tarihin sansür odası” ya da (bir başka okuyucumun deyimiyle) “tarihin televolesi” ile uğraşma faslına bir ara verip, dar anlamda politikaya dönerek “asıl şimdi anladı[ğı]m”ı kâğıda dökmek, karşılamadı günün icaplarını.” (Taraf, 4 Temmuz 2009) Halil Berktay da “deyiş” yerine, “deyim” sözcüğünü bir cümlede iki kez kullanabilmektedir.

    “Örnek pekçok… ” (Yeni Şafak, 7 Temmuz 2009) Ali Bayramoğlu, bir “tık”la, birleşik sözcüklerin yazım yanlışından kurtulabilirdi.

    “Öyle ki, ayrıntı detektörü H. Devrim dahi sizi farketmez.” (Radikal,11 Temmuz 2009) Serhan Ada da tıpkı Ali Bayramoğlu gibi, bir “tık”la “farketmez” yanlış yazımını düzeltebilirdi.

    “Öbür dikkatimi çeken Mehmet Altan’ın Star’daki yazısı, daha doğrusu yazısının başlığı idi.” (Milliyet, 9 Temmuz 2009) Doğan Heper, “öbür” sözcüğünü yanlış yerde kullanmakla cümlenin anlamını nasıl da değiştirmiş; dikkat ettiniz mi?

    “Hükümetlerin kurulma düzenlerinden tutun, dinlerin “işletmelerine,” çocuk olma mevhumundan tutun, kadın haklarına, tarihi yorumlamaktan tutun, birey/toplum ilişkilerine...” “Antik Yunanistan, Sokrat ve öğrencileri Eflatun ve Aristo’nun diyalogları sayesinde demokrasiyi keşfetmiştir.” “Rousseau, prangalı halimizi yüzümüze çarparak Fransız devrimininin altyapısını kurmuştur.” “Şunu unutmamak gerekir: felsefe, tarihten, matematikten, teolojiden, edebiyattan, sosyolojiden bağımsız olamaz.” “Hume’suz bir Frege düşünülemez çünkü bütün bu şahıslar tarihi ve onun ürünlerini delik deşik ederek “yeniyi” keşfetmiştir.”(Habertürk, 11 Temmuz 2009) Pelin Batu, ilk cümlede “kavram” anlamındaki “mefhum” ile “mevhum” sözcüğünü karıştırış gibi. İkinci cümlenin başlangıcındaki “Antik” nitelemesi, “Yunanistan” değil, “Yunan” sözcüğünün önüne yazılabilir. “Fransız Devrimi” özel addır; bu bakımdan her iki sözcüğünün de ilk harfi büyük yazılmalıdır. Özel adlara eklenen çekim ekleri, “kesme işareti” ile ayrılır. Sınava giren bir aday, Pelin Batu’nun dördüncü cümlesindeki gibi “üst üste iki nokta” işaretinden sonra yargı bildiren cümleye küçük harfle başlamayı onaylayabilir mi acaba? Son cümle, “noktalı virgül” eksikliği için örnek bir cümledir; çünkü burada iki ayrı yargı belirtildiğinden cümledeki “çünkü” sözcüğünden önce “noktalı virgül” kullanılmalıdır.

    “En saçması da 1 milyona yakın aday sınava girdi.” (Milliyet,11 Temmuz 2009) Abbas Güçlü’nün bu cümlesinde saçmalığın nerede olduğunu sorabilirsiniz. Şaşkınlığınızı giderebilmek için cümlenin devamındaki “978 bini barajı aştı.” cümlesini okumanız gerekiyor. Dikkat ederseniz burada iki ayrı cümle yoktur. Birinci cümlenin yüklemi “girdi” sözcüğünden sonra “virgül” konularak devam edilmelidir.
    “Ortak çözümler bulmak ve hayata geçirmek zorundayız.” (Habertürk, 11 Temmuz 2009) Yiğit Bulut’un cümlesi, nesnesi eksik olduğu için anlatım bozukluğuna neden olmuştur: bu bakımdan “ve” bağlacından hemen sonra “onları” sözcüğü eklenmelidir.

    “…yayınlanan yazıların önemli bir bölümü İngilizce ve İbranice dillerine çevrildi.” (Zaman, 13 temmuz 2009) Ali Bulaç, iki ayrı dil adını; “İngilizce” ve “İbranice” yazdıktan sonra “dillerine” sözcüğü yerine “-a/-e” yönelme ekini dil adına ekleyerek kullanmalıydı. Cümle içinde, “dillerine” sözcüğü, “İngiliz” ve İbrani” soy adlarından sonra gelebilir.

    “Bir tutum almak, tutum sahibi olmak dediğimde bir ülkenin köklü değişim noktalarındaki, kavşaklarda, dönemeçlerdeki hal ve tavrımızdan, söz ve eylemlerimizden söz ediyorum.” (Taraf, 13 Temmuz 2009) Nabi Yağcı’nın cümlesinde “noktalarındaki” sözcüğünden sonra kullanılan “virgül”, bir cümlede asla “virgül kullanılmayacak yer” için güzel bir örnektir.

    “Sanıyorum Latince'deki "revoltum" kökünden gelen ve "revolution" benzeri sözcüklerle ifade edilen bu kavram, Türkçemiz'de farklı iki sözcükle ifade edilmektedir.”(Bugün, 14 temmuz 2009) Toktamış Ateş, iki ayrı dil adını gösteren her iki sözcükte de “kesme işareti”ni gereksiz kullanmış, noktalama yanlışına neden olmuştur.
    “Öğrenciler dün başlayan tercih yapma işlemlerini 17 Temmuz'da sona erecek.” (Sabah, 14 Temmuz 20009) Yaşar Özay, sınavlarda sorulan “aşağıdakilerden hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?” sorusuna uygun seçenek olacak bir cümle yazmıştır.

    “Gerçektende, öğreneceğiniz her yabancı dil, sizi 2'ye çarpacaktır.” (Posta, 14 Temmuz 2009) M. Ali Brand, yine aceleye getirmiş olacak ki cümlesinin ilk sözcüğündeki “de” bağlacını bir “tık”la ayıramamıştır. Yine anı nedenle olmalı ki “2’yle” yazılamamıştır.


    Gazetelerdeki yazım ve imla hatalarına örnekler;


    Günümüzde gazetelerde  yapılan yazım yanlışarı ile ilgili bir kaç örnek olarak paylaşıyorum ; 



    1. “-e haiz olmak” değil, “-i haiz olmak”

    Haiz olmak, “(bir şeyi) elinde bulundurmak, taşımak” anlamına geliyor. Bu ifade, Arapça kökeni nedeniyle sık sık yanlış kullanılıyor. Örneğin Sözcü gazetesindeki bir haberde önceki gün şöyle bir ifade yer aldı: “ (…) yönetim kurulu görev ve yetkilerine haiz olmak üzere 3 kişiden teşekkül eden geçici yönetimin (…)”

    Doğru kullanımda “yetkilerine” değil, “yetkilerini” denmeliydi. “Haiz olmak” derken, “sahip olmak” anlamını düşünerek bu hatayı sık sık yapıyoruz. Oysa bu ifade “taşımak” ile eş anlamlı düşünülmesi gerektiğinden, önüne bir belirtili nesne istiyor. Yani tekrarlarsak, doğrusu “yetkilerini haiz olmak” (taşımak)…

    2. Namı değer değil, namıdiğer
    Milliyet gazetesinde ay başında yayımlanan bir haberde şu ifade vardı: “Ejderhaların anası Emilia Clarke, son dönemin yükselişteki markalarından Schiaparelli tasarımıyla kırmızı halıdaydı. İlk olarak Beyonce’nin paylaşımlarında gözümüze çarpan bu yeni markayı kırmızı halıya taşıyan namı değer Khaalesi…”

    Emilia Clarke, Game of Thrones dizisinde canlandırdığı karakterin ismi olan Khaleesi diye de tanınıyor. Ancak gazetenin kullandığı “namı değer” ifadesi tamamen yanlış. “Namı diğer” diye yazılsa, doğruya biraz daha yaklaşılırdı. Türk Dil Kurumu’na göre Farsça “öteki adı ile” anlamına gelen bu ifade, “namıdiğer” şeklinde bitişik yazılmalı.

    3. Propoganda değil, propaganda
    Sabah gazetesinin şu haberde kullandığı arabaşlıkta “Çin’in propoganda makinesinin parçası” ifadesi var. Oysa söz konusu kelime haberin içinde “propaganda” şeklinde doğru yazılmış.

    TDK’ye göre İtalyancadan Türkçeye aynen geçen bu sözcüğün anlamı şöyle: “Bir öğreti, düşünce veya inancı başkalarına tanıtmak, benimsetmek ve yaymak amacıyla söz, yazı vb. yollarla gerçekleştirilen çalışma, yaymaca.”

    4. Kareografi değil, koreografi
    Cumhuriyet gazetesi, Fenerbahçe ve Galatasaray arasındaki futbol karşılaşmasında taraftarların hazırladığı ‘kareografi’nin beğenildiğini yazmıştı.

    Fransızca “choréographie” kaynaklı bu sözcük TDK’ye göre Türkçede “koreografi” diye yazılmalı. Bu sözcüğün üç anlamı var: A. Dans adımlarının kâğıda geçirilmesi. B. Defile, müzikli gösteri vb. gösterilerdeki programın genel hatları. C. Bir baleyi oluşturan adım, figür ve anlatımların bütünü.

    5. Harfiyat değil, hafriyat
    “İstanbul Sultangazi’de, zabıta ekipleri ile kaçak harfiyat dökümü yapan kamyon sürücüsü arasında kovalamaca yaşandı.” Tele1’in haberi böyle başlıyor.

    Bu yazım yanlışı, kamyonların üstündeki yazılardan gazete sayfalarına yayılmıştı. Gazetecilerin de yıllardır eleştirilmesine neden olan bu sözcüğün aslı “hafriyat.” Arapça “toprağı kazma, kazı” anlamına geliyor. “Harfiyat” ise eskiden matbaacılıkta kullanılan, “harflere dair” anlamına gelen bir sözcük.

    6. Mütevazi değil, mütevazı
    Çok yaygın bir başka yanlış. “Mütevazi” eskimiş bir ifade ve bugün daha çok “koşut” ve “paralel” şeklindeki eş anlamlılarını kullanıyoruz. “Alçak gönüllü” anlamındaki sözcüğün ise “mütevazı” diye yazılması gerekiyor, çünkü Arapça “tevazu” sözcüğüyle aynı kökene sahip.

    Yine de bu yaygın hata, haberlerde kendisini göstermeyi sürdürüyor. Örneğin Anadolu Ajansı şu haberin ayrıntısında söz konusu kelimeyi doğru yazmış ama Hürriyet gazetesi kendi başlığında bu yazım hatasını yapmış.

    7. Muhattap değil, muhatap
    “Muhatap,” TDK’ye göre “Kendisine söz söylenilen kimse, kendisiyle konuşulan kimse” anlamına geliyor. Arapça kökenli bu sözcüğü birçoğumuz t harfini çiftleyerek söylüyor ve yazıyoruz. Bu da “muhattap” biçimindeki hatalı kullanımı doğuruyor. 13 Şubat’ta yayımlanan şu A Spor haberinde olduğu gibi…

    8. Stajer değil, stajyer
    Yerel basında da yazım hatalarını sık sık görebiliyoruz. Örneğin şu haberde, yine yabancı kökenli bir sözcük yanlış yazılmış. Fransızca “stagiaire” kökeninden gelen sözcüğün “stajer” değil, “stajyer” biçiminde yazılması gerekiyor.

    9. Defaten ne demek?
    Defaten, “defalarca” ile aynı anlama gelmiyor, ama haberlerde sık sık bu şekilde kullanılıyor. Örneğin Demirören Haber Ajansı’nın şu yerel haberinde, “(…) bu önerilerini defaten dile getirdiklerini belirten…” diye bir ifade var. Bu cümlede “defalarca” sözcüğü kullanılmalıydı. Çünkü ‘defaten’in anlamı “bir çırpıda, bir kerede…” Bu sözcük genelde bir defada yapılan ödemeler için kullanılıyor.

    10. Yayınlamak değil, yayımlamak
    En sık yapılan hatalardan biri… “Yayınlamak mı, yayımlamak mı yazılır” sorusuna daha önce uzun uzun yanıt vermiştik. Şu Sabah gazetesi haberinde de görüldüğü gibi, bu yazım yanlışı başlıklarda bile devam ediyor.

    Diğer Cevaplara Gözat
    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.