Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

Ağla gözüm ağla şiirinin söz sanatları

Ağla gözüm ağla Yunus Emre'nin bu şiirindeki söz sanatları nelerdir ?

Bu soruya 2 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 0 yorum yazıldı.

    İşte Cevaplar


    Admin

    • 2015-05-18 10:00:48

    Cevap : AĞLA GÖZÜM AĞLA
    Ağla gözüm ağla, gülmezem gayrı,
    Gönül dosta gider, gelmezem gayrı.

    Ne gam bunda bana bin kez ölürsem,
    Orda ölüm olmaz, ölmezem gayrı.

    Yansın canım, yansın aşkın oduna,
    Aksın kanlı yaşım, silmezem gayrı.

    Göyündüm aşk ile ta kül olunca,
    Boyandım rengine, solmazam gayrı.

    Beni irşad eden mürşidi kâmil,
    Yeter, bir el daha almazam gayrı.

    Varlığım yokluğa değişmişim ben,
    Bugün cana başa kalmazam gayrı.

    Fenadan bâkîye göç eder olduk,
    Yöneldim şol yola, dönmezem gayrı.

    Muhabbet bahrının gavvası oldum,
    Gerekmez, Ceyhun'a dalmazam gayrı.

    Dilerim fazlından ayırmayasın,
    Tanrım, senden özge sevmezem gayrı.

    Söyler aşık dilinden bunu Yunus,
    Eğer aşık isem, ölmezem gayrı.
    Yunus Emre

    bin kez ölürsem =  abartma
    Varlığım yokluğa değişmişim ben Sehl-i mümteni
    küle, oduna benzetme yani teşbih var.


    Diğer Cevaplara Gözat
    Cevap Yaz Arama Yap

    Admin

    • 2015-05-18 10:17:46

    Cevap : Yunus Emre'nin diğer şiirlerindeki söz sanatları:
    Yunus Emre Türkçesinin gücünü artıran unsurlardan biri de teşbih ve mecazları bulma ve kullanmadaki ustalıktan kaynaklanır. Dilde zaten var olan teşbih ve mecazların dışında sanatçının kendi dehasının ürünü olan bu söz sanatları çoğu zaman taklit edilemez bir orijinalliğe sahip olmuş, Yunus'a özgü ve Yunus'un malı olarak kalmıştır.

    Mesela, genç ölümünü anlattığı şu beyit yüzyıllar boyunca yakıcılığını koruyacak bir teşbih gücüne sahiptir:
    Bu dünyada bir nesneye yanar içim göynür özüm
    Yiğit iken ölenlere gök ekini biçmiş gibi
     
    Hayatın geçiciliğini, insan ömrünün kısalığını kuş-kafes ilişkisiyle anlatmıştır:
    İşbu söze Hak tanıktır bu can gövdeye konukdur
    Bir gün ola çıka gide kafesden kuş uçmuş gibi

     
    Yine ömrün kısalığını büyük bir şehirde kurulan günlük semt pazarına benzeterek kolayca anlaşılabilecek vurucu bir benzetme yapmıştır :
    Bu dünyanın meseli bir ulu şara benzer
    Velî bizim ömrümüz bir tîz bâzâra benzer

     
    Dünyayı, Türk geleneklerinde olduğu gibi allı yeşilli giyinmiş bir geline, güçlü kuvvetli kimseleri aslana benzettiği beyitleri :
    Bu dünya bir gelindür yeşil kızıl donanmış
    Kişi yeni geline bakubanı toyamaz

    İy niçe arslanları alur akdarur ölüm
    Azrâ'îl pençesine bir yohsulca döyemez

     
    Yüz güzelliğini ve arılığını bulgura ve nohuda benzetir, kaşlar ise hilale ders okutacak kadar güzeldir : 
    Sıfatun arılığı bulgur u nohûd gibi
    İki kaşun ay alnun genc aya virür sabak
    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.