Yetki saptırması idari işlemin hangi unsuru bakımından hukuka aykırılık olarak değerlendirilir
yetki saptırması idari işlemin hangi unsuru bakımından hukuka aykırılık olarak değerlendirilir sorusunun cevabı nedir?
İşte Cevaplar
Yetki saptırması, idari işlemin hukuka aykırılığı açısından yetki unsuru bakımından değerlendirilir. İdari işlemlerin geçerliliği için, ilgili idari organın bu işlemi yapma yetkisi olması gerekmektedir. Yetki, idari organın yasal dayanağa ve yetki veren mevzuata uygun olarak hareket etme yetkisini ifade eder.
Yetki saptırması durumunda, idari organ, kendisine verilen yetki sınırlarını aşarak veya yetki veren mevzuata aykırı olarak hareket eder.
Bu durumda, idari işlem hukuka aykırı kabul edilir. Yetki saptırması, aşağıdaki şekillerde ortaya çıkabilir:
-
Yetki aşımı: İdari organ, kendisine verilen yetkiyi aşarak daha geniş veya farklı bir yetki kullanır. Örneğin, bir idari organın sadece belirli bir konuda yetkisi varken, başka bir konuda işlem yapması yetki aşımına örnek olabilir.
-
Yetki kötüye kullanımı: İdari organ, kendisine verilen yetkiyi amacı dışında veya kötü niyetle kullanır. Örneğin, kişisel çıkarlarını gözeterek hareket eden bir idari organ, yetkisini kötüye kullanmış olabilir.
-
Yetki yokluğu: İdari organ, kendisine hiçbir yetki verilmemişken bir işlem yaparsa, bu durumda yetki yokluğu söz konusudur. Örneğin, bir idari organın yasal dayanağı olmadan bir işlem yapması yetki yokluğuna örnek olabilir.
Yetki saptırması durumunda, ilgili idari işlem hukuka aykırı kabul edilir ve bu durumda işlem hukukun üstünde sayılır. Yetki saptırması idari işlemin geçersizliğine veya iptaline yol açabilir ve etkilenen kişi veya kurumlar bu işleme karşı yasal yollarla itiraz edebilir.
Diğer Cevaplara Gözat
İptalin gerektirdiği geriye yürüme, Anayasa mahkemesi iptal kararlarının geriye yürümeyeceğini ifade eden Anayasa hükmüne üstün gelmektedir. Yargı mercilerinin ilgili konuda Uler ile aynı yönde değerlendirmeleri mevcuttur. Yokluğun tespiti talebinin, hukuka aykırı idari işlemlerin iptal edilmesi talebini içeren iptal davasından farklı olduğu açıktır. Ancak iptal ve yokluk arasındaki fark bir yönüyle hukuka aykırılığın ağırlığı olduğundan, yokluğun tespiti istemini içeren bir iptal davası açılması mümkündür. Yokluk değerlendirmesi haklı görülürse yok hükmünde olduğu belirtilerek iptal isteminin reddine ya da yok hükmünde olmadığı ancak iptali gerektiği veçhile, tabi istem kısmında yer verildiyse, işlemin iptaline karar verilebilir. Özyörük, “…yok olanı var kabul ederek iptal davası açmak lazımdır.” ifadesiyle yokluğun tespitinin iptal davası yoluyla, yani idari yargıda yapılması gerektiğini vurgulamaktadır.