Nedir.Org*
Soru Sor

Güdü Sunumları

  • 1
    4 yıl önce
    İlgili Yazı: Güdü

    Dosya Adı: Güdü Nedir Slayt Sunum PPTX [Güdüler ve Duygular]

    (Göster / Gizle) Sunum İçeriği: Düz metin (text) olarak..
    1. Sayfa
    GÜDÜLER ve DUYGULARPsikolojiye GirişÖğr.Gör. Meral BOZDEMİ[email protected]

    2. Sayfa
    Güdü, bireyi içten yönlendiren bir güçtür; organizmayı uyaran ve davranışı bir hedefe yönelten belli bir gereksinim veya ihtiyaçtır. Duygu;korku, neşe, hayret veya öke gibi hislerin yaşanmasına işaret eder. Güdüler ve duygular kişiyi belirli bir davranışta bulunmaya iterler.

    3. Sayfa
    Güdülenmeyi Açıklayan GörüşlerDavranış yirminci yy. başında, belli bir türün tümüne özgü, doğuştan gelen özgül davranış örüntüleri olan belli içgüdülerle açıklanma eğilimindeydi. Yiyecek, su gereksinimi gibi bedensel gereksinimler, güdü olarak adlandırılan açlık yada susuzluk gibi bir gerginlik veya uyarılma durumuna yol açar.

    4. Sayfa
    Güdülenmeyi Açıklayan Görüşler (devamı)Dürtü azalması kuramına göre, güdülenen davranış, olumsuz bir bedensel gerilimi azaltma ve bedeni biyolojik denge durumuna döndürme çabasıdır. Acıkıldığında açlık dürtüsünü azaltmak için yiyecek aranması gibi. Özendirici denilen çevredeki nesneler de davranışı güdüleyebilir.Bir de bazı davranışların bilinçaltı dürtüler tarafından güdülendiği düşünülür.

    5. Sayfa
    BİRİNCİL DÜRTÜLER Birincil dürtüler, öğrenmeye bağlı olmayan türden dürtülerdir ve insanlar da dahil olmak üzere her hayvan türü için ortaktır.

    6. Sayfa
    Birincil Dürtüler Açlık:Tokluk MerkeziAçlık MerkeziYeme Davranışına İlişkin Motor DavranışlarYemeDavranışıBeyinde açlık ve yeme davranışını kontrol eden ikili mekanizmalar

    7. Sayfa
    Birincil Dürtüler Cinsellik: Üreme davranışını güdüleyen birincil dürtüdür. Cinsellik yalnızca türün devamı için yaşamsal bir anlam taşır. Cinsel dürtüye gösterilen davranışları yine yaşantılar belirler.

    8. Sayfa
    Cinsel Davranımda Biyolojik Etkenler Endokrin bezleri tarafından kana salgılanan kimyasal mesaj ileticiler, insanlardaki cinsel dürtüyü güçlü şekilde etkiler. Testosteron hormonu; hem erkek hem kadında cinsel dürtü üzerindeki en güçlü biyolojik etkendir. Sinir sistemi de cinsel dürtülerinde rol oynar.

    9. Sayfa
    Cinsel Güdülenmeye İlişkin Psikolojik ve Kültürel EtkilerCinsiyet rolüne ilişkin farklılıklar.Biyolojik etmenlerEvrimsel süreçSosyal etmenlerKültür ve yaşantı

    10. Sayfa
    UYARICI KAYNAKLI GÜDÜLERÇoğunlukla öğrenilmemiş güdülerdir; ancak tüm canlı türlerinde, birincil dürtülere kıyasla dış uyarıcılara daha fazla bağlıdırlar. Etkinlik, merak, araştırma, kurcalama ve temas etme gibi güdüler çevreyi araştırmaya çoğu kez de değiştirmeye sevk eder.

    11. Sayfa
    UYARICI KAYNAKLI GÜDÜLERAraştırma ve Merak William James merakı bir duygu olarak görmüştür. Freud ise merakı cinsel dürtünün sosyal açıdan kabul edilen bir biçimi olarak ele almıştır. Diğer bazı psikologlar ise beklenmeyen bir durum karşısında gösterilen bir davranış, yaşamı anlama veya yaşamda anlam bulma gibi insanı bir gereksinim olarak nitelendirmişlerdir.

    12. Sayfa
    UYARICI KAYNAKLI GÜDÜLERKurcalama Kurcalama arzusu psikologlarca iki şeye bağlanmaktadır; birşeyi dokunarak anlama gereksinimi ve sakinleşme gereksinimi. Temas Etme İnsanlar diğer insanlara dokunmak isterler, bu gereksinim kurcalama gereksiniminden daha evrenseldir ve pasif bir süreçle de gerçekleştirilebilir.

    13. Sayfa
    ÖĞRENİLMİŞ GÜDÜLER Davranışların neredeyse tümü öğrenmeye bağlı yeni güdüler tarafından yönlendirilir. Kişilerarası ilişkilerin temelindeki en önemli sosyal güdülerin bazıları; - Saldırganlık - Cinsel zorlama ve etkileri - Başarı - Güç kazanma - Birarada bulunma

    14. Sayfa
    ÖĞRENİLMİŞ GÜDÜLERSaldırganlık: İnsanlardaki saldırganlık, başkalarına fizyolojik veya psikolojik zarar verme niyeti taşıyan tüm davranışları içerir. Niyet, saldırganlığın temel öğesidir. Saldırganlık, Lorenz’e göre (1968) acılarla ve engellenmişlikle tetiklenmiş olan evrimsel geçmişin bir kalıntısıdır. Bandura’ya (1973) göre, engellenme, sadece, saldırganlığı hoş olmayan durumlarla başa çıkma yolu olarak öğrenmiş kişilerde saldırganlığa yol açmaktadır. L.Berkowitz (1983), araştırmalara göre herhangi bir olumsuz olayın saldırganca bir patlamaya yol açtığını öne sürmüştür.

    15. Sayfa
    ÖĞRENİLMİŞ GÜDÜLERCinsel Zorlama ve EtkileriTecavüz ve cinsel saldırı, cinsel zorlamanın en ciddi biçimi ve en fazla araştırılanıdır. Laboratuvar çalışmaları tecavüz, saldırganlık ve cinsellik arasında yakın bir ilişki olduğunu doğrulama eğilimindedir. Fitzgerald’e göre (1993), tecavüz gibi cinsel taciz de çoğunlukla, kadınlara karşı duyulan öfkenin veya saldırganlığın bir ifadesidir. Cinsel zorlama şiddetli bir duygusal yük getirmektedir, ciddi psikolojik bozukluklar, PTSD yaşamaktadırlar.

    16. Sayfa
    ÖĞRENİLMİŞ GÜDÜLERBaşarı “Engelleri yıkarak, güç uygulayarak zor bir şeyi gerçekleştirme arzusu”. Başarı güdüsü de kişiden kişiye değişmektedir. Helmereich ve Spence (1978) başarı güdüsünü araştırmak amacıyla İş ve Aile Yönelimi ölçeği kullanmışlar ve başarıya yönelik davranışın, birbiriyle ilişkili üç boyuttan oluştuğunu bulmuşlardır; iş yönelimi, işte uzmanlık ve yarışmacılık.

    17. Sayfa
    ÖĞRENİLMİŞ GÜDÜLERGüç Kazanma Ün kazanma, başkalarını etkileme, başkalarını ve grupları kontrol etme gereksinimi, güç kanma güdüsü temellidir. Güç sahibi olma gereksinimi yüksek olan üniversite öğrencileri, kulüplerde başkanlık, yurtlarda danışmanlık ve önemli kurullarda üyelik gibi bu gereksinimi karşılayan görevler üstlenme eğilimindedirler (R. Beck, 1983).

    18. Sayfa
    ÖĞRENİLMİŞ GÜDÜLERBirarada Bulunma İnsanlar genellikle birarada bulunma gereksinimi içindedirler, uzun süre sosyal ilişkilerden yoksun kalan kişi kaygılanabilir. Bu gereksinim tehdit hissedildiğinde uyanabilir veya takdir edilme güdüsü gibi sosyal ihtiyaçlar da bu gereksinimi doğurabilir. Güncel bir kurama göre (Rofe, 1984), kişilerinin arkadaşlarını veya yalnızlığı seçmelerinin, diğer kişiler ile birlikte iken sağlamış oldukları yarar miktarına bağlı olduğu belirtilmektedir.

    19. Sayfa
    GÜDÜLERİN HİYERARŞİSİMaslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi

    20. Sayfa
    Beni bu güzel havalar mahvetti Böyle havada istifa ettim evkaftaki memuriyetimden Tütüne böyle havada alıştım Böyle havada aşık oldum Eve ekmekle tuz götürmeyi böyle havalarda unuttum Şiir yazma hastalığım Hep böyle havalarda nüksetti Beni bu güzel havalar mahvetti Orhan Veli Kanık

    21. Sayfa
    DUYGULAR

    22. Sayfa
    DUYGULAR Duygular, en basit düzeyde, nesnelere yaklaşılması veya uzaklaşılmasını sağlayışlarına göre sınıflandırılabilir (Arnold, 1960). Güdüler gibi duygular da, basit yaklaşma veya kaçınma tepkilerinin çok ötesinde karmaşık davranışları harekete geçirirler. Duygular bazen sağduyuyu etkiler, bu durum duygunun şiddetine ve işin güçlüğüne bağlıdır. Yerkes-Dodson yasasına göre; uyarılmış düzeyi yüksekliğinin performansı etkileme derecesi, yapılan işin bilindiklik düzeyiyle orantılıdır.

    23. Sayfa
    Temel Duygusal YaşantılarRobert Plutchik (1980), insanların ve hayvanların çeşitli uyum sağlayıcı davranışlarını güdüleyen duyguların sekiz temel kategoride ele alınabileceğini öne sürmüştür. Korku, hayret, üzüntü, tiksinti, öfke, umut, sevinç ve kabul edilme duygularının her biri, farklı biçimlerde de olsa kişinin çevresel beklentilerine uyum göstermesini sağlar.

    24. Sayfa
    Plutchik’in Duygu Çemberi

    25. Sayfa
    Plutchik’in Duygu Çemberi Plutchik’in “Duygu Çemberi”nde birbiriyle yan yana gösterilen duygular birbirinin karşısında veya uzağında yer alan duygulara göre daha benzer olarak kabul edilir. Farklı duyguların birleştirilmesiyle daha geniş çapta ve zengin bir yaşantı fayı yaratılabilir. Örn: Umut + Sevinç = İyimserlik

    26. Sayfa
    Plutchik’in modelinde duygular şiddet açısından da farklılık gösterirler.

    27. Sayfa
    Duygusal yoğunluk, bireylere göre değişebilmektedir. Bir uçta başkalarına göre önemsiz görünen olaylara karşı yoğun sevinç veya derin üzüntü duyan kişiler vardır. Öbür uçta ise, en zor koşullarda dahi neredeyse hiçbir duygusal davranım göstermeyenler yer alır.

    28. Sayfa
    Duygu Kuramları James-Lange kuramında, çevredeki uyarıcılar, bedende fizyolojik uyarılara neden olur ve duygular bu fizyolojik değişimlere ilişkin farkındalıktan ibarettir. Cannon-Bard kuramında ise, duyguların ve beden davranışlarının ardı ardına değil, aynı zamanda ortay çıktığı ileri sürülmüştür. Duygusal yaşantıyı belirlemede asıl rol, görülen veya algılanan şeydedir.

    29. Sayfa
    Duygu Kuramları Bilişsel psikologlar bu fikri geliştirerek, durumlara ilişkin algıların ve olaylara yüklenen anlamın, o durumlara ilişkin duyguların temelini oluşturduğunu öne sürmüşlerdir. Bilişsel kurama göre, kişi uyarıldığında, bu genel uyarılma haline nasıl tepki vereceğine ilişkin ipuçları, içinde bulunulan durum yani çevre tarafından sağlanmaktadır.

    30. Sayfa
    DUYGULARIN İFADE EDİLMESİ Sözel İletişim Birinin ne hissettiğini anlamanın en basit yolu, ona bu konuda soru sormaktır. Ancak insanların ne dedikleri çoğunlukla ne hissettiklerini yansıtmayabilmektedir. Sözel Olmayan İletişim “Davranışlar, kelimelerden daha yüksek sesle konuşur”. Yüz ifadeleri en açık duygusal göstergelerdir.

    31. Sayfa
    Beden dili de sözel olmayan mesaj iletme yolarından biridir.Bedensel iletişim kişisel mesafe alanında da görülmektedir.Sözel olmayan ipuçlarını anlamada kadınların erkeklere oranla daha başarılı oldukları bilinmektedir. Empati; başkasını izleyen birinin “o kişinin içinde bulunduğu duruma” gösterdiği davranımdır. “Kendini o kişinin yerine koyabilme kapasitesi ve uygun duygusal davranımı gösterebilmesidir”.

    32. Sayfa
    Duyguların İfade Edilmesinde Toplumsal Cinsiyet Farklılıkları Erkeklerle kadınlar arasında duyguların ifade ediliş biçimleri ile ifade etmeyi seçtikleri duygular açısından büyük fark vardır. Erkeklerin ve kadınların aynı durumda farklı duygular gösterdiklerini de söylemek mümkündür.

    33. Sayfa


    İndir / Download : 55_gudu-nedir.pptx


    Yorumlar

    Sil