Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

Yazılı metne dayanmayan doğaçlama oyun nedir

yazılı metne dayanmayan doğaçlama oyun nedir

Bu soruya 6 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    Zeus

    • 2020-05-22 09:45:49

    Cevap : Yazılı metni olmayan, doğaçlama olarak oynanan oyunlara ORTA OYUNU veya ZUHURİ denir.

    SÖZLÜKTE ORTA OYUNU NEDİR:

    Çevresi izleyicilerle çevrili bir alan içinde oynanan, yazılı metne dayanmayan, içinde müzik, raks ve şarkı da bulunan doğaçlama bir oyundur. Kol oyunu, meydan oyunu, taklit oyunu, zuhurî gibi adlarla da anılmıştır.

    Diğer Cevaplara Gözat
    Cevap Yaz Arama Yap

    Tugcedogus

    • 2020-05-22 09:45:49

    Cevap :
    Bulmacada 'Yazılı metne dayanmayan doğaçlama oyun nedir' sorusunun cevabı olan 'DOĞAÇLAMA - ANONİM - ORTAOYUNU - ORTA OYUNU' kelimesinin sözlükte eş anlamı nedir:
    DOĞAÇLAMA kelimesinin Eş Anlamlıları:
    1. Emprovize (9 harfli)
    2. İrticalen (9 harfli)
    3. Doğmaca (7 harfli)
    4. Doğaçtan (8 harfli)
    5. Düşünmeden (10 harfli)
    6. Birdenbire (10 harfli)
    7. Tuluat (6 harfli)
    8. Yerine (6 harfli)
    9. Emprovizasyon (13 harfli)
    ANONİM kelimesinin Eş Anlamlıları:
    1. Laedri (6 harfli)
    2. Bilinemezci (11 harfli)
    ORTA OYUNU kelimesinin Eş Anlamlıları:
    1. Dekor (5 harfli)
    Cevap Yaz Arama Yap

    Tugcedogus

    • 2020-05-22 09:45:49

    Cevap :
    Sözlükte DOĞAÇLAMA Nedir:

    Doğaçlama Sözlüm Anlamı

    1- Betige dayanmayan içe dogdugu gibi oynama ve konusma.
    2- Oyun sirasinda, beklenmedik bir ters durum karsisinda durumu kurtarmak için betikte olmayan hareketler yapip sözler söyleme.
    güldürmek amaciyla daha önceden saptanmamis hareketlere ve sözlere
    3- Daha önceden saptanmis betik üzerinde dogaçlamalara gitme (örn: orta oyunu, commedia dell'arte).
    4- Güldürmek amaciyla daha önceden saptanmamis hareketlere ve sözlere yönelme; bu sonuncusu tiyatro sanati açisindan olumsuzdur.

    Dramada Doğaçlama Tekniği

    1. Bu süreçte bireysel ve grupsal yaratıcılığın ön plana çıktığı, daha azkesin olarak belirlenmiş bir süreçte saptanan bir konu yada temadançıkılır yada saptanan hedefe doğru belli . aşamalarda yol alınır.
    1. Doğaçlamalar üç grupta toplanabilir. Bunlar kişilik çatışmalarıylailgili doğaçlamalar, kişiliklerdeki karşıtlıklarla ilgili doğaçlamalarve bireysel doğaçlamalardır.

    Cevap Yaz Arama Yap

    Tugcedogus

    • 2020-05-22 09:45:49

    Cevap :
    Sözlükte ANONİM Nedir:
    Anonim Nedir ? 1 - Yazarı bilinmeyen ve anılmayan eserlere verilen sıfat. 2 - Adı sanı bilinmeyen. Kaynağı belli olmayan. 3 - Ortak olan; yazarı, söyleyeni bilinmeyen, halkın birlikte ürettiği, toplumun malı olan eser. Lâ-edrî. Edebiyatta Anonim: Sözlü edebiyatta masal fıkra efsane gibi ürünlerin yazanı belli değildir(Anonimdir). Türkiye Türkçesi'yle söylenmiş ve XIX. yüzyıldan başlanarak yazıya geçirilmiş bu dönemdeki bazı ürünlerin İslamiyetten önceki dönemle Türkiye dışındaki Türkler'le ya da Arap-İran Edebiyatı ile ilişkisi vardır. Ancak bunlarda geniş ölçekte de tarihsel ve yerel özellikler kendini gösterir (Nasreddin Hoca fıkraları Bektaşi fıkraları Bursa Konya İstanbul gibi kentlerle ilgili efsaneler gerçekçi nitelik taşıyan bazı meddah hikayeleri vs). Bir gün Padişah Nasreddin hocaya sormuş; — Ben öldüğümde cennete mi gideceğim cehenneme mi? Hoca Padişahtan korkmadan; — Tabii ki der cehenneme gideceksiniz. Öfkeden padişahın sakalı kabarır. Nasreddin hoca; — Cennete gideceğinizi söylemek isterdim ama cellatlarınız öldürdüğü insanlar yüzünden cennete sığamazsınız. O yüzden mecbur cehenneme gideceksiniz. Sözlü gelenekte ezgiyle söylenen türkü mâni ağıt gibi türler halkın ortak yaratıcılığına dayanır. Bunlara zamanla sahipleri unutulan ürünler de eklenmiştir.

    Anonim Halk Edebiyatı

    Söyleyeni belli olmayan, ağızdan ağza, kulaktan kulağa yayılan, halkın ortak malı olan ürünlerin oluşturduğu edebiyattır.

    Anonim Halk Edebiyatının Özellikleri

    1) Belli bir sahibi yoktur. Halkın ortak malı olan ürünlerden oluşur. 2) Dili sade, akıcı bir halk Türkçesidir. 3) Şiirlerde hece ölçüsünün 7’li, 8’li, 11’li kalıpları ağırlıklı olarak kullanılır. 4) Somut ve gerçeklerle iç içe bir edebiyattır. 5) Şiirlerinin nazım birimi dörtlüktür. 6) En çok yarım kafiye kullanılmıştır.. Bazı manilerde cinaslı kafiye görülür. 7) Mecazlara ve edebi sanatlara fazla yer verilmez. 8) Ölüm, aşk, tabiat sevgisi, ayrılık acısı, özlem, yiğitlik, toplumsal aksaklıklar gibi konular işlenir. 9) Sözlü geleneğe dayanır. 10) Anonim halk edebiyatı ürünleridir; mani, ninni, türkü, destan, tekerleme, bilmece, masal v.b.

    ANONİM HALK EDEBİYATININ BELLİ BAŞLI ÜRÜNLERİ

    MANİ

    Anonimdir. Sevgi, tabiat, övgü, yergi, evlât sevgisi, ayrılık, hasret ve aşk konularını işler. Konu sınırlaması yoktur. aaxa şeklinde kafiyelenir. Genellikle tek bir dörtlükten oluşur.

    Mani çeşitleri:

    Düz Mani: Yedişer heceli dört dizeden oluşur. Kafiyeleri çokluk cinassızdır. Kesik mani: Birinci dizesi 7 heceden az, anlamlı ya da anlamsız bir sözcük grubu olan maniler. Bu kesik dize sadece kafiyeyi hazırlar. Cinaslı mani: Kesik manilerde eğer kafiye cinaslı ise bunlara cinaslı mani denir. Yedekli (artık) mani: Düz maninin sonuna aynı kafiyede iki dize daha eklenerek söylenen maniler. Cinaslı kafiye kullanılmaz, birinci dizeleri anlamlıdır. Deyiş: İki kişinin karşılıklı söylediği manilerdir. Soru yanıt şeklinde düzenlenir. Bir başka kişinin ağzındanmış gibi aktarıldığı şekilleri de vardır. gazeteler

    TÜRKÜ

    Daima bir ezgiyle söylenen, düzenleyicisi bilinmeyen ya da unutulmuş olan, değişik konulardan söz eden, genelde hecenin 11’li kalıbıyla oluşturulan şiirlerdir. Türküler besteli şiirlerdir. UYARI: Daima bir ezgi ile söylenen "ninni" ve "ağıt" türleri de türkü kapsamındadır. Yani ninniler ve ağıtlar bağımsız bir nazım biçimi değil, türkü biçiminin türleridir. Bunlar da anonim ürünler­dir. Ancak koşma biçimindeki kimi ağıtların söyleyenleri bellidir; onlar da bestelendiklerinde türküleşirler.

    AĞITLAR

    Sevilen bir kişinin ölümünden duyulan acıyı dile getiren ve her zaman bir ezgiyle söylenen şiirlerdir. Ağıtlar aslında bir türkü çeşididir. Dörtlüklerden oluşur. 11’li hece ölçüsüyle söylenir. Genellikle uzun hava ve kırık hava denilen ezgilerle terennüm edilir. Koşmanın bir çeşidi olan ağıtla karıştırılmamalıdır. Aşık Edebiyatı’ndaki ağıtın söyleyeni bellidir.

    NİNNİLER

    Her zaman bir ezgiyle söylenen, türkü biçiminde oluşturulan ve küçük çocukları uyutmak için söylenen şiirlerdir. Aslında bir türkü çeşididir. Genellikle dörtlüklerden oluşur. 8’li ve 11’li hece ölçüsü kullanılmıştır. Bazı ninnilerde hece ölçüsüne dikkat edilmediği görülür. Söyleyeni belli olmayan bu ürünler dörtlüklerden ve nakarat bölümlerinden oluşur.

    ATASÖZLERİ

    Uzun deneyim ve gözlem ürünü olan, topluma bir öğüt vererek doğru yolu göstermeye çalışan kısa, özlü sözlerdir. İslamiyet öncesi edebiyatta sav olarak bilinen atasözlerinin çoğu hece ölçüsüne uygun ve sanatlıdır. Atasözlerinde genellikle geniş zaman kipi kullanılır. Didaktik özellikler taşıyan atasözleri hem gerçek, hem de mecaz anlam taşır. “Bol zamanda dar harcanan, dar zamanda bol harcanır. “

    BİLMECELER

    Bir varlık veya nesnenin adını anmadan niteliklerini üstü kapalı bir biçimde söyleyerek o varlık, nesne veya kavramın ne olduğunu dinleyene buldurmayı amaçlayan sözlerdir. Çoğu ölçülü, kafiyeli, aliterasyonlu ve cinaslı olan bilmeceler birer söz oyunu niteliğindedir. Bilmecelere Divan Edebiyatı’nda Muamma adı verilmiştir. “Elimde bir tane/İçinde bin tane” Nar Manisa’dan, Tire’den, şimdi geçti buradan. (Rüzgar). Burdan vurdum kılıcı, Halep’ten çıktı ucu. (Şimşek)

    FIKRALAR

    İnsanı güldürürken çoğu kez düşündürmeyi de amaçlayan kısa, nükteli öykücüklere fıkra denir. Nasrettin Hoca, Bektaşi, İncili Çavuş... fıkraları halkın ortak malı olmuştur.

    KARAGÖZ

    Seyirlik halk oyunlarından olan Karagöz, bir gölge oyunudur. Oyunda Karagöz cahil halk tipini; Hacivat ise aydın tipini temsil eder. Geleneksel Türk Tiyatrosu ürünlerindendir. Manda ve deve derisinden yapılan resimlerin, bir ışık yardımıyla sahnedeki perdeye yansıtılmasıyla oluşur. Bir gölge oyunudur. Bu nedenle bazı kaynaklarda “Hayal-i Zıl” şeklinde de adlandırılır. Kahramanları Karagöz, Hacivat, eşraftan kimseler, Beberuhi, Tuzsuz Deli Bekir, satıcılardır. Karagöz; okumamış, hazır cevap, söylenenleri ters anlayan ve buna göre cevaplar veren kaba bir adamdır. Hacivat ise aydın ve yarı aydın kişileri temsil eder. Karagöz oyununda bütün konuşmalar perdenin arkasındaki tek kişi tarafından yapılır. Bu nedenle Karagöz oynatmak zor bir iştir. Karagöz oyununun oynatıldığı perdeye “hayal perdesi” denir. Karagöz oyunu dört bölümden oluşur: 1) Öndeyiş ve giriş: Sahneye göstermelik denen bir resim konulur. 2) Muhavere: Karagöz ve Hacivat’ın karşılıklı konuşmaları 3) Fasıl (Asıl oyun) 4) Bitiş: Oyunun sonunda hatalar için özür dilenen ve bir sonraki oyunun yerinin belirtildiği bölümdür.

    ORTAOYUNU

    Seyircilerle çevrilmiş bir alanda, yazılı bir metne bağlı kalmadan ve doğaçlama (tuluat) yoluyla oynanan bir oyundur. Pişekar ve Kavuklu oyunun temel kişileridir. Halkın ortak malıdır. Oyunların güldürme unsurları karşılıklı konuşmalardaki söz oyunları, hazır cevaplılık, yanlış anlamalar ve yöresel konuşmaların taklitleridir. Oyunda Karagöz ile Kavuklu’nun; Pişekâr ile Hacivat’ın bütün özellikleri aynıdır. Karagöz ile Ortaoyunun farkı ise, Karagöz’ün perdede, Orta Oyun’un meydanda oynanmasıdır. Yani Orta Oyunu canlı kişilerle oynanırken Karagöz’de tasvirlerin gölgesi oynatılır.

    EFSANELER

    Eskiden beri söylenegelen, olağanüstü kişi ve olaylardan söz eden, konuşma diliyle oluşturulan, üslup kaygısından uzak, hayali öykülerdir. Efsaneler kimi yönlerden destan ve masalı andırır. Masallar iyi bir sonla bitmesine rağmen, efsanede böyle bir durum söz konusu değildir. Efsaneler bir inanış konusudur. Narlıgöl Efsanesi, Ağlayan Kaya Efsanesi...

    MASALLAR

    Olağanüstü olay ve kişilere yer veren, çoğu kez bir eğitim amacı güden hayali öykülere masal denir. Masallarda yer ve zaman kavramı yoktur. Bunlar toplumun beğenisini, düşünüş biçimini, geleneklerini kuşaktan kuşağa aktarırlar. Toplumun beğenisini, düşünüş tarzını, geleneklerini, dünya görüşünü kuşaktan kuşağa sözlü olarak aktaran ürünlerdir. Çoğunluğu olağanüstü olaylarla doludur. Kafdağı gibi olağanüstü coğrafi unsurlar; dev, yedi başlı canavar, ev büyüklüğünde kuş gibi olağanüstü yaratıklar vardır. Masallarda yer ve zaman kavramı belli değildir. Masalların anlatımında genellikle –miş’li geçmiş zaman kipi kullanılır. Söyleyeni bilinmeyen bu ürünler, kulaktan kulağa günümüze kadar gelmiştir. Masallarda iyilik, doğruluk, yardımlaşma öğütlenir. Bu nedenle masalla, didaktik eserlerdir. Masalların özellikle başında, bazen de ortasında ve sonunda tekerleme denilen kafiyeli sözle kullanılır. Türk masallarının sonunda, genellikle iyiler ödüllendirilir. Kırk gün, kırk gece düğün yapılır. Kötüler ise ya kırk katır ya da kırk satır cezasına çarptırılır. Sözlü gelenekte gelişen masallar, sonradan kitap haline getirilmiştir. Türk Edebiyatı’nda masal derleme konusunda en ciddi çalışmayı yapan Eflatun Cem Güney’dir. Masallardan etkilenerek günümüzde çocuk hikâyeleri doğmuştur. DEYİMLER: En az iki kelimeden meydana gelen, genellikle mecaz anlamlı söz gruplarına denir. Deyimlerde soyut kavramlar, somut varlıklarla anlatılır. Açıkgöz, boşboğaz, kafa patlatmak, burun kıvırmak... Tekerlemeler: Ses ve kelime benzerliğinden yararlanılarak oluşturulan yarı anlamlı, yarı anlamsız, hoş söyleyişli sözlerdir. Tekerlemelerde vezin, kafiye, seci ve aliterasyonlardan yararlanılır. Duygu, düşünce ve hayaller, tezada, abartmaya, güldürmeye, tuhaflığa ve şaşırtmaya dayalı olarak ustalıkla anlatılır. Az gitmiş, uz gitmiş. Dere, tepe düz gitmiş. Altı ay, bir güz gitmiş...

    HALK HİKÂYELERİ

    Destanların zaman içinde değişime uğramış biçimleri sayabileceğimiz halk hikâyeleri gerçeğe daha yakın olmaları bakımından destandan ayrılırlar. Anonimdirler. Halk hikâyelerinde şiirle düzyazı iç içedir. Halk hikâyeleri konuları yönünden iki grupta incelenebilir. Tek olay çevresinde gelişen halk hikayeleri olduğu gibi, kişi ve olay sayısı çok halk hikayeleri de vardır. Bu hikayeler âşıklar ve yaşlılar tarafından anlatılır. Halk hikayeleri konularına göre dört çeşittir. a. Aşk Hikayeleri: Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin, Yusuf ile Züleyha, Ercişli Emrah ve Selvi, Tahir ile Zühre, Âşık Garip Hikayesi, Aşık Kerem Hikayesi, Elif ile Mahmut... b. Dini-Tarihi Halk Hikayeleri: Hayber Kalesi, Kan Kalesi, Battal Gazi, Danişmend Gazi, Hz. Ali ile ilgili diğer hikayeler... c. Kahramanlık Hikayeleri: Köroğlu Hikayesi d. Destanî Halk Hikâyeleri: Dede Korkut Hikayeleri NOT: Halk hikayeleri, destan ile roman arasındaki aşamanın ürünüdür. NOT: Destan geleneğinden Halk hikâyeciliğine geçişin ilk ürünü Dede Korkut Hikayeleri’dir. Bu nedenle Dede Korkut Hikayeleri özel bir önem taşır. Dede Korkut Hikayelerinin en önemli özellikleri şunlardır: 1) Asıl adı “Kitab-ı Dede Korkut Alâ Lisan-ı Taife-i Oğuzan” şeklindedir. 2) 12, 13 ve 14. yy.da Doğu Anadolu’da ve Azerbeycan’da yaşayan müslüman Oğuz boylarının geleneklerini, göreneklerini, iç mücadelelerini, doğa üstü güçlerle, yaratıklarla savaşmalarını ele alır. 3) 14. ve 15. yy.da yazıya geçirilmiştir. Bu konudaki yaygın kanaat hikayelerin 14.yy.’da yazıya geçirildiği şeklindedir. Hikayelerin kimin tarafından yazıya geçirildiği bilinmemektedir. 4) Toplam on iki hikayeden oluşur. 5) Şiir ve düzyazı (nazım-nesir) karışık oluşturulmuştur. 6) Hikayelerde az da olsa masal ve destan unsurları görülür. 7) Çok temiz, güzel ve zengin bir kullanılmıştır. 8) Anlatım açık, yalın ve durudur. Kesinlik ifade eder. 9) Hikayelerde en önemli meziyet kahramanlıktır. 10) Aileye, çoğalmaya, kadına, çocuğa ve çocuk terbiyesine büyük önem verilir. Kadınların ailenin en önemli unsuru olduğu vurgulanır. Önsözünde dört ayrı tadın tipi çizilir. 11) Bütün hikayelerde dini unsurlar (namaz kılma, dua etme, arı sudan abdest alma) görülür. 12) Kahramanlar dövüşlerini, Allah ve peygamber sevgisi için yapar. 13) Türk milletinin karakteristik özellikleri; doğruluk, adelet, güzellik yüceltilir. 14) Misafirperverlik ve cömertlik insanların ortak özelliğidir. 15) At, ağaç, su, yeşillik kısaca tabiat çok sevilir. 16) Kahramanların en büyük yardımcısı atlardır. 17) Kadınlar, eşlerine karşı aşırı saygılı ve itaatkârdır. Eşler de kadınlarına önem verir, iyi davranır. 18) Hikâyelerde, birçok öğüt vardır. Bu nedenle bu hikayeler didaktiktir. 19) Hikayelerde yaşanan olayların tarihi bilgilerle ilgisi vardır. 20) Hikayelerde geçen ve hikayeler adını veren Dede Korkut; yaşlı, herkesin saygı gösterdiği, hakanların bile akıl danıştığı, çocuklara isim koyan, eğlencelerde kopuz çalıp şiirler söyleyen, kırgınlıkları gidermede aracılık eden kişidir.
    Cevap Yaz Arama Yap

    Tugcedogus

    • 2020-05-22 09:45:49

    Cevap :
    Sözlükte ORTAOYUNU Nedir:
    ortaoyunu: türk doğaçlama halk tiyatrosu. kol oyunlarından gelişerek 19. yüzyılda kesin biçimine kavuşan ortaoyunu, adını, izleyicilerin, çevre oldukları bir orta yerde oynanmasından alır. ortaoyunu, kendi bir özelliği olarak, açık yerlerde, palanga ya da meydan adı verilen yuvarlak ya da yumurtamsı bir alanda oynanır; burada, erkek izleyicilerin oturduğu mevki ile kadın izleyicilerin oturduğu kafes, ip gerili kazıklarla ayrılmıştır; oyuncular, sahne giysilerini değiştirdikleri, önü perdeyle kapatılmış sandık odası'ndan kapı yoluyla oyun alanına girerler. ortaoyunu'nun dekoru, 68 cm. -1 m. yükseklikte, genellikle kavuklu'nun işyerini temsil eden ve iki kanatlı bir kafes olan dükkan ile 1.5m yükseklikte, iki, üç ya da dört kanatlı, genellikle ev olarak kullanılan ve önünde iskemleler bulunan bir paravanaydı. ortaoyunu'nun başında köçek, çengi ve curcunabazların müzik eşliğinde raks gösterisi yer alırdı. gündelik olaylardan yola çıkan, doğaçlama, durum komedyası ve laf oyunlarına dayanan ortaoyunu dört bölüme ayrılırdı: pişekâr'ın izleyiciyi selamlayıp, zurnacıyla konuşup oyunu açması, giriş; kavuklu ile kavuklu-arkası'nın oyuna girmesiyle başlayan muhavere; belli bir olayın temsil edildiği fasıl; pişekâr'ın izleyiciden özür dileyip, gelecek oyunun adı ve yerini bildirerek oyunu kapatışı, bitiş. ortaoyunu fasıllarının çoğu karagöz'ünküyle aynıdır; klasik ve yeni eklenmiş fasıllar olmak üzere iki öbekte toplanır. ortaoyunu'nun başlıca tipleri şöyle gösterilebilir: oyunu açıp, yürütüp, kapayan; hem oyuncu, hem sahneye koyucu, hem de yazar gibi davranan, kenarı kürklü kaftan ve külah giyen, elinde şakşak taşıyan pişekâr; pişekâr'la birlikte oyunu yürüten; ikinci-oyuncu ve başkomik, kavuk ve kaftan giyen kavuklu; çelebi, zenne, tuzsuz, kavuklu-arkası, denyo; taklit tipleri: kürt, arnavut, acem, arap, yahudi, ermeni, rum, frenk. her tip kendisini simgeleyen müzikle içeri girerdi; müzikçiler oyunla bütünleşmişlerdi. ortaoyunu, yerini 19. yüzyıl ortalarında yerini tuluat tiyatrosuna bırakmıştır.
    Cevap Yaz Arama Yap

    Zeus

    • 2020-05-22 09:43:27

    Cevap : Yazılı metni olmayan, doğaçlama olarak oynanan oyunlara ANONİM OYUN denir.

    Sözlükte anonim oyun nedir: 
    1. yazılı metni olmayan, doğaçlama olarak oynanan oyunlardır.
    2. yazarı bilinmeyen oyunlara denir.
    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.