Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

  • Din
  • 1 yıl önce
  • 2 Cevap

Zamanın kıymeti vaaz

sorusunun cevabı için bana yardımcı olur musunuz?

Bu soruya 2 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    Zeus

    • 2022-10-11 05:03:40

    Cevap :

    Muhterem Müslümanlar:

    Allah’u Teala zamanın değerini anlayabilmemiz için ve’l-asr, ve’l-fecr, ve’d-duha, ve’l-leyl (Asra-sabaha-kuşluk vaktine-geceye yemin olsun ki) gibi ayetlerle zamana ya da zamanın bir parçasına yemin etmektedir. Resulullah (s.a.v.) de şöyle buyurmuşlardır ; ‘iki nimet vardır ki insanların çoğu bunlardan habersizdir: sağlık ve boş zamana sahip olmak.’ (1)

    Boş iş yapmaktan münezzeh olan Allah (c.c.) insanı yaratıp dünyaya gönderirken elbette ki boşuna ve başıboş olarak göndermemiştir. Aksine çok mühim vazifelerle sorumlu olarak göndermiştir. Bunların başında insana bu vazifeleri veren ve onu halife yapıp sorumlu tutan rabbini bilmek ve onu razı edecek işler yapmak; bunun yanında Allah’ın yeryüzünde gerçek halifeliğinin bilinciyle hareket etmek gibi vazifeleri vardır. Bunun içinde sıhhat ve vakit gibi iki sermaye verilmiştir.

    Kıymetli Din Kardeşlerim!

     Zaman nimetini gereği gibi değerlendirmek ise zamanı bir program içerisinde kullanmak özellikle de günü üçe taksim etmek her taksimin hakkını vermek demektir. Buna göre bir müslüman günün üçte birini ibadete namaza, Kur’ana, ilme, düşünmeye tebliğ ve irşada ayırmalı, üçte birini yeme, içme, dinlenme gibi bedenin ihtiyaçlarına ayırmalı, üçte birini de bakmakla yükümlü olduğu kimselerin nafakalarını kazanmak için  ticarete, ziraate vb. işlerde  çalışmaya ayırmalıdır.

    Aziz Müslümanlar!

    Bir kısım insanların vazife icabı yoğun çalışma tempoları sebebiyle de olsa anne babasını, ailesini, çoluk çocuğunu zaman yokluğu ve başka sebeblere dayanarak ihmal etmesi katiyen doğru değildir. Allah resulü kendilerini gece gündüz ibadete veren, yemeyen, içmeyen ve bu arada ailelerini ihmal eden arkadaşlarına ‘nefsinizin sizin üzerinizde hakkı var, ailenizin sizin üzerinizde hakkı var, Allah’ın sizin üzerinizde hakkı var. Her hak sahibine haklarını veriniz.’ buyurmuştur. Biz bunu biraz daha genişleterek şöyle de diyebiliriz; çalıştığımız müessesenin bizim üzerimizde hakkı var; anne-baba, eş-dost, çoluk-çocuğumuzun üzerimizde hakkı var; komşumuzun bizim üzerimizde hakkı vardır. O halde her hak sahibine hakkını vermemiz gerekir.

    Diğer taraftan, ‘İşlerimizin yoğunluğundan dolayı ibadete vakit bulamıyoruz.’ sözü, kabul edilebilecek bir özür değildir. Çünkü bir insan, çalışma saatlerinin dışında, çay içme, arkadaşlarıyla sohbet etme gibi şeylere ayırdığı zamanı düşünse, ibadet içinde çok zamanının olabileceğni görecektir.

    Değerli Müslümanlar

    Bir yılı daha geride bırakmak üzereyiz. Bizlere düşen şey geçmişin muhasebesini özellikle insanlık, Müslümanlık, Allaha kulluk bağlamında yaparak geleceğimizin planını yapmaktır. Kalan ömrümüzün geçen ömrümüzden daha hayırlı geçirebilmenin yollarını aramaktır.

    Rabbim hepimizi zamanı verimli, ömrü bereketli, hesabı kolay olan bahtiyar müslümanlardan eylesin.

    Hidayet KAHRAMAN/Bigadiç Sepetli Kuyu Camii İmam Hatibi

    1. Nevevi, Riyazü’s Salihin, Hadis No:98
    2. Tirmizi, No:2419
    3. Buhari Rikak 4
    4. Buhari Savm 51-55 


    Diğer Cevaplara Gözat
    Cevap Yaz Arama Yap

    Zeus

    • 2022-10-11 05:01:19

    Cevap :

    İSLÂM'IN ÖĞRETTİĞİ ZAMAN HASSASİYETİ

    Almanya’ya dil eğitimi için giden biri şöyle anlatır:

    Almanca hocamız vakit hususunda çok disiplinli bir insandı, hiç müsâmahası yoktu. Kimin kaç dakika geç geldiğini tespit eder, dersten sonra onları geciktikleri süre kadar çalışmaya mecbur tutardı. Tabiî onun bu muâmelesi bizim hiç hoşumuza gitmezdi.

    Bir gün 18 dakika sınıfta kalıp ders çalışma cezası alan bir arkadaşımız kızarak hocaya karşı çıktı. Hoca bu talebeye şunları söyledi:

    “−Arkadaşlar zamanı iyi kullanmıyorsunuz. Hattâ bu konuda benim gösterdiğim hassâsiyete kızıyorsunuz. Ama ben doğru olanı yaptığıma ve haklı olduğuma inanıyorum.”

    Çantasından bir tren târifesi çıkardı.

    “−Şuna bakınız lütfen!” dedi.

    Trenlerin kalkış ve varış saatleri 7:17, 11:43, 15:19, 19:33 gibi küsuratlı rakamlardı. Bu karışık rakamları mânâsız bulduğumuzu söyleyince, hoca şöyle dedi:

    “−Bu tren târifesi düzenlenirken İslâm’ın zaman anlayışından istifâde edilmiştir. Zira biz zamanı kullanmayı ve değerlendirmeyi müslümanlardan öğrendik. Sizin ibadetleriniz için yer mühim değildir. Temiz olduktan sonra dünyanın her yerinde ibadet edebilirsiniz. Lâkin zaman çok mühimdir. Çünkü her ibadetin kendine âit bir vakti vardır. Hattâ vakit, ibadetin şartıdır. Yani vakitsiz ibadet ederseniz bu ibadetiniz kabul olmaz. İbadetlerin vakitleri de bizim tren târifesi gibi, hep böyle 18, 17, 13, 10, 9 geçelerdir. Üstelik bu saatler de sürekli değişir. Bugün sabah namazını 6:21’e kadar kılabilirsiniz. Ama yarın, 6:22’ye kadar da kılabilirsiniz. 23 geçe olmaz. Sadece namaz böyle değildir. Orucun başlama ve bitiş saatleri de bu şekildedir.

    Peki, bu neden böyledir? Bunun ne faydası olur? Bu sâyede müslümanlar her gün değişmekte olan zamana karşı uyanık olurlar… Zamanın kıymetini anlar ve onu iyi değerlendirmek üzere hazırlanırlar. İbadetlerini düzenli olarak îfâ eden bir müslüman her gün değişen dakikalara ayak uydurarak yaşamak mecburiyetindedir. İşte bizim zamana bakışımızın ilham kaynağı, İslâm’ın bu hassâsiyetidir.”

    Hâsılı, zamanı âzamî derecede verimli kılabilmek için öncelikle “irâde” kuvvetini en iyi şekilde kullanmak îcâb eder. Zira insandaki irâde, yaratılıştan gelen bütün kuvvetlerden daha üstündür. İrâde gücünün harekete geçebilmesi için de bildiklerini tatbik edebilecek kuvvet ve canlılıkta bir “îmân”a ihtiyaç vardır.

    Bunun yanında, zamanın hakkıyla değerlendirilmesi, gönüllere yerleştirilecek olan güçlü bir mârifetullah ve mes’ûliyet şuuruna bağlıdır.

    [1] Ebû Gudde, Zamanın Kıymeti, İstanbul 2006, s. 26-27.

    [2] Bu bilgilerin kaynakları için bkz. Prof. Dr. İbrahim Canan, İslâm’da Zaman Tanzimi, İzmir 2008, 72-73.

    Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hakk'a Adanmış Gençlik , Erkam Yayınları

    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.