Nedir.Org
Soru Tara Cevapla Giriş


Cevap Ara?

14.756.348 den fazla soru içinde arama yap.

Sorunu Tarat
Kitaptan resmini çek hemen cevaplansın.

Çalıkuşu romanında mekanların olayların gelişime etkisi

Mekânların olayların gelişime etkisi çalıkuşu
ÇALIKUŞU ROMANI
Romanın mekânları
a. Mekânların fiziksel özellikleri:
b. Mekânların olayların gelişime etkisi:
c. Mekânların kahramanlar üzerindeki etkisi:

Bu soruya 2 cevap yazıldı. Cevap İçin Alta Doğru İlerleyin.
    Şikayet Et Bu soruya 2 yorum yazıldı.
    2 yıl önce Z Cevap aşağıda. Sayfanın altına doğru ilerleyin başarılar..
    2 yıl önce G Cvp?

    İşte Cevaplar


    Zeus

    • 2022-04-22 10:45:21

    Cevap :

    Olaylar, kahraman-anlatıcının çevresinde gelişip şekil kazanır. Bu nedenle okur, olayları ve kişileri İffet’in gözüyle tanımak ve değerlendirmek imkânı bulur. İffet’in duygularını, düşüncelerini, kendi iç dünyasında yaşadıklarını, olayları değerlendiriş tarzını hep kahraman- anlatıcı bakış açısı sayesinde öğreniriz.

    1. Çevresel Mekân:

    # Damga romanında olay örgüsü; İstanbul, Karamürsel’deki Damlacık Çiftliği, Midilli Adası, Konya ve Uşak yakınındaki bir köyde geçer.

    # Çocukluk ve ilk gençlik yıllarını İstanbul’da geçiren başkişi, Meşrutiyet’in ilanından sonra babasının sürgün edildiği Midilli’de iki buçuk yıl kalır. Babasının ölümünün ardından İstanbul’a döner. İstanbul’da uzun bir süre kalan İffet, arkadaşı

    Celal’in Konya’da çalıştığı şirkette işe girerek Konya ile İstanbul arasında tren yolculukları yapar. Günün birinde babasından kalan mülklerin satılmasıyla zengin olur ve İstanbul’a yerleşir. Bu mekân değişiklikleri, romanın fiziksel çerçevesini oluşturmaktadır.

    2. Olgusal Mekânlar:

    A. Kapalı-Dar ve Labirentleşen Mekânlar:

    # Mekan insanların yaşamdaki anlık duygu durumların yansımalarını içerisinde barındırır. “Nesne ile bilinç arasındaki eyitişimsel (diyalektik) bağın doğrudanlığı, edebi eserlerde özellikle mekân-insan özdeşikliğine dönüşerek kendini yansıtır."

    # Damga romanının başkahramanı İffet’in yaşamını şekillendiren unsurlar da mekânın insanla bütünleşmesini örneklendirir. Çocukluğunun ilk dönemini konakta kapalı bir mekân içinde geçiren İffet’in gözü hep dış mekânlardadır. Onun yaşam çizgisinde ve ruh halinde de hep dışadönüklük ya da saray ve çevresinin kapalı/dar çerçevesinden kurtulma arzusu görülür:

    “Konağın en yukarı katında, bahçe üstünde bir odamız vardı. (...) Odamızın pencereleri, harem bahçesi ile karşıdaki cami avlusunun bir köşesini görürdü. Akşamüstü bu avluda oynayan çocukları daha iyi görmek için sandalyelerin, duvar yastıklarının üstüne çıkar, pencere pervazlarına tırmanırdım." (s.8)

    # Dışarıya çıkamamanın özgürlüğünü kısıtladığını çocuk bilinci ile fark eden başkişi, avluda oynayan çocukların yanında olmayı arzular. Bunu gerçekleştiremeyince de avluyu gören odasında “duvar yastıklarının" ve “pencere pervazlarının" üzerine çıkarak dışarıya olan özlemini gidermeye çalışır.

    # Damga romanındaki bir diğer önemli mekân, Cemil Kerim Bey’in yalısıdır. Bu yalı, İffet’in Damlacık çiftliğinde bilinçaltına yerleşen “fedakâr âşık” kimliğinin dışavurumunun gerçekleştiği mekandır. Değirmen masalındaki İsmail’in yaşadıklarını çocukluğundan beri zihninde kuran İffet, Vedia’ya âşık olduğu andan itibaren kendini bu duruma hazırlar. İffet ile Vedia’nın yakalanma korkusu öncesinde mekân tasvirindeki boğucu hava kahramanların ruhuna da sirayet eder:

    “Havada bir yağmur ağırlığı vardı. Etraf bulanık bir sis içindeydi. Vedia’da tuhaf bir durgunluk hissediyordum. Nefesi daralıyor, ikide birde kuvvetle göğüs geçiriyor, asabi parmaklarıyla bileklerimi sıkıyordu. Gecenin ağırlığı bana da sirayet etmiş gibiydi. Sükut uzadıkça söylemeye kalktığım bir iki kelime beni adeta yoruyordu. ” (s.54)

    # İffet’in hırsız süsü vererek kendini feda ettiği gece mekanın darlığı “havada bir yağmur”, “bulanık bir sis” tamlamalarıyla verilir. Mekanı boğucu hale getiren bu durum karşısında kahramanlar da huzursuz bir tavır içinde görülürler. “Nefesi daral(an)”, “kuvvetle göğüs geçir(en)”, “asabi” tavırlar sergileyen Vedia’nın karşısında söylediği kelimelerden yorulan başkişinin durumu ortamın gerginliğinin göstergesidir.

    # Önce hapishanede altı ay kalan İffet’i, çıktıktan sonra daha da zor günler beklemektedir. Hapishane, İffet’in yaşamında Damga yediği mekân olması bakımından önem taşır. Fakat içindeki karmaşık duygular ve bu mekânın kendine yabancı oluşu onu ayakta tutar.

    # İstanbul, hapishaneden çıktıktan sonra İffet için tam bir zindan halini alır. Bu mekânda “Damgalı bir hırsızın” ne iş bulmasına ne de rahat yaşamasına imkân vardır:

    “İstanbul’un fena bir zamanıydı. Birçok cesur, işgüzar, temiz adamlar aç kalıyordu. Değil ki, benim gibi himayesiz, korkak, fazla olarak, Damgalı bir genç ” (s.83)

    # Damgalı olarak yaşamanın hem bireysel hem de toplumsal baskısını üzerinde iyiden iyiye hisseden İffet için bütün mekanlar labirent gibi çıkmazlarla doludur. İstanbul sokaklarında “herkes beni tanıyor, yaptığımı biliyor” endişesi ile gezen İffet, üzerinde baskı oluşturan bu mekânlardan nefret edercesine kaçmaya, uzaklaşmaya çalışır.

    A. Açık ve Geniş Mekânlar:

    # Roman başkişisi İffet’in çocukluk yıllarında aile baskısı altından uzaklaştığı ve çocukluğunu rahatça yaşayabildiği Karamürsel’deki Damlacık Çiftliği önemli bir mekândır. İdadi’de okuduğu yıllarda İffet ve abisi Muzaffer, yaz tatillerini bu mekânda geçirirler.

    Damlacık Çiftliği, bir bakıma İffet’in özgürlüğünü doya doya yaşadığı bir mekândır.

    “Karamürsel kelimesi bende bir büyü tesiri yapardı. Onu işitince, yüzümde, kurumuş ekin kokularıyla dolu yaz rüzgârları esiyor gibi olurdu. ” (s.17)

     # Çocukluğunda konağın içine hapis yaşamı süren İffet için “bir büyü tesiri” yapan Damlacık Çiftliği, özgürlüğün ve çocukluğunun tadını çıkarmasının olanaklı hale geldiği bir mekandır. “Değirmen” masalını çocukken dinlediği Damlacık Çiftliği, İffet’in zihnindeki aşk anlayışının da şekil kazandığı mekân olarak da dikkat çeker. Burası İffet’in yaşamında geniş olarak nitelendirebileceğimiz mekânların başında gelir.

    # Çocukluğunun, kaygısız ve geniş mekânlarından erişkinliğinin dar mekânlarına geçiş aşamasında Midilli adası bir köprü vazifesi görür. İffet’in babası ile Midilli’de kaldığı zaman dilimi, bir dinginlik dönemi gibidir.

    “Üç odalı küçük bir evde adeta fakirane yaşıyorduk. İstanbul’daki konak ile, Büyükçekmece civarındaki çiftliğimize vaz-ı yed etmişlerdi. ” (s.36)

    Midilli’deki bu ev, İstanbul’daki karmaşık yaşama geçmeden önce soluklanma devresi olarak da nitelendirebilir.

    # İffet, Damgalı bir hırsız olarak hapisten çıktıktan sonra İstanbul, onun için bir labirent mekân özelliği gösterir. Bununla birlikte, günün birinde dış mekânın -İstanbul sokaklarının- boğuculuğundan kaçıp bir meyhaneye sığınan kahraman, burada bir nevi huzur bulacaktır. Burada hapisteki arkadaşı Karabet ile karşılaşıp onunla kaldığı dakikalarda rahatlaması ile mekân da genişleyecektir.

    “Bu gece bu serseriler arasında geçirdiğim bir saat, bana anlaşılmaz bir sükûn ve kuvvet verdi. Acaba, ben bu âlemin adamı mı oldum? Bilmiyorum. ” (s.108)

    # İnsan, kendini nerede rahat hissederse, o mekân onun için yaşanılır demektir. İstanbul’un tüm güzellikleri İffet için kapalı/dar mekân özelliği gösterirken kendisi gibi toplum tarafından yalıtılmış kişilerin yanında huzur bulur.

    # İstanbul’da sürekli olarak yarı aç, yarı endişeli ve huzursuz günler geçiren İffet’in bu dar mekândan kurtuluşu, dört buçuk aylık bir sefalet süresinin ardından arkadaşı Celal ile karşılaşmasıyla olur. Celal’in Konya’daki şirketinde İffet’e de iş bulmasıyla farklı bir mekâna taşınan İffet için artık mekân genişler.

     



    Diğer Cevaplara Gözat
    Cevap Yaz Arama Yap

    fatoş

    • 2022-04-22 10:10:39

    Cevap : Çalıkuşu, Reşat Nuri Güntekin'in ilk defa 1922'de tefrika edilmeye başlanıp 1923'te kitap olarak yayımlanan, 1937'de büyük değişikliklerle tefrika edilen romanıdır.[

    Romanda, İstanbul köklü bir ailenin kızı olan çocuk ruhlu Feride'nin çok sevdiği nişanlısı tarafından ihanete uğramasıyla kendini öğretmenlik mesleğine adaması ve hayatını kazanabilmek için Anadolu'da şehir şehir dolaşması anlatılır. Melodram ögeleri ile yüklü bir aşk öyküsünün yanı sıra bürokrasi eleştirisi, kadınların Osmanlı toplumunda var olma mücadelesi, öğretmenlik mesleğinin icrası gibi pek çok konuyu ele alır.

    Eserin sinema, televizyon dizisi, tiyatro ve bale uyarlamaları vardır.

    Çalıkuşu bizdik. Çalıkuşu memleket, Çalıkuşu idealdi. Aydınla halk onda karşı karşıya gelmişti. Çalıkuşu gelinliklerini atıp Anadolu‟ya köy hocası olarak giden Feride değildi. Feride‟de halka hizmeti, halka muhabbeti sevdik. Amerikan Kolejinden çıkmış bu hoppa kız, nelere katlanmadı. Feride‟nin bu ıstıraplarında halk hizmetlerinin tatlı acılarını duyduk. Kırık dökük de olsa, belki de böyle kırık dökük olduğu için köye daüssıla duyduk. Kısaca, Çalıkuşu‟nda vatanımızı sevdik.

    Olayların büyük bir bölümünün Anadolu’nun köylerinde geçmesi romana ayrı bir hava vermiştir. Romanda kullandığı idealist bir karakter olan Feride, insanın idealleri uğruna birçok şeyden vazgeçebileceğini göz önüne sermiştir.
    Cevap Yaz Arama Yap

    Cevap Yaz




    Başarılı

    İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir.