İşte Cevaplar
Cevap : Vurgu cümlede bir yerin baskılı dikkat çekicek şekilde söylenmesidir. Vurgu genelde cümlenin son hecesinde yapılır. Fakat yerli yabancı bütün yer adları ile Türkçede benimsenmiş olan yabancı şahıs isimlerinde ve bazı yabancı kelimelerde vurgu ilk hecede bulunur.
Vurgu Çeşitleri
1. Kelimede vurgu
2. Tamlamalarda vurgu
3. Cümlede vurgu
SÖZCÜKTE VURGU
Sözcüklerde vurgu, sözcüklerin durumuna göre değişir. Türkçede tek heceli sözcüklerde vurgu yoktur. Ancak, hecede bulunan ünlülerde ses biraz daha yoğun ve belirgindir:
bol, yaz, ev, bu, şu, ad, ot, son... gibi.
Son Hecede Vurgu
Türkçede fiil, ad soylu sözcükler, özel adlar ve renk bildiren sözcüklerde vurgu genellikle son hecededir.
a) Türkçe yalın fiillerde vurgu son hecededir:
vermek satmak sevinmek
kaçmak almak üzülmek
gitmek vurmak ağlamak
gelmek uçmak çalışmak
b) Ad soylu sözcüklerde genellikle vurgu son hecededir. Ancak, vurgunun son hecede olmadığı sözcükler de vardır:
öğrenci çiçek vurgun
öğretmen güzel sürgün
iyi giysi arkadaş
kötü önlem izlenim
Bazı ad soylu sözcükler bu kurala uymaz. Nitekim koca, yonca,kundura, kaplıca, omurga, çizelge, papatya gibi sözcüklerde vurgu ilk ve orta hecededir.
c) İnsan ve hayvan adlarında vurgu, son hecededir. Mehmet, Doğan, Ahmet, Serpil, Ümit, Kemal... gibi.
Boncuk, Minnoş, Tekir, Fındık, Pamuk... gibi.
d) Renk bildiren sözcüklerde vurgu son hecededir.
beyaz, siyah, kırmızı, mavi, sarı, yeşil... gibi.
İlk Hecede Vurgu Pekiştirme sıfatlarının geldiği sözcüklerde ve ünlemlerde vurgu ilk heceye kayar:
bembeyaz, simsiyah, kıpkırmızı, masmavi, sapsarı, yemyeşil, bomboş, koskocaman, çarçabuk… gibi.
İki heceli pekiştirme sıfatlarında vurgu ikinci heceye kayar:
sırılsıklam, sapasağlam, çırılçıplak, yapayalnız... gibi.
Ünlem görevi üstlenen sözcüklerde vurgu ilk hecededir:
eyvah!, maşallah!, haydi!, aferin!, hay hay!, vah vah!... gibi.
İki heceli yer adlarında vurgu genellikle ilk hecededir:
Bursa, Düzce, Hatay, İzmir, Muğla, Samsun... gibi.
Üç heceli yer adlarında vurgu bazen orta heceye kaymaktadır:
Antalya, Adana, Malatya, Kütahya, İstanbul... gibi.
İç Hecede Vurgu (Orta Hecede Vurgu)
Türkçe sözcüklerde orta hecede vurgu çok azdır. Orta hecelerinde vurgu olan sözcükler genellikle yabancı dillerden Türkçeye geçen sözcüklerdir:
fakülte, bezelye, üniversite, lokanta, sinema, gazino, gazete, fatura, abone... gibi.
Ad soylu sözcüklere gelen ek eylem vurguyu orta hecelere kaydırır: çalışkansınız, öğretmenim, yorgunuz, zenginiz... gibi.
Bileşik Sözcüklerde Vurgu
Birleşik sözcüklerde vurgu genellikle ilk hecededir:
başbakan, yılbaşı, binbaşı, beyefendi, belkemiği, bugün, biraz, birçok... gibi.
ü Bileşik sözcüklerde birinci sözcük çok heceliyse vurgunun yeri değişebilir ve vurgu ikinci heceye kayar: hanımeli, ortaokul, cumartesi, Yeşilköy, kahverengi, ayakkabı... gibi.
Eklerde Vurgu Türkçede genellikle hem yapım ekleri, hem de çekim ekleri sözcük vurgusunu üzerlerine çeker. Ancak, bazı ekler sözcük vurgusunu üzerlerine çekemez. Bu nedenle Türkçede vurgu alan ekler ve vurgu almayan ekler olmak üzere iki türlü ek vardır. Vurgu almayan ekler oldukça azdır. Eklerin vurgu alıp almamaları genellikle sözcüklerdeki vurgunun yeri ile yakından ilgilidir. Örneğin, son hecesinde vurgu olan sözcükler, ek alınca genellikle vurgu eklere kayar:
okul çömlek
okula çömlekçi
okulda çömlekçilik
okuldan çömlekçiler
okullar çömlekçilikten
okulumuzdan çömlekçimiz
Son hecesinde vurgu olmayan sözcüklere, vurgu alan ekler gelse bile vurgunun yeri değişmez. Örneğin, anne ve kundurasözcüklerinde vurgu ilk hecededir. Bu sözcüklere vurgu alan ekler gelince, vurgu yine ilk hecede kalır.
anne kundura
annemiz kunduramız
annemizden kunduramızdan
anneler kunduralar
annelere kunduralara
Kelimedeki hangi hecenin diğerlerinden daha şiddetli vurgu taşıdığını gösterir. Türkçede kelimelerin genellikle son hecesi vurguludur. Yapım ekleriyle kelime genişletildikçe vurgu son heceye kayar: anne, durak, konut, sözlük; düşüncesizlik, çekingen.Türkçenin bu genel vurgu sistemine uymayan, vurgusu son hecede olmayan kelimeler de vardır. Bunlardan başlıcaları aşağıda sıralanmıştır:
ü Yer adlarında ve coğrafî adlarda vurgu genellikle ilk hecede olur. Yer adlarından yabancı olanların Türkçe söylenişinde ise vurgu, sondaki heceden öndeki hecelere doğru geçer: Ankara, Kayseri, Erzurum, Türkiye, Asya, Avrupa; Almanya, İngiltere,Münih.
ü -istan ile biten adlarda (ve yer adlarında) vurgu sondadır: Gülistan; Türkistan, Hindistan, Yunanistan, Kazakistan.
ü Zarfların çoğu: ahmakça, ansızın, artık, ayrıca, belki, demin, gayet, hâlâ, hatta, iyice, kurnazca, öğleyin, önce, sonra, şimdi,şöyle, yalnız, yarın, yine, zorla.
ü Ünlem ve ünlem olarak kullanılan adlarla hitaplarda vurgu ilk heceye geçer: acaba, aferin, arkadaş!, Aslan!, baba!, beyefendi!,elbette, evet, garson!, Güler!, haydi, hayır, işte, Mehmet!, peki, yahu.
ü Dil adları: Almanca, Arapça, Farsça, Rusça, Türkçe.
ü Küçültme eki almış bazı sıfatlar: alçacık, azıcık, daracık, incecik, kısacık, küçücük, ufacık, yumuşacık.
ü (Geniş zaman çekimi dışında) -ma, -me olumsuzluk eki almış fiiller: aldatmadılar, gitmemek, istemeyecek, kalkmıyor, konuşmamak, oturmayacaklar, uyumayın.
ü Yukarıdaki maddelere girmeyen bazı kelimeler: anne, banka, çekirge, görümce, karınca, masa, posta, radyo, teyze, yenge.
ü Birleşik kelimelerden bazıları: bugün, biraz, birçok, onbaşı, başçavuş, cumartesi, ayakkabı, kahverengi.
Bu kelimelere vurgulu ek geldiği zaman da (vurgu, kelime tabanının son hecesinde olmadıkça) vurgunun yeri değişmez: annelik, Almancadan, Ankara’da, Bolu’dan, karıncaya, masayı, önceki, radyoda, Türkçenin, yarınki.
Çekim eki almış kelimelerde vurgu çoğunlukla çekim eki üzerindedir. Vurgusuz bazı çekim ekleri ise vurguyu kendilerinden önceki heceye atarlar. Vurguyu önceki heceye atan vurgusuz çekim ekleri aşağıda sıralanmıştır:
ü -n vasıta hâli eki: baharın, güzün, kışın, yazın.
ü -la / -le eki: atla, babamla, bıçakla, çocukla, kalemle.
ü -ca / -ce ve bunun genişlemiş şekli –casına / -cesine eki: açıkça, bence, güzelce, onca, yüzlerce; alçakçasına, aptalcasına, delicesine.
ü Soru eki: bildi mi?, öğrenecekler mi? sevecek misiniz?; Ankara mı?, güzel mi?, kitap mı?
ü -dir eki: akıllıdır, bilmiştir, gelecektir, geniştir, kısadır.
ü Kişi ekleri (Birinci ve üçüncü kişi emir ekleri dışında): geleceğim, görmeliyim, güzelsin, kalkın, kalmışsınız, oturunuz, yazarım, yazasın, yorgunum.
ü -yor şimdiki zaman eki: alıyor, gülüyor, okuyor.
ü Birleşik çekimlerde kullanılan hikâye (-di), rivayet (-miş) ve şart (-sa) ekleri: başlardı, çalışırsak, gidermiş, giderse okurdum.
-ken, -madan / -meden gibi bazı zarf-fiil ekleri de vurgusuzdur: almadan, başlarken, durmadan, giderken, uyumuşken, yazacakken.
-ınca ve -dıkça zarf-fiil eklerinde vurgu son hecede değildir: gittikçe, görünce, satınca, okudukça.
Dilin yapısıyla doğrudan doğruya ilgili olan vurgu, yanlış hecede yapılırsa anlam karışıklığı ortaya çıkar. Yalnız kelimesinin yanlızşeklinde söylenmesi nasıl bir dil yanlışıysa, meselâ okuyan kelimesinin ilk hecesinin vurgulu söylenmesi de aynı derecede önemli, bir dil yanlışıdır. Başka millete mensup insanlardan Türkçeyi yeni öğrenenlerin Türkçedeki vurguları kendi dillerindeki gibi vurgulamalarında ve vurgunun yer değiştirmesiyle anlamlarını veya türlerini değiştiren kelimelerde bu durum açıkça görünür:
Vurgu ve Anlam
Türkçede yazılışları ve okunuşları aynı olan bazı sesteş sözcüklerin anlamlarının belirlenmesinde vurgu önemli bir rol oynar.
Niçin kondun a bülbül,
Kapımdaki asmaya.
Ben yarimden ayrılmam,
Götürseler asmaya.
İkinci satırdaki asma sözcüğü üzüm veren bir bitkidir, vurgu orta hecededir.
Dördüncü satırdaki asma sözcüğü asmak eyleminin emir kipidir. Vurgu ilk hecededir. Buna benzer vurguları farklı bazı sesteş sözcükler şunlardır:
çizme (emir kipi) Tahtayı çizme! Çeşme çeşme
çizme (bir çeşit ayakkabı) Çizme çok güzel! Pazar pazar
kazma (emir kipi) Kazmayıver! Tepecik tepecik
kazma (bir alet) Kazmayı ver!
gül (emir kipi) Birazcık gül. yazma yazma
gül (çiçek) Gül en güzel çiçektir.
sürüne (dilek kipi) Çoban sürüne!
sürüne (soru kipi) Çoban sürü ne?
bebek: küçük çocuk Bebek: İstanbul'da bir semt
kurtuluş: kurtulma, istiklâl Kurtuluş: Ankara'da bir semt
kartal: bir kuş Kartal: İstanbul'da bir semt
bayat: taze olmayan Bayat: Oğuzların bir boyu
garson : isim Garson!: Hitap, ünlem
yalnız: sıfat veya zarf yalnız: bağlama edatı
okuma: kıraat okuma: okumamaktan emir
Türkçede asıl vurgu yanında ikinci derecede bir kelime vurgusu daha vardır: Kelimenin asıl vurgusu sonda ise, ikinci derecedeki vurgu ilk hecede; asıl vurgu ilk hecede ise, ikinci derecedeki vurgu son hecede bulunur: annemin, babamın, deminki, evdeki,Kurtuluş.
TAMLAMALARDA VURGU
Ad ve sıfat tamlamalarında sözcüklerin vurgusu genellikle tamlama vurgusuna dönüşür. Tamlamalarda vurgu, genellikle ilk sözcüklerin son hecelerindedir.
Belirtili Ad Tamlamasında Vurgu
okulun kapısı kardeşimin oğlu
sınıfın penceresi kitabın kapağı
ağacın yaprağı arabanın tekeri
öğretmenin kızı ceketin kumaşı
Belirtisiz Ad Tamlamasında Vurgu
erkek çorabı kapı kilidi
çocuk şapkası hayat savaşı
kadın ayakkabısı yaya geçidi
masa örtüsü araba lambası
Takısız Ad Tamlamasında Vurgu
altın yüzük gümüş kaşık
demir kapı tahta sıra
dolma kalem bakır tepsi
Sıfat Tamlamasında Vurgu
meyveli ağaç mavi gökyüzü
güzel çiçek korkak adam
yirmi öğrenci şerefli insanlar
zengin kadın tuzsuz yemek
Zincirleme Sıfat Tamlamasında Vurgu
güzel boyalı ev sarı saçlı çocuk
uzun tahta masa iyi kalpli insanlar
yeşil gözlü bebek sıcak mercimek çorbası
CÜMLEDE VURGU
Konuşma sırasında cümlenin anlamına göre önemi belirtilmek istenen sözcüğün, daha belirgin ve baskılı biçimde söylenmesine ya da cümle içinde yerinin değiştirilmesine cümle vurgusu denir. Sözcük vurgusunda vurgu hecelerin üzerindedir. Cümle vurgusunda, vurgu kelimelerde odaklanır. Cümlede belirtilmek istenen anlama göre bazen kelimelerin yeri değiştirilir. Bu nedenle, sözcük vurgusu ile cümle vurgusu birbirinden ayrıdır.
Burada belirtilmesi gereken diğer önemli bir konu da cümle vurgusu sırasında,
kelime vurgusunun değişmediğidir. Cümle vurgusu, cümlenin anlamına, türüne
ve yapısına göre değişir. Bu değişiklikleri şöyle belirtebiliriz:
Cümlede vurgulanmak istenen sözcük yüklemin önüne getirilir:
Serpil, yarın İstanbul’a gidecek.
Serpil, İstanbul’a yarın gidecek.
Yarın İstanbul’a Serpil gidecek.
İstanbul’a Serpil yarın gidecek.
Bu cümlelerde vurgulanmak istenen sözcükler yüklemin önüne getirilerek anlamda bazı değişiklikler yapılmıştır. Birinci cümlede Serpil’in İstanbul’a gideceği vurgulanmıştır. İkinci cümlede gidiş zamanı yarın daha belirgin olarak öne çıkarılmıştır. Üçüncü cümlede özellikle Serpil’in gideceği belirlenmiştir. Dördüncü cümlede İstanbul kelimesi cümlenin başına ve yarın kelimesi de yüklemin önüne getirilerek gidilecek yer ve zaman daha vurgulu olarak belirtilmiştir.
Konuşma sırasında bazen kelimelerin yerleri değiştirilmeden de cümlede istenen anlam daha belirgin olarak anlatılabilir. Bu durumda anlamı vurgulanmak istenen sözcük daha baskın ve belirgin bir tonda söylenir:
Biz dün pikniğe gittik.
Biz dün pikniğe gittik.
Biz dün pikniğe gittik.
Biz dün pikniğe gittik.
Bu dört cümlenin hepsinin de yazılışı aynıdır. Ancak, söyleniş sırasında vurgulanmak istenen sözcükler daha belirgin ve baskılı söylenerek cümleye istenen anlam verilebilmektedir. Birinci cümlede gitmek, ikinci cümlede piknik, üçüncü cümlede dün, dördüncü cümlede biz sözcükleri vurgulanarak cümlenin anlamında istenen değişiklikler yapılabilmektedir.
Anlamı daha belirgin olarak söylenmek istenen bazı sözcükler, cümlenin başına getirilerek ya da öznenin yanına kaydırılarak devrik cümleler kurulur.
Devrik cümlelerde başta bulunan sözcük daha baskılı ve belirgin söylenir:
Gördün mü dünkü kavgayı?
Keşke satmasaydın o eski evi!
Bilmez miyim ben o adamın ne mal olduğunu!
Çocukları okutamadım bir türlü üniversitede.
Türkçede yüklem normal durumlarda cümlenin sonunda bulunur. Oysa yukarıdaki
örnek cümlelerde yüklem başa doğru kaymış, dolayısıyla vurgunun yeri değişmiştir.
Emir cümlelerinde vurgu cümlenin başındadır:
Otur şuraya!
Gel yanıma, bitsin artık bu işkence!
Söyle bana! Çayı sen mi döktün?
Git buradan ve beni rahat bırak!
Diğer Cevaplara Gözat
Vurgu Çeşitleri
1. Kelimede vurgu
2. Tamlamalarda vurgu
3. Cümlede vurgu
SÖZCÜKTE VURGU
Sözcüklerde vurgu, sözcüklerin durumuna göre değişir. Türkçede tek heceli sözcüklerde vurgu yoktur. Ancak, hecede bulunan ünlülerde ses biraz daha yoğun ve belirgindir:
bol, yaz, ev, bu, şu, ad, ot, son... gibi.
Son Hecede Vurgu
Türkçede fiil, ad soylu sözcükler, özel adlar ve renk bildiren sözcüklerde vurgu genellikle son hecededir.
a) Türkçe yalın fiillerde vurgu son hecededir:
vermek satmak sevinmek
kaçmak almak üzülmek
gitmek vurmak ağlamak
gelmek uçmak çalışmak
b) Ad soylu sözcüklerde genellikle vurgu son hecededir. Ancak, vurgunun son hecede olmadığı sözcükler de vardır:
öğrenci çiçek vurgun
öğretmen güzel sürgün
iyi giysi arkadaş
kötü önlem izlenim
Bazı ad soylu sözcükler bu kurala uymaz. Nitekim koca, yonca,kundura, kaplıca, omurga, çizelge, papatya gibi sözcüklerde vurgu ilk ve orta hecededir.
c) İnsan ve hayvan adlarında vurgu, son hecededir. Mehmet, Doğan, Ahmet, Serpil, Ümit, Kemal... gibi.
Boncuk, Minnoş, Tekir, Fındık, Pamuk... gibi.
d) Renk bildiren sözcüklerde vurgu son hecededir.
beyaz, siyah, kırmızı, mavi, sarı, yeşil... gibi.
İlk Hecede Vurgu Pekiştirme sıfatlarının geldiği sözcüklerde ve ünlemlerde vurgu ilk heceye kayar:
bembeyaz, simsiyah, kıpkırmızı, masmavi, sapsarı, yemyeşil, bomboş, koskocaman, çarçabuk… gibi.
İki heceli pekiştirme sıfatlarında vurgu ikinci heceye kayar:
sırılsıklam, sapasağlam, çırılçıplak, yapayalnız... gibi.
Ünlem görevi üstlenen sözcüklerde vurgu ilk hecededir:
eyvah!, maşallah!, haydi!, aferin!, hay hay!, vah vah!... gibi.
İki heceli yer adlarında vurgu genellikle ilk hecededir:
Bursa, Düzce, Hatay, İzmir, Muğla, Samsun... gibi.
Üç heceli yer adlarında vurgu bazen orta heceye kaymaktadır:
Antalya, Adana, Malatya, Kütahya, İstanbul... gibi.
İç Hecede Vurgu (Orta Hecede Vurgu)
Türkçe sözcüklerde orta hecede vurgu çok azdır. Orta hecelerinde vurgu olan sözcükler genellikle yabancı dillerden Türkçeye geçen sözcüklerdir:
fakülte, bezelye, üniversite, lokanta, sinema, gazino, gazete, fatura, abone... gibi.
Ad soylu sözcüklere gelen ek eylem vurguyu orta hecelere kaydırır: çalışkansınız, öğretmenim, yorgunuz, zenginiz... gibi.
Bileşik Sözcüklerde Vurgu
Birleşik sözcüklerde vurgu genellikle ilk hecededir:
başbakan, yılbaşı, binbaşı, beyefendi, belkemiği, bugün, biraz, birçok... gibi.
ü Bileşik sözcüklerde birinci sözcük çok heceliyse vurgunun yeri değişebilir ve vurgu ikinci heceye kayar: hanımeli, ortaokul, cumartesi, Yeşilköy, kahverengi, ayakkabı... gibi.
Eklerde Vurgu Türkçede genellikle hem yapım ekleri, hem de çekim ekleri sözcük vurgusunu üzerlerine çeker. Ancak, bazı ekler sözcük vurgusunu üzerlerine çekemez. Bu nedenle Türkçede vurgu alan ekler ve vurgu almayan ekler olmak üzere iki türlü ek vardır. Vurgu almayan ekler oldukça azdır. Eklerin vurgu alıp almamaları genellikle sözcüklerdeki vurgunun yeri ile yakından ilgilidir. Örneğin, son hecesinde vurgu olan sözcükler, ek alınca genellikle vurgu eklere kayar:
okul çömlek
okula çömlekçi
okulda çömlekçilik
okuldan çömlekçiler
okullar çömlekçilikten
okulumuzdan çömlekçimiz
Son hecesinde vurgu olmayan sözcüklere, vurgu alan ekler gelse bile vurgunun yeri değişmez. Örneğin, anne ve kundurasözcüklerinde vurgu ilk hecededir. Bu sözcüklere vurgu alan ekler gelince, vurgu yine ilk hecede kalır.
anne kundura
annemiz kunduramız
annemizden kunduramızdan
anneler kunduralar
annelere kunduralara
Kelimedeki hangi hecenin diğerlerinden daha şiddetli vurgu taşıdığını gösterir. Türkçede kelimelerin genellikle son hecesi vurguludur. Yapım ekleriyle kelime genişletildikçe vurgu son heceye kayar: anne, durak, konut, sözlük; düşüncesizlik, çekingen.Türkçenin bu genel vurgu sistemine uymayan, vurgusu son hecede olmayan kelimeler de vardır. Bunlardan başlıcaları aşağıda sıralanmıştır:
ü Yer adlarında ve coğrafî adlarda vurgu genellikle ilk hecede olur. Yer adlarından yabancı olanların Türkçe söylenişinde ise vurgu, sondaki heceden öndeki hecelere doğru geçer: Ankara, Kayseri, Erzurum, Türkiye, Asya, Avrupa; Almanya, İngiltere,Münih.
ü -istan ile biten adlarda (ve yer adlarında) vurgu sondadır: Gülistan; Türkistan, Hindistan, Yunanistan, Kazakistan.
ü Zarfların çoğu: ahmakça, ansızın, artık, ayrıca, belki, demin, gayet, hâlâ, hatta, iyice, kurnazca, öğleyin, önce, sonra, şimdi,şöyle, yalnız, yarın, yine, zorla.
ü Ünlem ve ünlem olarak kullanılan adlarla hitaplarda vurgu ilk heceye geçer: acaba, aferin, arkadaş!, Aslan!, baba!, beyefendi!,elbette, evet, garson!, Güler!, haydi, hayır, işte, Mehmet!, peki, yahu.
ü Dil adları: Almanca, Arapça, Farsça, Rusça, Türkçe.
ü Küçültme eki almış bazı sıfatlar: alçacık, azıcık, daracık, incecik, kısacık, küçücük, ufacık, yumuşacık.
ü (Geniş zaman çekimi dışında) -ma, -me olumsuzluk eki almış fiiller: aldatmadılar, gitmemek, istemeyecek, kalkmıyor, konuşmamak, oturmayacaklar, uyumayın.
ü Yukarıdaki maddelere girmeyen bazı kelimeler: anne, banka, çekirge, görümce, karınca, masa, posta, radyo, teyze, yenge.
ü Birleşik kelimelerden bazıları: bugün, biraz, birçok, onbaşı, başçavuş, cumartesi, ayakkabı, kahverengi.
Bu kelimelere vurgulu ek geldiği zaman da (vurgu, kelime tabanının son hecesinde olmadıkça) vurgunun yeri değişmez: annelik, Almancadan, Ankara’da, Bolu’dan, karıncaya, masayı, önceki, radyoda, Türkçenin, yarınki.
Çekim eki almış kelimelerde vurgu çoğunlukla çekim eki üzerindedir. Vurgusuz bazı çekim ekleri ise vurguyu kendilerinden önceki heceye atarlar. Vurguyu önceki heceye atan vurgusuz çekim ekleri aşağıda sıralanmıştır:
ü -n vasıta hâli eki: baharın, güzün, kışın, yazın.
ü -la / -le eki: atla, babamla, bıçakla, çocukla, kalemle.
ü -ca / -ce ve bunun genişlemiş şekli –casına / -cesine eki: açıkça, bence, güzelce, onca, yüzlerce; alçakçasına, aptalcasına, delicesine.
ü Soru eki: bildi mi?, öğrenecekler mi? sevecek misiniz?; Ankara mı?, güzel mi?, kitap mı?
ü -dir eki: akıllıdır, bilmiştir, gelecektir, geniştir, kısadır.
ü Kişi ekleri (Birinci ve üçüncü kişi emir ekleri dışında): geleceğim, görmeliyim, güzelsin, kalkın, kalmışsınız, oturunuz, yazarım, yazasın, yorgunum.
ü -yor şimdiki zaman eki: alıyor, gülüyor, okuyor.
ü Birleşik çekimlerde kullanılan hikâye (-di), rivayet (-miş) ve şart (-sa) ekleri: başlardı, çalışırsak, gidermiş, giderse okurdum.
-ken, -madan / -meden gibi bazı zarf-fiil ekleri de vurgusuzdur: almadan, başlarken, durmadan, giderken, uyumuşken, yazacakken.
-ınca ve -dıkça zarf-fiil eklerinde vurgu son hecede değildir: gittikçe, görünce, satınca, okudukça.
Dilin yapısıyla doğrudan doğruya ilgili olan vurgu, yanlış hecede yapılırsa anlam karışıklığı ortaya çıkar. Yalnız kelimesinin yanlızşeklinde söylenmesi nasıl bir dil yanlışıysa, meselâ okuyan kelimesinin ilk hecesinin vurgulu söylenmesi de aynı derecede önemli, bir dil yanlışıdır. Başka millete mensup insanlardan Türkçeyi yeni öğrenenlerin Türkçedeki vurguları kendi dillerindeki gibi vurgulamalarında ve vurgunun yer değiştirmesiyle anlamlarını veya türlerini değiştiren kelimelerde bu durum açıkça görünür:
Vurgu ve Anlam
Türkçede yazılışları ve okunuşları aynı olan bazı sesteş sözcüklerin anlamlarının belirlenmesinde vurgu önemli bir rol oynar.
Niçin kondun a bülbül,
Kapımdaki asmaya.
Ben yarimden ayrılmam,
Götürseler asmaya.
İkinci satırdaki asma sözcüğü üzüm veren bir bitkidir, vurgu orta hecededir.
Dördüncü satırdaki asma sözcüğü asmak eyleminin emir kipidir. Vurgu ilk hecededir. Buna benzer vurguları farklı bazı sesteş sözcükler şunlardır:
çizme (emir kipi) Tahtayı çizme! Çeşme çeşme
çizme (bir çeşit ayakkabı) Çizme çok güzel! Pazar pazar
kazma (emir kipi) Kazmayıver! Tepecik tepecik
kazma (bir alet) Kazmayı ver!
gül (emir kipi) Birazcık gül. yazma yazma
gül (çiçek) Gül en güzel çiçektir.
sürüne (dilek kipi) Çoban sürüne!
sürüne (soru kipi) Çoban sürü ne?
bebek: küçük çocuk Bebek: İstanbul'da bir semt
kurtuluş: kurtulma, istiklâl Kurtuluş: Ankara'da bir semt
kartal: bir kuş Kartal: İstanbul'da bir semt
bayat: taze olmayan Bayat: Oğuzların bir boyu
garson : isim Garson!: Hitap, ünlem
yalnız: sıfat veya zarf yalnız: bağlama edatı
okuma: kıraat okuma: okumamaktan emir
Türkçede asıl vurgu yanında ikinci derecede bir kelime vurgusu daha vardır: Kelimenin asıl vurgusu sonda ise, ikinci derecedeki vurgu ilk hecede; asıl vurgu ilk hecede ise, ikinci derecedeki vurgu son hecede bulunur: annemin, babamın, deminki, evdeki,Kurtuluş.
TAMLAMALARDA VURGU
Ad ve sıfat tamlamalarında sözcüklerin vurgusu genellikle tamlama vurgusuna dönüşür. Tamlamalarda vurgu, genellikle ilk sözcüklerin son hecelerindedir.
Belirtili Ad Tamlamasında Vurgu
okulun kapısı kardeşimin oğlu
sınıfın penceresi kitabın kapağı
ağacın yaprağı arabanın tekeri
öğretmenin kızı ceketin kumaşı
Belirtisiz Ad Tamlamasında Vurgu
erkek çorabı kapı kilidi
çocuk şapkası hayat savaşı
kadın ayakkabısı yaya geçidi
masa örtüsü araba lambası
Takısız Ad Tamlamasında Vurgu
altın yüzük gümüş kaşık
demir kapı tahta sıra
dolma kalem bakır tepsi
Sıfat Tamlamasında Vurgu
meyveli ağaç mavi gökyüzü
güzel çiçek korkak adam
yirmi öğrenci şerefli insanlar
zengin kadın tuzsuz yemek
Zincirleme Sıfat Tamlamasında Vurgu
güzel boyalı ev sarı saçlı çocuk
uzun tahta masa iyi kalpli insanlar
yeşil gözlü bebek sıcak mercimek çorbası
CÜMLEDE VURGU
Konuşma sırasında cümlenin anlamına göre önemi belirtilmek istenen sözcüğün, daha belirgin ve baskılı biçimde söylenmesine ya da cümle içinde yerinin değiştirilmesine cümle vurgusu denir. Sözcük vurgusunda vurgu hecelerin üzerindedir. Cümle vurgusunda, vurgu kelimelerde odaklanır. Cümlede belirtilmek istenen anlama göre bazen kelimelerin yeri değiştirilir. Bu nedenle, sözcük vurgusu ile cümle vurgusu birbirinden ayrıdır.
Burada belirtilmesi gereken diğer önemli bir konu da cümle vurgusu sırasında,
kelime vurgusunun değişmediğidir. Cümle vurgusu, cümlenin anlamına, türüne
ve yapısına göre değişir. Bu değişiklikleri şöyle belirtebiliriz:
Cümlede vurgulanmak istenen sözcük yüklemin önüne getirilir:
Serpil, yarın İstanbul’a gidecek.
Serpil, İstanbul’a yarın gidecek.
Yarın İstanbul’a Serpil gidecek.
İstanbul’a Serpil yarın gidecek.
Bu cümlelerde vurgulanmak istenen sözcükler yüklemin önüne getirilerek anlamda bazı değişiklikler yapılmıştır. Birinci cümlede Serpil’in İstanbul’a gideceği vurgulanmıştır. İkinci cümlede gidiş zamanı yarın daha belirgin olarak öne çıkarılmıştır. Üçüncü cümlede özellikle Serpil’in gideceği belirlenmiştir. Dördüncü cümlede İstanbul kelimesi cümlenin başına ve yarın kelimesi de yüklemin önüne getirilerek gidilecek yer ve zaman daha vurgulu olarak belirtilmiştir.
Konuşma sırasında bazen kelimelerin yerleri değiştirilmeden de cümlede istenen anlam daha belirgin olarak anlatılabilir. Bu durumda anlamı vurgulanmak istenen sözcük daha baskın ve belirgin bir tonda söylenir:
Biz dün pikniğe gittik.
Biz dün pikniğe gittik.
Biz dün pikniğe gittik.
Biz dün pikniğe gittik.
Bu dört cümlenin hepsinin de yazılışı aynıdır. Ancak, söyleniş sırasında vurgulanmak istenen sözcükler daha belirgin ve baskılı söylenerek cümleye istenen anlam verilebilmektedir. Birinci cümlede gitmek, ikinci cümlede piknik, üçüncü cümlede dün, dördüncü cümlede biz sözcükleri vurgulanarak cümlenin anlamında istenen değişiklikler yapılabilmektedir.
Anlamı daha belirgin olarak söylenmek istenen bazı sözcükler, cümlenin başına getirilerek ya da öznenin yanına kaydırılarak devrik cümleler kurulur.
Devrik cümlelerde başta bulunan sözcük daha baskılı ve belirgin söylenir:
Gördün mü dünkü kavgayı?
Keşke satmasaydın o eski evi!
Bilmez miyim ben o adamın ne mal olduğunu!
Çocukları okutamadım bir türlü üniversitede.
Türkçede yüklem normal durumlarda cümlenin sonunda bulunur. Oysa yukarıdaki
örnek cümlelerde yüklem başa doğru kaymış, dolayısıyla vurgunun yeri değişmiştir.
Emir cümlelerinde vurgu cümlenin başındadır:
Otur şuraya!
Gel yanıma, bitsin artık bu işkence!
Söyle bana! Çayı sen mi döktün?
Git buradan ve beni rahat bırak!
Diğer Cevaplara Gözat