İşte Cevaplar
Cevap :
Diğer Cevaplara Gözat
Bulmacada 'Yol kelimesinin eş anlamlısı' nedir sorusunun cevabı:
İşte cevaplar:
Kare ve çengel bulmacada sorulan 'Yol kelimesinin eş anlamlısı' sorusunun yanıtı birden fazladır. Bu nedenle bulmacanızdaki boşluk sayısına ve harf dizilişine göre aşağıdaki cevaplarımızdan birini seçmelisiniz.
İşte cevaplar:
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 5 harfli ise cevaba TARİK yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 4 harfli ise cevaba TARZ yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 4 harfli ise cevaba USUL yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 6 harfli ise cevaba SİSTEM yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 6 harfli ise cevaba YÖNTEM yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 6 harfli ise cevaba MAKSAT yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 4 harfli ise cevaba UĞUR yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 4 harfli ise cevaba GAYE yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 4 harfli ise cevaba DEFA yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 3 harfli ise cevaba KEZ yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 3 harfli ise cevaba HIZ yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 8 harfli ise cevaba YOLCULUK yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 6 harfli ise cevaba HAVADA yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 14 harfli ise cevaba KARADA DAVRANIŞ yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 5 harfli ise cevaba TUTUM yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 3 harfli ise cevaba MUT yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 4 harfli ise cevaba BAHT yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 5 harfli ise cevaba YAZGI yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 5 harfli ise cevaba KADER yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 3 harfli ise cevaba ÖRF yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 4 harfli ise cevaba ADET yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 4 harfli ise cevaba TÖRE yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 7 harfli ise cevaba GELENEK yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 3 harfli ise cevaba ADA yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 3 harfli ise cevaba BOY yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 5 harfli ise cevaba ÇATAL yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 5 harfli ise cevaba ERKAN yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 4 harfli ise cevaba EZGİ yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 14 harfli ise cevaba FERMAN DİNLEMEK yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 3 harfli ise cevaba HAT yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 12 harfli ise cevaba İRTİFAK HAKKI yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 5 harfli ise cevaba KANAL yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 5 harfli ise cevaba KARŞI yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 4 harfli ise cevaba KERE yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 11 harfli ise cevaba KONSORSİYUM yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 8 harfli ise cevaba LOJİSTİK yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 6 harfli ise cevaba MERKEZ yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 6 harfli ise cevaba MİNVAL yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 7 harfli ise cevaba MUAMELE yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 11 harfli ise cevaba MÜHENDİSLİK yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 9 harfli ise cevaba ÖLÇMENLİK yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 8 harfli ise cevaba PROSEDÜR yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 5 harfli ise cevaba RACON yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 6 harfli ise cevaba REÇETE yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 5 harfli ise cevaba REVİŞ yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 5 harfli ise cevaba SEFER yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 5 harfli ise cevaba SIRAT yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 5 harfli ise cevaba SURET yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 5 harfli ise cevaba ŞEKİL yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 5 harfli ise cevaba TARIK yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 6 harfli ise cevaba TEKNİK yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 6 harfli ise cevaba TERTİP yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 7 harfli ise cevaba TIKAMAK yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 4 harfli ise cevaba TOKA yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 4 harfli ise cevaba VADİ yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 5 harfli ise cevaba VECİH yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 4 harfli ise cevaba YAPI yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 6 harfli ise cevaba YOL BEL yazabilirsiniz.
Diğer Cevaplara Gözat
Cevap :
Bulmacada 'Yol kelimesinin eş anlamlısı' sorusunun cevabı olan 'TARİK - TARZ - USUL - SİSTEM - YÖNTEM - MAKSAT - UĞUR - GAYE - DEFA - KEZ - HIZ - YOLCULUK - HAVADA - KARADA DAVRANIŞ - TUTUM - MUT - BAHT - YAZGI - KADER - ÖRF - ADET - TÖRE - GELENEK - ADA - BOY - ÇATAL - ERKAN - EZGİ - FERMAN DİNLEMEK - HAT - İRTİFAK HAKKI - KANAL - KARŞI - KERE - KONSORSİYUM - LOJİSTİK - MERKEZ - MİNVAL - MUAMELE - MÜHENDİSLİK - ÖLÇMENLİK - PROSEDÜR - RACON - REÇETE - REVİŞ - SEFER - SIRAT - SURET - ŞEKİL - TARIK - TEKNİK - TERTİP - TIKAMAK - TOKA - VADİ - VECİH - YAPI - YOL BEL' kelimesinin sözlükte eş anlamı nedir:
TARİK kelimesinin Eş Anlamlıları:
TARİK kelimesinin Eş Anlamlıları:
- Yol (3 harfli)
- Konsept (7 harfli)
- Stil (4 harfli)
- Janr (4 harfli)
- Üslup (5 harfli)
- Asıllar (7 harfli)
- Kökler (6 harfli)
- Tarz (4 harfli)
- Yöntem (6 harfli)
- Metot (5 harfli)
- Düzen (5 harfli)
- Yöntem (6 harfli)
- Yol (3 harfli)
- Tertibat (8 harfli)
- Düzenek (7 harfli)
- Tip (3 harfli)
- Model (5 harfli)
- Dizge (5 harfli)
- Metot (5 harfli)
- Politika (8 harfli)
- Prosedür (8 harfli)
- Sistem (6 harfli)
- Usul (4 harfli)
- Erek (4 harfli)
- Gaye (4 harfli)
- Amaç (4 harfli)
- Kadem (5 harfli)
- Meymenet (8 harfli)
- Şans (4 harfli)
- Talih (5 harfli)
- Yol (3 harfli)
- Gaye (4 harfli)
- Amaç (4 harfli)
- Hedef (5 harfli)
- İyilik Kaynağı (13 harfli)
- Amaç (4 harfli)
- Kez (3 harfli)
- Kere (4 harfli)
- Sefer (5 harfli)
- Kere (4 harfli)
- Defa (4 harfli)
- Sürat (5 harfli)
- Takat (5 harfli)
- Gayret (6 harfli)
- Güç (3 harfli)
- Çaba (4 harfli)
- Çabukluk (8 harfli)
- Şiddet (6 harfli)
- Sefer (5 harfli)
- Seyahat (7 harfli)
- Gezi (4 harfli)
- Kalamin (7 harfli)
- Davranış (8 harfli)
- Ekonomi (7 harfli)
- Tasarruf (8 harfli)
- İktisat (7 harfli)
- İdare (5 harfli)
- Saadet (6 harfli)
- Şans (4 harfli)
- Talih (5 harfli)
- Kader (5 harfli)
- Takdiriilahi (12 harfli)
- Mukadderat (10 harfli)
- Hayat (5 harfli)
- Yazı (4 harfli)
- Kader (5 harfli)
- Alın Yazısı (10 harfli)
- Ezeli Takdir (11 harfli)
- Yazgı (5 harfli)
- Töre (4 harfli)
- Tane (4 harfli)
- Sayı (4 harfli)
- Adet (4 harfli)
- Kuralların (10 harfli)
- Adap (4 harfli)
- Anane (5 harfli)
- Cezire (6 harfli)
- Uzunluk (7 harfli)
- Destan (6 harfli)
- Klan (4 harfli)
- Kabile (6 harfli)
- Dirgen (6 harfli)
- Yöntem (6 harfli)
- Yol (3 harfli)
- Üstler (6 harfli)
- Büyükler (8 harfli)
- Melodi (6 harfli)
- Nağme (5 harfli)
- Haz (3 harfli)
- Tempo (5 harfli)
- Tarz (4 harfli)
- Yol (3 harfli)
- Gidiş (5 harfli)
- Sıkıntı (7 harfli)
- Üzüntü (6 harfli)
- Kanun (5 harfli)
- Kanal (5 harfli)
- Telgraf (7 harfli)
- Telefon (7 harfli)
- Geçek (5 harfli)
- Yol (3 harfli)
- Yazı (4 harfli)
- Çizgi (5 harfli)
- Sınır (5 harfli)
- Biçim (5 harfli)
- Yol (3 harfli)
- Hat (3 harfli)
- Telgraf (7 harfli)
- Telefon (7 harfli)
- Muhalif (7 harfli)
- Zıt (3 harfli)
- Karşıt (6 harfli)
- Mukabil (7 harfli)
- Hakkında (8 harfli)
- İçin (4 harfli)
- Huzur (5 harfli)
- Kat (3 harfli)
- Ön (2 harfli)
- Defa (4 harfli)
- Kez (3 harfli)
- Köprü (5 harfli)
- Geri Hizmet (10 harfli)
- Özek (4 harfli)
- Tarz (4 harfli)
- Biçim (5 harfli)
- Biçim (5 harfli)
- Alışveriş (9 harfli)
- Davranış (8 harfli)
- Davranma (8 harfli)
- İşlem (5 harfli)
- Yöntem (6 harfli)
- Yol (3 harfli)
- Teknik Ressam (12 harfli)
- Mühendislik (11 harfli)
- Yöntem (6 harfli)
- İşlem (5 harfli)
- Fiyaka (6 harfli)
- Gösteriş (8 harfli)
- Usul (4 harfli)
- Yöntem (6 harfli)
- Yol (3 harfli)
- Çare (4 harfli)
- Yöntem (6 harfli)
- Yol (3 harfli)
- Yürüyüş (7 harfli)
- Gidiş (5 harfli)
- Üslup (5 harfli)
- Yol (3 harfli)
- Tutum (5 harfli)
- Yolculuk (8 harfli)
- Defa (4 harfli)
- Yol (3 harfli)
- Kez (3 harfli)
- Savaş (5 harfli)
- Yol (3 harfli)
- Tarz (4 harfli)
- Yol (3 harfli)
- Biçim (5 harfli)
- Çehre (5 harfli)
- Yüz (3 harfli)
- Nüsha (5 harfli)
- Fotoğraf (8 harfli)
- Resim (5 harfli)
- Görünüş (7 harfli)
- Biçim (5 harfli)
- Yöntem (6 harfli)
- Beceri (6 harfli)
- Yol (3 harfli)
- Düzen (5 harfli)
- Kapamak (7 harfli)
- Tutturmalık (11 harfli)
- koyak (5 harfli)
- tarz (4 harfli)
- yol (3 harfli)
- alan (4 harfli)
- Çehre (5 harfli)
- Yüz (3 harfli)
- Bina (4 harfli)
- Bünye (5 harfli)
- Konstrüksiyon (13 harfli)
- Yol (3 harfli)
- Strüktür (8 harfli)
- Yol (3 harfli)
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap :
Sözlükte LOJİSTİK Nedir:
1. Geri hizmet.
2. mantık. Modern mantık.
3. (Yun. Logistike (tekhne) = hesap sanatı < logistikos = hesapla ilgili, hesaba dayalı) Sembolik mantık, matematiksel mantık, cebirsel mantık. // Bu terimi ilkin İtelson, Cenevre Uluslararası Felsefe Kurultayında öne sürmüştür (1904).
4. Mal ve hizmetlerin sağlanmasına yönelik etkinliklerin yönetimi, örgütlenmesi ve planlaması bilimi.
1. Geri hizmet.
2. mantık. Modern mantık.
3. (Yun. Logistike (tekhne) = hesap sanatı < logistikos = hesapla ilgili, hesaba dayalı) Sembolik mantık, matematiksel mantık, cebirsel mantık. // Bu terimi ilkin İtelson, Cenevre Uluslararası Felsefe Kurultayında öne sürmüştür (1904).
4. Mal ve hizmetlerin sağlanmasına yönelik etkinliklerin yönetimi, örgütlenmesi ve planlaması bilimi.
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap :
Sözlükte MUAMELE Nedir:
1. Davranma, davranış: Bana karşı olan muamelesini beğenmedim.
2. Yol, yöntem: Bu adam muamele bilmiyor.
3. İşlem: Onlar gündelik muamelelere başlayınca da benim ağzım açık kaldı. - Reşat Nuri Güntekin.
4. kimya. esk. İşlem.
5. ticaret. esk. Alışveriş: Borsada bugün muamele olmadı.
1. Davranma, davranış: Bana karşı olan muamelesini beğenmedim.
2. Yol, yöntem: Bu adam muamele bilmiyor.
3. İşlem: Onlar gündelik muamelelere başlayınca da benim ağzım açık kaldı. - Reşat Nuri Güntekin.
4. kimya. esk. İşlem.
5. ticaret. esk. Alışveriş: Borsada bugün muamele olmadı.
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap :
Sözlükte PROSEDÜR Nedir:
prosedür : fransızca procédure (yargılama usulü; yargılama evreleri). dilimizde "bir amaca ulaşmak için tutulan yol ve yöntem" anlamında kullanılmaktadır. bu anlam için teklif ettiğimiz karşılık: izlek. örnek: uçakların satışlarında ihale kanunları ve yönetmeliklerin emrettiği izleğe aynen uyulmuştur.
prosedür : fransızca procédure (yargılama usulü; yargılama evreleri). dilimizde "bir amaca ulaşmak için tutulan yol ve yöntem" anlamında kullanılmaktadır. bu anlam için teklif ettiğimiz karşılık: izlek. örnek: uçakların satışlarında ihale kanunları ve yönetmeliklerin emrettiği izleğe aynen uyulmuştur.
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap :
Sözlükte SURET Nedir:
1. Görünüş, biçim: İnsan suretinde bir ağaç.
2. Yazı veya resim kopyası, nüsha: Bunun bir suretini almalı.
3. Biçim, yol, tarz: Onlar daimî surette güzeli, iyiyi, doğruyu görmemeye mahkum olmuşlardır. -A. H. Çelebi.
4. İslam felsefesinde, varlığın görünen yanı, beş duyu ile algılanan yönü.
5. hlk. Resim, fotoğraf.
6. esk. Yüz, çehre.
7. Resim, fotoğraf
8. Karagöz oyunundaki kişi, hayvan ve dekor resimlerine Karagözcülerce verilen ad. (Buna tasvir de denir.)
9. Yol, biçim. örnek.
1. Görünüş, biçim: İnsan suretinde bir ağaç.
2. Yazı veya resim kopyası, nüsha: Bunun bir suretini almalı.
3. Biçim, yol, tarz: Onlar daimî surette güzeli, iyiyi, doğruyu görmemeye mahkum olmuşlardır. -A. H. Çelebi.
4. İslam felsefesinde, varlığın görünen yanı, beş duyu ile algılanan yönü.
5. hlk. Resim, fotoğraf.
6. esk. Yüz, çehre.
7. Resim, fotoğraf
8. Karagöz oyunundaki kişi, hayvan ve dekor resimlerine Karagözcülerce verilen ad. (Buna tasvir de denir.)
9. Yol, biçim. örnek.
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap :
Sözlükte VADİ Nedir:
1. İki dağ, arasındaki çukurca arazi veya geçit, koyak. 2. Eskilemiş, mecaz alan, yol, tarz
1. İki dağ, arasındaki çukurca arazi veya geçit, koyak. 2. Eskilemiş, mecaz alan, yol, tarz
Vadi Nedir ? (Detay)
Akarsuyun içinde aktığı, kaynaktan ağıza doğru sürekli inişi bulunan, uzun çukurluklardır. Akarsuların aşındırma gücüne, zeminin yapısına ve aşınım süresine bağlı olarak çeşitli vadiler oluşur. Vadiler tarım, bahçecilik, ulaşım ve yerleşme bakımından elverişli alanlardır.Vadi Çeşitleri
Vadi şekilleri dörde ayrılır:1. Çentik (Kertik) Vadi:
Akarsuların derine aşındırmasıyla oluşan V şekilli, tabansız, genç vadilere çentik vadi ya da kertik denir. Türkiye’nin bugünkü görünümünü 3. ve 4. zamanda kazanmış olması nedeniyle, Türkiye akarsuları henüz denge profiline ulaşmamış, geç akarsulardır. Bu nedenle ülkemizde çok sayıda çentik (kertik) vadi bulunmaktadır.2. Yarma Vad (Boğaz):
Akarsuyun, iki düzlük arasında bulunan sert kütleyi derinlemesine aşındırması sonucunda oluşur. Vadi yamaçları dik, tabanı dardır. Akarsuyun yukarı bölümlerinde görülür. Türkiye’de çok sayıda yarma vadi (boğaz) bulunur. Karadeniz Bölgesi’nde, Yeşilırmak üzerinde, Şahinkaya yarma vadisi, Marmara Bölgesi’nde, Sakarya üzerinde Geyve Boğazı, Akdeniz Bölgesi’nde Atabey deresi üzerinde Atabey Boğazı başlıca örnekleridir.3. Kanyon Vadi:
Klaker gibi dirençli ve çatlaklı taşlar içinde, akarsuyun derinlemesine aşındırmasıyla oluşur. Vadinin yamaç eğimleri çok dik olup, 90 dereceyi bulur. Kanyon vadiler Türkiye’de Toroslar’da yaygın olarak görülür. Antalya’daki Köprülü Kanyon, ülkemizdeki güzel bir örnektir.4. Tabanlı Vadi:
Akarsu, yatağını taban seviyesine yaklaştırınca derine aşınım yavaşlar. Yatak eğiminin azalması akarsuyun menderesler çizerek yanal aşındırma yapmasına neden olur. Yanal aşındırmanın artması ile tabanlı vadiler oluşur.
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap :
Sözlükte TUTUM Nedir:
Tutum bir bireye atfedilen ve onun bir psikolojik obje ile ilgili düşünce, duygu ve davranışlarını düzenli bir biçimde oluşturan bir eğilimdir. (Smith 1968)
Tutumların temelinde iki önemli özellik yatar:
■ Uzun sürelidirler.
■ Bilişsel, duygusal ve davranışsal biçimleri içerirler.
Bu özelliklerin gücü kendi aralarında ve tutumdan tutuma farklılık gösterir. Bunun dışında, tutumlar şiddet derecesi, karmaşıklık, diğer tutumlarla ilişki, birimler arası tutarlılık ve tutumlar arası tutarlılık gibi özelliklere sahiptir.
Tutum davranışa tek başına ve doğrudan değil, ortamsal etkenlerle birlikte etki eder. Ortamsal engel kavramı, belirli bir tutumun ne zaman davranışa dönüşüp ne zaman dönüşmeyeceğini anlamamıza yardımcı olur. Belirli bir davranışın görülmesi o davranışın altında yatan tutumun güç derecesiyle, ortam engelinin gücü arasındaki etkileşimin bir sonucu olup aynı zamanda alışkanlık ve beklenti gibi etkenlerin de etkisindedir.
Tutum Değişmesi
Tutum değişmesini etkileyen bazı etmenler vardır. Uzmanlık ve güvenilirlik gibi etmenler beraberce bir kişinin inanılırlığını belirler. İnanılır kaynaklar daha kolaylıkla tutum değişmesine yol açar. İnanılırlığa ek olarak tartışılan konunun hem lehte hem de aleyhte görüşlerini vermek de önemlidir.
Konuşmacının tutumuna yakın bir tutum içinde iseler, dinleyicilere tartışmanın yalnız bir yönünü vermek daha etkin olur. Dinleyiciler, konuşmacının temel tutumundan farklı bir tutum içinde iseler, o zaman tartışmanın her iki yönünü vermekte yarar vardır. Tartışmanın her iki yönünü veren kişiyi dinleyiciler daha dürüst bir kişi olarak algılar, böylece konuşmanın inanılırlığı artar.
"Bilişsel Çelişki Kuramı" nedir?
Dinleyicinin ilgilendiği konularda etkin olabilmek için iyi hazırlanarak, tutarlı ve ayrıntılı bir konuşma yapmak gerekir. Tutumun davranışsal yönü değiştirilirse, bilişsel yönün zaman içinde davranışa uyacak biçimde değiştiğini biliriz. Bu tür tutum değişmesi ilk olarak tanınmış psikolog Festinger tarafından Bilişsel Çelişki Kuramı olarak ileri sürülmüştür. Bu kurama göre, bireyin sahip olduğu bir inanç, bilgi ya da tutum yine o bireyin sahip olduğu bir başka inanç, bilgi ya da tutumun tersini gerektirirse, bu iki inanç, bilgi ya da tutum arasında çelişki yaratır. Bu bilişsel çelişki, bireyin sürekli düşünme araştırma ve değişmesinin temelinde yatan ana güdüdür. Çelişki durumunun varlığı, bireyin bundan kurtulmaya çaba sarfetmesi için yeterli bir güdüdür. Çelişki giderildikten sonra bilişsel uyum oluşur ve bireyin o konudaki gerginliği ortadan kalkar ve huzura kavuşur. Festinger, herhangi bir durumda bireyin tecrübe ettiği bilişsel çelişkiyi, söz konusu çelişen bilgilerin sayısının ve öneminin, uyuşan bilgilerin sayısına ve önemine oranı olarak ele alır. Birinci farklılıkla ilgili olarak kişinin benlik bilincini destekleme ve koruma eğilimini hesaba katmalıyız.
Belirli bir davranış, başkalarına yardım etmek gibi beğenilen, istenilen bir davranışsa o davranışın bizde olan iyi özelliklerden kaynaklandığı düşünülür. Eğer davranış olumsuz istenmeyen bir davranışsa o zaman içinde bulunduğumuz koşullarla o olumsuz davranışı açıklarız.
İkinci farklılıkla ilgili olarak, kendimizi dıştan gözlememiz olanaksızdır. Bunun için de çevremizi ve diğer kimseleri nasıl etkilediğimizin pek farkında olmayız. Fakat çevrenin bizi nasıl etkilediğini iç yaşantımızdan ve algılarımızdan biliriz. Bu nedenle çevreyi, olumsuz davranışımızın temelinde yatan esas neden olarak gösteririz.
Tutum bir bireye atfedilen ve onun bir psikolojik obje ile ilgili düşünce, duygu ve davranışlarını düzenli bir biçimde oluşturan bir eğilimdir. (Smith 1968)
Tutumların temelinde iki önemli özellik yatar:
■ Uzun sürelidirler.
■ Bilişsel, duygusal ve davranışsal biçimleri içerirler.
Bu özelliklerin gücü kendi aralarında ve tutumdan tutuma farklılık gösterir. Bunun dışında, tutumlar şiddet derecesi, karmaşıklık, diğer tutumlarla ilişki, birimler arası tutarlılık ve tutumlar arası tutarlılık gibi özelliklere sahiptir.
Tutum davranışa tek başına ve doğrudan değil, ortamsal etkenlerle birlikte etki eder. Ortamsal engel kavramı, belirli bir tutumun ne zaman davranışa dönüşüp ne zaman dönüşmeyeceğini anlamamıza yardımcı olur. Belirli bir davranışın görülmesi o davranışın altında yatan tutumun güç derecesiyle, ortam engelinin gücü arasındaki etkileşimin bir sonucu olup aynı zamanda alışkanlık ve beklenti gibi etkenlerin de etkisindedir.
Tutum Değişmesi
Tutum değişmesini etkileyen bazı etmenler vardır. Uzmanlık ve güvenilirlik gibi etmenler beraberce bir kişinin inanılırlığını belirler. İnanılır kaynaklar daha kolaylıkla tutum değişmesine yol açar. İnanılırlığa ek olarak tartışılan konunun hem lehte hem de aleyhte görüşlerini vermek de önemlidir.
Konuşmacının tutumuna yakın bir tutum içinde iseler, dinleyicilere tartışmanın yalnız bir yönünü vermek daha etkin olur. Dinleyiciler, konuşmacının temel tutumundan farklı bir tutum içinde iseler, o zaman tartışmanın her iki yönünü vermekte yarar vardır. Tartışmanın her iki yönünü veren kişiyi dinleyiciler daha dürüst bir kişi olarak algılar, böylece konuşmanın inanılırlığı artar.
"Bilişsel Çelişki Kuramı" nedir?
Dinleyicinin ilgilendiği konularda etkin olabilmek için iyi hazırlanarak, tutarlı ve ayrıntılı bir konuşma yapmak gerekir. Tutumun davranışsal yönü değiştirilirse, bilişsel yönün zaman içinde davranışa uyacak biçimde değiştiğini biliriz. Bu tür tutum değişmesi ilk olarak tanınmış psikolog Festinger tarafından Bilişsel Çelişki Kuramı olarak ileri sürülmüştür. Bu kurama göre, bireyin sahip olduğu bir inanç, bilgi ya da tutum yine o bireyin sahip olduğu bir başka inanç, bilgi ya da tutumun tersini gerektirirse, bu iki inanç, bilgi ya da tutum arasında çelişki yaratır. Bu bilişsel çelişki, bireyin sürekli düşünme araştırma ve değişmesinin temelinde yatan ana güdüdür. Çelişki durumunun varlığı, bireyin bundan kurtulmaya çaba sarfetmesi için yeterli bir güdüdür. Çelişki giderildikten sonra bilişsel uyum oluşur ve bireyin o konudaki gerginliği ortadan kalkar ve huzura kavuşur. Festinger, herhangi bir durumda bireyin tecrübe ettiği bilişsel çelişkiyi, söz konusu çelişen bilgilerin sayısının ve öneminin, uyuşan bilgilerin sayısına ve önemine oranı olarak ele alır. Birinci farklılıkla ilgili olarak kişinin benlik bilincini destekleme ve koruma eğilimini hesaba katmalıyız.
Belirli bir davranış, başkalarına yardım etmek gibi beğenilen, istenilen bir davranışsa o davranışın bizde olan iyi özelliklerden kaynaklandığı düşünülür. Eğer davranış olumsuz istenmeyen bir davranışsa o zaman içinde bulunduğumuz koşullarla o olumsuz davranışı açıklarız.
İkinci farklılıkla ilgili olarak, kendimizi dıştan gözlememiz olanaksızdır. Bunun için de çevremizi ve diğer kimseleri nasıl etkilediğimizin pek farkında olmayız. Fakat çevrenin bizi nasıl etkilediğini iç yaşantımızdan ve algılarımızdan biliriz. Bu nedenle çevreyi, olumsuz davranışımızın temelinde yatan esas neden olarak gösteririz.
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap :
Sözlükte YAZGI Nedir:
Kader, (İngilizce: Destiny, fate; Felsefedeki adıyla determinizm) bütün olayların önceden ve değişmeyecek biçimde düzenlediğine inanılan ezeli takdir. Alın yazısı, Yazgı veya Mukadderat olarak da anılır. Kader kavramı birçok farklı din ve felsefi akımda önemli bir yer tutar.
Bir Musevi, Musevi yılbaşısı olan Roşaşana ile Yom Kipur arasındaki 10 gün boyunca İbranice teşuva adı verilen bir vicdan muhasebesi yapar. Teşuva geriye dönme anlamına gelmektedir. On gün boyunca, o yıl içinde yapılan tüm hatalı davranışlar gözden geçirilir, insanlara karşı yapılan haksızlıklar için Tanrı'dan af dilemek yetmez, o insanlardan da özür dilenmeli ve helalleşilmelidir. Tanrı'ya karşı işlenen suçlar içinse tövbe edilir.
9. günün akşamı güneş batmadan bir saat önce Yom Kipur orucuna başlanır. 26 saat aralıksız sürecek olan oruç boyunca çeşitli tövbe duaları edilir. 26. saatin sonunda, orucun bittiğini belirten Şofar (boru) çaldığında, Tanrı'nın gelecek için insanların yeni kaderlerini yazdığına inanılır.
İslâm ilâhiyatında kader, determinizm, insanın iradesi ve sorumluluğu gibi konular geniş tartışmaların konusu olmuştur. Tartışmaların ana ekseni " eğer istek, irade ve fiillerimiz dahil her şey ilahi bir kader ve takdirin ürünü ise, insan yaptıklarından dolayı niçin sorumlu tutulsun?" problemi ile ilgilidir.
İslamda kader tartışmaları
Bazı ilâhiyatçı yazarlara göre "kadere iman" İslam âkaidinde bir Emevî doktrinidir[2]. İlâhiyatçı yazar İhsan Eliaçık'a göre Kur'anda ölçü ya da kapasite anlamında bir kader ibâresi bulunmakta, ancak İslam'da kadere iman diye bir Kur'an hükmü[3] bulunmamaktadır.
Kader'in varlığına ilişkin bazı kanıtlar ileri sürülür. Buna göre gelecekten haber veren peygamber mucizeleri, kehanetler kaderin varlığını ispatlayan olgulardır. Ancak bu mucizelerin sonradan uydurulmuş hadislerle oluşturulduğu[kaynak belirtilmeli] kehanet kaynağı olan ifadelerin, sonradan yapılan yorum ve katkılarla gelecekten haber veren sansasyonel dörtlüklere dönüştürüldüğü bazı şüphecilerin ortaya koyduğu bulgulardandır.[4]
Türk halk kültüründe "Alınyazısı"
“Yazgı” olarak da söylenir. Yeryüzündeki pek çok toplumda insanın yaşayacaklarının önceden Tanrısal bir güç tarafından belirlendiği ve bazı kültürlerde ise bunun bir yere yazılmış olduğu inancı bulunur. Türk kültüründe ise bu yazının insanın alnında olduğu düşünülürdü. Kader anlayışı pek çok inançta mevcut olup insanın başına geleceklerin büyük bir kısmının kendi elinde olmadığı inancına dayanır. Sözcük; "yazı" kelimesiyle ve "yazmak" fiiliyle aynı kökten gelir[5].
2.^ Yaşar Nuri Öztürk (5 Şubat 2009). "Kader alın yazısı mı, tabiat kanunları mı?". Hürriyet. Erişim tarihi: 8 Ağustos 2013.
3.^ "“Kadere İman” Emevi Dini Doktrini". ODATV. 25 Mayıs 2010. Erişim tarihi: 8 Ağustos 2013.
4.^ Murat Bardakçı (17 Nisan 2005). "İthal malı Nostradamus'u bırak yerli malı Müştak Baba'ya bak". Hürriyet. Erişim tarihi: 8 Ağustos 2013.
5.^ Türk Söylence Sözlüğü, Deniz Karakurt (Vikipedi'de görsel dosya.)
Kader, (İngilizce: Destiny, fate; Felsefedeki adıyla determinizm) bütün olayların önceden ve değişmeyecek biçimde düzenlediğine inanılan ezeli takdir. Alın yazısı, Yazgı veya Mukadderat olarak da anılır. Kader kavramı birçok farklı din ve felsefi akımda önemli bir yer tutar.
Dinde Kader
Musevilikte Kader
Museviliğe göre bir insanın kaderi, tüm hayatı boyunca baştan yazılmaz ve bir yıl önceki hâl ve hareketlerine göre yıllık olarak yazılır. Bir yıl boyunca iyi ve hayırlı işler işleyen kişilerin kaderi bir yıl sonrası için iyi yazılır.Bir Musevi, Musevi yılbaşısı olan Roşaşana ile Yom Kipur arasındaki 10 gün boyunca İbranice teşuva adı verilen bir vicdan muhasebesi yapar. Teşuva geriye dönme anlamına gelmektedir. On gün boyunca, o yıl içinde yapılan tüm hatalı davranışlar gözden geçirilir, insanlara karşı yapılan haksızlıklar için Tanrı'dan af dilemek yetmez, o insanlardan da özür dilenmeli ve helalleşilmelidir. Tanrı'ya karşı işlenen suçlar içinse tövbe edilir.
9. günün akşamı güneş batmadan bir saat önce Yom Kipur orucuna başlanır. 26 saat aralıksız sürecek olan oruç boyunca çeşitli tövbe duaları edilir. 26. saatin sonunda, orucun bittiğini belirten Şofar (boru) çaldığında, Tanrı'nın gelecek için insanların yeni kaderlerini yazdığına inanılır.
İslam İnancında Kader
Sünni Kelâm âlimlerince kader, ezelden ebede kadar hayır ve şer meydana gelecek bütün hadiselerin Allah katında bilinmesi ve takdir edilmesi şeklinde tanımlanır. Ehli Sünnet itikâdına göre kadere iman imanın şartlarındandır ve amentünün[1] bir parçasıdır.İslâm ilâhiyatında kader, determinizm, insanın iradesi ve sorumluluğu gibi konular geniş tartışmaların konusu olmuştur. Tartışmaların ana ekseni " eğer istek, irade ve fiillerimiz dahil her şey ilahi bir kader ve takdirin ürünü ise, insan yaptıklarından dolayı niçin sorumlu tutulsun?" problemi ile ilgilidir.
İslamda kader tartışmaları
Bazı ilâhiyatçı yazarlara göre "kadere iman" İslam âkaidinde bir Emevî doktrinidir[2]. İlâhiyatçı yazar İhsan Eliaçık'a göre Kur'anda ölçü ya da kapasite anlamında bir kader ibâresi bulunmakta, ancak İslam'da kadere iman diye bir Kur'an hükmü[3] bulunmamaktadır.
Kader'in varlığına ilişkin bazı kanıtlar ileri sürülür. Buna göre gelecekten haber veren peygamber mucizeleri, kehanetler kaderin varlığını ispatlayan olgulardır. Ancak bu mucizelerin sonradan uydurulmuş hadislerle oluşturulduğu[kaynak belirtilmeli] kehanet kaynağı olan ifadelerin, sonradan yapılan yorum ve katkılarla gelecekten haber veren sansasyonel dörtlüklere dönüştürüldüğü bazı şüphecilerin ortaya koyduğu bulgulardandır.[4]
Türk halk kültüründe "Alınyazısı"
“Yazgı” olarak da söylenir. Yeryüzündeki pek çok toplumda insanın yaşayacaklarının önceden Tanrısal bir güç tarafından belirlendiği ve bazı kültürlerde ise bunun bir yere yazılmış olduğu inancı bulunur. Türk kültüründe ise bu yazının insanın alnında olduğu düşünülürdü. Kader anlayışı pek çok inançta mevcut olup insanın başına geleceklerin büyük bir kısmının kendi elinde olmadığı inancına dayanır. Sözcük; "yazı" kelimesiyle ve "yazmak" fiiliyle aynı kökten gelir[5].
Kaynakça
1.^ "İslam'da İmanın Şartları". Dinibilgiler.com. Erişim tarihi: 8 Ağustos 2013.2.^ Yaşar Nuri Öztürk (5 Şubat 2009). "Kader alın yazısı mı, tabiat kanunları mı?". Hürriyet. Erişim tarihi: 8 Ağustos 2013.
3.^ "“Kadere İman” Emevi Dini Doktrini". ODATV. 25 Mayıs 2010. Erişim tarihi: 8 Ağustos 2013.
4.^ Murat Bardakçı (17 Nisan 2005). "İthal malı Nostradamus'u bırak yerli malı Müştak Baba'ya bak". Hürriyet. Erişim tarihi: 8 Ağustos 2013.
5.^ Türk Söylence Sözlüğü, Deniz Karakurt (Vikipedi'de görsel dosya.)
Cevap :
Sözlükte KADER Nedir:
Kader, (İngilizce: Destiny, fate; Felsefedeki adıyla determinizm) bütün olayların önceden ve değişmeyecek biçimde düzenlediğine inanılan ezeli takdir. Alın yazısı, Yazgı veya Mukadderat olarak da anılır. Kader kavramı birçok farklı din ve felsefi akımda önemli bir yer tutar.
Bir Musevi, Musevi yılbaşısı olan Roşaşana ile Yom Kipur arasındaki 10 gün boyunca İbranice teşuva adı verilen bir vicdan muhasebesi yapar. Teşuva geriye dönme anlamına gelmektedir. On gün boyunca, o yıl içinde yapılan tüm hatalı davranışlar gözden geçirilir, insanlara karşı yapılan haksızlıklar için Tanrı'dan af dilemek yetmez, o insanlardan da özür dilenmeli ve helalleşilmelidir. Tanrı'ya karşı işlenen suçlar içinse tövbe edilir.
9. günün akşamı güneş batmadan bir saat önce Yom Kipur orucuna başlanır. 26 saat aralıksız sürecek olan oruç boyunca çeşitli tövbe duaları edilir. 26. saatin sonunda, orucun bittiğini belirten Şofar (boru) çaldığında, Tanrı'nın gelecek için insanların yeni kaderlerini yazdığına inanılır.
İslâm ilâhiyatında kader, determinizm, insanın iradesi ve sorumluluğu gibi konular geniş tartışmaların konusu olmuştur. Tartışmaların ana ekseni " eğer istek, irade ve fiillerimiz dahil her şey ilahi bir kader ve takdirin ürünü ise, insan yaptıklarından dolayı niçin sorumlu tutulsun?" problemi ile ilgilidir.
İslamda kader tartışmaları
Bazı ilâhiyatçı yazarlara göre "kadere iman" İslam âkaidinde bir Emevî doktrinidir[2]. İlâhiyatçı yazar İhsan Eliaçık'a göre Kur'anda ölçü ya da kapasite anlamında bir kader ibâresi bulunmakta, ancak İslam'da kadere iman diye bir Kur'an hükmü[3] bulunmamaktadır.
Kader'in varlığına ilişkin bazı kanıtlar ileri sürülür. Buna göre gelecekten haber veren peygamber mucizeleri, kehanetler kaderin varlığını ispatlayan olgulardır. Ancak bu mucizelerin sonradan uydurulmuş hadislerle oluşturulduğu[kaynak belirtilmeli] kehanet kaynağı olan ifadelerin, sonradan yapılan yorum ve katkılarla gelecekten haber veren sansasyonel dörtlüklere dönüştürüldüğü bazı şüphecilerin ortaya koyduğu bulgulardandır.[4]
Türk halk kültüründe "Alınyazısı"
“Yazgı” olarak da söylenir. Yeryüzündeki pek çok toplumda insanın yaşayacaklarının önceden Tanrısal bir güç tarafından belirlendiği ve bazı kültürlerde ise bunun bir yere yazılmış olduğu inancı bulunur. Türk kültüründe ise bu yazının insanın alnında olduğu düşünülürdü. Kader anlayışı pek çok inançta mevcut olup insanın başına geleceklerin büyük bir kısmının kendi elinde olmadığı inancına dayanır. Sözcük; "yazı" kelimesiyle ve "yazmak" fiiliyle aynı kökten gelir[5].
2.^ Yaşar Nuri Öztürk (5 Şubat 2009). "Kader alın yazısı mı, tabiat kanunları mı?". Hürriyet. Erişim tarihi: 8 Ağustos 2013.
3.^ "“Kadere İman” Emevi Dini Doktrini". ODATV. 25 Mayıs 2010. Erişim tarihi: 8 Ağustos 2013.
4.^ Murat Bardakçı (17 Nisan 2005). "İthal malı Nostradamus'u bırak yerli malı Müştak Baba'ya bak". Hürriyet. Erişim tarihi: 8 Ağustos 2013.
5.^ Türk Söylence Sözlüğü, Deniz Karakurt (Vikipedi'de görsel dosya.)
Kader, (İngilizce: Destiny, fate; Felsefedeki adıyla determinizm) bütün olayların önceden ve değişmeyecek biçimde düzenlediğine inanılan ezeli takdir. Alın yazısı, Yazgı veya Mukadderat olarak da anılır. Kader kavramı birçok farklı din ve felsefi akımda önemli bir yer tutar.
Dinde Kader
Musevilikte Kader
Museviliğe göre bir insanın kaderi, tüm hayatı boyunca baştan yazılmaz ve bir yıl önceki hâl ve hareketlerine göre yıllık olarak yazılır. Bir yıl boyunca iyi ve hayırlı işler işleyen kişilerin kaderi bir yıl sonrası için iyi yazılır.Bir Musevi, Musevi yılbaşısı olan Roşaşana ile Yom Kipur arasındaki 10 gün boyunca İbranice teşuva adı verilen bir vicdan muhasebesi yapar. Teşuva geriye dönme anlamına gelmektedir. On gün boyunca, o yıl içinde yapılan tüm hatalı davranışlar gözden geçirilir, insanlara karşı yapılan haksızlıklar için Tanrı'dan af dilemek yetmez, o insanlardan da özür dilenmeli ve helalleşilmelidir. Tanrı'ya karşı işlenen suçlar içinse tövbe edilir.
9. günün akşamı güneş batmadan bir saat önce Yom Kipur orucuna başlanır. 26 saat aralıksız sürecek olan oruç boyunca çeşitli tövbe duaları edilir. 26. saatin sonunda, orucun bittiğini belirten Şofar (boru) çaldığında, Tanrı'nın gelecek için insanların yeni kaderlerini yazdığına inanılır.
İslam İnancında Kader
Sünni Kelâm âlimlerince kader, ezelden ebede kadar hayır ve şer meydana gelecek bütün hadiselerin Allah katında bilinmesi ve takdir edilmesi şeklinde tanımlanır. Ehli Sünnet itikâdına göre kadere iman imanın şartlarındandır ve amentünün[1] bir parçasıdır.İslâm ilâhiyatında kader, determinizm, insanın iradesi ve sorumluluğu gibi konular geniş tartışmaların konusu olmuştur. Tartışmaların ana ekseni " eğer istek, irade ve fiillerimiz dahil her şey ilahi bir kader ve takdirin ürünü ise, insan yaptıklarından dolayı niçin sorumlu tutulsun?" problemi ile ilgilidir.
İslamda kader tartışmaları
Bazı ilâhiyatçı yazarlara göre "kadere iman" İslam âkaidinde bir Emevî doktrinidir[2]. İlâhiyatçı yazar İhsan Eliaçık'a göre Kur'anda ölçü ya da kapasite anlamında bir kader ibâresi bulunmakta, ancak İslam'da kadere iman diye bir Kur'an hükmü[3] bulunmamaktadır.
Kader'in varlığına ilişkin bazı kanıtlar ileri sürülür. Buna göre gelecekten haber veren peygamber mucizeleri, kehanetler kaderin varlığını ispatlayan olgulardır. Ancak bu mucizelerin sonradan uydurulmuş hadislerle oluşturulduğu[kaynak belirtilmeli] kehanet kaynağı olan ifadelerin, sonradan yapılan yorum ve katkılarla gelecekten haber veren sansasyonel dörtlüklere dönüştürüldüğü bazı şüphecilerin ortaya koyduğu bulgulardandır.[4]
Türk halk kültüründe "Alınyazısı"
“Yazgı” olarak da söylenir. Yeryüzündeki pek çok toplumda insanın yaşayacaklarının önceden Tanrısal bir güç tarafından belirlendiği ve bazı kültürlerde ise bunun bir yere yazılmış olduğu inancı bulunur. Türk kültüründe ise bu yazının insanın alnında olduğu düşünülürdü. Kader anlayışı pek çok inançta mevcut olup insanın başına geleceklerin büyük bir kısmının kendi elinde olmadığı inancına dayanır. Sözcük; "yazı" kelimesiyle ve "yazmak" fiiliyle aynı kökten gelir[5].
Kaynakça
1.^ "İslam'da İmanın Şartları". Dinibilgiler.com. Erişim tarihi: 8 Ağustos 2013.2.^ Yaşar Nuri Öztürk (5 Şubat 2009). "Kader alın yazısı mı, tabiat kanunları mı?". Hürriyet. Erişim tarihi: 8 Ağustos 2013.
3.^ "“Kadere İman” Emevi Dini Doktrini". ODATV. 25 Mayıs 2010. Erişim tarihi: 8 Ağustos 2013.
4.^ Murat Bardakçı (17 Nisan 2005). "İthal malı Nostradamus'u bırak yerli malı Müştak Baba'ya bak". Hürriyet. Erişim tarihi: 8 Ağustos 2013.
5.^ Türk Söylence Sözlüğü, Deniz Karakurt (Vikipedi'de görsel dosya.)
Cevap :
Sözlükte ÖRF Nedir:
- insanlar arasında güzel görülmüş, red ve inkâr edilmeyip mükerreren yapılagelmiş olan şeydir. - örf, islam hukukunda hem akli hem de şeri anlamda güzel olan ve aklı selim tarafından güzel kabul edilen, yadırganmayan şeylerdir. örf her halükarda hem akli hem de şeri anlamda güzel olan şeyleri tanımladığı için iyi veya kötü olarak ayrılmaz.
- insanlar arasında güzel görülmüş, red ve inkâr edilmeyip mükerreren yapılagelmiş olan şeydir. - örf, islam hukukunda hem akli hem de şeri anlamda güzel olan ve aklı selim tarafından güzel kabul edilen, yadırganmayan şeylerdir. örf her halükarda hem akli hem de şeri anlamda güzel olan şeyleri tanımladığı için iyi veya kötü olarak ayrılmaz.
Cevap :
Sözlükte ADET Nedir:
ADETLER:Yaptırım gücü örfe bakarak daha gevşek esnek olan adetin, bir çok tanımı yapılmıştır. Bir toplumun istedi ve çoğu kez geleneek aracılığıyla belirlediği, saptadığı davranış ve işlem tarzı veya bir toplumun yapması gerekli görülen davranış tavrı gibi tanımlamak mümkündür. Adetler tıpkı örfler gibi bir çok sosyal içerikli ilişkiyi düzenlemekte, yönetmekte ve denetlemekte dir. Örnek olarak karşılamalar ve uğurlamalar, yemek ve sofra düzenlemeleri, kız isteme adetleri, niişan ve evlenme usulleri, bayramlar, önemli günlerle ilgili davranış biçimleridir. Yas,anma, başsağlığı dileme ve başsağlı dileme ve başkaları gibi tavır ve tutumları adet olarak nitelenebilir
Menstrüasyon halk arasında aybaşı olarak da bilinir. Fiil olarak genellikle adet görmek ya da regl olmak şeklinde kullanılır.
ADETLER:Yaptırım gücü örfe bakarak daha gevşek esnek olan adetin, bir çok tanımı yapılmıştır. Bir toplumun istedi ve çoğu kez geleneek aracılığıyla belirlediği, saptadığı davranış ve işlem tarzı veya bir toplumun yapması gerekli görülen davranış tavrı gibi tanımlamak mümkündür. Adetler tıpkı örfler gibi bir çok sosyal içerikli ilişkiyi düzenlemekte, yönetmekte ve denetlemekte dir. Örnek olarak karşılamalar ve uğurlamalar, yemek ve sofra düzenlemeleri, kız isteme adetleri, niişan ve evlenme usulleri, bayramlar, önemli günlerle ilgili davranış biçimleridir. Yas,anma, başsağlığı dileme ve başsağlı dileme ve başkaları gibi tavır ve tutumları adet olarak nitelenebilir
Adet Görme (Regl)
Adet, hayız, menstrüasyon ya da regl (Latince: menstrual siklus), kadınlarda ve bâzı diğer yüksek dişi primatlarda, rahim iç yüzeyinde oluşan damar ve dokuların kan ile birlikte vücuttan atılması işlemi ile ilgili fizyolojik olay. Doğurgan kadınlarda üreme ve döllenme amacıyla meydana gelen değişiklikler için kullanılan bilimsel bir terimdir. Kadınların ergenliğe erişmesinden menopoza girmelerine kadar yaklaşık her 28 günde bir tekrarlanan bu süreç, sadece gebelik süresince durur. Kadınların çoğu düzenli olarak 28 günde bir âdet görmez. 21-35 günde bir âdet görmek normal kabul edilir.Menstrüasyon halk arasında aybaşı olarak da bilinir. Fiil olarak genellikle adet görmek ya da regl olmak şeklinde kullanılır.
Cevap :
Sözlükte TÖRE Nedir:
1. Bir toplulukta benimsenmiş, yerleşmiş davranış ve yaşama biçimlerinin, kuralların, görenek ve geleneklerin, ortaklaşa alışkanlıkların, tutulan yolların bütünü, âdet: Töre anlayışları bu bilinçlilikleriyle pekişmiştir. -N. Cumalı.
2. Bir toplumdaki ahlaki davranış biçimleri, adap.
3. Eğitim, görgü.
4. Mahkeme.
5. Toplumuna göre, yasa ve aktöre yerine geçebilen, ama gerçekte yasa olmayan davranış kalıbı.
6. Toplumun, iyi ya da kötü saydığı yolların, aldığı durumların, ve yordamların tümü.
7. Bir toplumda yürürlükte olan ve insanların tutumlarına yön veren görenek, inanç ve alışkıların tümü.
8. Bir toplulukça benimsenmiş, yerleşmiş eyleme ve yaşama biçimlerinin, kuralların, görenek ve geleneklerin, ortaklaşa alışkanlıkların, tutulan yolların tümü. (Dar anlamda) Bir toplumdaki ahlaksal davranış biçimleri.
1. Bir toplulukta benimsenmiş, yerleşmiş davranış ve yaşama biçimlerinin, kuralların, görenek ve geleneklerin, ortaklaşa alışkanlıkların, tutulan yolların bütünü, âdet: Töre anlayışları bu bilinçlilikleriyle pekişmiştir. -N. Cumalı.
2. Bir toplumdaki ahlaki davranış biçimleri, adap.
3. Eğitim, görgü.
4. Mahkeme.
5. Toplumuna göre, yasa ve aktöre yerine geçebilen, ama gerçekte yasa olmayan davranış kalıbı.
6. Toplumun, iyi ya da kötü saydığı yolların, aldığı durumların, ve yordamların tümü.
7. Bir toplumda yürürlükte olan ve insanların tutumlarına yön veren görenek, inanç ve alışkıların tümü.
8. Bir toplulukça benimsenmiş, yerleşmiş eyleme ve yaşama biçimlerinin, kuralların, görenek ve geleneklerin, ortaklaşa alışkanlıkların, tutulan yolların tümü. (Dar anlamda) Bir toplumdaki ahlaksal davranış biçimleri.
Cevap :
Sözlükte GELENEK Nedir:
Gelenek , bir toplumda, bir toplulukta çok eskilerden kalmış olmaları dolayısıyla saygın tutulup kuşaktan kuşağa iletilen, yaptırım gücü olan kültürel kalıntılar, alışkanlıklar, bilgi, töre ve davranışlar.
Gelenek kavramına sosyal bilimlerin farklı alt disiplinlerinin yaklaşımları ile geleneksel toplumların yükledikleri anlamlar arasında hem benzerlikler hem de farklılıklar bulunur. Sosyal bilimler geleneğe toplumların yaşadıkları coğrafya, iklim vb. gibi dışsal koşullara uyum sağlamak amacıyla türetilmiş, beşeri kaynaklı "inşa"lar, "icat"lar olarak bakarken geleneksel toplumlar kendi geleneklerinin kaynağını "mit"sel atalar, kahramanlar ve Tanrı gibi kutsal da görürler. Sosyal bilimlerde daha fenomenolojik bir yaklaşımla gelenekleri salt işlevsel özellikleri yönüyle görüp kökenlerini bu işleve bağlayan açıklamaların yanı sıra, gelenekleri belirli bir anlam bütünlüğünü yansıtan fenomenler olarak değerlendiren yazarlar da vardır. Her ne kadar bu yazarlar da geleneğin kaynağını kutsalda görmemekteyseler de onun sadece işlevsel boyutuna indirgenemeyeceğini iddia etmişlerdir. (bkz. Claude Levi Strauss)Özellikle Avrupa'da aydınlanma çağı sonunda gelişen Tarih anlayışı ve Tarihselcilik perspektifi geçmişe ilişkin (ve günümüzdeki de) her düşünce, anlayış (konsept) ve tavrın kaynağını dönemin diğer olgularının bütünselliği içinde aramak yönünde bir eğilimin gelişmesine yol açmıştır. Aydınlanmanın kaynağı evrimci görüşe kadar giden ilerlemeci tarih perspektifini de geçerli kılan bu perspektif sosyal bilimlerde hakim görüş olarak varlığını sürdürmektedir.
Gelenek üç bağlamda ele alınabilir.
1. İlki geçmiş yaşam biçimlerinin içinde yaşanılan ana taşıdıkları maddi ve manevi değerler bütünüdür. Bu sosyolojik anlamda en fazla rağbet gören izahtır. Beşeri düzlemde toplumu tüm dinamikleri ile inşa eden güçtür.
2. İkincisi ise geleneğin özünü teşkil ettiği ifade edilen kutsalla olan ilişkiden dolayı geleneğin zengin ve kutsal değerler içeren köklü yanıdır ki, bu anlamda gelenek ilkinden farklı olarak hem fenomenolojik hem de ilahi bir yön taşır. bu sosyolojik ve beşeri anlamından çok daha farklıdır.
3. Üçüncüsü ise geleneğin postmodernist yaklaşımlarla ele alınmasından kaynaklanan aletsel, işlevsel yani kullanıma açık madde yönüdür. Bu anlamıyla gelenek bir anlamlar birikimidir (deposodur). Kendisinden her bakımdan yararlanmaya açık bir hinterlandtır. bahsettiğimiz yönü geleneğin dışsal-formel yönüdür ki sanat ve edebiyata tesir eden bir başka yön de budur.
Bir toplumda, bir toplulukta eskiden kalmış olmaları dolayısıyla saygın tutulup kuşaktan kuşağa iletilen, yaptırım gücü olan kültürel kalıntılar, alışkanlıklar, bilgi,
töre ve davranışlar.
Gerçek ya da hayali bir geçmişle olan sürekliliğin önemini ima ederken, belirli eylem normlarını kutsayan ve öğreten pratik veya uygulamalar bütünü. Bir topluluğun, mevcut toplumsal yapısını ve değer sistemini çok büyük sarsıntılar yaşamadan koruyup devam ettirmek amacıyla, kendinden önceki kuşaklardan devraldığı, belli bir dönüşüme uğratarak sonraki nesillere aktardığı, başta inançlar, düşünüşler ve kurumlar olmak üzere, her tür sosyal pratik.
Bu çerçeve içinde, bir toplumun gelenekleriyle ilgili olanı; geleneğe eski alışkanlıklara dayanan şeyi; modern dünyaya değil de, kadim dünyaya ait olanı tanımlamak için geleneksel nitelemesi kullanılır. Buna göre, kentli, kapitalist, modern endüstri toplumunun tam zıddı olan toplum türüne geleneksel toplum adı verilmektedir. Bir toplumun aktüel varoluşunun temelinde olduğu kadar, geleceğinin inşasında da hareket noktası kabul edilen geçmiş yaşantı, tecrübe ve alışkanlıkların meydana getirdiği normatif unsurlara geleneksel değer denmektedir. Öte yandan, iktidarın meşruiyetinin, elde ediliş tarzı ve değişiminin geçmişteki uygulamalara bağlı kılındığı otorite tarzı geleneksel otorite diye tanımlanır.
Yine aynı anlam içinde sözgelimi eğitimde, program, yöntem, ölçme, öğrenci-öğretmen ilişkileri açısından çağdaş eğitime ters düşen, öğrencinin değil de öğretmenin etkin olduğu eğitim anlayışı geleneksel eğitim olarak tanımlanır.
Bir nesnenin, özellikle de canlı bir yaratığın, bir organizmanın belli bir ortamdaki hareket tarzı, canlıların çeşitli durum ve ortamlardaki tepkileri, bireyin içinde bulunduğu doğal ya da toplumsal ortamın uyaranlarına tepki gösterme ya da yanıt verme biçimi için kullanılan genel terim.
Ezoterizm alanında gelenek, "geçmişte insanlığa çeşitli yollar ve irtibatlarla verilmiş, dinsel, ezoterik, okült, mitolojik ve folklorik (masal, dans vs.) biçimlere bürünerek, sözlü ve yazılı halde, günümüze dek aktarılagelmiş hakiki (hakikatlere ait) bilgiler bütünü" olarak tanımlanır. Dolayısıyla, bu kapsamlı anlamıyla gelenek, ezoterizmde örf, adet, anane ile veya mitoloji ile eş anlamlı sayılmamakta, fakat bunlarda bulunan derin bilgileri de içermektedir.
Terimi bu anlamda kullanan yazarlardan en tanınmışı ezoterizm üzerine birçok yapıtı bulunan René Guénon'dur. Gelenekçiliğin öncülerinden biri olarak kabul edilir.
Gelenek, bir toplumda çok eskilerden kalmış olmaları dolayısıyla saygın tutulup kuşaktan kuşağa aktarılan, yaptırım gücü olan kültürel kalıntılar, alışkanlıklar, bilgi, töre ve davranışlardır. Gelenek, genel olarak üç bağlamda ele alınabilir. İlki geçmiş yaşam biçimlerinin içinde yaşanılan ana taşıdıkları maddî ve manevî değerler bütünüdür, ikincisi ise geleneğin özünü teşkil ettiği ifade edilen kutsalla olan ilgiden dolayı geleneğin zengin ve kutsi değerler ihtiva eden köklü yanıdır. Üçüncüsü ise, geleneğin kendinden her türlü istifadeye açık olan anlamlar rezervi yönüdür. Sanat ve edebiyata da bu yön etki etmektedir.
Gelenek, yazılı metin hâline getirilmiş, etkileyici eserlerin intikaliyle ilgilidir. Geleneğin gelenek hâline nasıl geldiği konusu üzerinde pek çok tartışma yapılmıştır. Sosyal bilimcilerin bu tartışma sonucunda geleneğin gelenek hâlini alabilmesi için en az üç kuşağın geçmesi gerektiğini söyledikleri silinmektedir. Bu kuşakların yaşadıkları sürenin uzunluğu ve kısalığı konumuzla direkt alakalı değildir. İnsanlar, birikimlerini, hayatlarında değer verdikleri, kendileri için önemli unsurları gelecek kuşaklara aktarmak istemişlerdir sürekli, insan topluluklarının böyle bir yol izlemesi doğal olarak bazı unsurların insan için anlamının farklı olması sonucunu doğurmuştur. İşte gelenek de böyle bir birikmenin, anlamlı bir yığılmanın sonucudur. Geleneğe sadece bu özelliği dolayısıyla "şimdideki geçmiş"tir diyebiliriz. Şimdiyi yaşayan insanoğlu, şimdinin içine bakarak geçmişi, geçmişten belli unsurların yardımıyla birikerek geleceğe ulaşan anlam bölümlerini görebilir.
Geleneğin klasik tanımında da belirtildiği gibi "insan eylemlerinin düşünce ve muhayyile aracılığıyla yaratılmış olan ve bir kuşaktan diğerine intikâl eden şey"lerin bütünüdür. Edebiyat alanında da doğal olarak birikmenin olduğunu söylemeliyiz. Metinlerin geçmiş metinlerle karşılıklı alış verişe tabi tutulduğu günümüz edebiyatlarında bile gelenek, metnin biriken anlam deposu olarak görülmektedir. Bu anlam deposunu örtük veya açık kullanan şair ve yazarların, geçmişe atıflar yaparak eserlerini ördüklerini söylemeliyiz. Özellikle gelenekle en sıkı fıkı olabilen şair, geleneğe kendince yaslanarak eserini kurabilmektedir.
Geleneğin tahrifi, bireyselliğin çiçeklenmesine yol açmıştır. Bireyselliğin ortaya çıkmasıyla birlikte, kolektif bir şuuraltı olan geleneğin gözden düşmesine, gelecek kuşaklara daha az coşkuyla aktarılmasına neden olmaktadır. Gelenekle irtibatını koparmaya çalışan modern insanın ilgisinin histerik bir biçimde "şimdi"yle ilgili olması da geleneğin dağılmayı engelleyici yönünü yavaş yavaş yitirdiğini işaretlemektedir. Köksüzlüğün büyük bir erdem kabul edildiği, yeniliğin baş döndüren bütün yönlerini değerli kabul edenlerin edebiyatla olan ilgileri de sınırlı kalacaktır.
Edebî eserler de "geçmiş"le bir şekilde irtibat kurmak zorundadır. Yönünü geleceğe doğru çizmiş bir edebiyatın geçmişten neler alabileceği şaşırtıcı bir konudur. Geçmiş, donuk, saf, temiz bir durumda yer almaz. Geçmişle ilişkiye geçen bir şair, onda kendine has bir araştırma alanı açar. Bu alandan kalkarak da eserinde geleneği temsil ettiğini inandığı olaylara, sözlere telmihte bulunur.
1-Vatani görevini yapıp evladı gelince, babası tarafından kurban kesilir
2-Yeni ev yapılırken temel atıldıktan sonra kurban kesilir
3-Herhangi bir dileğin kabul olması için adak adanır ve kurban kesilir
4-Yağmur duasında ziyaret yerlerine gidilince kubanlar kesilir, dualar edilir
5-Cemlerimizde ibadet sonrası kurbanlar kesilir, lokmalar dağıtılır
6-Kurban bayramlarında normal olarak kurban kesilir.
1-Allahın emri ile kız tarafına dünür gidilir
2-Kahve içmenin ardından söz yüzükleri takılır Ne alınıp ne alınmayacağı konuşulur
3-Belli bir süre sonra nişanlık olarak gün yapılır
4-Düğün öncesinden dünürler “DÜZGÜN” diye tabir edilen günde, gelinle ve damata ev kurabilmeleri için eşyalar alınır
5-Düğün başlarken delikanlılar selavatlar eşliğinde bayrak dikme töreni yaparlar
“Türk Bayrağı, uzun bir sopa ucuna takılış kuru soğana ‘yüzellik’ (nazardan koruyucu) tutturularak süslenir ve dikilir”
6-Damadın yanına “SAĞDIÇ”(Bayraktar) tutulur Genellikle mehel (uygun) gördüğü akrabası seçilir Sağdıçlık yapacak kişi genç ve bekar olmalıdır
7-Damat ve Sağdıça düğün esnasında “AL-YEŞİL” ipekten örtü çapraz olarak bağlanır (AL=Hz Hüseyin’i, YEŞİL=Hz Hasan’ı temsil eder)
8-Eskiden köy düğünlerinde cirit oyunları, at yarışları, güreşler düzenlenir düğüne ayrı bir hava katardı
9-Uzak köylerden gelen akrabalar-misafirler ağırlanır, evden eve gezerler Düğüne ilk gelirken silahla havaya kurşun sıkarak geldiğini haber verir, bunu gören davul ve zurnacı karşılamaya gider, düğün evine misafiri getirir ve karşılığındada bahşişle ödüllendirilirler
10-Eskiden düğün evine damatlık odunu elenği vardı Düğün evine ilk odunu getiren kişi öldüllendirilirdi
11-Eskiden köyden köye kız vermelerde, köy çıkışında köyün delikanlıları tarafından temsili yol kesilir, eğlence için bahşiş ve koç istenirdi
12-Düğünlerde halay çeken gençlere akrabaları tarafından “EBEDE” çevrilirdi (EBEDE: Çatak uçlu bir dal parçasının uçlarına elma, sigara, para, bisküvi vb yiyeceklerle süslenip üstüne örtü örtülmüş hediye)
13-Her düğünde damatlar selavatlar eşliğinde yıkanmaya ***ürülür Yine selavatlar eşiliğinde sağdıçın evine getirilir.
Askerlik çağına gelen gençler, son günlerini komşu ve akraba ziyaretlerinde bulunarak geçirirler Son akşam Kuran okutulur yemek ikram edilir İsteyenler gençleri toplayarak eğlence düzenlerler Askere gidecek gencin cebine yolluk konulur Bu eski bir adettir Davul zurnalar eşliğinde ve konvoyla gençler otobüs terminaline götürülür Orada otobüse binene kadar asker arkadaşlarının kucağında taşınır Bindiği otobüse orada tur attırılarak peygamber ocağına gönderilirler.
Arife gününe et pazarı adı verilir O gün insanlar çarşıdan bayramlık ihtiyaçlarını temin ederler İkindi namazından sonra mezarlık ziyaret edilir ve Kuran okunur Sonra bayram için hazırlıklar başlar Bayram yerleri temizlenir, bayramlık et vs alınır Bayram namazından sonra caminin önünde bütün köyün erkekleri bayramlaşır Köylü öğlene doğru toplanırlar, bayram komşu köydeyse oraya gidilir Kendi köyümüzde ise komşu köyleri karşılamaya hazırlanılır.
Bulmacada geleneksel sorunusunu yanıtı ise ananevi'dir.
Kısaca;
Gelenek = Anane
Geleneksel = Ananevi
Gelenek Kısaca
Gelenekler geniş anlamıyla bir kuşaktan ötekine geçirilebilen bilgi, tasarım, boş inanç, yaşantı biçimi; daha geniş anlamıyla maddi olmayan kültürdür. Dar anlamda ise, kuşaklar boyunca bir toplumun örneğin kutsal yada politik işleri gibi önemli konulardaki görüşlerdir. Gelenekler sözlü ve yazılı olmak üzere iki bölüme ayrılırlar. Tıpkı adetler gibi, ama onlardan daha güçlü olarak toplumsal yaşamın düzenlenmesinde ve denetlenmesinde önemli rol oynarlar. Nitelikleri bakımından genellikle tutucu olan gelenekler aile, hukuk, din ve politika gibi toplumsal kurumlar üzerinde etkilidirler; bilim ve sanat, geleneklerin daha az etkisi altındadırlar. Bireyin bağlı bulunduğu grubun yada toplumun geleneklerine karşı çıkması, bu karşı çıkışın derecesine göre bireyin toplulukça afarozundan saldırıya uğramasına, hor görülmesinden alaya alınmasına kadar genişleyen tepki türlerinde biçimlenir. Geleneklerin tıpkı örfler gibi yasalarla belirlenmiş türleri vardır. Yasa, geleneklere ve onlara aykırı davranışlar için verilecek olan cezaları bir ölçüye sokmaya çalışır. Gelenekler, genellikle yasalardan çok daha geniş bir alanı yönetirler.Gelenek Nedir
Gelenek , bir toplumda, bir toplulukta çok eskilerden kalmış olmaları dolayısıyla saygın tutulup kuşaktan kuşağa iletilen, yaptırım gücü olan kültürel kalıntılar, alışkanlıklar, bilgi, töre ve davranışlar.
Gelenek kavramına sosyal bilimlerin farklı alt disiplinlerinin yaklaşımları ile geleneksel toplumların yükledikleri anlamlar arasında hem benzerlikler hem de farklılıklar bulunur. Sosyal bilimler geleneğe toplumların yaşadıkları coğrafya, iklim vb. gibi dışsal koşullara uyum sağlamak amacıyla türetilmiş, beşeri kaynaklı "inşa"lar, "icat"lar olarak bakarken geleneksel toplumlar kendi geleneklerinin kaynağını "mit"sel atalar, kahramanlar ve Tanrı gibi kutsal da görürler. Sosyal bilimlerde daha fenomenolojik bir yaklaşımla gelenekleri salt işlevsel özellikleri yönüyle görüp kökenlerini bu işleve bağlayan açıklamaların yanı sıra, gelenekleri belirli bir anlam bütünlüğünü yansıtan fenomenler olarak değerlendiren yazarlar da vardır. Her ne kadar bu yazarlar da geleneğin kaynağını kutsalda görmemekteyseler de onun sadece işlevsel boyutuna indirgenemeyeceğini iddia etmişlerdir. (bkz. Claude Levi Strauss)Özellikle Avrupa'da aydınlanma çağı sonunda gelişen Tarih anlayışı ve Tarihselcilik perspektifi geçmişe ilişkin (ve günümüzdeki de) her düşünce, anlayış (konsept) ve tavrın kaynağını dönemin diğer olgularının bütünselliği içinde aramak yönünde bir eğilimin gelişmesine yol açmıştır. Aydınlanmanın kaynağı evrimci görüşe kadar giden ilerlemeci tarih perspektifini de geçerli kılan bu perspektif sosyal bilimlerde hakim görüş olarak varlığını sürdürmektedir.
Gelenek üç bağlamda ele alınabilir.
1. İlki geçmiş yaşam biçimlerinin içinde yaşanılan ana taşıdıkları maddi ve manevi değerler bütünüdür. Bu sosyolojik anlamda en fazla rağbet gören izahtır. Beşeri düzlemde toplumu tüm dinamikleri ile inşa eden güçtür.
2. İkincisi ise geleneğin özünü teşkil ettiği ifade edilen kutsalla olan ilişkiden dolayı geleneğin zengin ve kutsal değerler içeren köklü yanıdır ki, bu anlamda gelenek ilkinden farklı olarak hem fenomenolojik hem de ilahi bir yön taşır. bu sosyolojik ve beşeri anlamından çok daha farklıdır.
3. Üçüncüsü ise geleneğin postmodernist yaklaşımlarla ele alınmasından kaynaklanan aletsel, işlevsel yani kullanıma açık madde yönüdür. Bu anlamıyla gelenek bir anlamlar birikimidir (deposodur). Kendisinden her bakımdan yararlanmaya açık bir hinterlandtır. bahsettiğimiz yönü geleneğin dışsal-formel yönüdür ki sanat ve edebiyata tesir eden bir başka yön de budur.
Geleneklerin Önemi
Bir toplumda, bir toplulukta eskiden kalmış olmaları dolayısıyla saygın tutulup kuşaktan kuşağa iletilen, yaptırım gücü olan kültürel kalıntılar, alışkanlıklar, bilgi,
töre ve davranışlar.
Gerçek ya da hayali bir geçmişle olan sürekliliğin önemini ima ederken, belirli eylem normlarını kutsayan ve öğreten pratik veya uygulamalar bütünü. Bir topluluğun, mevcut toplumsal yapısını ve değer sistemini çok büyük sarsıntılar yaşamadan koruyup devam ettirmek amacıyla, kendinden önceki kuşaklardan devraldığı, belli bir dönüşüme uğratarak sonraki nesillere aktardığı, başta inançlar, düşünüşler ve kurumlar olmak üzere, her tür sosyal pratik.
Bu çerçeve içinde, bir toplumun gelenekleriyle ilgili olanı; geleneğe eski alışkanlıklara dayanan şeyi; modern dünyaya değil de, kadim dünyaya ait olanı tanımlamak için geleneksel nitelemesi kullanılır. Buna göre, kentli, kapitalist, modern endüstri toplumunun tam zıddı olan toplum türüne geleneksel toplum adı verilmektedir. Bir toplumun aktüel varoluşunun temelinde olduğu kadar, geleceğinin inşasında da hareket noktası kabul edilen geçmiş yaşantı, tecrübe ve alışkanlıkların meydana getirdiği normatif unsurlara geleneksel değer denmektedir. Öte yandan, iktidarın meşruiyetinin, elde ediliş tarzı ve değişiminin geçmişteki uygulamalara bağlı kılındığı otorite tarzı geleneksel otorite diye tanımlanır.
Yine aynı anlam içinde sözgelimi eğitimde, program, yöntem, ölçme, öğrenci-öğretmen ilişkileri açısından çağdaş eğitime ters düşen, öğrencinin değil de öğretmenin etkin olduğu eğitim anlayışı geleneksel eğitim olarak tanımlanır.
Bir nesnenin, özellikle de canlı bir yaratığın, bir organizmanın belli bir ortamdaki hareket tarzı, canlıların çeşitli durum ve ortamlardaki tepkileri, bireyin içinde bulunduğu doğal ya da toplumsal ortamın uyaranlarına tepki gösterme ya da yanıt verme biçimi için kullanılan genel terim.
Ezoterizmde Gelenek
Ezoterizm alanında gelenek, "geçmişte insanlığa çeşitli yollar ve irtibatlarla verilmiş, dinsel, ezoterik, okült, mitolojik ve folklorik (masal, dans vs.) biçimlere bürünerek, sözlü ve yazılı halde, günümüze dek aktarılagelmiş hakiki (hakikatlere ait) bilgiler bütünü" olarak tanımlanır. Dolayısıyla, bu kapsamlı anlamıyla gelenek, ezoterizmde örf, adet, anane ile veya mitoloji ile eş anlamlı sayılmamakta, fakat bunlarda bulunan derin bilgileri de içermektedir.
Terimi bu anlamda kullanan yazarlardan en tanınmışı ezoterizm üzerine birçok yapıtı bulunan René Guénon'dur. Gelenekçiliğin öncülerinden biri olarak kabul edilir.
Edebiyat ve Gelenek
Gelenek, bir toplumda çok eskilerden kalmış olmaları dolayısıyla saygın tutulup kuşaktan kuşağa aktarılan, yaptırım gücü olan kültürel kalıntılar, alışkanlıklar, bilgi, töre ve davranışlardır. Gelenek, genel olarak üç bağlamda ele alınabilir. İlki geçmiş yaşam biçimlerinin içinde yaşanılan ana taşıdıkları maddî ve manevî değerler bütünüdür, ikincisi ise geleneğin özünü teşkil ettiği ifade edilen kutsalla olan ilgiden dolayı geleneğin zengin ve kutsi değerler ihtiva eden köklü yanıdır. Üçüncüsü ise, geleneğin kendinden her türlü istifadeye açık olan anlamlar rezervi yönüdür. Sanat ve edebiyata da bu yön etki etmektedir.
Gelenek, yazılı metin hâline getirilmiş, etkileyici eserlerin intikaliyle ilgilidir. Geleneğin gelenek hâline nasıl geldiği konusu üzerinde pek çok tartışma yapılmıştır. Sosyal bilimcilerin bu tartışma sonucunda geleneğin gelenek hâlini alabilmesi için en az üç kuşağın geçmesi gerektiğini söyledikleri silinmektedir. Bu kuşakların yaşadıkları sürenin uzunluğu ve kısalığı konumuzla direkt alakalı değildir. İnsanlar, birikimlerini, hayatlarında değer verdikleri, kendileri için önemli unsurları gelecek kuşaklara aktarmak istemişlerdir sürekli, insan topluluklarının böyle bir yol izlemesi doğal olarak bazı unsurların insan için anlamının farklı olması sonucunu doğurmuştur. İşte gelenek de böyle bir birikmenin, anlamlı bir yığılmanın sonucudur. Geleneğe sadece bu özelliği dolayısıyla "şimdideki geçmiş"tir diyebiliriz. Şimdiyi yaşayan insanoğlu, şimdinin içine bakarak geçmişi, geçmişten belli unsurların yardımıyla birikerek geleceğe ulaşan anlam bölümlerini görebilir.
Geleneğin klasik tanımında da belirtildiği gibi "insan eylemlerinin düşünce ve muhayyile aracılığıyla yaratılmış olan ve bir kuşaktan diğerine intikâl eden şey"lerin bütünüdür. Edebiyat alanında da doğal olarak birikmenin olduğunu söylemeliyiz. Metinlerin geçmiş metinlerle karşılıklı alış verişe tabi tutulduğu günümüz edebiyatlarında bile gelenek, metnin biriken anlam deposu olarak görülmektedir. Bu anlam deposunu örtük veya açık kullanan şair ve yazarların, geçmişe atıflar yaparak eserlerini ördüklerini söylemeliyiz. Özellikle gelenekle en sıkı fıkı olabilen şair, geleneğe kendince yaslanarak eserini kurabilmektedir.
Geleneğin tahrifi, bireyselliğin çiçeklenmesine yol açmıştır. Bireyselliğin ortaya çıkmasıyla birlikte, kolektif bir şuuraltı olan geleneğin gözden düşmesine, gelecek kuşaklara daha az coşkuyla aktarılmasına neden olmaktadır. Gelenekle irtibatını koparmaya çalışan modern insanın ilgisinin histerik bir biçimde "şimdi"yle ilgili olması da geleneğin dağılmayı engelleyici yönünü yavaş yavaş yitirdiğini işaretlemektedir. Köksüzlüğün büyük bir erdem kabul edildiği, yeniliğin baş döndüren bütün yönlerini değerli kabul edenlerin edebiyatla olan ilgileri de sınırlı kalacaktır.
Edebî eserler de "geçmiş"le bir şekilde irtibat kurmak zorundadır. Yönünü geleceğe doğru çizmiş bir edebiyatın geçmişten neler alabileceği şaşırtıcı bir konudur. Geçmiş, donuk, saf, temiz bir durumda yer almaz. Geçmişle ilişkiye geçen bir şair, onda kendine has bir araştırma alanı açar. Bu alandan kalkarak da eserinde geleneği temsil ettiğini inandığı olaylara, sözlere telmihte bulunur.
Türkiye'nin Gelenek ve Görenekleri Nelerdir
Kurban Gelenek ve Görenekleri
1-Vatani görevini yapıp evladı gelince, babası tarafından kurban kesilir
2-Yeni ev yapılırken temel atıldıktan sonra kurban kesilir
3-Herhangi bir dileğin kabul olması için adak adanır ve kurban kesilir
4-Yağmur duasında ziyaret yerlerine gidilince kubanlar kesilir, dualar edilir
5-Cemlerimizde ibadet sonrası kurbanlar kesilir, lokmalar dağıtılır
6-Kurban bayramlarında normal olarak kurban kesilir.
Düğün Gelenek ve Görenekleri
1-Allahın emri ile kız tarafına dünür gidilir
2-Kahve içmenin ardından söz yüzükleri takılır Ne alınıp ne alınmayacağı konuşulur
3-Belli bir süre sonra nişanlık olarak gün yapılır
4-Düğün öncesinden dünürler “DÜZGÜN” diye tabir edilen günde, gelinle ve damata ev kurabilmeleri için eşyalar alınır
5-Düğün başlarken delikanlılar selavatlar eşliğinde bayrak dikme töreni yaparlar
“Türk Bayrağı, uzun bir sopa ucuna takılış kuru soğana ‘yüzellik’ (nazardan koruyucu) tutturularak süslenir ve dikilir”
6-Damadın yanına “SAĞDIÇ”(Bayraktar) tutulur Genellikle mehel (uygun) gördüğü akrabası seçilir Sağdıçlık yapacak kişi genç ve bekar olmalıdır
7-Damat ve Sağdıça düğün esnasında “AL-YEŞİL” ipekten örtü çapraz olarak bağlanır (AL=Hz Hüseyin’i, YEŞİL=Hz Hasan’ı temsil eder)
8-Eskiden köy düğünlerinde cirit oyunları, at yarışları, güreşler düzenlenir düğüne ayrı bir hava katardı
9-Uzak köylerden gelen akrabalar-misafirler ağırlanır, evden eve gezerler Düğüne ilk gelirken silahla havaya kurşun sıkarak geldiğini haber verir, bunu gören davul ve zurnacı karşılamaya gider, düğün evine misafiri getirir ve karşılığındada bahşişle ödüllendirilirler
10-Eskiden düğün evine damatlık odunu elenği vardı Düğün evine ilk odunu getiren kişi öldüllendirilirdi
11-Eskiden köyden köye kız vermelerde, köy çıkışında köyün delikanlıları tarafından temsili yol kesilir, eğlence için bahşiş ve koç istenirdi
12-Düğünlerde halay çeken gençlere akrabaları tarafından “EBEDE” çevrilirdi (EBEDE: Çatak uçlu bir dal parçasının uçlarına elma, sigara, para, bisküvi vb yiyeceklerle süslenip üstüne örtü örtülmüş hediye)
13-Her düğünde damatlar selavatlar eşliğinde yıkanmaya ***ürülür Yine selavatlar eşiliğinde sağdıçın evine getirilir.
Askerlik Gelenek ve Görenekleri
Askerlik çağına gelen gençler, son günlerini komşu ve akraba ziyaretlerinde bulunarak geçirirler Son akşam Kuran okutulur yemek ikram edilir İsteyenler gençleri toplayarak eğlence düzenlerler Askere gidecek gencin cebine yolluk konulur Bu eski bir adettir Davul zurnalar eşliğinde ve konvoyla gençler otobüs terminaline götürülür Orada otobüse binene kadar asker arkadaşlarının kucağında taşınır Bindiği otobüse orada tur attırılarak peygamber ocağına gönderilirler.
Bayramlarla İlgili Gelenek ve Göreneklerimiz
Arife gününe et pazarı adı verilir O gün insanlar çarşıdan bayramlık ihtiyaçlarını temin ederler İkindi namazından sonra mezarlık ziyaret edilir ve Kuran okunur Sonra bayram için hazırlıklar başlar Bayram yerleri temizlenir, bayramlık et vs alınır Bayram namazından sonra caminin önünde bütün köyün erkekleri bayramlaşır Köylü öğlene doğru toplanırlar, bayram komşu köydeyse oraya gidilir Kendi köyümüzde ise komşu köyleri karşılamaya hazırlanılır.
Bulmacada Gelenek
Bulmacada gelenek sorusunun cevabı anane'dir.Bulmacada geleneksel sorunusunu yanıtı ise ananevi'dir.
Kısaca;
Gelenek = Anane
Geleneksel = Ananevi
Cevap :
Sözlükte ADA Nedir:
Ada, çevresi bütünüyle sularla çevrili kara parçasına verilen addır. Yeryüzündeki adaların bütünü on milyon kilometrekarelik bir yer kaplar. Adalar, tek tek olabileceği gibi, gruplar halinde de olabilir. Bu şekildeki adalara “takım ada” adı verilir. Yarım ada ise suyla çevrili, ancak bir tarafından ana kara parçasına bağlı bulunan coğrafi şekildir. Yer bilim iaçısından adalar, kıtasal adalar ve okyanus adaları olmak üzere temelde ikiye ayrılır. Yüzen adalar ise yeni bir yer bilimi konusudur.
Kıtasal Adalar
Kıtasal adalar, komşu kıta kütlelerinin bir uzantısıdırlar. Tektonik hareketler, kara kütlesinin yer değişmesi sonucu komşu kıtadan ayrılarak ya da denizin ya da karanın yer bilim zamanlarındaki alçalması ya da yükselmesiyle oluşurlar.
Örneğin Madagaskar adası; birinci zamanda “Avustralya-Hint-Madagaskar” kıtasının bir parçasıdır; kara kütlesinin yer değiştirmesi sonucu oluşmuştur.
Denizin ya da karanın alçalması ya da yükselmesiyle oluşan karasal adalara Grönland, Büyük Britanya ve New Foundland örnek verilebilir. Bunlarda, ada ve komşu kıta, birbirlerinden oldukça sığ bir deniz kesimiyle ayrılmışlardır. Tortul birikintilerin göl, ırmak ve denizlerde kıta sahanlığı boyunca oluşturduğu deltalar da karasal adalar sınıfındadır.
Okyanus Adaları
Okyanus adaları, tektonik hareketlere dayalı volkanik kökenlidirler. Volkanik adalar, püskürmeyle biriken maddelerin okyanus yüzeyinde yükselmesiyle oluşurlar. Tipik örneği . Polinezya, Melanezya ve Mikronezya takım adalarının çoğu yüzeyden az çok uzak bir denizaltı tabanının üzerindeki volkanik akıntıların sonucudur. Yeni Zelanda, Yeni Gine ve Melanezya'nın bazı adaları dağlık yüzey şekillerini ve bugünkü biçimlerini toprak hareketleri sonucunda almıştır. Kıvrılmalar ve kırılmalar genellikle çok yenidir ve bu adalarda sık sık deprem olur.
Ayrıca aşınan ve çöken yanardağ konilerinin çevresinde mercanlar tarafından oluşturulan sığ kayalıklara da mercan adaları (Atol) denmektedir. Örneğin, Avustralya'nın kuzeydoğusundakiBüyük Set Resifi. Fakat, Yeni Zelanda'da Avustralya'nın güneyinde ve bazı takım adalarda mercan kayalıkları yoktur. Örneğin, Markiz Adaları. Üstelik denizaltı sığlıkları bazı mercan oluşumlarına taban yerine geçmiş ve bazı takımadalar tamamıyla atollerden oluşmuştur. Örneğin, Tuamotu, Gilbert vb.
Mercan adasının oluşumu
Volkanik kökenli adalar, uzun, dar ve genellikle kıvrılan sıralar biçimi aldıklarında “ada yayı” diye adlandırılırlar. Ada yayları yer kabuğunun tektonik dilimlerinin birbirine yaklaştığı yerde oluşurlar. Bir dilim diğerinin altına kayar; kayan bölge, ada yayına paralel bir bir derin deniz kırığı biçiminde belirir; alta kayan dilim, eriyip, magmayı oluşturur; magma da, yayın yanardağları arasından yeniden yukarı fışkırır. Yay ile kırık arasında kalan bölgede, kayan dilimin parçacıkları ve yayda oluşan aşınma, denizde tortulların birikmesine yol açar. Birçok yay, kayan dilimin bulunduğu bölgeye doğru kabararak kıvrılır. Böylece ada oluşur.
Tipik örnekleri: Aleut adaları, ve Kuril adalarıdır. Ama Tonga, Kermadec ve Mariana adaları ise bu oluşumdan farklı olarak iki dilim arasında yer almaktadırlar. Çeşitli birikme aşınma süreçleri sonunda bazı ada yayları kıta kütlesi içerisinde kalabilir. Güney Amerika Andları ve Kuzey Amerika’nın batısındaki Cascade dağları tipik örneğidir.
Ada, çevresi bütünüyle sularla çevrili kara parçasına verilen addır. Yeryüzündeki adaların bütünü on milyon kilometrekarelik bir yer kaplar. Adalar, tek tek olabileceği gibi, gruplar halinde de olabilir. Bu şekildeki adalara “takım ada” adı verilir. Yarım ada ise suyla çevrili, ancak bir tarafından ana kara parçasına bağlı bulunan coğrafi şekildir. Yer bilim iaçısından adalar, kıtasal adalar ve okyanus adaları olmak üzere temelde ikiye ayrılır. Yüzen adalar ise yeni bir yer bilimi konusudur.
Kıtasal Adalar
Kıtasal adalar, komşu kıta kütlelerinin bir uzantısıdırlar. Tektonik hareketler, kara kütlesinin yer değişmesi sonucu komşu kıtadan ayrılarak ya da denizin ya da karanın yer bilim zamanlarındaki alçalması ya da yükselmesiyle oluşurlar.
Örneğin Madagaskar adası; birinci zamanda “Avustralya-Hint-Madagaskar” kıtasının bir parçasıdır; kara kütlesinin yer değiştirmesi sonucu oluşmuştur.
Denizin ya da karanın alçalması ya da yükselmesiyle oluşan karasal adalara Grönland, Büyük Britanya ve New Foundland örnek verilebilir. Bunlarda, ada ve komşu kıta, birbirlerinden oldukça sığ bir deniz kesimiyle ayrılmışlardır. Tortul birikintilerin göl, ırmak ve denizlerde kıta sahanlığı boyunca oluşturduğu deltalar da karasal adalar sınıfındadır.
Okyanus Adaları
Okyanus adaları, tektonik hareketlere dayalı volkanik kökenlidirler. Volkanik adalar, püskürmeyle biriken maddelerin okyanus yüzeyinde yükselmesiyle oluşurlar. Tipik örneği . Polinezya, Melanezya ve Mikronezya takım adalarının çoğu yüzeyden az çok uzak bir denizaltı tabanının üzerindeki volkanik akıntıların sonucudur. Yeni Zelanda, Yeni Gine ve Melanezya'nın bazı adaları dağlık yüzey şekillerini ve bugünkü biçimlerini toprak hareketleri sonucunda almıştır. Kıvrılmalar ve kırılmalar genellikle çok yenidir ve bu adalarda sık sık deprem olur.
Ayrıca aşınan ve çöken yanardağ konilerinin çevresinde mercanlar tarafından oluşturulan sığ kayalıklara da mercan adaları (Atol) denmektedir. Örneğin, Avustralya'nın kuzeydoğusundakiBüyük Set Resifi. Fakat, Yeni Zelanda'da Avustralya'nın güneyinde ve bazı takım adalarda mercan kayalıkları yoktur. Örneğin, Markiz Adaları. Üstelik denizaltı sığlıkları bazı mercan oluşumlarına taban yerine geçmiş ve bazı takımadalar tamamıyla atollerden oluşmuştur. Örneğin, Tuamotu, Gilbert vb.
Mercan adasının oluşumu
Volkanik kökenli adalar, uzun, dar ve genellikle kıvrılan sıralar biçimi aldıklarında “ada yayı” diye adlandırılırlar. Ada yayları yer kabuğunun tektonik dilimlerinin birbirine yaklaştığı yerde oluşurlar. Bir dilim diğerinin altına kayar; kayan bölge, ada yayına paralel bir bir derin deniz kırığı biçiminde belirir; alta kayan dilim, eriyip, magmayı oluşturur; magma da, yayın yanardağları arasından yeniden yukarı fışkırır. Yay ile kırık arasında kalan bölgede, kayan dilimin parçacıkları ve yayda oluşan aşınma, denizde tortulların birikmesine yol açar. Birçok yay, kayan dilimin bulunduğu bölgeye doğru kabararak kıvrılır. Böylece ada oluşur.
Tipik örnekleri: Aleut adaları, ve Kuril adalarıdır. Ama Tonga, Kermadec ve Mariana adaları ise bu oluşumdan farklı olarak iki dilim arasında yer almaktadırlar. Çeşitli birikme aşınma süreçleri sonunda bazı ada yayları kıta kütlesi içerisinde kalabilir. Güney Amerika Andları ve Kuzey Amerika’nın batısındaki Cascade dağları tipik örneğidir.
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap Yaz Arama Yap
Cevap Yaz
Bilgilendirme: Bulmaca sözlüğümüzde Haberturk, Hürriyet, Sözcü ve Posta gazetesinin günlük kare ve çengel bulmacalarının cevapları ve Bulmacahane, CodyCross, Words Of Wonders Guru, WOW Guru gibi bulmaca oyunlarının cevapları yayınlanmaktadır. Ayrıca diğer gazete bulmaca cevapları, bulmaca kitabı, çapraz, karışık bulmaca cevaplarınıda sözlüğümüzde bulabilirsiniz. Bulmaca sözlüğümüzden arama yaparak bulmaca sorunuzdaki cevabı kolayca bulabilirsiniz. Eğer cevap henüz sitemize eklenmemiş ise soru sor butonuna tıklayarak hemen cevap verilmesini sağlayabilirsiniz.
Yakın zamanda para ödüllü online bulmaca çözebileceğiniz bulmaca servisimiz yayına alınacaktır. Günlük, haftalık, aylık ve yıllık olarak en iyi bulmaca çözenler listelerimiz olacak.
Sözlüğümüzde cevabını bulabileceğiniz bulmaca çeşitleri: CodyCross bulmaca soruları, çengel bulmaca, kare bulmaca, sudoku bulmaca, rakam bulmaca, kelime şifre bulmaca, altıgen çengel bulmaca, halka bulmaca, sözcük avı, yapboz bulmaca, labirent bulmaca, mozaik bulmaca, resimli kelime bulmaca, 7 farkı bulun, lekare bulmaca ve kim milyoner olmak ister soruları ve cevapları.
Ayrıca bulmaca cevapları sözlüğümüzde aradığınız kelimenin eş anlamı, mecazen ve mecaz anlamları, eski dildeki karşılıkları, osmanlıca karşılıklarıi, zıt anlamlarını bulabilirsiniz.
Unutmayın bulmaca çözmek zekanızı geliştirdiği gibi çağımızın en kötü hastalıklarından biri olan alzheimer içinde doktorlar tarafından en önerilen çözümlerden biridir. Şimdiden güzel, sağlıklı günler dileriz..
Yakın zamanda para ödüllü online bulmaca çözebileceğiniz bulmaca servisimiz yayına alınacaktır. Günlük, haftalık, aylık ve yıllık olarak en iyi bulmaca çözenler listelerimiz olacak.
Sözlüğümüzde cevabını bulabileceğiniz bulmaca çeşitleri: CodyCross bulmaca soruları, çengel bulmaca, kare bulmaca, sudoku bulmaca, rakam bulmaca, kelime şifre bulmaca, altıgen çengel bulmaca, halka bulmaca, sözcük avı, yapboz bulmaca, labirent bulmaca, mozaik bulmaca, resimli kelime bulmaca, 7 farkı bulun, lekare bulmaca ve kim milyoner olmak ister soruları ve cevapları.
Ayrıca bulmaca cevapları sözlüğümüzde aradığınız kelimenin eş anlamı, mecazen ve mecaz anlamları, eski dildeki karşılıkları, osmanlıca karşılıklarıi, zıt anlamlarını bulabilirsiniz.
Unutmayın bulmaca çözmek zekanızı geliştirdiği gibi çağımızın en kötü hastalıklarından biri olan alzheimer içinde doktorlar tarafından en önerilen çözümlerden biridir. Şimdiden güzel, sağlıklı günler dileriz..