If Clause ile 20 tane cümle yazabilir misiniz sorusunun cevabı:

If it snows, the roads get slippery. (Kar yağarsa yollar kayganlaşır.)

If you don’t eat your meal, your mother gets angry. (Yemeğini yemezsen annen kızar.)

If you drink cold water, you get sick. (Soğuk su içersen hasta olursun.)

If you don’t get off the tree, you will fall. (Ağaçtan inmezsen düşeceksin.)

If we have worked hard, we can finish the project. (Çok çalışırsak projeyi bitirebiliriz.)

You must study the exam, if you see him. (Onu görürsen sınava çalışmalısınız.)

If she has money, she will travel. (Parası olsa seyahat eder.)

If we bought two tickets, we would watch the film. (İki bilet satın alsaydık filmi izlerdik.)

If she won a lot money, she might go to France. (Çok kazansa Fransa’ya giderdi.)

If he were listening to you, he couldn’t make a mistake. (Seni dinliyor olsa hata yapmayabilir.)

I would sleep until noon if I didn’t go to school. (Okula gitmeseydim öğleye kadar uyurdum.)

If you had locked the door, the thief wouldn’t have got in. (Kapıyı kilitlemiş olsaydın içeri hırsız girmezdi.)

If you had studied hard enough, you could have passed the exam. (Yeteri kadar çalışmış olsaydın sınavı geçebilirdin.)

If I had been more careful, I would have won the race. (Daha dikkatli olsaydım yarışı kazanabilirdim.)

If you will wait a minute, I can call Mr.John. (Bir dakika beklerseniz, Bay John’u arayabilirim.)

If he should come here, we may go together. (O buraya gelirse belki birlikte gidebiliriz.)

If I were you, I wouldn’t go alone. (Yerinde olsaydım, yalnız gitmezdim.)

If Jane calls me, tell her I will be back. (Jane beni ararsa, ona döneceğimi söyle.)

When Jane calls me, tell her I will be back.(Jane beni aradığında, ona döneceğimi söyle.)

If I speak english, I will go to the london. ( Eger ingilizce konuşursam, londraya gidecegim.)