İşte Cevaplar
İşte cevaplar:
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 3 harfli ise cevaba ZEM yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 4 harfli ise cevaba ATİR yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 5 harfli ise cevaba HİCİV yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 7 harfli ise cevaba HİCVİYE yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 8 harfli ise cevaba ELEŞTİRİ yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 5 harfli ise cevaba Yergi yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 5 harfli ise cevaba Yerme yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 5 harfli ise cevaba Yergi yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 5 harfli ise cevaba Yergi yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 6 harfli ise cevaba Tenkit yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 6 harfli ise cevaba Kritik yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 9 harfli ise cevaba Yargılama yazabilirsiniz.
- Eğer bulmaca cevabınızdaki boşluk 6 harfli ise cevaba Sınama yazabilirsiniz.
- Yergi (5 harfli)
- Yerme (5 harfli)
- Yergi (5 harfli)
- Yergi (5 harfli)
- Tenkit (6 harfli)
- Kritik (6 harfli)
- Yargılama (9 harfli)
- Sınama (6 harfli)
Bir kimseyi kötüleme, yerme, yergi
Hiciv Sözlük Anlamı
1. hicv (A.) [ هجو ] yergi, taşlama. hicviye bk. hicviyye.
2. hicviyye (A.) [ هجویه ] taşlama, hicivle ilgili şiir veya düzyazı.
3. Hiciv: (alm. satire; latsatura*dan): Bir tür değil, bir tutumdur; Edebiyatın her türünde ortaya çıkabilir ve neşeli alaydan somurtkan melankolik bir sarsıntıya kadar çeşitlilik gösterir. Amaç, ters bir dünyanın sergilenmesi, bireyle toplumun bozukluklarının ortaya konmasıdır.
Hiciv Nedir
Hiciv, edebiyat ve sanatta bir tür. Bir kişi, olay ya da durumun, iğneleyici sözlerle, alaylı ifadelerle eleştirilmesidir.
Eski Yunan ve Lâtin edebiyatında ilk örneklerine rastlanan tarz, Batı edebiyatında bir şiir türü olarak gelişmiştir. Eleştirici bir anlatımı olan şiirler Divan edebiyatında hiciv, Halk edebiyatında taşlama, yeni edebiyatımızda ise yergi olarak anılmaktadır. Bu tür şiirlerde didaktik özellikler içerdiğinden didaktik şiir içinde değerlendirilmesi mümkündür. Ancak açık bir eleştiri sözkonusu olduğundan ayrı bir sınıfında ele alınması tercih edilir.
Divan edebiyatında Bağdatlı Ruhi ve Nef'î, Tanzimat edebiyatında Ziya Paşa, Abdülhamit devrinde Eşref, Milli Edebiyat döneminde ise Neyzen Tevfik, Halit Nihat Boztepe, İhsan Hamami hiciv dalında önemli eserler vermişlerdir.
Edebiyatta Hiciv
Bu tarzda yazılmış şiirlerin ilk örneklerine Yunan edebiyatında rastlıyoruz. Latin edebiyatında da bu tarzdaki şiirler önemli bir yer tutmaktadır. Ennius, Lıscilius, Horatius, Persius… hiciv şairlerinden bazılarıdır.
Türk Edebiyatında Hiciv
Batı edebiyatında çok gelişmiş bir türdür. Divan edebiyatında eleştiri tarzındaki bu şiirlere “hiciv” denirken, Halk edebiyatında “ taşlama” adını almıştır; günümüz edebiyatında “yergi” şiirleri aynı anlamdadır. Batı edebiyatında “satir”, “ satirik” şiirler denilmektedir.
Hiciv tarzında yazılı şiirlerin eğitici bir yönü açıkça bulunmaktadır. Bu yönüyle “didaktik” özellikler göstermektedir.
Hiciv şiirlerini yazıyla yapılmış karikatürlerdir diye de tanımlayabiliriz. Çünkü içerik olarak hiciv şiirleri “ironik”, “ alegorik” özellikler göstermektedir.
Hiciv şiirleri bir kişiyi, bir toplumu eleştirmekle yetinmez; bazen bir düşünceyi, bir nesneyi yermek için de yazılır.
Çoğu kere güldürmek, güldürürken düşündürmek, yermek, övmek, eğlenmek ya da dalga geçmek için yazılır. Birçok halk türküsü, bilmeceleri, fıkraları, tekerlemeleri, destanları, hikâyeleri, atışmaları hiciv özellikleri göstermektedir.
Halk şiirinde hiciv tarzında yazılan şiirlerde anlatım herkesin anlayabileceği açıklıktadır.Söylenilmek istenilen ne ise şair tarafından açık,net biçimde ortaya konulur.
Hiciv tarzında yazan kişiye “heccav” denilmektedir.
Hiciv Örnekleri
“ Eşeği saldım çayıra
Otlaya karnın doyura
Gördüğü düşü hayıra
Yoranın da avradını
Münkir münafıkın soyu
Yıktı harap etti köyü
Mezarına bir tas suyu
Dökenin de avradını
Müfsidin bir de gammazın
Malı vardır da yemezin
İkisin meyyit namazın
Kılanın da avradını
Derince kazın kuyusun
İnim inim inilesin
Kefen dikmeye iğnesin
Verenin de avradını
Dağdan tahta getirenin
Mezarına götürenin
Talkınını bitirenin
İmamın da avradını
Kazak Abdal söz söyledi
Cümle halkı dahleyledi
Sorarlarsa kim söyledi
Soranın da avradını.”
* * *
“Telli sazdır bunun adı
Ne ayet dinler ne kadı
Bunu çalan anlar kendi
Şeytan bunun neresinde
Venedik’ten gelir teli
Ardıç ağacından kolu
Be Allah’ın sersem kulu
Şeytan bunun neresinde
Abdest alsan aldın demez
Namaz kılsan kıldın demez
Kadı gibi haram yemez
Şeytan bunun nesinde
İçinde mi dışında mı
Burgusunun başında mı
Göğsünün nakışında mı
Şeytan bunun neresinde
Dut ağacından teknesi
Kirişten bağlı perdesi
Behey insanın teresi
Şeytan bunun neresinde
Dertli gibi sarıksızdır
Ayağı da çarıksızdır
Boynuzu yok kuyruksuzdur
Şeytan bunun neresinde.”
* * *
“Zenginin züğürdün vasfın edeyim
Züğürt nere varsa han da bulamaz
Zengine baklava börek çekilir
Züğürt arpa darı nan da bulamaz
Zenginin yoluna çıkarlar karşı
Aralıkta kalır züğürdün başı
Zenginler giyerler kutnu kumaşı
Züğürt bacağına don da bulamaz
Zenginin yoluna olurlar türap
Züğürt nere varsa her işi harap
Zenginler giyerler kundura çorap
Züğürt ayağına gön de bulamaz
Zenginin faytonu dağlardan aşar
Züğürt düz ovada yolundan şaşar
Zenginin helvası bal ile pişer
Züğürt herlesine un da bulamaz
Zenginin iki üç kat olur damı
Gece şule vermez züğürdün mumu
Kızılırmak gibi zenginin demi
Züğürt damarında kan da bulamaz
Zengin nere varsa ırahat olur
Züğürdün her işi kabahat olur
Zenginin kefeni dokuz kat olur
Züğürt kefenine yen de bulamaz
Rursat bu güftarı yazar bitirir
Züğürdün vasfını yazar bitirir
Zengin zemheride terler oturur
Züğürt ağustosta gün de bulamaz.”
Hiciv Sözlük Anlamı
1. hicv (A.) [ هجو ] yergi, taşlama. hicviye bk. hicviyye.
2. hicviyye (A.) [ هجویه ] taşlama, hicivle ilgili şiir veya düzyazı.
3. Hiciv: (alm. satire; latsatura*dan): Bir tür değil, bir tutumdur; Edebiyatın her türünde ortaya çıkabilir ve neşeli alaydan somurtkan melankolik bir sarsıntıya kadar çeşitlilik gösterir. Amaç, ters bir dünyanın sergilenmesi, bireyle toplumun bozukluklarının ortaya konmasıdır.
Hiciv Nedir
Hiciv, edebiyat ve sanatta bir tür. Bir kişi, olay ya da durumun, iğneleyici sözlerle, alaylı ifadelerle eleştirilmesidir.
Eski Yunan ve Lâtin edebiyatında ilk örneklerine rastlanan tarz, Batı edebiyatında bir şiir türü olarak gelişmiştir. Eleştirici bir anlatımı olan şiirler Divan edebiyatında hiciv, Halk edebiyatında taşlama, yeni edebiyatımızda ise yergi olarak anılmaktadır. Bu tür şiirlerde didaktik özellikler içerdiğinden didaktik şiir içinde değerlendirilmesi mümkündür. Ancak açık bir eleştiri sözkonusu olduğundan ayrı bir sınıfında ele alınması tercih edilir.
Divan edebiyatında Bağdatlı Ruhi ve Nef'î, Tanzimat edebiyatında Ziya Paşa, Abdülhamit devrinde Eşref, Milli Edebiyat döneminde ise Neyzen Tevfik, Halit Nihat Boztepe, İhsan Hamami hiciv dalında önemli eserler vermişlerdir.
Edebiyatta Hiciv
Bu tarzda yazılmış şiirlerin ilk örneklerine Yunan edebiyatında rastlıyoruz. Latin edebiyatında da bu tarzdaki şiirler önemli bir yer tutmaktadır. Ennius, Lıscilius, Horatius, Persius… hiciv şairlerinden bazılarıdır.
Türk Edebiyatında Hiciv
Batı edebiyatında çok gelişmiş bir türdür. Divan edebiyatında eleştiri tarzındaki bu şiirlere “hiciv” denirken, Halk edebiyatında “ taşlama” adını almıştır; günümüz edebiyatında “yergi” şiirleri aynı anlamdadır. Batı edebiyatında “satir”, “ satirik” şiirler denilmektedir.
Hiciv tarzında yazılı şiirlerin eğitici bir yönü açıkça bulunmaktadır. Bu yönüyle “didaktik” özellikler göstermektedir.
Hiciv şiirlerini yazıyla yapılmış karikatürlerdir diye de tanımlayabiliriz. Çünkü içerik olarak hiciv şiirleri “ironik”, “ alegorik” özellikler göstermektedir.
Hiciv şiirleri bir kişiyi, bir toplumu eleştirmekle yetinmez; bazen bir düşünceyi, bir nesneyi yermek için de yazılır.
Çoğu kere güldürmek, güldürürken düşündürmek, yermek, övmek, eğlenmek ya da dalga geçmek için yazılır. Birçok halk türküsü, bilmeceleri, fıkraları, tekerlemeleri, destanları, hikâyeleri, atışmaları hiciv özellikleri göstermektedir.
Halk şiirinde hiciv tarzında yazılan şiirlerde anlatım herkesin anlayabileceği açıklıktadır.Söylenilmek istenilen ne ise şair tarafından açık,net biçimde ortaya konulur.
Hiciv tarzında yazan kişiye “heccav” denilmektedir.
Hiciv Örnekleri
“ Eşeği saldım çayıra
Otlaya karnın doyura
Gördüğü düşü hayıra
Yoranın da avradını
Münkir münafıkın soyu
Yıktı harap etti köyü
Mezarına bir tas suyu
Dökenin de avradını
Müfsidin bir de gammazın
Malı vardır da yemezin
İkisin meyyit namazın
Kılanın da avradını
Derince kazın kuyusun
İnim inim inilesin
Kefen dikmeye iğnesin
Verenin de avradını
Dağdan tahta getirenin
Mezarına götürenin
Talkınını bitirenin
İmamın da avradını
Kazak Abdal söz söyledi
Cümle halkı dahleyledi
Sorarlarsa kim söyledi
Soranın da avradını.”
* * *
“Telli sazdır bunun adı
Ne ayet dinler ne kadı
Bunu çalan anlar kendi
Şeytan bunun neresinde
Venedik’ten gelir teli
Ardıç ağacından kolu
Be Allah’ın sersem kulu
Şeytan bunun neresinde
Abdest alsan aldın demez
Namaz kılsan kıldın demez
Kadı gibi haram yemez
Şeytan bunun nesinde
İçinde mi dışında mı
Burgusunun başında mı
Göğsünün nakışında mı
Şeytan bunun neresinde
Dut ağacından teknesi
Kirişten bağlı perdesi
Behey insanın teresi
Şeytan bunun neresinde
Dertli gibi sarıksızdır
Ayağı da çarıksızdır
Boynuzu yok kuyruksuzdur
Şeytan bunun neresinde.”
* * *
“Zenginin züğürdün vasfın edeyim
Züğürt nere varsa han da bulamaz
Zengine baklava börek çekilir
Züğürt arpa darı nan da bulamaz
Zenginin yoluna çıkarlar karşı
Aralıkta kalır züğürdün başı
Zenginler giyerler kutnu kumaşı
Züğürt bacağına don da bulamaz
Zenginin yoluna olurlar türap
Züğürt nere varsa her işi harap
Zenginler giyerler kundura çorap
Züğürt ayağına gön de bulamaz
Zenginin faytonu dağlardan aşar
Züğürt düz ovada yolundan şaşar
Zenginin helvası bal ile pişer
Züğürt herlesine un da bulamaz
Zenginin iki üç kat olur damı
Gece şule vermez züğürdün mumu
Kızılırmak gibi zenginin demi
Züğürt damarında kan da bulamaz
Zengin nere varsa ırahat olur
Züğürdün her işi kabahat olur
Zenginin kefeni dokuz kat olur
Züğürt kefenine yen de bulamaz
Rursat bu güftarı yazar bitirir
Züğürdün vasfını yazar bitirir
Zengin zemheride terler oturur
Züğürt ağustosta gün de bulamaz.”
Eleştiri (Tenkid) Nedir : Bir şeye kıymet biçme, o şeyi kıymetlendirme demektir. Aslı Yunanca "Kritikos" kelimesinden gelen "Critic" (hükmetme) karşılığı olarak dilimizde kullandığımız "tenkit" kelimesi "nakd" kökünden türemiştir. "Nakd", bir şeyi satın alırken verilen akçe, kıymet ölçüsüdür ve tenkit, o şeyi kıymetlendirme anlamını taşır. (F. A. TANSEL, İyi ve Doğru Yazma Usûlleri, Cilt: I-II, s. 192)
Günümüzde Eleştiri eleştirme denilen bu türe eskiden tenkit, Eleştiri yazan kimseye de “münekkit” denilirdi. Bugün Eleştiri yazan kimseye; eleştirmen, eleştirici denilmektedir.
Tenkid sanat eserlerini konu almasına rağmen kendisi sanat eseri değildir. Ele aldığı her türün bir sistemi ve kuralları olduğundan eleştirmen bunları bilmek zorundadır. Bununla birlikte doğuşları büyük ölçüde edebiyat akımlarına bağlı olan başlıca Eleştiri yöntemleri şunlardır.
Bir sanat ya da düşünce eserini tanıtırken, zayıf ve güçlü yönlerini belirtme, bir yazarın gerçek değerini yansıtma amacıyla yazılan yazılara eleştiri (tenkit) denir. (E. KANTEMİR, Yazılı ve Sözlü Anlatım, s. 237 - 241)
Eleştiri Yöntemleri
Tarihi Eleştiri
Bu yöntem; edebi eseri, yazarın hayatına, yetişme şartlarını ve devrin özelliklerine göre inceleme esasına dayanır. Burada eserden çok sanatçı önemlidir. Eser, buna bağlı olarak açıklanmaya çalışılır.Sosyolojik Eleştiri
Bu görüş, edebiyatın kendi başına var olmadığı toplumla var olduğu ve toplumun bir ifadesi olduğu ilkesinden hareket eder. Buna göre eleştirmen; eseri ve okuyucuyu sosyal koşullardan soyutlamadan değerlendirme yapacaktır.İzafi Eleştiri
Bu anlayışa göre eleştiriye sınır koymak mümkün değildir. Herkes kişisel zevkine ve düşüncesine göre eseri değerlendirir.İzlenimci Eleştiri
Bu anlayışa göre Eleştiri “kitaplardan zevk almak, onlarla duyguları inceltmek ve zenginleştirmek sanatı”dır. Bu anlayışın belli bir yöntemi yoktur. Eserlerin ve türlerin sınıflaması da yoktur. Eseri okurken alınan zevk, eserin tek ölçüsüdür.Yapısal Eleştiri
Bu görüş eserin bağımsız bir yapı, bir bütün olduğu anlayışından hareket eder ve eserin açıklanmasının ancak kendi yapısıyla mümkün olduğu görüşünü benimser. Buna göre her eserin kendine has bir yapısı vardır ve bu yapı çeşitli parçaların organik bir biçimde birleştirilmesiyle oluşur.Eleştiri yazarken şu özelliklere dikkat etmek gerekir:
1 - Eserin (ya da yazının), gerçeği yansıtmadaki başarısı nedir?
2 - Eser (ya da yazı), okuyucu üzerinde nasıl bir etki bırakmıştır?
3 - Eserin (ya da yazının) olayı okuyucularına anlatmasında, aktar-masında başarısı nasıldır? Eserdeki içtenlik, özgünlük ve hayal gücü; başarıya nasıl katkıda bulunmuştur?
4 - Eserde (ya da yazıda) yansıtılan duygu ile sanatçı arasında nasıl bir ilgi vardır?
5 - Genel olarak eser (ya da yazı) başarılı mıdır? Başarılı olduğu yanlar, başarılı olmadığı yanlar var mıdır?
(E. KANTEMİR, Yazılı ve Sözlü Anlatım, s. 242/243)
(S. SARICA - M. GÜNDÜZ, Güzel Konuşma Yazma, s. 354/355)
Eleştiri en çok makaleye benzer. Her ikisinde de inceleme ve araştırmaya yani belgelere dayanarak değerlendirme yapılır. Makalede yazar bir fikri, bir görüşü açıklar, bildirir veya bir iddiayı kanıtlarken eleştirmen bir eseri veya sanatçıyı inceler, tanıtır, onlar hakkında okuyucuları bilgilendirir ya da eser veya sanatçıyla ilgili görüşler ileri sürer ve kanıtlar. Eleştiri ve makale türlerinin dilleri resmi, anlatım ciddi ve bilimseldir.
Eleştirinin bölümleri
Eleştirinin planı da makale gibi giriş, gelişme ve sonuç bölümlerinden oluşur:Giriş: Eser tanıtılır ve eserle ilgili kişisel veya ortak görüşler belirtilir.
Eserin bağlı bulunduğu alana getirdiği yenilikler, orijinaliteler incelenir,
zamana göre açıklaması yapılır. Ayrıntıları göz önüne serilir.
Gelişme: Eserin ortak zevklerine, bağlı bulunduğu ortam ve alana uygun olup olmadığı araştırılır. Bu araştırma yapılırken yavaş yavaş bir değerlendirmeye doğru gidilir. Bu değerlendirmenin ilmî ve tarafsız olması için eserin diğer eserlerle karşılaştırması yapılır, ekoller ve akımlarla ilgisi üzerinde durulur.
Bu alanda eserin konusuna uygun belgesel açıklamalara başvurulur.
Sonuç: Eser üzerinde kesin bir yargıya varılır.
Bugünkü anlamda ilk Eleştiri örneğine tanzimat edebiyatında rastlanır. Şinasi, Namık Kemal, ziya paşa bu türde eser1er vermişlerdir. Daha sonra, Recaizade ile Muallim Naci arasında şiir Üzerine yapılan tartışmalar Eleştiri türünün gelişmesine hizmet etmiştir.
Eleştiri Türünün Tarihi Gelişimi ve Temsilcileri
Eleştiri de temeli düşünce olan yazı türüdür. Konu sınırlaması yoktur. Sanat, edebiyat ya da düşünce yazılarının içeriği ile bu içeriğin işlenişini, değerli ve değersiz yönlerini ortaya koyan bir yazı türüdür. Yazarın yazıyı kendine göre, yazıyı ilgilendiren topluma göre, kendi alanındaki diğer çalışmalara göre değerlendirdiği yazılardır.Bir eseri değerlendirme amacıyla yazılan yazılara eleştiri denir.Eleştiride eserin ya da sanatçının gerçek değerinin belirtilmesi amaçlanır.
Eleştirmeci,bir sanat eserinin gerçek değerini,özünü yapılışını,değerli-değersiz yanlarını ortaya koyar.Eleştirmecinin görevi güzellik yaratmak değil,yaratılmış güzelliği yargılamak,okurlara tanıtmaktır. Eleştiriler; okura dönük eleştiri,topluma dönük eleştiri,sanatçıya dönük eleştiri,yapıta dönük eleştiri. olmak üzere türlere ayrılır.
Herhangi bir kişiyi, bir eseri, bir konuyu doğru ve yanlışlarını göstererek anlatmak amacıyla yazılan kısa metinlerdir. Hedeflenen öğeyi doğru ve yanlış yönleriyle tanıtmayı amaçlayabileceği gibi, bu öğenin doğru tanıtılmasını sağlamayı ve bir değerlendirmeyi de hedef alabilir. Edebiyat sorunlarını ve yapıtlarını konu alan inceleme, yorum ya da değerlendirme olarak da tanımlanabilir.İster şahsi zevklerle ister estetik prensiplere göre sistemli bir şekilde değerlendirmedir. Nazmın kururlarını bildiren ilim olarak da bilinir. Yazar; objektif olmalı eseri dikkatle inceleyebilmeli; analiz ve yorumlayabilmeli, geniş açılarla geniş bir bilgiyle ve hassasiyetle eseri değerlendirme kabibiliyetine sahip olmalıdır.
Eleştiri okulları üçe ayrılır: Yansıtma, yaratma, dil. Yansıtma, eserin doğaya benzediğini savunur. Yaratma, eserin iç dünyasıdır, yani sanatçı. Dil ise, Rus biçimcilerinin yöntemidir ve eseri dil sistemi olarak görür.
Servet-i Fünun döneminde de Eleştiri türünde eserler verilmiştir. Hüseyin Cahit Cenap Şahabettin ve Ahmet Şuayip özellikle dikkat çeken isimlerdir. Millî edebiyat döneminde milli bir edebiyat ve sade türkçe üzerinde yoğunlaşan Eleştiri yazıları ile Fuat Köprülü, Ali Canip vb. önemli isimlerdir.
Cumhuriyet döneminde ve sonrasında Eleştiri türü diğer sanat dallarına da yönelerek gelişmiştir. Ahmet Hamdi Tanpınar, Nurullah Ataç, Refik Ahmet Sevengil, Mehmet Kaplan, Metin And, Rauf Mutluay, Fethi Naci, Doğan Hızlan gibi yazarlar Eleştiri türünde örnekler vermişlerdir.
Diğer Cevaplara Gözat
Cevap Yaz
Yakın zamanda para ödüllü online bulmaca çözebileceğiniz bulmaca servisimiz yayına alınacaktır. Günlük, haftalık, aylık ve yıllık olarak en iyi bulmaca çözenler listelerimiz olacak.
Sözlüğümüzde cevabını bulabileceğiniz bulmaca çeşitleri: CodyCross bulmaca soruları, çengel bulmaca, kare bulmaca, sudoku bulmaca, rakam bulmaca, kelime şifre bulmaca, altıgen çengel bulmaca, halka bulmaca, sözcük avı, yapboz bulmaca, labirent bulmaca, mozaik bulmaca, resimli kelime bulmaca, 7 farkı bulun, lekare bulmaca ve kim milyoner olmak ister soruları ve cevapları.
Ayrıca bulmaca cevapları sözlüğümüzde aradığınız kelimenin eş anlamı, mecazen ve mecaz anlamları, eski dildeki karşılıkları, osmanlıca karşılıklarıi, zıt anlamlarını bulabilirsiniz.
Unutmayın bulmaca çözmek zekanızı geliştirdiği gibi çağımızın en kötü hastalıklarından biri olan alzheimer içinde doktorlar tarafından en önerilen çözümlerden biridir. Şimdiden güzel, sağlıklı günler dileriz..