İşte Cevaplar
Cevap : Durkheim toplumu bir bütün oluşturmak amacıyla farklı işlevler üstlenmiş parçalardan oluşan biyolojik bir organizmaya benzetir. Bu açıdan da toplumun onu oluşturan bireylere indirgenemeyecek nitelikte bağımsız bir gerçekliği olduğunu düşünür.
Toplumsal olgular topumun ihtiyaçlarının karşılanması açısından sahip oldukları işlevler açısından araştırılmakta ve dolayısıyla işlevsel olarak açıklanmaktadırlar.
Durkheim için toplumsal düzen ve dayanışma bir toplumun işlevsel öncelikli gereksinimlerinin en başında gelmektedir. Ona göre toplumda düzen ve dayanışmanın kaynağı işbölümü ve uzmanlaşmadır. İş bölümü arttıkça bireylerin birbirlerine olan bağımlılığı da artmaktadır. Durkheim evrimci işlevselci bir bakış açısı sergilediği Toplumsal İşbölümü adlı çalışmasında hem toplumsal düzen ve dayanışmanın hem de toplumsal değişmenin sırasıyla mekanik ve organik adı altında iki farklı ideal tipinden söz eder.
Mekanik dayanışma benzeşmeye dayalı basit bir iş bölümünün olduğu geleneksel toplumlarda söz konusudur. Bu düzen ve dayanışma tipinde kolektif bilinç ve kolektif kimlik bireysel bilinç ve kimliklerden daha güçlü ve baskındır.
Organik dayanışma ise farklılaşmaya dayalı karmaşık bir iş bölümü ve uzmanlaşmanın olduğu modern toplumlarda söz konusudur.
Durkheim İntihar adlı ünlü çalışmasında psikolojik nedenlere bağlı bireysel bir eylem gibi görünen intiharın bile aslında nasıl toplumsal nedenlere bağlı bir toplumsal olgu olduğunu intihar oranlarındaki değişmeleri inceleyerek kanıtlamaya çalışır. Durkheim intiharı bütünleşme ve düzenleme şeklinde iki bağımsız değişkenle açıklar. Bir toplumda her iki değişkenin aşın düzeyde ya da yetersiz düzeyde bulunması intihara yol açar.
Durkheim için ahlaki uzlaşı anlamında kullandığı kolektif bilinç son derece önemli bir işleve sahiptir.
Merkezi değer sisteminin özellikle ani toplumsal değişmelere bağlı olarak daha da zayıflaması durumunda ise Durkheim adına anomi dediği tehlikeli bir olgunun gelişmesinden söz eder.
Diğer Cevaplara Gözat
Toplumsal olgular topumun ihtiyaçlarının karşılanması açısından sahip oldukları işlevler açısından araştırılmakta ve dolayısıyla işlevsel olarak açıklanmaktadırlar.
Durkheim için toplumsal düzen ve dayanışma bir toplumun işlevsel öncelikli gereksinimlerinin en başında gelmektedir. Ona göre toplumda düzen ve dayanışmanın kaynağı işbölümü ve uzmanlaşmadır. İş bölümü arttıkça bireylerin birbirlerine olan bağımlılığı da artmaktadır. Durkheim evrimci işlevselci bir bakış açısı sergilediği Toplumsal İşbölümü adlı çalışmasında hem toplumsal düzen ve dayanışmanın hem de toplumsal değişmenin sırasıyla mekanik ve organik adı altında iki farklı ideal tipinden söz eder.
Mekanik dayanışma benzeşmeye dayalı basit bir iş bölümünün olduğu geleneksel toplumlarda söz konusudur. Bu düzen ve dayanışma tipinde kolektif bilinç ve kolektif kimlik bireysel bilinç ve kimliklerden daha güçlü ve baskındır.
Organik dayanışma ise farklılaşmaya dayalı karmaşık bir iş bölümü ve uzmanlaşmanın olduğu modern toplumlarda söz konusudur.
Durkheim İntihar adlı ünlü çalışmasında psikolojik nedenlere bağlı bireysel bir eylem gibi görünen intiharın bile aslında nasıl toplumsal nedenlere bağlı bir toplumsal olgu olduğunu intihar oranlarındaki değişmeleri inceleyerek kanıtlamaya çalışır. Durkheim intiharı bütünleşme ve düzenleme şeklinde iki bağımsız değişkenle açıklar. Bir toplumda her iki değişkenin aşın düzeyde ya da yetersiz düzeyde bulunması intihara yol açar.
Durkheim için ahlaki uzlaşı anlamında kullandığı kolektif bilinç son derece önemli bir işleve sahiptir.
Merkezi değer sisteminin özellikle ani toplumsal değişmelere bağlı olarak daha da zayıflaması durumunda ise Durkheim adına anomi dediği tehlikeli bir olgunun gelişmesinden söz eder.
Diğer Cevaplara Gözat
Cevap : İşlevselcilik sosyolojide ilk olarak 19 yüzyılda Durkheim’ın çalışmalarında şekillenmiştir. İşlevselcilik toplumu birbiri ile bağlantılı parçalardan oluşan bir sistem olarak ele alır. Durkheim’ın toplumu biyolojik benzeşmeye dayanarak açıklamaya çalıştığını hatırlayalım. Modern sosyolojideki işlevselcilik de toplumu öz-düzenlemeye (self-regulation) sahip olan bir sistem olarak ele alır. Bu ise, biyolojik bir sistem gibi, toplumun kendini koruma ve dengede olma gibi doğal bir eğilime sahip olması demektir. Bir başka ifadeyle özdüzenleme topluma çevredeki değişime karşı kurumlarını yeniden düzenleyerek dengesini koruma ve tekrar etkin şekilde işleme imkânı sağlar.